2,000 pound mu? Bu miktar Backlund’daki tüm ödül avcılarını ve özel dedektiflerini çılgına çevirebilir! İşler, bir sürü adamı olan ve vaktinin çoğunu denizde geçiren Tuğamiral Kasırga Qilangos’la olduğundan çok daha farklı. Elini uzatan bu ödüle kolayca dokunabilir... Eh, Dizi 5 seviyesinde biriyle kıyaslanabilecek dövüş becerilerine sahip bir korsan 10.000 pound değerindeyse, Dizi 6 seviyesinde bir katilin 3000-4000 pound değerinde olması mantıklı olurdu... Acaba Gece Kuşları ve Manda Altındaki Cezalandırıcılar seri katilin seviyesini yanlış değerlendirmiş olabilir mi? Güneş’in bahsettiği ritüelin oldukça eski olması mümkün. Belki de Felaketten sonra bu ritüelle pek karşılaşılmamıştır, bu nedenle kiliseler ve ordu bu konuda bilgi sahibi değildir... Bunun altında bir sorun yatıyor. Tanrıça Kilisesi, Buhar ve Makinecilik Tanrısı Kilisesi ve Augustus kraliyet ailesinin Felaket’ten sonra yükseldiği söyleniyordu. Onların geçmişte olanların farkında olmamaları makul, ancak Fırtınalar Tanrısı Kilisesi daima kendilerinin en eskilerden biri olduğunu söylüyor... Acaba şeytanların cehenneme geri çekilişinden sonraki sürece atıfta bulunuyor olabilirler mi? Isengard Stanton’un sözlerini duyan Klein’ın aklına gelen ilk şey, ödülün miktarını değerlendirmekti, sonrasında da düşüncelerinde kaybolmuştu. "Ne düşünüyorsunuz?" Sherlock’un dikkatinin dağıldığını fark eden Isengard üsteledi. Ne mi düşünüyorum? Klein afallamıştı. Normal bir özel dedektif olsa kesinlikle kabul ederdi, hem ödül sebebiyle, hem de tanınmış bir dedektifle tanışma fırsatından dolayı. Isengard ile dost olmak dedektif çevrelerinde büyük faydalar sağlardı. Ancak Klein normal bir özel dedektif değildi. Bu görevi kabul ederse, soruşturmadan sorumlu olan Gece Kuşları’yla karşılaşacağından endişeleniyordu. Artık sakallı, gözlüklü falanım, saçımı da değiştirdim, beni birkaç kez görmüş olanlar muhtemelen tanıyamazlar, ancak Madam Daly ne olacak? Yine de, teklifi reddetmek de hiç mantıklı olmaz. Tuhaf görünür ve şüphe çeker... Dahası, o Şeytan’ın bir an önce yakalanmasını istiyorum. Aksi halde, daha kaç masum kız öldürülecek kim bilir... Klein birkaç saniye daha düşündükten sonra gülümsedi. "Geçenlerde oldukça zahmetli bir iş üstlendim. Korkarım pek boş vaktim yok." Bir an durakladıktan sonra Isengard’ın cevabını beklemeden devam etti, "Tartışmalara katılıp bilgileri ve ipuçlarını analiz etmeye yardımcı olabilirim, ancak soruşturmalara katılabileceğimi sanmıyorum." Sen gidince bir kehanet yaparım. Tehlike olduğu sonucunu alırsam da fikirlerimi de kendime saklar ve yalnızca bir seyirci olurum... İlk şaşkınlığını üzerinden atan Klein sonunda bir plan çizmişti. Teklifinin reddedilmesi karşısında biraz şaşıran Isengard birkaç saniye kafasını salladıktan sonra cevap verdi, "Sorun değil. Bir düzineden fazla dedektif topladım, soruşturmaları yürütecek yeterli insan var. Sizin en hayran olduğum yanınız, olağanüstü mantık yürütme ve analitik becerileriniz. Benim sahip olduğum kaynaklara sahip olmamanıza rağmen Doğu Balam Rıhtımı’ndan Rıhtım Birliği’ne kadar bir soruşturma ilerlettiniz. Suçluyu yakalayıp ödülü alırsak, katkıları göz önünde bulundurarak herkese makul bir miktar dağıtacağım. Bana güvenebilirsiniz, bu iş alanında itibarım sağlamdır." "Pekala, umarım her şey güzel gider." Klein sağ elini uzatıp Isengard’ın kuru ve sıcak elini sıktı. Kırklı ya da ellili yaşlarındaki bir adamın, Backlund kışında bu kadar sıcak kalabilmesi kolay değildi. Bu da Klein’ın Isengard’ın bir Beyonder olduğu şüphelerini daha da körüklemişti. "Ben de öyle umuyorum." Isengard gülümseyerek başını salladı. Tam o anda Klein, yaptığının kabalık olduğunu fark etti, "Üzgünüm, sizi içeri davet etmeyi unuttum, buyurun bir çay ya da kahve ikram edeyim?" "Teklifiniz için teşekkür ederim. Davayı görüşmek üzere dokuzda tüm dedektifleri evimde ağırlayacağım. Yardımcım orada bekliyor." Isengard, mekanik bir harika olan, üzerinde karmaşık oymalar bulunan gümüş cep saatini çıkardı, "Onlarla buluşmak için oraya gitmeliyiz. Sizin için sorun olur mu?" "Hiç sorun değil. Önce bir lavaboya gidip üzerimi değiştireyim." Şeytani kovalamak, düzeni sağlamak ve insanları korumak... O anda Klein yeniden bir Gece Kuşu gibi hissetmişti. Lavaboya geldiğinde hızlıca gri sisin üstündeki dünyaya geçip kehanetinden kabul edilebilir bir yanıt aldı. Sonra da vakit kaybetmeden gerçek dünyaya dönüp ceketini giydi, şapkasını ve bastonunu da aldıktan sonra evden çıkıp Isengard’ın kiralık aracına bindi. Araç hareket ettikten birkaç saniye sonra Isengard düşünceli bir şekilde ona baktı, "Siber’in ölümünün Doğu Balam’daki Rıhtım Birliği’yle bağlantılı olduğunu nasıl keşfettiğinizi çok merak ediyorum doğrusu." Keşfetmedim ki... Yalnızca bir yanlış anlaşılma... Klein, bir yalan uydurabilmek için birkaç saniye düşündü. Sonra da gülümseyerek şöyle cevap verdi, "Soruşturmanın özü, önce Siber cinayetinin taklitçi katil tarafından işlendiğini bulmaktı. Bu da Muhabir Mike Joseph sayesinde oldu. Bunu doğruladıktan sonra, Siber’in çalıştığı yer hakkındaki ipuçlarını diğer ipuçlarıyla birleştirdim ve muhabir gibi yaparak soruşturmamı gerçekleştirdim." Isengard hafifçe başını salladıktan sonra seri cinayetler hakkında, özellikle de son vakanın üstünde durarak kısa bir açıklama yaptı. Böylece eve gidene kadar bu konu hakkında fikir alışverişinde bulundular. Bir süre sonra da, araç Hillston Bölgesi’ndeki eskice bir binanın önünde durdu. Evin aydınlatması pek iyi değildi. Bugün hava pek sisli olmasa da, ev oldukça kasvetli görünüyordu. Isengard ve Klein geniş oturma odasından geçip şöminenin yandığı aktivite odasına girdiler. Klein, içeri girdiğinde odada yaklaşık on altı dedektifin daha olduğunu gördü. "Sherlock?" Dedi şaşkın bir ses; Klein’ı tanıyor gibiydi. Bu kim? Klein şaşkın bir şekilde dönüp baktığında, daha dün görüştüğü Dedektif Stuart’ın da orada olduğunu gördü. Hatta Adol’ün evinde görevde olan diğer dedektif Kaslana ve yardımcısı Lydia da buradaydı. "Ne tesadüt." Klein gülümseyerek Stuart’a doğru yaklaştı. Stuart da oturduğu yerden hafifçe doğrulup ona doğru eğildi: "Belki de tesadüf değildir. Daha önce bir dergide okumuştum. Eşzamanlılık denilen psikolojik bir durum var. Bir şeyi yalnızca düşünerek gerçekleşmesini sağlayabilirmişiz. Haha, şaka tabii." O sırada Isengard’ın sesi duyuldu, "Hanımlar ve beyler, bu Bay Sherlock Moriarty, kendisi mükemmel bir dedektiftir." Böylece Kaslana ve diğerlerinin bakışları Klein’a döndü, Isengard’ın sözleri ona olan şüphelerini hafifletmişti. Klein, Stuart’ın yanına otururken diğerlerine doğru gülümsedi, "Görev sona mı erdi?" "Evet, Adol’ün durumu düzeldi, o ’kötü arkadaşına’ bir şey oldu galiba, çocuk artık tehdit altında olmadığından bize de gerek kalmadı." Stuart gülerek araya girdi, "Birkaç gün dinlenmeyi planlıyordum, ancak Bay Stanton çağırınca gelip bir bakayım dedim. Aslında bu da iyi oldu, tuhaf, korkunç durumlarla uğraşmaktan gerçekten hoşlanmıyorum. Ah, paranormal anlamda korkunç demek istedim... Onlara kıyasla, cinayet davalarını tercih ederim!" Bu sırada bir görevli herkese çay-kahve servisi yapıp ilgili bilgilerin yazılı olduğu kağıtlar dağıtmıştı, Isengard ise sallanan sandalyesine yerleşmiş, piposuna doldurduğu tütünün tadını çıkarıyordu. "Son zamanlarda meydana gelen seri cinayetleri hepinizin duyduğuna inanıyorum. Konu hakkında herhangi bir görüşü olan var mı? Herkes fikrini beyan ederse üzerine tartışarak bir ipucu elde edebiliriz." İnce yüzlü, cılız bıyıklı Stuart elini kaldırdı. "Verilen bilgileri şimdi okudum ve bir şey fark ettim, polis durumu araştırmaya kurbanın kimliğine dayanarak başlamamış. Suçlunun kurbanlarını gördüğünde, bir zamanlar seks işçisi olduklarını gözlerinden anlayabileceğini sanmam. Onlarla etkileşim kurmuş olmalı. Bu çok önemli bir ipucu, ancak polisin gözünden kaçmış! Tanrım, inanılır gibi değil!" Hayır, suçlu büyük ihtimalle gözlerine baktığında geçmişte seks işçiliği yaptıklarını anlıyor... Klein araya girmemek için kendisini zor tutuyordu. Dedektiflerin çoğu da Stuart’la aynı fikirdeydi. Yalnızca Kaslana, Isengard ve diğer birkaç kişi sessiz kalmıştı. "Bu oldukça önemli bir yön. Stuart, yanına birkaç kişi alıp bu soruşturma çizgisini takip et." Dedi Isengard bir süre sonra. Böylece dedektifler tartışmaya, fikir alışverişinde bulunmaya devam etti. Ancak bu süreç boyunca Klein tek bir şey bile söylememişti. Tartışmalar sona ererken aniden elini kaldırdı, "Backlund’da ve hatta tüm krallıkta, son yirmi yıl boyunca işlenen çözülmemiş seri cinayetler hakkında bilgi edinmek istiyorum." Bu sözlerle oda aniden sessizliğe gömülmüştü, dedektiflerin çoğu Klein’ın bununla nereye varmak istediğini anlamamış gibi görünüyordu. Isengard piposunu burnuna yaklaştırıp kokuyu içine çektikten sonra düşünceli bir şekilde şöyle dedi, "Bu seri cinayetlerin, katilin ilk suç dizisi olmadığına mı inanıyorsun? Çalışma şekli farklı olsa bile, daha önce benzer suçlar işlediğinden şüpheleniyorsun?" Pek de şüphe sayılmaz, neredeyse eminim... dedi Klein içinden. Güneş’ten edindiği bilgiler ışığında böyle bir çıkarım yapmıştı. Seri katil Dizi 6’dan Dizi 5’e geçmeye çabalıyordu, o halde Dizi 7’de, bir seri katil olarak da suç işlemiş olmalıydı, değil mi? Daha önce benzer suçlar işlemese, iksirini sindirmesi çok zor olurdu. Çok uzun süre beklemeye gönüllü olsa bile, bu süreçte kontrolü kaybetme riski çok yüksekti. Dahası, Cehennem yolunu takip eden Beyonderların kontrol kaybetme riski diğerlerine kıyasla çok daha yüksekti. Bu nedenle Klein, katilin ’rol yapma yöntemini’ bilip bilmediğinden bağımsız olarak, Dizi 7 seviyesindeyken de çeşitli sebeplerle cinayet işlemiş olması gerektiğine karar vermişti. Böylece, Dizi 7 ve Dizi 6 iksirini sindirme sürecini göz önünde bulundurarak, yirmi yılın makul bir zaman aralığı olduğunu düşünmüştü. Sonuçta, katil çok yaşlı olsa, bir sonraki Dizi’ye geçmesi iksiri sindirip sindirmemesinden bağımsız olarak çok tehlikeli olurdu. Ritüel devam ettikçe katil giderek delirir, ardında bariz ipuçları bırakırdı. Ancak şu anda katil oldukça sakindi, üstelik kehanete ve iz sürmeye karşı korunmasını sağlayan yeteneklere sahipti. Neredeyse hiç açığı yoktu, ancak deneyimsiz olduğu eski günlerde durum böyle olmayabilirdi! İlk suçunu işlediğinde şimdiki kadar titiz, temkinli olması zordu sonuçta... Bu nedenle, en iyi ipuçlarını sağlayacak olan bu araştırmaydı! Klein düşüncelerini bir kenara itip başını salladı, "Suçlunun çalışma şeklinden, bir çaylak olmadığı anlaşılıyor. Daha önce de benzer suçlar işlediğine inanacak sebeplerim var! Geçmişi ve günümüzü birleştirerek, sorunun özünü kavramamızın daha kolay olacağına inanıyorum." Bu cevabı duyan dedektifler aralarında fısıldaşmaya başladı. Isengard ise kısa bir an sessiz kaldıktan sonra içten bir tonda cevap verdi, "Muhteşem bir fikir!"
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.