Yukarı Çık




360   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   362 


           
Bir erkek sesi? Asılan Adam mı yoksa Güneş mi acaba? Klein, pencereden kasvetli gökyüzüne son bir bakış attıktan sonra ayağa kalkıp yan taraftaki banyoya girdi. Kapıyı kilitleyip saat yönünün tersine dört adım attıktan sonra gri sisin üstündeki dünyaya ulaşmıştı.
Gizemli alandaki yüksek, antik saray sessizce duruyordu. Hayali erkek sesi, sürekli bir şekilde yankılanmaya devam ediyordu.
Klein hızlıca göz atıp sesin Güneş’e ait olduğunu doğruladı.
Aptal’ın koltuğuna oturup sağ elini uzatarak maneviyatını onu temsil eden kızıl yıldıza yaydı.
Ses aniden net ve katmanlı bir hal almış, Güneş’in anlattıkları duyulmuştu.
Amon’u görmüş olan keşif ekibinin eski kaptanı, aniden kontrolü kaybetmiş ve mühürü aşarak Güneş’in odasına ulaşmıştı. Neyse ki Gümüş Şehir bu meseleyi ciddiye alıyordu ve böyle durumlar için hazırlıklıydı; aksi halde büyük bir trajedi yaşanabilirdi.
Güneş, adamın kontrolü sebepsiz yere kaybetmesinin imkansız olduğuna inanıyor. İki olasılık sunmuş - biri, kendi Beyonder yolunun eski Güneş Tanrısı’nın soyundan olma koşullarını karşıladığı, diğeri de adamın Tarot Kulübü toplantısını ve Bay Aptal’ın gizlice onu gizemli dünyaya çekişini fark etmiş olması.
Ancak birinci olasılık doğru olsa, adam kontrolü çoktan kaybetmeliydi... İkinci olasılığın gerçek olma ihtimali daha yüksek... Hmm, gri sisin üstündeki dünyayla alakalı meseleleri hissedebilen biriyle ilk kez karşılaşıyorum... O Amon denen adam gerçekten de çok korkunç! Ailenin Dördüncü Dönem’de kafirler ailesi olarak bilinmesine şaşmamalı. İsimleri bile tabu olmuş... Klein sessizce kızıl yıldıza bakmaya devam etti. Güneş’in bulanık görüntüsünü dikkatle inceleyerek onda herhangi bir anormallik olup olmadığını anlamaya çalışıyordu.
    Amon’un bu kadar kolay ortadan kaldırılmış olabileceğine inanmıyordu. Gümüş Şehir’in Şefi’nin dediği gibi, bedeni asıl bedeni olmasa bile bu onu ortadan kaldırmayı kolay kılacak bir şey değildi!
Tek olasılık, Gümüş Şehir’deki güç merkezlerinin onu izlemek için mistik nesneler kullanıyor olması, ancak bu mümkün mü ki?
Eski keşif ekibi liderinin kontrolü kaybetmesine, sessizce mühürü aşmasına izin verdiğinde kesinlikle bir planı vardı bence...
Düşüncelerinde kaybolmuş olan Klein’ın Güneş’i izleyen bakışları aniden donup kaldı.
Güneş’in bulanık görüntüsünde, saydam ve hayali bir figür vardı!
Elleri ve ayakları olsa da figür bir piton gibi Güneş’in etrafında dolanıyor, başını onun başının arkasına yaslıyordu!
Üzerinde siyah, klasik bir pelerin, başında sivri uçlu bir şapka, yüzünde ise kristal bir tekli gözlük olduğu belli oluyordu.
Ancak Güneş bunu fark etmiş gibi görünmüyordu!
... O varlığın tuhaf yöntemleri Klein’ı şok etmişti.
Karşı tarafın amacını şimdi az çok anlamıştı.
Güneş’in Ruh Bedeni’nde var kalarak bir sonraki Tarot Kulübü toplantısını bekleyecek, böylece tıpkı bir virüs ya da Truva atı gibi gri sisin üstündeki dünyaya sızacak!
Bu olduğunda, bu gizemli alan üstündeki kontrolümü elimden alabilir... Bu adam gerçek bir kafir! Neyse ki Güneş oldukça naif ve açık sözlü, hemen durumu bildirdi. Ben de gri sisin üstündeki alanın gücü sayesinde bu tuhaf durumu fark edebildim... Klein kendisini sakinleştirmek için derin bir nefes aldı.
Artık Güneş’e cevap vermesi gerekiyordu. Bir an önce Amon’u Güneş’in Ruh Bedeni’nden nasıl kovacağını ya da Güneş’i geçici süreliğine Tarot Kulübü toplantılarından nasıl uzaklaştıracağını bulmak zorundaydı.
Sahip olduğu tüm Beyonder güçlerini ve mistik nesneleri gözden geçirdi, ancak Amon’la başa çıkabileceği bir yöntem bulamamıştı.
Amon’un Dizisi kesinlikle Dizi 4’ten daha yüksek olmalı, sahip olduğu yöntemlerinde yeterince tuhaf olduğundan eminim. Gümüş Şehir’in mistik eserlerinden ve güçlü İblis Avcıları’ndan kaçabildiğine göre, sıradan nesne veya güçlerle kolayca ortadan kaldırılabilecek bir şey olmadığı aşikar!
Klein, bir süre daha dikkatle düşündü ve sonunda, Amon’u ortadan kaldırmanın tek bir yolu olduğunu keşfetti - gri sis, bu gizemli alan.
Güçlerini elinden almanın bir yolunu bulmalıyım... Önceki kurban ve ihsan ritüelleri buna örnek olabilir... O sırada Klein’ın bakışları Sırlar Kitabı’na kaydı.
Eski Şaman Kral Klarman’dan kalan bu mistisizm kitabında, ilkel ayın yardımını gerektiren pek çok gizemli ritüel vardı.
Bir süre önce kitaba göz atmaya başlamış olan Klein, bu ritüellerden bazılarının böyle bir senaryo için uygun olduğunu az çok hatırlıyordu.
Elbette duaları Aptal’a yönlendirdikten sonra ne gibi değişiklikler yapması gerekeceğinden emin değildi. Umunu kaybetmemekten, elinden geleni yapmaktan başka seçeneği yoktu... Bu nedenle hızlıca kitabı karıştırmaya başladı, çok geçmeden bakışları bir ritüele takılıp kalmıştı.
"Kanlı Ay Kurban Ritüeli."
Bu ritüalistik büyü, Klein’ın daha önce öğrendiği basit ritüellerden açık bir şekilde farklıydı ve gizli eylem unsurunu kullanıyordu.
Beyonder kanı gibi, maneviyat bakımından zengin bir materyal kullanarak bir parça hayvan postu üzerine hedefin fahri ismi yazılıyor ve ilgili sembol ve efsunlar çiziliyordu. Gerekirse, belirli bir yer ve zamanın özel koşulları da dikkate alınmalıydı.
Bu süreç tamamlandığında, ritüeli gerçekleştiren kişi bir sunak hazırlıyor, hayvan postunu eline alıyor ve fahri ismi tekrarlayarak maneviyatının postun derinliklerine akmasını sağlıyordu. Böylece ilgili büyük varlıkla gizli bir bağ kuruluyor ve ondan, ilgili manevi deneyim ya da yardım alınıyordu.
Ancak ritüelin sonucu bilinmiyordu. Her şey gizli ya da büyük varlığın bahşettiği şeye bağlıydı. Daha doğrusu, kişinin o gizli bağ sayesinde elde edebileceği güç ve bilgi, kişinin kendi özelliklerine dayanıyordu.
Bu belirsiz ve öznel ritüel, Klein’a süreci istediği gibi değiştirebileceği bir özgürlük alanı tanıyordu. En başında, zorla Amon’u ortadan kaldırma yaklaşımı uygularsa, Amon kesinlikle direnirdi ve tehlikeli bir durum meydana gelebilirdi.
Gizli eylemin hedefi Gerçek Yaratıcı ya da Gizli Bilge olursa, ritüelin çılgınlıkla sona ermesi de gayet normal olur... Klein hemen önündeki kalemi alıp ritüeli kendisine göre düzenlemeye başladı.
Önce, fahri ismi ’Sarı ve Siyahın Şanslı Kralı’ olarak değiştirdi. Sonra, sembolü Aptal’ın sandalyesinin arkasındaki sembole çevirdi. Bu, gizli, göz bebeksiz bir göz ve çarpık çizgilerden oluşan eşsiz bir semboldü.
Daha sonra, mistisizm bilgilerine ve sembollere dayanarak ilgili efsunu tasarlamaya geçti. En zor adım da buydu. Herhangi bir hata, tüm ritüelin öngörülmez sonuçlar doğurmasına neden olabilirdi.
Son olarak da, Aptal’a ve Sarı ve Siyahın Şanslı Kralı’na uygun bir sunak tasarlaması gerekecekti.
Klein uzunca bir süre uğraşıp bütün bu adımları tamamladı, ancak ritüelin işe yarayıp yaramayacağından emin değildi.
Tekrar tekrar adımları gözden geçirip herhangi bir hata olmadığından emin olduğunda sakin bir şekilde maneviyatını yayarak Güneş’e cevap verdi, "Farkındayım.
Sana bir görev vereceğim.
Bu ritüelin işe yarayıp yaramadığını görmek istiyorum."

Güneş aniden uykusundan uyanıp gözlerini açtı. Ancak tek görebildiği sınırsız gri sis ve yüce Aptal’dı. Kulaklarında hayali ve belirsiz sözler yankılanıyordu.
Bay Aptal’ın zaman zaman bazı şeyleri doğrulamak için kulüp üyelerinden bazı girişimlerde bulunmalarını istediğini bildiğinden bu duruma hiç şaşırmamıştı. Bu nedenle hemen doğrulup hayvan postu, egzotik otlar ve ritüel için gerekli olan diğer nesneleri aramaya başladı.
Maneviyat içeren bir materyal bulmak için de zaten zahmet etmesine gerek yoktu. Kasırga Baltası’nı alıp kolunda ufak bir yara açarak bu materyali kolayca elde edebilirdi.
Her şey hazır olduğunda, kendi kanını mürekkep olarak kullanarak Aptal’In fahri adını ve ilgili sembol ve efsunları hayvan postunun üstüne yazdı.
Bir süre sonra kan lekeli tüyü bırakıp geriye doğru çekildi. Postun üzerinde pek çok gizemli sembol vardı, renkler o kadar parlaktı ki son derece tuhaf, şeytani bir hava veriyorlardı.
Derrick, hızlı bir şekilde sunağı da hazırladıktan sonra kanlı sembollerin ve yazıların olduğu postu eline aldı.
Önündeki titrek mum ışığına son bir kez baktıktan sonra gözlerini kapatıp başını eğerek ritüeli başlattı, "Bu çağa ait olmayan Aptal, gri sisin üstündeki gizemli hükümdar, sarı ve siyahın şanslı kralı."

Derrick’in maneviyatı hızla akıp posta nüfuz ederken postun üzerindeki Jotunca kelimeler ve sihirli semboller aniden parlamaya başladı.
O anda, çoktan trans durumuna girmiş olan Derrick’in tek hissedebildiği, ruhunun yavaş yavaş dağılıp ölçülmez bir yüksekliğe doğru süzülerek grimsi beyaz sisle ve gizli büyük varlıkla temas edişiydi.

Gri sisin üstünde, bir devin evini andıran görkemli sarayda.
    Güneş’in derhal ritüele başladığını gören Klein, burada beklemeye karar vermişti.
Çok geçmeden, gizemli alanın şiddetle titremeye başladığını hissetti. O hareketsiz sis tabakası akmaya başlamıştı!
Güneş’i temsil eden kızıl yıldız da inanılmaz bir parlaklığa erişmiş, hayali ışınlar yaymaya başlamıştı.
Sayısız ışın hızla yoğunlaşmış, çok geçmeden de Güneş’in bulanık figürü sarayda belirmişti. Derrick, başı önüne eğik bir şekilde, dua eder pozisyonda durmuş benliğinin büyük varlıkla bağ kurmasını bekliyordu.
Bedenindeki saydam figür bir piton gibi ona sarılmıştı, ancak başını artık onun başına dayalı değil, hafifçe geriye doğru bükülmüştü. Kristal tekli gözlüğü hafifçe parıldıyordu.
Gizli bağlantıyı arıyor... Bunun yalnızca bir gizli eylem ritüeli olduğunu fark etmiş olmalıydı, ancak engel olmak için hiçbir şey yapmadı. Bunun aracılığıyla bağlantıyı mı bulmaya çalışıyor? O anda, gri sisin üstündeki gizemli alan güçlü bir şekilde dalgalandı.
Ancak şimdilik, ilgili bir ritüel daha olmadığından Klein bu güçleri kendi maneviyatıyla birleştirip şeytani ruhu kovabilecek bir Beyonder etkisi yaratamıyordu.
Bu imkansızdı. Aynı anda iki ritüeli sürdüremezdi!
Bu nedenle, bir çıkış yolu bulmak için hızla etrafına göz atmaya başladı, çok geçmeden bakışları Güneş Broşu’na kenetlenmişti.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


360   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   362