Yukarı Çık




329   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   331 


           
Yardım mı? Klein şaşkın bir şekilde mırıldandı.
Sharron’ın üç gün boyunca onu koruma görevini kabul etmesinin sebebi paraya ihtiyacı olmasıydı. Dizi 5 seviyesinde bir uzmanın böyle bir görevi kabul etmeye istekli olması pek de normal bir şey değildi. Dahası, o zamanlar Klein çaresizce kendini kurtarmaya çalışıyordu ve en ufak bir umut kırıntısından vazgeçmek istemiyordu. Bu nedenle, para sebebiyle olsa bile böylesine güçlü bir Beyonder’ın yardımını alabildiği için hala çok minnettardı.
Ancak hepsi bu kadardı. Karşı tarafın iyiliği için kendi gücünü ve koşullarını hiçe sayarak bilinmez, tehlikeli bir durumun içine atlamayacaktı.
Onun asıl amacı, Güneş’ten aldığı mistisizm bilgisinin Felaket öncesi çağa ait olduğunu doğrulamaktı. O zamanlar, güçlü eski tanrılar ile mevcut yedi tanrı ve şeytani tanrılar birbiriyle örtüşmüyor gibi görünüyordu, bu nedenle iki mistisizm sisteminin çok farklı olması mümkündü. Yani detayları bilse bile pervasızca bir şeyler denemeye cesaret edemezdi. Hangilerinin hala kullanılabilir durumda olduğunu, hangilerinin etkisiz olduğunu öğrenmek için dolaylı yoldan doğrulama almak zorundaydı.
Tıpkı daha önce kurban ritüelinde yaptığı gibi. Bununla ilgili prosedürü de Güneş’ten öğrenmiş, ancak deneylerine başlamadan önce Bay Azik’ten de öneriler almıştı. Bu şekilde beklenmedik şeylerin de önüne geçebiliyordu.
Asılan Adam ise Fırtınalar Tanrısı Kilisesi’nin yüksek rütbeli bir piskoposu ya da kaptanı olmalıydı, bu nedenle onun da bir kısım mistisizm bilgisine sahip olması gerekiyordu. Ancak sorun, onun bilgilerinin çok ortodoks olması ve Fırtınalar Tanrısı alanıyla çok alakalı olmasıydı; bu nedenle ondan edineceği bilgiler Klein için pek de faydalı olmayabilirdi. Tüm ritüeller kişinin kendisine çağrıda bulunmasıyla gerçekleştirilemiyordu, üstelik Klein’ın, kendisine dua ederken yükleneceği manevi yükü de göz önünde bulundurması gerekiyordu.
Klein, bütün bu faktörleri gözden geçirdikten sonra gizli örgütün eski üyeleri Sharron ve Maric’e döndü. Onların sahip olduğu bilgiler, bağımsız Beyonderlar için çok daha uygundu.
Tabii bu, Klein’ın Güney ve Asılan Adam’la bilgi alışverişinden vazgeçeceği anlamına gelmiyordu. Eski zamanlara, ortodoks alanına ve gizli ve ortodoks olmayan alana dair bilgi edinerek daha kapsamlı ve derin bir mistisizm anlayışı kazanacaktı!
Ve Klein’ın istediği de tam olarak buydu.
    Nihai amacının Dünya’ya geri dönmek olduğunu hiçbir zaman unutmamıştı, bu nedenle mistisizm konusunda ne kadar bilgi sahibi olursa onun için o kadar iyiydi. Ne kadar kapsamlı, o kadar iyi!
Tabii bu amacımın peşine düşebilmek için önce Ince Zangwill’den intikamımı almalıyım... Hem Kaptan’ın, hem kendimin... Klein gülümseyerek Sharron ve Maric’e baktı, "Kabul etmeden önce benden ne tür bir yardım istediğinizi öğrenmem gerekiyor.
Hayatımı riske atacak bir şeyi kabul edemem."
Başında ufak, siyah bir şapka olan Sharron hafifçe başını salladı.
Diğer tarafta oturan Maric de hafifçe öne eğilmiş, yumruğunu çenesine dayamıştı.
"Aslında oldukça eski ve gizli bir örgüte üyeydik."
Bunu ben de tahmin etmiştim... Klein ciddiyetini bozmadan dinlemeye devam etti.
"Bu örgüt Beşinci Dönem’in başında, Berserk Denizi fırtınalarının Kuzey ve Güney Kıtalarını bölerek Güney’in Dağlık Krallık ve Paz Krallığı’nı oluşturmasından sonra şekil almış bir örgüt. Ancak, bu yalnızca şekil aldığı vakit. Asıl kökenleri Dördüncü Dönem’den öncesine, Felaket’ten bile daha öncesine uzanıyor," dedi Maric sakin bir tonda.
Bunu da biliyorum. Düşünce Gül Okulu, değil mi... Kökleri Mutant Kral’ın zamanına dayanıyor...Klein dikkatle dinliyormuş gibi hafifçe öne doğru eğildi.
Maric, eliyle dağınık saçlarını karıştırırken devam etti, "Bu örgüt şeytani bir tanrıya tapıyor ve büyünün, insanın bir şeyleri değiştirme arzusuna göre değişen bir bilim ve sanat olduğuna inanıyor. Bu da, yasa ve düzeni içeren dini bir ritüel sisteminin kurulmasını gerektiriyor. Evet, Ölüm Tanrısı Kilisesi ile birlikte bu örgüt de Kuzey Kıtası’nın işgalinden önce Paz Vadisi’nde ve Yıldız Dağları’nda bir ortodoks örgüttü.
Bu insanlar, isteklerinin çeşitli arzulardan kaynaklandığına inanıyordu. Beyonder güçleri ile birlikte, hayal bile edilemeyecek her türlü şeyi yapabiliyorlardı.
BU fikirler sebebiyle, insan derisi yüzme ve çocuk kafataslarını ritüel malzemesi olarak kullanma gibi pek çok ilkel ve kanlı geleneği sürdürerek çok sayıda takipçilerinin de arzularını serbest bırakmasına olanak tanıdılar.
Biz bu acımasızlığı kabullenemedik, arzuları ele alış biçimlerinin çok sorunlu olduğunu hissettik ve bu nedenle örgütten kaçmanın yollarını aramaya başladık."
Arzularını ele alış biçiminin sorunlu oluşu mu? Klein, Düşünce Gül Okulu’nun kanlı kurban ritüelleriyle ünlü olduğunu zaten biliyordu.
O sırada Bayan Sharron’un eterik sesi duyuldu, "Bunu, arzularına boyun eğerek yapıyorlar.
Bizim felsefemiz ise arzularımızı kontrol altında tutup ölçülü olmak."
Demek öyle...O sırada Klein’ın aklına Tutsak Dizisi’nin tanımı gelmişti. Beden kalbin kafesi, dünya da bedenin kafesidir. Delilik sınırlanmış, arzu bastırılmıştır.
Düşünce Gül Okulu Mutant yolunu elinde tutuyorsa, Bayan Sharron ve Maric’in felsefesi rol yapma yönteminin koşullarına bariz bir şekilde daha uygun... Diğer üyeler bunu neden fark edemedi peki? Bunda bir tuhaflık var... Klein hafifçe kaşlarını çattı.
Bu tepkiyi gören Maric, onun açıklamayı anlamadığını sanıp devam etti, "O şeytani tanrı hepsini etkisi altına almıştı, arzularına boyun eğmenin kendi iradelerini kuvvetlendireceğine inanıyorlardı. Bunu yapanların sayısının artmasıyla diğerleri de onlardan etkilenmeye, bunu bir fanatizme çevirmeye başladı ve böylece onların zirveye ulaşmasının önünü açtı.
Görüşlerimiz çok farklı. Biz, arzuların daima bastırılması gerektiğine inanıyoruz, tıpkı yeraltındaki alevler ve magma gibi. Bunlar yalnızca kritik bir anda serbest bırakılmalı, böylece ortaya çıkan korkunç bir güç olur..."
Basitçe anlatmak gerekirse bu, şehvet ve yoksunluğun arasındaki fark... Şeytani tanrının sahip olduğu etki, onun kendi yolunun gerekliliklerine aykırı. Bir tuhaflık var gibi hissettiriyor... Klein düşünceli bir şekilde cevap verdi, "Bu yüzden Backlund’dan kaçtınız ve şimdi de peşinize düştüler?
Sokaktaki ölü adam da mı bu durumla bağlantılıydı?"
"Onu bu işe biz bulaştırmadık. Başka bir şey yüzünden o kendi kendini dahil etti," dedi Maric Klein’ın ilk sorusunu kulak ardı ederek.
O halde neden Backlund’dan kaçmıyorsunuz? Loen Krallığı ve Desi Koyu sınırında bolca büyük şehir var. Dahası, Intis, Feysac, Feynapotter, Lenburg, Masin ya da diğer ülkelere de gidebilirsiniz... Backlund’dan ayrılmamak için bir sebebiniz mi var? Ne olabilir ki? Klein bir an düşündükten sonra devam etti, "Pekala, genel durumu anladım. Hmm, ne tür bir yardıma ihtiyacınız var?
Ben o kadar da güçlü değilim, tanıdığım güçlü Beyonderlar da yok. O gizli örgütün karşısında durabilmem imkansız."
Lanevus’u öldürmüş ve Kahin yolunun Dizi 7, 6 ve 5 iksir formüllerini edinmiş olan Klein’ı artık Backlund’da tutan hiçbir şey yoktu aslında.
Bir sonraki hedefi, Mühürlü Eser 0-08’i çalan Ince Zangwill’e gelince, onunla aralarındaki güç farkı hala çok büyüktü. Şimdilik ondan intikam alma umudu yoktu. Ona yaklaşmaya bile cesaret edemeyeceğinden, Backlund’dan ayrılması imkansız değildi. En fazla, peşin ödediği kira ücretinin boşa gitmesine üzülürdü.
Hala bu büyük şehirde kalmaya devam etmesinin sebebi, burada pek çok Beyonder olmasıydı. Pek çok kaynağa ve malzemeye de burada erişebiliyordu. Bütün bunlar burayı, hızlı bir şekilde seviye atlamak isteyen bir Beyonder için oldukça uygun bir yer haline getiriyordu.
Meçhul seviyesine geçip iksiri tamamen sindirmeye yaklaştığımda denize açılıp bir denizkızı aramam gerekecek... Klein’ın düşünceleri iyice dağılmıştı.
O sırada Sharron’un sakin sesi onu yeniden kendine getirdi, "Bize destek ol.
El ele verip Dizi 5 seviyesinde bir Beyonder’ı öldürelim."
Bu sözler Klein’ı şaşırtmıştı, "İkiniz de çok güçlüsünüz, ancak o örgüt peşinize yalnızca Dizi 5 seviyesinde birini mi taktı?"
Örgütlerin hepsi mi beyinsiz acaba?
"Beni kolaylıkla kısıtlamasına yardımcı olabilecek bir Mühürlü Eser’e sahip," diye açıkladı Sharron sakince. "Bu meseleden sorumlu olan kişi gerçekten de Yüksek Dizi bir Beyonder."
"Ancak geride bıraktığımız sahte ipuçlarıyla onu başka bir yere yönlendirdik," diye ekledi Maric de. "Tek üssümüz Backlund değil elbette. Yakın ilçelerin sorumlularını öldürüp o Mühürlü Eser’i alabilirsek hemen kılık değiştirip kaçacağız. Böylece artık avlanmaktan korkmamıza gerek olmayacak."
Klein yavaşça başını salladı.
"Ancak, benim size yardım edebileceğimi düşündüren nedir?"
O kadar güçsüz görünüyorum ki...
Ve hedef, güçlü ve tuhaf bir Mühürlü Eser’e sahip olan Dizi 5 seviyesinde bir Beyonder!
"Sen yalnızca Dizi 9 seviyesinde bir Beyonder değilsin. Oldukça özel birisin," dedi Sharron ciddi bir tonda.
"Haha." Klein verebileceği tek cevap, kuru kuru gülmekti.
Çok geçmeden Sharron’un eterik sesi yeniden duyuldu.
"Ayrıca, hala o ’göze’ sahipsin."
Göz mü? Çevikyazı Ustası Rosago’dan kalan Kara Göz’ü mü diyorsun? Klein hafifçe başını salladı.
"Ancak gözü yalnızca kısıtlı olarak kullanabiliyorum, üstelik Gerçek Tanrı tarafından lekelendiği için çok etkili bir şey değil."
    "Bu yeterli olacaktır." Dedi Sharron keskin bir tavırla.
O sırada Maric araya girdi, "Bu Dizi 5 Beyonder da Sharron’unkilere benzer özellikler taşıyor. Ancak sendeki o ’göz’ bu adamı bulmamıza yardımcı olabilir."
Sharron hafifçe başını salladı.
"Maric ilk yemimiz olacak.
Ben de ikinci.
Sen ise sorunu çözmekten sorumlu olan bir avcısın.
Güvende olacağının garantisini veremem.
Ancak bizden daha güvende olacağını söyleyebilirim."
Kulağa yeterince samimi geliyor, ancak önce kehanet kullanarak emin olmalıyım...Klein birkaç saniye düşündükten sonra cevap verdi, "Hedefin ve söz konusu Mühürlü Eser’in özelliklerini öğrenmek istiyorum. Ancak o zaman bir karar verebilirim."

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


329   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   331