The Hunter Wants to Live Quietly - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




3   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   5 


           
11 yıl önce sıradan bir günde, gök gürültüsü öyle bir yüksek sesle yeryüzüne indi ki sanki gökyüzü parçalanıyormuş gibi dünya bir anda kaosa sürüklendi.

Alışılmadık derecede yüksek gök gürültüsünün sesine uyanan insanlar, gökyüzünde devasa bir kara delikle karşılaştılar. Sanki herkesin uyanıp görmesini bekliyormuş gibi, insanlar gökyüzüne bakar bakmaz gök gürültüsü aniden durdu.

Kara delikten daha önce hiç kimsenin görmediği canavarlar yeryüzene dökülmeye başladı.

Çatlak, anında etrafındaki her şeyi içine çekti ve canavarlar bir an bile durmadan yeni açılan zindan girişlerinden dışarı doğru taştılar. Başka bir dünyadan gelen bu işgalciler karşılarına ne çıkarsa çıksın yakıp yok etti. Birçok insan yaralandı, kayboldu veya öldü. İnsanlığın silahları, bilim uygarlığının ürünleri, canavarlara karşı işe yaramaz kalmıştı.

İnsanlar bu doğaüstü olaylar karşısında umutsuzluğa kapıldılar. Dünyanın sonunun bir nükleer savaşla sonuçlanacağını düşünmüşlerdi. Fantastik bir romandan fırlamış canavarlar değil! İnsanlık bu ani gelişen felakete karşı güçsüzdüler. 

Ancak, mücadele etmelerini lüzumsuz bulan ve öylece yok olmalarını bekleyen kadere meydan okurcasına, yaklaşan kıyameti durdurabilecek bir varlık ortaya çıktı.

Oyunlardaki durum pencerelerine benzeyen gizemli beyaz ekrana "sistem" dendi. 

Sistem, belirli kişilerin önünde belirdi ve onların içindeki gizli güçleri uyandırdı. Sistemle temas edenler, yeni güçler kazanarak canavarlara karşı savaşmaya başladılar. Bu, daha sonra "avcı" olarak bilinecek olan birinci nesil uyanışçıların doğuşunun başlangıcıydı. 

’İnsanlar uyum sağlayan bir türdür’ sözünü doğrularcasına, insanlık yeni çağa hızla uyum sağladı ve yıkılan medeniyetlerini yeniden inşa etmeye başladı. Medeniyetlerin yeniden inşasının başında ABD ve onun hemen ardından Güney Kore geliyordu. Güney Kore, J olarak bilinen S-sınıf uyanışçının aniden ortaya çıkmasıyla birlikte, çatlakların ilk ortaya çıktığı gün hükümetin ve kolluk kuvvetlerinin çökmediği birkaç ülkeden biri olarak öne çıkmıştı.

J hakkında kamuoyunun bildiği tek bilgi avcı adı ve cinsiyetiydi. Adını, yüzünü ve yaşını gizleyen gizemli bir avcıydı. J’nin ilk ortaya çıkışı oldukça dramatikti. İkinci kademe bir canavar olan "Koca Ayak"ı [1] ikiye bölmüş, yüzünü beyaz bir eşarpla kapamış bir hâlde ayakta duruyordu. O andan itibaren, J tereddüt etmeden çatlaklara ve zindanlara daldı ve sayısız hayat kurtardı. Tam olarak sıkıntılı zamanlarda ortaya çıkan bir kahramandı; adeta bir "Kaptan Kore"ydi.

[ J, Koca Ayağı parçalardı. (fiziksel olarak)] 

İletişim ağları yeniden kurulduktan sonra birinin YouTube’a yüklediği bir video milyarlarca kez izlendi ve J’yi küresel bir üne kavuşturdu. J, videonun sadece küçük bir kısmında görünmesine rağmen, bina büyüklüğündeki bir canavarı parçalayan o küçük siyah nokta, izleyen herkesi büyülemişti.

Güney Koreli bir kahraman için bu durum oldukça olağandı çünkü dünyanın sonunu getiren kaos ve canavar saldırıları sırasında bile mobil telefon kameraları işlevselliğini koruyordu. J’nin cesaretleri sayesinde dünya, bir nebze de olsa yeniden istikrarı buldu. 

Ancak zor bela kazanılan barış uzun sürmedi. 

Üç yıl sonra, Batı Denizi üzerinde beşinci kademe bir çatlak ortaya çıktı. Uyanış Yönetim Bürosu ve yakındaki avcıların çabalarına rağmen çatlağa girenlerle tüm temas koptu ve çatlak her şeyi açgözlülükle tüketmeye devam etti. Çatlak olduğu gibi bırakılırsa Batı Denizi adamlarını koy bir kenara, İncheon’u bile yutacağı tahmin ediliyordu.

Hükümet, Batı Denizindeki çatlağın tehdit seviyesini beşinci kademeden birinci kademeye yükseltti ve bir karar aldı

"Çatlağın genişlemesini durdurmak için S-sınıf avcı J, 14 A-sınıf avcı ve 30 B-sınıf avcıyı görevlendireceğiz."

Gönderilen avcılar, halkın tezahüratları arasında çatlağa girdiler. Girişlerinden kısa bir süre sonra çatlağın genişlemesi yavaş yavaş azalmaya başladı ve bir ay sonra sanki hiç var olmamışçasına ortadan kayboldu. İnsanlar büyük sevinçle kahramanların dönüşünü bekledi. Ancak, geri dönmediler. 

Üç ay süren soruşturmaların sonra Uyanış Yönetim Bürosu, avcıların çatlakla birlikte yok olduğu sonucuna vardı ve trajik haberi vererek ölümlerini resmen duyurdu. Hükümet, çatlağa giren cesur avcıları onurlandırmak için bir anıt dikti. J’nin adı ise anıtın tepesine yazılmıştı.

O zamandan sekiz yıl sonra...

Yani, çatlakların ilk çıkışından 11 yıl sonra, hükümet aktif olarak canavar cesetlerinin ve zindanlardan gelen yan ürünlerin alternatif kaynak olarak kullanılmasını araştırıyordu. Doğal olarak, loncalar da bu kaynaklardan yararlanmak amacıyla operasyonlarını zindanları yok etmekten ziyade çatlaklardan elde edilebilecek kârları artırmaya yöneltiyordu.

Beşinci sanayi devriminin yerini bu "Avcılar Çağı" aldı ve metaverse tahtını koruyamadı. Artık bu çağın merkezinde avcılardan başkası yoktu.. 

Kahraman filmleri Kore’de çağlar boyunca popüler olduğu göz önüne alındığında, CGI [2] olmadan süper kahramanlar gibi savaşan gerçek hayattaki kahramanların bomba gibi gündeme oturması çok doğaldı. Her geçen gün de rağbet görmeye devam ediyorlardı. 

Avcıların, idoller gibi doğum günleri için yapılan reklam panoları vardı, sürekli reklam teklifleri alıyorlardı ve başrollerinde oynadıkları sayısız film ve dizi çekiliyordu. Hatta bazı avcılar, tıpkı "Bal Arısı" [3] gibi, model olarak çifte kariyer yapıyorlardı.

Dünya, insanların avcı olmayı arzuladığı ve uyanış geçirip güçler kazanmanın hayalini kurduğu bir yer haline gelmişti. Çocukların %80’inden fazlası, hayallerindeki mesleğin "avcı" olduğunu söylüyordu. Zindandan gelen balçıklarla yapılan ASMR videoları bir trend haline gelirken, boşta kalan avcılar canlı yayınlarda A-seviyede uzun kılıçlarıyla açıktıkları kargo kutularını internete yayınlıyorlardı. İşte Güney Kore’nin bugünkü durumu buydu.

***

’Böyle olması...gerçekten iyi mi?’ 

Ancak zorluklar içinde yaşadığı hayattan birden Avcılar Çağına geçiş yaşayan Cha Eui-jae için tüm bunlar sadece...rüya gibiydi. Cha Eui-jae, kitapçıda sergilenen en çok satanlara bakarken kaşlarını çattı. 

1. sıra [Avcılar da Bir Zamanlar Acemiydi.]

2. sıra [Noryangjin Avcı Kamu Görevlisi Akademisi’nin Ünlü Eğitmeninin Gizli Taktikleri! Sınavı Yarım Yılda Ezip Geçin!] 

3. sıra [Acı Verici Çünkü Ben Bir Avcıyım.]

.

.

.

Acı verici çünkü ben bir avcıyım derken ne halttan bahsediyorsun? Acı çekiyorsan o zaman hastasın demek. Cha Eui-jae listenin dahada aşağısana doğru gittikçe kaşlarını iyice çattı. İşe yaramaz her şeyin başına "avcı" koymak... Ne kadarda iddialılar.

Görmemiş gibi yaparak uzaklara bakarken, kibar bir ifadeye sahip, takım elbise giyen ve duvardaki bir kamu hizmeti reklamında başparmak kaldıran bir adamla göz göze geldi. 

[Uyanış kaydınız ile ilgili sorularınız için 777 numaralı yardım hattını arayın.Kayıtlı olmayan uyanışçıların veya uyanışçılarla ilgili suçları bildirmek için 555’i arayın!] 

En çok satanlar listesinden ayrıldıktan sonra bile Cha Eui-jae’nin kaşları çatılmaya devam ediyordu. 

Dokuz yıl önce, zindanlar ve çatlaklar nispeten kontrol altına alındığında, boşta kalan uyanışçıların işlediği suçlar artmaya başlamıştı. Bu durumdan rahatsız olan hükümet, onları yönetmek için yeni bir devlet kurumu kurmayı planladı. Tam da bu sırada, bir polis akademisi öğrencisinin S-sınıf olarak uyanması haberi yetkililere ulaştı. 

Ah! Bu, kesinlikle cennetten gelen bir fırsattı. Hükümet bu fırsatı değerlendirdi ve hemen Uyanış Yönetim Bürosunun kurdu, ardından yeni uyanmış polis akademisi öğrencisini işe aldı.

Bu kişi reklamdaki adamdı, S-sınıf avcı ve kamu görevlisi Jung Bin.

Cha Eui-jae, J olarak aktifken Jung Bin ile birkaç kez karşılaşmıştı. Pek yakın sayılmazlardı ama hep selamlaşırlardı. O zamanlar ülkede yalnızca iki S-sınıfı avcı vardı ve bu yüzden aralarında sessiz bir bağ varmış gibi hissediyorlardı. Ama şimdi…

’Sana ne olmuş?’ 

Bu sekiz yılda ne yaşadında bu hâle gelmişsin? Cha Eui-jae’nin şimdi gözlerinde bir acıma duygusu vardı. 

Birazcık abartırsak Jung Bin şu an her kamu hizmeti reklamında yer alıyordu. Cha Eui-jae’nin görüşüne göre, Jung Bin’in bir kamu görevlisi olması, yönetim bürosunun onu her yerde kullanmasını hem uygun hem de ucuz hale getirmişti

Daha geçen gün, bir televizyon reklamında sigarayı bırakmayı teşvik ediyordu ve kısa bir süre önce bir otobüs reklamında 333 fırçalama kuralını anlatıyordu. Şimdi ise burada uyanış kaydını tanıtıyordu. Jung Bin, yüz aşinalığı açısından Kore’deki en ünlü avcı olabilirdi.

Cha Eui-jae, eski meslektaşı için yas tutarken yüzünde kararlı bir ifade olan, saçları at kuyruğu yapılmış minik bir kız hızla yanına yaklaştı. Sırt çantasının fermuarında yıldız şeklinde bir isim etiketi sallanıyordu.

Etikette "Park Ha-eun, Saetbyeol İlkokulu, 2. sınıf, 2. şube" yazıyordu. Beceriksizce yazılmış kelimelerin hemen altında ise akşamdan kalma çorba restoranının telefon numarası ve adresi düzgün bir şekilde eklenmişti.

"Amca, kitabımı seçtim."

Amca denildiğinde Cha Eui-jae doğal olarak başını ona doğru çevirdi. Tabii ki, onlar gerçek amca ve yeğen değillerdi. Park Ha-eun, akşamdan kalma çorba restoranının sahibinin biricik torunuydu ve Cha Eui-jae’nin ailesi çatlakların ilk kez çıktığı o gün ölmüştü. 

Ancak bir noktada Park Ha-eun ona "amca" demeye başlamıştı ve Cha Eui-jae onu düzeltme gereği duymamıştı. Kız ona, teyzesinin geçmişteki ilişkisini hatırlatıyordu. 

"Ne seçtin bakalım?" 

"Bunu."

[Ne? Çatlakların İlk Defa Ortaya Çıktığı O Gün.] [4]

Park Ha-eun’un tuttuğu çizgi romanın kapağında birkaç sevimli canavar ve maskeli bir genç adam yer alıyordu. Bu, Cha Eui-jae için tanıdık bir eğitici çocuk serisiydi. 

Dünya neredeyse yok olmasına rağmen bu eğitici çizgi romanlar hâlâ yayımlanmaya devam ediyordu. Cha Eui-jae bunu hayranlıkla incelerken çizimdeki genç adamın yüzü dikkatini çekti. Siyah saçları ve beyaz atkısı dışında taktığı maske aşırı derecede tanıdık geliyordu. Çünkü…

‘Bir dakika bekleyin, bu özel hayatın ihlali değil mi?’

…Cha Eui-jae’nin, J olarak aktif olduğu dönemde kimliğini gizlemek için kullandığı maskenin ta kendisiydi.

___________________

[1] Sasquatch (koca ayak), Saliş dillerinden Halkomelemce sásq’ets "yabani insan" anlamına gelen Sasquatch ABD’nin kuzeybatı ve Kanada’nın batı kesimlerinde yaşadığına inanılan iri, kıllı ve maymun benzeri yaratık.

 [2] Bilgisayar tabanlı görüntü, kısaca CGI, görsel oluşturmayı sağlayan bir bilgisayar grafikleri uygulaması. Sanatta, basılı medyada, video oyunlarında, filmlerde, televizyon programlarında, reklamlarda, videolarda ve simülatörlerde bulunan görselleri oluşturmada kullanılır. Yani yeşil ekran. 

[3] Bal Arısı yani Honeybee. Yani bilemedim naısl yapayım ama dedim çevireyim. İleriki bölümlerde açıklanacak ama şimdiden diyeyim. Kendisi bir avcı. 


[4] Çatlakların ilk çıktığı gün diye çeviridim ama İngilizcesi The Day of the Rift yani çatlak günü gibi bir şey. Şey gibi küresel bir bayram yapmışlar. Anneler günü, Babalar günü vs vs. 

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


3   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   5 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.