Baskıya dayanamayan Alice, söyleneni yapmaya başladı.
Kilisenin sembolü işlenmiş beyaz ipek pelerinini çıkardı, pahalı mithril zırhını çözdü, ince iç çamaşırlarını çıkardı…
Hatta pembe küçük külodunu bile dikkatlice katlayıp en üste koydu.
Bembeyaz teni güneş ışığında parlıyordu, vücudu nazik ve zarif hatlara sahipti, uzun gümüş saçları dalgalandı… Ama göğsü… dümdüzdü.
Alice, dizlerinin üzerine çöktü, yüzü kıpkırmızıydı, denizden gelen hafif tuzlu rüzgarla titriyordu.
Merlin, Alice’in tamamen çıplak bedenine bakarken bir an afalladı. Ben sadece onu soymak istemiştim, bu nasıl soyma işine döndü?
Kahretsin! Ben düzgün bir adamım!
“Hey! Ben sadece zırhını çıkarmanı söylemiştim, neden tamamen soyundun?! Çıplak dolaşmak üşütmüyor mu?”
“E-eeh!?” Alice gözlerini kocaman açtı, şaşkınlıkla sordu: “Sen… Beni aşağılamak istemiyor muydun?”
“Lanet olsun!” Merlin alnını tuttu, yüzünde kara çizgiler belirdi. “Sen gerçekten çaresiz misin? Erkek bulamayınca aklın sapıttı mı?
Senin kafanda ne var böyle?! Utanmıyor musun? Hani kahramandın sen?! Senin seleflerin bu halini görse tabutlarından fırlardı!”
“Uhh…” Alice’in yüzü daha da kızardı, donup kalmıştı. Acaba ben mi yanlış anladım? Merlin’in beni itip düşürmeye hiç niyeti yok muydu?..
“Ah-ha!” Merlin aniden aydınlandı ve alçak bir sesle söyledi: “Senin düşüncelerin nasıl bu kadar pis olabilir ya…”
“Öyle değil! Ben…” Alice tamamen kızarmıştı, açıklama yapmaya çalıştı.
“Tamam tamam, açıklama yapma…” Merlin Alice’in sözünü kesti ve ona küçümseyen bir bakış attı.
“Şu dümdüz göğüslerine iyice bak. Sence beni baştan çıkarabilir misin?”
“Bari biraz dolgun olsaydın, belki işe yarardı. Ama bu haliyle beni etkilemen imkansız. O yüzden…”
“Dümdüz kahraman, ne kadar yüzsüzsün sen ya!”
Alice’in yüzü bir anda bembeyaz oldu, sanki ruhu 10.000 puanlık zihinsel hasar almış gibi ışığa doğru çekiliyordu.
Artık hayallerim de kalmadı… Belki de sıradan bir balıkçı olup hayatımı böyle sürdürmeliyim…
“Ah, evet, ama tek bir iyi yanı var. Düz göğüsler sayesinde kıyafet yaparken kumaş masrafından tasarruf edersin.”
Merlin, Alice’in mithril zırhını aldı ve yürüyerek uzaklaşmaya başladı. Uzaklardan sesi yankılandı:
“Dümdüz kahraman! Dümdüz kahraman! Hahahahaha!”
Ve böylece…
Çırılçıplak halde kumsalda diz çökmüş Alice, ruhu bedeninden çekilmiş gibi rüzgarın içinde kaybolmuştu.
Bugün onun için bir felaket günüydü. Hayatında hiç bu kadar aşağılanmamıştı.
Küçük yüzü buruştu, gözleri doldu ve sonunda hüngür hüngür ağlamaya başladı.
“Yaaaaaaahhhhhh!”
“Lanet olası Merlin! Sen alçak, aşağılık bir pisliksin!”
“Yemin ederim ki bir daha seni asla görmek istemiyorum!”
(>﹏<。)
Ve havada, kaçınılmaz bir "bu bir olaylar zincirinin başlangıcı" kokusu yayıldı…
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.