Yukarı Çık




0   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   2 


           
Ertesi gün, onun kuşkuları, şaşkınlığı ve çaresizliği arasında avluya biri girdi.
O kişi bir ressam. Küçük bir el arabasıyla birlikte büyük bir arabayı çekiyordu ve yüzünde çirkin bir ifadeyle harap bir şekilde içeri girdi. 
Ressamın bir yardımcısı vardı ve bu yardımcı, bakımsız yeri temizleyip daha yaşanabilir hale getirmek için birkaç kişi tutmaya başladı.
Ressam yukarı baktığında, aşırı sıcak hava nedeniyle oldukça canlı görünen benekli duvarları kaplayan sürüngen yeşil sarmaşıklar gördü. Başka bir yöne yürüdü ve eski mavi taş yol kenarının yanında, yosunların bir köşesinden öteye geçmeyen bir akan su gördü.
Burası dedesinin köydeki küçük avlusu ve burada büyümüş. 
Burada çok güzel anılar biriktirdi.

Asistan portakal ağacını fark etti, “Bak Laoshi[1], orada bir portakal ağacı var! Ve hatta bir portakalı bile vardı!”
Yardımcı yaklaştığında ve küçük portakalı toplamak üzereyken, Küçük Portakal bilinçaltında elinden kaçındı ve şaşkınlıkla haykırdı. Ama sonra aniden, yardımcı tekrar dokunmadan önce, ressam ona, "Bırak onu. Bu portakal ağacı o zamandan beri, bugüne kadar hiç meyve vermedi." dedi. 
Yardımcı bunu duyduğunda hemen elini çekti ve gözlük çerçevesini itti, "Muhtemelen Laoshi’nin bir süre burada yaşayacağını biliyordu, bu yüzden sizi karşılamak için göründü. İyi bir portakal."
Ressam dudaklarını büzdü. Bunun böyle olduğunu düşünmüyordu.
Ressamın tepkilerine bakıldığında, hava şartlarının onu rahatsız ettiği anlaşılıyor ve bu şekilde hissetmesine neyin sebep olduğu bilinmiyor. 
“Laoshi yerleşene kadar burada yaşayabilir. Senin hakkında çıkan o kötü dedikoduları düşünmek zorunda değilsin. Bir şeye ihtiyacın olursa beni ara. O zamana kadar yeni bir iş yaparken burada rahatla.” [2]
Ressam ona cevap vermedi. Asistanını dışarı gönderdiğinde, aniden ona, "Sen de yaratıcılığımı kaybettiğimi mi düşünüyorsun?" diye sordu.
Bu kez asistan bu soruyu cevaplayamadı.
Ressam sadece iç çekti, "Dikkatli ol," dedi.
Portakal ağacı, dallarını aniden sallamadan önce yarım gün boyunca hatırladı: "Hatırlıyorum. Bu avluda yaşayan yaşlı bir adam vardı. O kişi onun torunu."
Avlunun sahibi olan ihtiyar adam, yıllar önce vefat etmişti.
Küçük Portakal, konuştuklarından hiçbir şey anlamayarak bu iki kişiyi izliyordu, sonra hafifçe dalda sallanıyordu: "Sanırım yakında gelip beni yiyecek."
Portakal ağacı ona şöyle dedi: "Sanmıyorum. Şu anda biraz ekşi bir tadın var."
Hiç kimse dişlerinde ekşime yaratmaya yanaşmayacaktır herhalde.
Küçük Portakal inlemeye başladı, bir an önce olgunlaşıp yenebilecek kadar tatlı olmasını diliyordu.
 
 
Dipnot(lar):
[1]- Laoshi “Öğretmen” anlamına gelir
[2]- Asistan, Ressam’a hitap etmek için resmi "Sen" ifadesini kullanıyor. Çince’de resmi bir (Nin) "Sen" ve günlük bir (Ni) "Sen" ifadesi var

 

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


0   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   2