Yukarı Çık




326   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   328 


           
Rice Sirki’nin ufak sahnesinde.
Bir Kahin, aşinalık hissettiği bir şeyi kolayca anımsayabilirdi. Klein, altın çerçeveli gözlüklerini hafifçe burnuna düşürüp arkasına yaslandı.
Bir süre sonra, dinleniyormuş gibi yaparak gözlerini on saniyeliğine kapattı. Aslında amacı, transın yardımıyla uykuya dalmaktı. Rüya kehanetini kullanarak adamın kim olduğunu bulmak istiyordu.
Rüya aleminde kendisini, tek bir mumla aydınlatılan loş bir odanın içinde buldu. Odadaki diğer herkesin üstünde siyah, başlıklı pelerinler vardı, yüzleri ise demir bir maske gizliyordu.
Rüya hızla dağılırken Klein da hemen gözlerini açıp performansı izlemeye devam etti.
Aldığı vahyi yorumlamıştı, aşinalık hissinin nereden geldiğini artık biliyordu: Bilgelik Gözü’nün düzenlediği Beyonder toplantısı.
Orada da uyarılarını alaycı biçimde yapan tombul yüzlü bir Eczacı vardı. İyi kalpli bir adam olsa da, insanlara verdiği his ’tam dayaklık bir tip’ olduğuydu.
Bu adam o Eczacı olabilir mi? Olamaz... Hayvan terbiyeciliğini ne zaman öğrenmiş olabilir ki... Gece Kuşları’nın gizli kayıtlarına göre, Eczacıların Ruh Görü yeteneği yok. Ancak aura renklerini iyi bir şekilde ayırt edebiliyorlar... Klein düşüncelerini toparlayıp dikkatini performansa verdi.
Ruh Görüsü aktifti, ayının, kaplanın ve babunun gerçekten değişken duygu renklerine sahip olduğunu görebiliyordu. Kışkırtma seviyesi bir derece daha yükselecek olsa aniden öfkelenebilirlerdi. Bu da, tombul adamın yalnızca sorun çıkarmak için konuşmadığını dolaylı yoldan doğruluyordu. Adam üç hayvanın düşüncelerini okuyabiliyor, dürtülerini anlayabiliyor gibiydi.
    Uyarıları duyan hayvan terbiyecisinin yüz ifadesinden giderek öfkelendiği anlaşılıyordu, ancak yine de hareketlerini yumuşatmıştı. Adamın daha dikkatli davranmaya başlamasıyla, gösteri sorunsuz bir şekilde sona erdi.
Sonrasında basit bir komedi skeci sergilendi. Şimdi ise sıra sihirbazdaydı.
Bu sihirbazın üstünde bir smokin vardı. Smokiniyle aynı renkte bir papyon ve şapka da takmıştı. Sahneye çıktığı anda ağzından püsküren alevler seyircinin çılgınca alkışlamasına, tezahüratlar yapmasına sebep olmuştu.
Çok basit bir numara... Gözleri son derece keskin olan ve çok fazla sihir dersi programı izlemiş olan Klein, bu numaranın özünü tek bakışta anlamıştı.
Sonrasında sihirbaz klasik numaraları sergilemeye devam etti: kaçış hamlesi, şapkadan güvercin çıkarma, yok yerden var olan çiçekler, kart numaraları... Sihirbazın tüm hilelerinin kolayca görebileceğini düşünen Klein, bir noktada numaraları takip edemediğini, dikkatinin sihirbazın istediği yöne kaydığı için başarısız olduğunu fark etti.
Beyonder güçlerine sahip olmadığı aşikar, ancak yine de tekniğiyle beni bile kandırmayı başardı. Hmm, anahtar nokta dikkati çekmek... Sihirbaz’ın ikinci kuralı, hedefin dikkatini dağıtarak istenen etkiyi elde etmek olabilir mi? Klein bir tahmin yürütmüş olsa da bunun doğru olup olmadığından emin değildi.
Geri dönüş alabilmek için tahminini ’rol yaparak’ test etmesi gerekiyordu.
Çok geçmeden sihirbazın performansı da sona erdi. Seyirciler çılgınca alkışlayıp tezahürat ediyordu. Atmosfer zirve noktasına ulaşmış gibiydi.
Heh heh, üçüncü kural. Sihirbaz’ın performansı sonrası seyirciden alkış alması gerekir? Klein hafifçe başını salladı.
Saat üçü on geçe de siyah ceketinin yakalarını kaldırıp küçük gösteri alanından ayrıldı. Eczacı olduğundan şüphelendiği tombul adamla temas kurmaya çalışmamıştı, aniden karşısına çıkıp onu tanıdığını belli etmesi aşırı tepkilere yol açabilirdi.
Bu nedenle göze batmadan alandan ayrılıp Minsk Sokağı’na giden toplu taşıta bindi.
Araç iki katlıydı ve iki katta da yalnızca birkaç yolcu vardı. Klein, her zamanki gibi birinci katta, pencere kenarında bir yere oturmayı seçmişti.
Araç, zaman zaman duraklarda durarak rotasına sakince devam ediyordu. Ancak bir süre sonra, Klein kalbinin aniden hızla çarpmaya başladığını fark etti. Gittikçe ayılıyor, mantık yürütmeye çalışıyordu - tıpkı birisi rüyasına girdiğinde ya da ruhuyla iletişim kurmaya çalıştığında olduğu gibi.
O anda, artık gerçek dünyada olmadığını çok iyi biliyordu!
Ancak tecrübeli biri olarak, hiçbir şey olmamış gibi yapmaya devam ediyordu. Etrafına baktığında, gazete okuyan smokinli ve şapkalı beyefendinin hala orada olduğunu gördü. Öfkeli bir kadın tarafından yaramazlıkları sebebiyle azarlanan iki çocuk da hala aynı yerdeydi. Kadından az ileride, yanlarında getirdikleri ekmeği yiyen ve çay içen insanlar oturuyordu... Hiçbir şey değişmemişti.
Ancak Ruh Görüsünü sessizce aktif hale getiren Klein, bu yolcuların herhangi bir aura ya da duygu rengi olmadığını fark etmişti!
Eter Bedenleri yok!
Bariz bir şekilde konuşuyor, yiyor ve okuyorlar, ancak hiçbiri yaşam belirtisi göstermiyor!
Bu yalnızca bir yanılsama... Yoksa aniden öldüler mi? Klein sakin kalmaya çalışarak başını pencereye çevirdi. Araçlar ve yayalar hala normal akışta gibiydi.
Ancak onların da aura renkleri yok... Duruma bir türlü anlam veremeyen Klein giderek daha da ciddileşiyordu.
Sakinleşmek için derin bir nefes alıp başını önüne eğdi. Kendi bedeninde, çevresindeki insanlardan tamamen farklı olan net bir maneviyat parıltısı olduğunu fark etti.
O anda öfkeli bir kükreme duyuldu. Ancak bu ses bir insandan geliyor olamazdı!
Klein başını kaldırıp camdan baktığında sokaktaki büyük siyah köpeği gördü.
Köpeğin keskin dişlerinde kan ve pas lekeleri vardı. Bu, o iğrenç suçları işleyen Şeytan köpekti!
Köpek, Klein’ın bakışları altında saniyeler içinde uzunca bir iblise dönüştü. Sırtında yarasa kanadına benzer kanatları, başında da gizemli desenlerle dolu keçi boynuzları vardı. Başını göğe doğru kaldırıp şeytan dilinde bağırdı, "Yolsuzluk!"
O ağzını açtığı anda Klein da gördüklerinin gerçek olduğunu anlamıştı, çünkü yaratık aura ve duygu renkleri taşıyordu!
Şeytan’ın ulumasından sonra hayali yayalardan birkaçı patlayarak havayı dolduran, görüşü engelleyen kara bir sis bulutuna dönüştü.
Ancak Klein, çevresinde ve havada, aura renkleri olan epeyce ’gerçek insan’ olduğunu da belli belirsiz görebiliyordu. Bu insanlar, manevi parıltılar yayan Beyonder güçleri kullanıyordu.
Neler oluyor? Sıradan insanlar yalnızca yanılsama, ancak Beyonderlar gerçek... Gece Kuşları ve Manda Altındaki Cezalandırıcılar suçluyu buldu da, bir Mühürlü Eser kullanarak gerçekliğe dokunmayacak bir savaş ortamı yaratmaya mı karar verdi? Normal insanlar üzerinde etkisi olmayan, yalnızca Beyonderları etkileyen bir Mühürlü Eser? Ve ben de, buradan geçmekte olduğumdan kazara olayın içine çekildim?
Ne gülünç bir felaket... O sırada kan donduran bir çığlık, acı içinde bir feryat duyuldu.
Klein’ın görüşünü engelleyen siyah sis bulutu aniden dağılmış, dev köpek de ağır bir şekilde yere düşmüştü. Bedeni iki parçaya bölünmüştü, havadaki bir şeyin üzerinde yoğunlaşan ışık ise karanlık ortamı aydınlatan saf bir ay gibiydi.
Dev köpek bir kez daha inatla kükredi, ancak bu kükremeyle anında bedeni patladı. Köpeğin ruhu ve eti, göğe doğru yükselen mavi-kırmızı bir alev topuna dönüşmüştü.
Ancak belirli bir yüksekliğe ulaşan alevler anında parlaklıklarını kaybederek o parlak, ayı andıran nesne tarafından emildi.
Böylece her şey aniden yok olmuş, Şeytan köpek de geride hiçbir şey bırakmadan öylece ölmüştü.
Ne kadar güçlü... Klein derince iç çekti... Ancak o anda aklına gelen bir şey aniden donup kalmasına sebep olmuştu. O resmi Beyonderlar, başka bir bağımsız Beyonder’ın da araçta olduğunu fark edebilirler miydi?
Bu düşünce Klein’ın kalbinin sıkışmasına, kafa derisinin karıncalanmasına sebep oldu. Hemen cebinden bir kağıt figür çıkarıp hafifçe sallayarak herhangi bir duygu ya da aura rengi olmayan kopyasını hazırladı.
Kendisi ise, ikame büyüsünün yardımıyla kağıt figürün ’gölgesine’ saklanmıştı.
O anda, sokağın karşısından hafif bir homurtu geldiğini duydu.
Bu homurtunun öfke dolu olduğu gayet barizdi.
Bu geldi ki? Resmi bir Beyonder’ın çıkaracağı bir ses gibi değil... Klein çok şaşkındı, ancak ikame büyüsünü bozup sesin sahibini görmek için başını çıkarması da mümkün değildi.
...
Bütün bunlar kaybolduğunda, etrafındaki boşluğun çatlayıp cam gibi parçalandığını fark etti.
Hemen sonrasında da gerçeklik hissi geri döndü, artık gerçek dünyadaydı.
    Böylece Klein ikame büyüsünü bozup sessizce arkasına yaslandı. Araçtaki yolcular hala normal bir şekilde yolculuğa devam ediyordu. Hiçbir değişiklik yoktu.
Tabii hepsinin aura ve duygu renkleri de geri gelmişti.
Ayrıca, bu olay meydana gelmeden öncesine kıyasla araç büyük bir mesafe kat etmişti.
Görünüşe göre az önceki özel savaş ortamı gerçek zaman ve alanla senkronize edilmiş. Savaş uzun süre devam etse bir noktada araç etki alanından ayrılacaktı ve ben de orada yalnız kalacaktım. Yalnız... Bu da ifşa olmama sebep olacaktı... Neyse ki Backlund bir Umut Şehri. Burada üç büyük kilisenin Yüksek Dizi Beyonderları yaşıyor...Klein düşünceli bir şekilde iç çekti.
Aslında, hedefe kilitlenmiş olsalar da resmi Beyonder ekiplerinin Şeytan’ı bulmasının birkaç gün süreceğini sanmıştı. Dahası bu, Şeytan’ın Backlund’dan ayrılmaması öncülüne dayanıyordu. Tabii bu neredeyse kesin olan bir noktaydı, çünkü Backlund’dan ayrılması ritüel menzilinin dışına çıkması ve ilerleme sürecinin başarısızlıkla sonuçlanması anlamına gelecekti. Ve zaten delilik eşiğinde olan Şeytan, başarısız olan ritüelin de etkisiyle anında kontrolü kaybedecekti.
Şeytan’ın yalnızca bir gün içinde bulunup idam edileceğini kim tahmin edebilirdi!
Korkunç! Burası Backlund... Üç kilisenin gerçek gücü bu işte! Dizi 5’e geçmek üzere olan bir Beyonder, geride yalnızca ufacık bir iz bırakmıştı. Ancak bu, anında yakalanıp öldürülmesi için yeterli oldu... Üstelik bu, tehlikeyi öncesinde sezebilen bir Şeytan! Görünüşe göre bu özelliği etkisiz kılan bir Mühürlü Eser var... Gelecekte çok daha dikkatli olmalıyım! Klein bu durumdan büyük bir ders çıkarmıştı.
O anda, az önce duyduğu tuhaf homurtuyu hatırladı.
O dev Şeytan’ın arkadaşı olabilir mi? Sahibi? O bulunamadı... Belki de Şeytan’ın son patlaması onun tarafından gizlice düzenlenmişti... Tabii bu kişinin, resmi Beyonderlardan memnun olmayan bir gizli örgüt üyesi olması da mümkün... Klein aniden başını çevirip sokağın karşısına baktı. Ancak tek görebildiği sıradan yayalardı. Ve hiçbirinde bir tuhaflık yoktu.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


326   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   328