Hornacis dağlarının zirvesindeki Evernight Ulusu, Göklerin Anası Evernight’a inanan ulus... Burası ile Evernight Şeytani Kurdu Flegrea arasında bir bağlantı mı var? Duyduğum hayali sesler ’Hornacis ve Flegrea’ diyor... Eski bir tanrı ile Tanrıça arasındaki bağlantı ne olabilir? Roselle’e göre, dizi 0 gerçek tanrılığa denk ve her dizinin yalnızca bir Dizi 0’ı olabiliyor... Acaba Tanrıça, Evernight Şeytani Kurdu’nun gücünü mü miras aldı? En eski tanrı değildi, belki de iddia ettiği gibi Yaratıcı’nın gözü de değildi? Evet, ikinci derece bir ipucu var ama kanıt sayılmaz. Düşünce Yaşam Okulu aya, Yaratıcı’nın gözünden gelen kızıl aya tapıyor, ancak Evernight Tanrıçası’na inanmıyorlar... Hızla zihninde birkaç bağlantı kuran Klein, Dünya’nın ağzından cevap verdi. "Başka bir şey yok mu?" "Hayır. Flegrea ile alakalı konular da Gümüş Şehir’de efsane olarak görülüyor." Derrick cevabının yetersiz olduğunu hissedip utanç duymuştu. "Bay Dünya, başka bir soru sorabilirsiniz." Başka bir soru mu? Güneş... ne kadar dürüstsün. Pekala o halde! Dünya boğuk sesiyle cevap verdi, "Dürüstlüğünüz ve güvenilirliğiniz gerçekten takdire şayan. Daha önce, bir Beyonderla tanıştım. Ruh ve beden arasında özgürce geçiş yapabiliyordu... Bu özelliğin hangi yola ait olduğunu, kaçıncı dizi olduğunu biliyor musunuz?" Tanrıların Terk Edilmiş Ülkesi’nde yaşayan Güneş’in, Loen Krallığı’nın başkenti Backlund ile bağlantı kurması imkansız olsa da, Klein Bayan Sharron’dan kadın olarak değil de erkek olarak bahsederek dikkatli davranmayı seçmişti. "Bu arada, kendisi Yüksek Dizi bir Beyonder değil," diye ekledi Dünya boğuk sesiyle. Derrick aldığı eğitimleri düşünüp kelimelerini toparladıktan sonra şöyle cevap verdi, "Yüksek Dizi bir Beyonder değilse Anka Kuşu yolunu eleyebiliriz." "Anka Kuşu yolu mu?" Klein’ın kontrolü altındaki Dünya şaşırmış gibi yaptı. Bunca toplantıya katılmış olan Derrick, Gümüş Şehir’de kullanılan terimler ile kulübün diğer üyelerinin yaşadığı yerde kullanılan terimler arasında bir tutarsızlık olduğunu biliyordu. Bu nedenle Dünya’nın şaşkınlığını normal karşılayarak açıklamaya başladı, "Ölümü yöneten ve kısmen ruh dünyasını kontrol eden Beyonder yolu. Dizi 9’unun adı Ceset Toplayıcı." Demek Ölüm yolunun eski adı Anka Kuşu yolu... Bronz masanın başında oturan Klein, Dünya’yı kontrol ederek başını sallamasını sağladı. "Anladım. Devam edebilirsiniz." Derrick hemen ekledi, "Aklıma gelen iki olasılık var. Biri, özel bir tür Şeytan olması. Az önce de dediğim gibi, farklı türlerden evrimleşen Şeytanların güçleri de farklılık gösterir. Beden ve ruh arasında özgürce dolaşabilen bir tür de var, ancak bunlara çok nadir rastlanır. Ve zombileri kontrol etme güçleri olmayabilir." "İnsan olabilirler mi?" Diye sordu Dünya. "Hayır, benim bildiğim kadarıyla bu mümkün değil," dedi Derrick. "İkinci olasılık nedir?" Dünya duruşunu değiştirmiş, hafifçe sırtını doğrultmuştu. "Mutantlar," dedi Derrick son derece ciddi bir tonda. "Mutantlar mı? Canavarlar mı demek istiyorsunuz?" Diye sordu Dünya şaşkın bir şekilde. Klein, Bay Azik’in ’mutant’ teriminin, lanetlenen insanlar için kullanılan genel bir terim olduğunu söylediğini hatırlıyordu. Farklı lanetler farklı mutantlar yaratıyordu. Genellikle hepsi insanlarla aynıydı, ancak kalpleri daima bastırılmış, sapkın arzularla doluydu. Belirli bir sahne ya da nesneyle karşılaştıklarında arzularının patlaması sonucu canavarlara dönüşüyorlardı. Böylece kan dökme arzularına yenik düşüyorlardı. Arzuları ne zaman serbest kalsa biraz daha acımasız, biraz daha duyarsız hale geliyorlardı. Sonunda da, bir insandan beklenen tüm olumlu duygularını kaybediyorlardı. En sık görülen mutantlar kurt adamlardı. Derrick keskin bir tavırla başını salladı, "Doğru. Mutantlar, belirli Beyonder özelliklerinin negatif etkileri sebebiyle insandan evrimleşen canavar türleridir." Lanet değil, bazı Beyonder özelliklerinin negatif etkisi buna sebep oluyor öyle mi? Bunlar Bay Azik’in anlattıklarından farklıydı. Acaba Felaket’ten önceki mutant anlayışı ile Felaketten sonraki mutant anlayışı farklı olabilir mi? Gümüş Şehir’in genel kültürü, Kuzey ve Güney kıtalarındaki Beyonderlar için çok değerli... Tanrıların Terk Edilmiş Ülkesi’nin özel doğası Klein’ı giderek içine çekiyordu. Derrick boğazını temizledikten sonra devam etti, "Mutantların sahip olduğu özellikler, bir Beyonder yolu oluşturur. Bu nedenle, sıradan insanlar da iksirler içerek mutanta dönüşebilirler." "Bir mutant yolu ha? Hangi yol bu? Dizi 9’unun adı ne?" Diye sordu Dünya merakla. Derrick ilk iki soruyu görmezden gelerek açıklamaya başladı. "Gümüş Şehir’de Dizi 9’a Tutsak denir. Zihin bedenin tutsağıdır ve beden de dünyanın tutsağıdır. Bu, kısıtlanan çılgınlığı ve bastırılan arzuyu ifade eder." Tutsak mı? Bu yol Düşünce Gül Okulu’nun kontrolünde. Bu hizip de kanlı kurban ritüelleri ve Zincirlenmiş Tanrı’ya tapınmasıyla tanınıyor... Ancak Bayan Sharron o kadar soğuk kanlı, vahşi birine benzemiyor... Bekle bir dakika, Maric’in peşinde bir hizip vardı. Acaba Maric ve Bayan Sharron, Düşünce Gül Okulu’na ihanet etmiş olabilir mi? Deli kafirlere dönüşmek istemedikleri için... Dünya hafifçe başını sallayarak cevap verdi, "Cevaplarınız çok yeterliydi, teşekkür ederim. İşlem tamamlanmıştır." Toplantının devamında üyeler deneyimlerinden ve güncel haberlerden bahsettiler. Çok geçmeden de Klein toplantının sona erdiğini duyurarak herkesin bağlantısını kesti. Birkaç saniye içinde görkemli salonda yalnız kalmıştı, sahte hesabı Dünya bile yoktu. Böylece Klein, gerçek dünya ile gri sisin üstündeki gizemli alan arasında bir tur atıp Peder Utravsky’den aldığı anahtarı eski saraya getirdi. Roselle’in günlüğünden anladığım kadarıyla, Çırak yolunun Dizi 0’ı olmadığı sonucuna varmış olsam da aceleci davranmamalıyım. Bir Dizi 1 ya da 2 varsa, bunlar etkin bir biçimde karşı saldırı yapabiliyor olmalı... Hele bir de Dizi 0 varsa? Hayatımı riske atmamalıyım... Klein etraflıca düşünüp kararını verdikten sonra kehanet ifadesini yazdı, "Anahtarın kökeni." Sonrasında anahtarı eline alıp arkasına yaslandı. Kehanet ifadesini tekrarlarken hızla uykuya daldı. Gri, puslu dünyada, üstünde titrek mumların olduğu bronz bir raf gördü. Rafın yanında, gizli bir oda gibi görünen ışıksız bir yer vardı. Odanın içinde uzun masalar, demir siyahı tencereler, cam kavanozlar ve kahverengi defterler görünüyordu. Klasik, siyah pelerin giymiş genç bir adam, en öndeki uzun masaya oturmuş elindeki iksire bakıyordu. "Atalar, olağanüstülük yoluna adım atmak üzereyim. Abraham ailesinin yüceliğini tekrar edebileceğimden eminim!" Adam sessizce bu sözleri mırıldandıktan sonra iksiri kafasına dikti. Sıvıyı içerken yüzündeki kaslar acıyla buruşmuştu. O anda adam aniden acı dolu bir çığlık atarak yere yığıldı. Durmaksızın kıvranıyordu, kendisini boğmaya çalışır gibi bir hali vardı. Birkaç saniye sonra kıyafetlerini parçalamaya ve derisini yolmaya başladı, çok kısa bir süre içinde kanla kaplı bir canavara dönüşmüştü. Bum! Vücudu patlayan adamın et parçaları etrafa saçılmıştı. Bedeninden kopan parçacıklar zeminde kıvranıyordu. Ancak çok geçmeden, bu gizli odadan çıkamayacaklarını anlayan parçacıklar sakinleşip hareketsiz kaldı. O anda yoğunlaşmaya başlayan ışık demetleri, kırık bir parmağın etrafında toplanarak eski ve basit görünümlü, pirinç renkli bir anahtar oluşturdu. Birkaç saniye sonra, Klein’ın görüş açısına elmaslarla kaplı gümüş bir cep saati girdi. Bu sahneyle rüya parçalandığında Klein da gözlerini açtı. "Cidden, Abraham ailesinin ihtişamını yaşatacağını söyledi ancak daha ilk adımda başarısız oldu... Dizi 9’da bile riskli..." Abraham ailesi, Dördüncü Dönem’in Tudor Hanedanlığı’na mensup güçlü bir aristokrat ailesiydi. Çırak isimli Beyonder yolunu ellerinde tuttukları söyleniyordu, ancak muhtemelen yolun tüm parçalarına sahip değillerdi. Klein, az önce gördüklerini hafızasında canlandırırken parmaklarını uzun masanın kenarına vurmaya başladı. "Loen dilini konuşuyordu. Aksanının nereden olduğunu çıkaramadım. Cep saatlerini saf elmasla süsleme olayı henüz son on yılda moda olmuş bir şey. Belki de vaktim olduğunda Hasat Kilisesi’ne gidip Peder Utravsky’e anahtarı nereden bulduğunu sormalıyım..." İşlerini halletmiş olan Klein, gri sisin üstündeki dünyadan ayrılmak üzereydi ki Sihirbaz’ı temsil eden hayali yıldızın yanıp söndüğünü gördü. Fors kurban ritüelini başlatmak istiyordu. Genellikle üzerinde nakit taşımıyordu, ancak bir Beyonder toplantısına katılmayı planladığından kendisine 500 pound ayırmıştı. Ancak ne yazık ki seri cinayetler sebebiyle toplantı iptal olmuştu. Bu nedenle bu parayla, Eczacı formülünü ve rol yapma yöntemini ödeyebilirdi, bu da toplam 430 pound ediyordu. Dua edişinin üstünden çok geçmeden bir ışık ekranının oluşup paranın kaybolduğunu gören Fors donup kalmıştı. Bay Aptal’a olan hayranlığı giderek artıyordu... Eczacı formülünü Vikont Glaint’e 300 pounda satabilirim. Çok açgözlü davranmamalıyım, yoksa uzun vadeli ortaklığımıza zarar verebilirim... Bayan Audrey’e gelince, şimdilik onu görmezden geleceğim. Psikoloji Simyacıları ile temas kurup formülü doğrudan onlardan almak istiyor... Eğer bu çabalar boşa çıkarsa, Tarot Kulübü’nde şansımı deneyebilirim... Ah... Bakalım rol yapma yöntemi etkili miymiş. Umarım öyledir... Ah... Xio tam bir aptal. Hep Arabulucu rolü yaptı, farkında olmadan rol yapma yöntemini kullanmış... Fors düşüncelerinin akmasına izin verdi, gelecek için plan yapması gerekiyordu. Fors’tan 430 poundu henüz almış olan Klein, yeniden bir kadının sesini kulaklarında duydu. Dua eden Bayan Adalet’ti ve Bay Aptal’ın hayranının hala paraya ihtiyacı olup olmadığını soruyordu. Eğer paraya ihtiyaç kalmamışsa, Bay Aptal’ın memnun kalması için o 200 poundla Roselle’in günlük sayfalarını alacaktı. Hayır, zaten memnunum. Bin poundu tamamlamam gerekiyor! Klein Bayan Adalet’in teklifini keskin bir tavırla reddetti. Sonra da Güneş’in dualarına cevap verip yedi tanrı ile ilgili okuduklarını hatırlamasına yardım etti. Sonunda buradaki tüm işlerini bitirdiğinde de yorgun bir halde gerçek dünyaya döndü. Odasının perdelerini açıp derin bir nefes aldı, şimdi, seri katillerle ilgili kalın dosyaya dalıp araştırmalarına devam etmesi gerekiyordu.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.