Yukarı Çık




363   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   365 


           
Huzur Katedrali, özellikle geceleri son derece güzel görünüyordu. Gökyüzünden, karayı soğuk bir şekilde aydınlatan kızıl ay ışığı ile uyum içindeydi.
Leonard, odasına girip kırmızı eldivenlerini çıkardıktan sonra ahşap masanın üzerine fırlattı.
Yüzünde kasvetli bir ifadeyle desenli pencerenin önüne oturdu, yüzü ay ışığı sayesinde aydınlanmıştı.
On saniye kadar sessiz kaldıktan sonra, hafifçe dişlerini gıcırdatarak mırıldandı, "Demek bir Parazitsin!"
Bariz bir öfke, gerginlik ve korkuyla dolu sesi, kendi kulaklarında yankılanıyordu.
Göz açıp kapayıncaya kadar kısa bir an içinde, zihninde yaşlı bir ses belirdi.
"Öyle de diyebilirsin."
"Tam olarak istediğin nedir? Parazitlik yöntemleriyle hayatımı emen bir varlık mısın? Yoksa daha da güçlenmemi, doğrudan Beyonder özelliğimi yutmayı mı bekliyorsun?" Leonard fısıldayarak konuşsa da sesinde bastırılmaz bir öfke vardı.
O anda, zihnindeki yaşlı ses güldü.
    "Ben senin tesadüfi karşılaşmanım; hep böyle düşünmemiş miydin zaten? Eşsiz olduğuna, bu çağın kahramanı olduğuna inanıyorsun...
Aslında, normalde olduğu kadar kibirli davranmıyorsun. Nihayetinde bana karşı ihtiyatlı olmaya karar verdin. Hehe. Sana rol yapma yöntemini öğretmeme rağmen, bunu çalışmaya bile odaklanmadın. Tek yaptığın son derece yüzeysel bir girişimdi. İksirini sindirmen çok uzun sürdü ve bunu sakladın. Kabus iksirinin peşine düşmedin.
Ancak Gerçek Yaratıcı’nın tohumuyla karşılaşıp büyük bir gerileme yaşadıktan sonra Dizi 7’ye geçme isteğin ortaya çıktı. Pişmanlığın halüsinasyonlar görmene sebep oldu.
Leonard, iyi düşün. Evernight Tanrıçası Kilisesi’ni anlamıyor olabilir miyim? Ben onlarla uğraşırken, henüz Chanis bile doğmamıştı.
Kilisenin Parazitlerden haberi olduğunu bilmiyor muydum sence? Kırmızı Eldivenler’in, Yüksek Dizi Beyonderları uzak tutmak için sırları olduğunu fark etmemiş olabilir miyim?
Ancak, Kırmızı Eldivenler’e katılmana engel oldum mu?"
Leonard’ın yüz ifadesi birkaç kez değişse de, sonunda sessiz kalmayı seçti.
Bu, zihnindeki sesin bir kez daha kahkaha atmasına sebep olmuştu.
"Normalde olması gerekenden daha hızlı yaşlandığını mı hissediyorsun? Hayır, değil mi? En az yüz yıl daha yaşayabilirim. Ev sahibimin hayatını devralmak için acelem yok.
Beyonder özelliklerine gelince, hıh. Aynı yolu takip etmediğimizden bu mümkün değil. Beyonder özelliğini yutsam bile zehir içmiş olacağım, bu da delirmeme, kontrolü kaybetmeme sebep olacak. Bunu yapar mıyım sanıyorsun?
Evernight, Dev ve Ölüm yolunu elinde tutuyor, ancak benim Beyonder yolumun amacı Çırak ve Kahin yolunun amacıyla bir."
Leonard, kızıl ay ışığında aydınlanan bedenine baktı. Bir süre düşündükten sonra yavaşça cevap verdi, "Yapmak istediğin tam olarak nedir? Amacın nedir?"
Yaşlı ses iç çekti.
"Söylemedim mi?
Çok büyük zarar gördüm ve iyileşebilmek için bir vücuda ihtiyacım var, ayrıca korkunç bir düşmandan saklanmam gerekiyor... Gece Kuşları, Evernight Tanrıçası Kilisesi de oldukça iyi bir seçim."
Leonard başını kaldırıp birkaç saniye boyunca tavana baktı, "Başpiskoposlar, yüksek rütbeli diyakozlar ya da diğer Mühürlü Eserler seni fark etmeyecek mi?"
"Parazitler o kadar kolay tespit edilebilir olsa, Cesimir isimli o yüksek rütbeli diyakoz yalnızca bir uyarı vermekle kalmazdı.
Tabii Parazitler bazı izler de bırakır. Evernight Tanrıçası Kilisesi bunu belirleyebilecek yöntemlere sahip, ancak bu oldukça karmaşık ve zahmetli bir süreç. Bazı kayıplara ve ciddi tehlikelere neden olacaktır. Hatta tanrıçayı bile etkileyebilir, bu nedenle yüksek rütbeli bir diyakoz olmadan, kilisenin üst kademeleriyle toplantılara katılmana gerek kalmadan ve Sınıf 0 Mühürlü Eserlerle etkileşime girebilecek seviyeye ulaşmadan önce endişelenmene gerek yok.
O zamana kadar ben de iyileşip kendi yolculuğuma çıkmış olurum."
Leonard, ciddi bir tavırla zihnindeki sesi dinledikten sonra derin bir nefes aldı. "Korkunç bir düşmanın mı var? Kimmiş?"
Yaşlı ses hafifçe gülsü, "Adını bilmiyorum, ancak soyadını biliyorum..."
"Neymiş?"

 
"Amon."

Köprünün güney tarafı, 46 Riverbay Caddesi.
Akşam yemeğinin keyfini çıkaran ev sahipleri, aniden kapının çaldığını duydu.
Evin tek hizmetlisi kapıya yaklaşıp delikten baktığında, gelenin siyah beyaz damalı üniformalı bir polis memuru olduğunu gördü.
Kapıyı açıp titrek bir tonda sordu, "Efendim, sizin için ne yapabilirim?"
Bu polis, kılık değiştirmiş olan, performans sergileme inisiyatifini eline almış Klein’dan başkası değildi. Emlyn White adlı vampirin, 48 numarada yaşayan, Stuart’a Emlyn’i bulma görevi vermiş olan ortaklarının yasalara uyan canavarlar olduğunu doğrulamak için buradaydı.
Evet, yasalara uyan canavarlar! Bu kulağa biraz komik gelse de, gerçek düşüncelerim bunlar... Klein hafifiçe başını salladı.
Üzerindeki üniforma, özel olarak diktirdiği sahte bir üniforma değildi. Sıradan kıyafetlerinin yanılsamalarla süslenmiş haliydi.
Bir Sihirbaz olarak, bir sihirbazın yapacağı şeyi yapması gerekiyordu!
Bölgeye geldiğinde doğrudan 48 numaraya gitmemişti, çünkü Emlyn White’ın dostlarının çoktan taşınmış olacağına inanıyordu.
Canavarlar ve insan olmayanlar olarak, bir yoldaşları uzun süre ortadan kaybolduğunda yapacakları en temel şey başka bir yere taşınmaktı!
Emlyn White’ın resmi Beyonder ekipleri tarafından yakalandığından şüpheleniyor olmalıydılar, bu nedenle onun ölmüş olabileceğini de varsaymaları gerekiyordu.
Ve Klein da, soruşturmasını anketler aracılığıyla sürdürme planı yapmıştı.
Performansının inandırıcı olması için de, düşük rütbeli polislerin sıradan vatandaşa karşı takındığı kibirli tavrı takınmıştı. Şapkasını başından çıkarmadan, hafifçe çenesini kaldırarak cevap verdi, "Efendinize sormak istediğim bir şey var."
Bunu duyan hizmetli telaşla içeri girip ev sahiplerine haber verdi, çok geçmeden, otuzlarında, üzerinde kalın bir gömlek olan bir beyefendi kapıda belirmişti.
"Memur bey, bana ne sormak istiyorsunuz?" Adamın gergin olduğu her halinden belli oluyordu.
Klein hafifçe başını eğip içeri doğru baktı.
"48 numarada kalanları tanıyor musunuz?"
"Bende var." Adam birkaç saniye şaşkın bir şekilde baktıktan sonra devam etti, "Ne olmuş onlara?"
"Bir olaya karıştılar. Bana onlar hakkında bildiğiniz her şeyi anlatmanız gerekiyor," dedi Klein son derece ifadesiz bir şekilde.
Tabii yüzünü de halüsinasyon etkileriyle gizlemişti. Büyük dedektif Sherlock Moriarty’den olabildiğince farklı görünmesi gerekiyordu.
Ev sahibi hızla başını salladı.
"Bir ay önce telaş içinde taşınmalarına şaşmamalı... Riverbay Caddesi’ndeki ve bu çevredeki çoğu kişi White ailesini ve oğullarını tanır. O çocuk çok yakışıklı, eksantrik bir gençti.
Bay White mükemmel bir doktordur ve kan alma terapisinde de ustadır."
"Kan alma terapisi?" Diye sordu Klein şaşkın bir şekilde.
"Evet, bu pek çok gazete ve dergi tarafından etkisiz, eski bir yöntem olarak görülse de, Bay White’tan tedavi alan herkesin iyileştiğini kendi gözlerimle gördüm. Ancak Bay White, kendisi dışında bu yöntemi kullanan tüm doktorların birer şarlatan olduğunu da söylemişti."
Bu kan alma işini, kanı kendileri içmek için yapıyorlar değil mi? Yararlı olan tek şey de ilaç... Bu vampir ailesi, kan alma terapisini kullanarak hem hastaları tedavi ediyor, hem de kendi besinini sağlamış oluyor. Onlara başvuran fazla hasta olmadığında ya da hastaların kanı sağlıksız olduğunda, uzaktaki bir hastaneye gidip oradan kan çalıyorlar mıydı acaba? Bir canavara göre, olabildiğince yasa sınırları içinde kaldıkları söylenebilir... Klein hafifçe başını salladı.
Ruh Görüsü aktif olduğundan, adamın duygu renklerinden yalan söylemediğini anlayabiliyordu.
Memurun aksini iddia etmediğini gören adam devam etti, "Bay White ve eşi çok iyi insanlardır. Ciddi hastalıkları olanları tedavi edemeseler de, yakınlarda yaşayan herkese faydaları dokunmuştur...
Çocukları, Emlyn mi bir olaya karıştı? O genç adam hep çok sessizdi, bize tepeden bakar gibi bir hali vardı. Hep evde saklanırdı, ne yaptığına dair en ufak bir fikrim yok... Memur bey, sıcakladınız mı? Dışarısı çok soğuk oysa..."
Muhtemelen gündüzleri evde saklanıp geceleri dışarı çıkıyordu... Klein, mendiliyle alnındaki terleri silerken devam etti, "Bu olay yüzünden sabahtan beri buralarda dolanıyorum!"
...
Klein, diğer evleri de tek tek dolaşarak anketine devam etti ve aldığı cevaplardan, White ailesinin gerçekten de nazik, sevimli ve yasalara uyan bir aile olduğu sonucuna vardı.
Vampir tanımına hiç uymuyorlar... Başını kaldırıp bulutların arasından süzülen kızıl ay ışığına baktı, son kararını vermeye hazırdı.
Bedenindeki yanıltıcı etkileri kaldırdıktan sonra, ıssız bir köşeye çekilip hızlıca bir kehanet gerçekleştirdi.
Herhangi bir tehlike olmadığından emin olduktan sonra da tekrar sokağa dönüp 48 numaralı eve tırmandı.
Diğerleri Emlyn White’ı kimin alıkoyduğunu bilmiyordu, bu nedenle buraya gelerek resmi Beyonderlara yakalanacaklarından korkuyor olabilirlerdi, ancak Klein işin aslını bildiğinden endişelenmesine gerek olmadığını da biliyordu.
İkinci kata ulaştığında, ay ışığının aydınlığı sayesinde tüm odaların darmadağınık olduğunu gördü. Pek çok şey geride bırakılmıştı. Bu da ev sahiplerinin ne kadar acele ayrıldığını kanıtlar nitelikteydi.
Hatta çalışma odasında değerli kitaplar ve ilaç tarifleri bile vardı.
Klein, sessizce ilerleyerek yatak odalarından birine girdi.
İçerideki gölgeleri gördüğünde, pusuya düştüğünü düşünerek korkuyla yerinden sıçramıştı.
Elini kaldırmış, bir kibrit yakmak üzereydi ki herhangi bir saldırı olmadığını fark etti.
    Pencereden sızan kızıl ay ışığı tüm odayı kaplamıştı. Böylece Klein da o siyah gölgelerin ne olduğunu görebilmişti.
Manevi parıltıları olmayan, çeşitli boyutlarda figürler!
En büyükleri Klein’dan yalnızca biraz kısaydı. Muhteşem, uzun bir etek giymiş bir kızın figürü. Kıyafetinin kolları ve yakaları dantel ve kurdelelerle süslenmişti.
Bu figür, daha çok balmumu bir heykeli andırıyordu. Yüz hatları oldukça canlıydı, altın sarısı saçları ve kırmızı gözleri de son derece çekiciydi.
Figürlerden en küçük olanı, normal bir insanın eli büyüklüğündeydi. Bu, gümüş zırhlı bir kadın figürüydü. Son derece güzel ve yiğit görünüyordu.
Bakışlarını diğer figürler üzerinde gezdirirken, Klein’ın aklına aniden bir şey geldi.
Roselle’in etkisiyle, figür sanatının gelişimi ikiye ayrılmıştı: biri, kıyafetleri değiştirilebilen sevimli türde figürler; diğeri de daha gerçekçi olması için yapılan figürler.
"Bu figürler hiç de ucuz şeyler değil!
Emlyn figürlere takıntılı bir vampir mi yani?"

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


363   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   365