Salı sabahı, hava mevsim gereği olması gerektiği gibiydi. Klein, tüvit ceketinin yakasını kaldırıp şapkasını taktıktan sonra evinin kapısını açıp dışarı çıktı. Dedektif Stuart’a mektup göndermek için sokağın sonuna, postaneye gidiyordu. Mesafe o kadar uzak olmadığından çok da düzgün giyinmesine gerek yoktu, ancak Klein soğuk algınlığını henüz atlatmıştı ve bir daha hastalanmak istemiyordu. Önceki gece esen şiddetli rüzgarlardan mı bilinmez, Backlund’da şu anda hava oldukça iyiydi. Klein, bunu fark ettiğinde adımlarını yavaşlatıp bu nadir sabahın keyfini çıkarmaya başladı. Avukat Jurgen’in evinin önünden geçerken, cumbalı pencerenin gıcırdayarak açıldığını duyunca içgüdüsel olarak başını o tarafa çevirdi. Pencerede, siyah peluş şapkalı ve grimsi, kalın fularlı Bayan Doris duruyordu. Önceki halinden çok daha kötü görünüyordu, vücudu artık daha da kamburdu. "Günaydın Dedektif Moriarty. Brody ile ilgilendiğiniz için teşekkür ederim. Sizin iyi bir adam olduğunuzu söyledi, değil mi Brody?" Doris eğilip yeşil gözlü kara kediyi kucağına aldı. Brody ise tüm tüyleri diken diken olmuş, yaşlı kadına karşı koymaya çalışıyordu. Sonunda kollarından kurtulup hafifçe pencere pervazına kondu. Ancak dışarı çıkmak yerine, Klein’a bakma zahmetine bile girmeden Bayan Doris’e sürtünmeye başladı. Klein yaşlı kadına içten bir şekilde gülümsedi. "Bu beni de mutlu eden bir şeydi, iyileştiğinizi ve taburcu olduğunuzu duymak ise çok daha keyifli." Böylece komşusuyla kısa bir sohbet ettikten sonra, yüzünde kocaman bir gülümsemeyle yoluna devam etti. Ancak henüz birkaç adım atmıştı ki, Bayan Doris’in kendisine seslendiğini duydu. "Jurgen geri döndüğünde size ödeme yapmasını söyleyeceğim?" ... Bu görevi para için kabul etmiş gibi mi görünüyorum? Klein’ın yüzündeki gülümseme aniden donup kalmıştı. Hafifçe kadına doğru dönüp anladığını göstermek için başını salladı. Jurgen’in evinden uzaklaştığında yüz ifadesi de yavaş yavaş ciddileşmişti. Ruh Görüsünü aktif hale getirip Bayan Doris’in aura renklerini gözlemlemiş ve kadının durumunun hiç de iyi olmadığını görmüştü. Bu durumun sebebi yalnızca kadının yaşlı olması değildi, Backlund’un kötü hava koşulları ve soğuğu da oldukça etkiliydi. Bütün bunlar, kadının akciğer hastalığı üzerinde kötü etki ediyordu. Bayan Doris bu kışı belki çıkarır, ancak aynı şeyi bir sonraki ya da ondan sonraki kış için söyleyemeyiz... Birkaç yıl daha yaşamak istiyorsa güneye, Desi Körfezi yakınlarına taşınmalı... Ancak ne yazık ki muhtemelen Avukat Jurgen şu anda böyle bir taşınmayı karşılayamaz... Bu düşünceler eşliğinde postaneye ulaşmış olan Klein oyalanmadan mektubunu postaladı. Bu, onun yeni performansının başlangıcıydı. Ve bu akşam, hazırlıklarının geri kalanını tamamlamak için bir dedektif olarak Hasat Kilisesi’ne gidecekti. Klein, kahvaltı için bir Desi çöreği aldıktan sonra sakin bir şekilde evine doğru yöneldi. Ancak birkaç adım ilerledikten sonra, evin önünde zarif bir şekilde dekore edilmiş bir araç olduğunu fark etti. Siyah şapkalı ve kurdeleli şapka takmış iki kadın gergin bir şekilde kapısını çalıyor, hizmetlileri ve korumaları da etraflarında temkinli bir şekilde bekliyordu. Bayan Stelyn... Bayan Mary... Bana yeni bir görev mi verecekler? Çok gergin görünüyorlar... Klein adımlarını hızlandırıp gülerek konuklarını selamladı, "Hanımlar, kahvaltı vaktinde değil miyiz?" Dedektif Moriarty’nin sesini duyan Madam Mary bariz bir şekilde rahatlamıştı. "Bay Dedektif, bana yardım etmelisiniz." Ruh Görüsünü çoktan aktif hale getirmiş olan Klein, kadının gerginliğin ve korku içindeki halinin samimi olduğunu fark etti. Bu nedenle hemen başını sallayarak kapıyı işaret etti, "İçeride konuşalım." O sırada Stelyn’e de göz atmış, kadının iki gün önce olduğundan çok farklı bir halde olduğunu fark etmişti. Sanki artık hiçbir şey ilgisini çekmiyormuş gibi, kederli bir tavrı vardı. Ne oldu ki? Gösterişi meraklısı olsa da, yaşamayı seven bir kadındı oysa... Klein hemen anahtarını çıkarıp kapıyı açtı. Madam Mary, içeri girer girmez sabırsız bir tonda söze girdi, "Dedektif Moriarty, bir tehdit mektubu aldım!" Tehdit mektubu mu? Klein çöreğinin bulunduğu kese kağıdını masaya bırakıp ellerini birbirine vurdu, "Mektupta ne yazılmış?" Madam Mary, Bayan Stelyn’e yan bir bakış atıp onun normalde olduğu kadar aktif olmadığını görünce cevap verdi, "Mektubu yazan kişi, atmosfer kirliliği araştırmasını yaparken fabrikanın dumanını tarafsız bir şekilde ele almamı ve onların katkılarını göz ardı etmememi söylemiş, yoksa benim sonumunda mektupla birlikte gelen oyuncak bebek gibi olacağını belirtmiş... Oyuncağın başı koparılmış, kolları ve bacakları kırılmıştı." Bu noktada Mary’nin sesi titremeye başlamıştı, "İlk kez böyle bir şeyle karşılaşıyorum. Tehditlerin aslı var mı yok mu bilmiyorum. Soruşturma konseyine üye olduğumda bu tür durumlarla karşılaşacağımı bilmiyordum. Bilmiyordum..." Madam, belki de İmparator Roselle bir zamanlar demiştir; insanlar arasında yalnızca iki nihai nefret biçimi vardır. Biri, düşmanının ebeveynlerini öldürmek, diğeri de düşmanının para kazanma yöntemlerini yok etmek... Klein ciddi bir tavırla başını salladı, "Ben bu durumu polise bildirmenizi öneririm." Ona göre, Madam Mary normal bir Ulusal Atmosfer Kirliliği Konsey üyesiydi. Statüsü şu anda eskisinden tamamen farklıydı ve polis bu tehditleri kesinlikle hafife almazdı. Dahası, bu mesele önemli bir hükümet politikasının geliştirilmesini içeriyordu, sıradan bir mesele değildi, yani karakolun davayı en kısa sürede çözmek için resmi Beyonder ekiplerine devretme ihtimali yüksekti. Madam Mary’nin tanrıçanın takipçisi olduğu da göz önünde bulundurulursa, seçilen ekip Gece Kuşları olacaktı. Bu nedenle, Klein ödülden payını istese bile bu meseleye karışamazdı. "Bunu çoktan yaptım, ancak bu içimi hiç rahatlatmadı." Madam Mary bir an duraklayıp sıkıntılı bir şekilde başını salladıktan sonra devam etti, "Ne söylediklerini biliyor musunuz? Mektubun gazetelerden kesilen harflerle yazıldığını ve bebeğin herhangi bir yerden alınmış olabileceğini söylediler. Kısa süre içinde mektubu gönderenin bulunamayacağını da belirttiler! Ve beni korumak için yalnızca bir polis memuru atadılar! Yüce Tanrıça! Çaresiz vatandaşların yardım çağrısına bu şekilde mi karşılık veriyorlar? Dedektif Moriarty, sizin bana yardım edebileceğinize inanıyorum, yalnızca o meseledeki performansınızdan dolayı da değil, Mike’ın, Aaron’un ve Talim’in sözleri sebebiyle de. Ve seri cinayet davasına büyük bir katkı sağladığınızı da biliyorum. Endişelenmeyin, size oldukça iyi bir miktar ödeyeceğim." Bu sözleriniz beni mutlu ediyor, ancak bir şeyler doğru görünmüyor... Polis çoktan başkasından rüşvet almadıysa davayı doğrudan Gece Kuşları’na devretmeliydi. Ve kehanet gibi Beyonder yöntemleri ile mektup kolayca incelenebilir... Hatta yazan kişi şimdiye dek yakalanmış olurdu, ya da belki de, kehanete karşı yöntemlere sahiptir... Bu durumda da Gece Kuşları’nın müdahalesiyle büyük çaplı, resmi bir soruşturma başlatılırdı... Durum ne olursa olsun, şu anda ele alınacağı şekilden çok farklı olurdu.. Klein sessizce durumu analiz ediyor, bir çıkış yolu arıyordu. Oturma odası aniden sessizliğe gömülmüştü. Bu sessizlik, Madam Mary ve Bayan Stelyn’in bilinmeyen bir sebepten ötürü huzursuzlanmasına neden olmuştu. O sırada, Klein elini cebine uzatıp bir madeni para çıkardı. Odaklanmaya çalışıyormuş gibi bozukluğu parmaklarının arasında gezdiriyordu. Aniden, parayı havaya attı ve hemen yakalayıp başını eğdi. Sonuç onu şok etmişti. Bu meselenin tehlikeli olup olmadığını sormuştu, cevap ise olumsuzdu. Gerçekten böyle bir tehdit mevcutsa, mektubu gönderen kişi kayda değer yeteneklere sahip değilse bile mesele biraz olsun tehlike içermeliydi. Tamamen tehlikesiz olması imkansız... Yalnızca basit bir tehdit mi o halde? Ya da... Klein aniden başını kaldırıp gülümsedi, "Madam Mary, endişelenmeyin. Huzur içinde evinize dönebilirsiniz. Önümüzdeki iki gün içinde, bu meseleyi halka duyurmak, vatandaşların öfkelenmesini sağlamak için o fabrika sahiplerinin gerçek amaçlarını açığa çıkarmak isteyen birileri size gelirse, sorun yok demektir." Klein’ın aklına, bu tehdidin konsey tarafından, halkı ayaklandırarak onların öfkelerini atmosfer kirliliği soruşturmasının sorunsuz bir şekilde tamamlanmasını sağlamak ve yasa tasarısının geçmesini hızlandırmak için kurulan bir tuzak olabileceği olasılığı gelmişti. Bu da polisin neden bu kadar umursamaz davrandığını açıklardı. "...Neden böyle dediniz ki?" Diye sordu kaşları çatılan Madam Mary. Klein gülümsedi, "Benim çıkarımım budur." "Peki ya bu söylediğiniz olmazsa?" Mary hala endişeliydi. "O halde ben sizi koruyacağım." Zaten her halükarda, mesele tehlike içermiyor... Böylece Klein, Madam Mary ve komşusu Stelyn’i teselli edip uğurladıktan sonra az önceki kehanet sonucunu doğrulamak için gri sisin üstündeki dünyaya geçti. Bu sırada Desi çöreği çoktan buz gibi olmuştu... … Madam Mary, hala biraz tedirgin ve huzursuz da olsa evine dönmüştü. Ancak, en azından birkaç günlüğüne yanında olması için Stelyn’i evine davet edip etmemesi gerektiğini düşünüyordu. O sırada, hizmetlisi gelip Kont Hall’ın büyük oğlu, Ulusal Atmosfer Kirliliği Konseyi genel sekreteri Bay Hibbert Hall’ın geldiğini bildirdi. Mary hemen konuğunu karşılayıp oturma odasına yönlendirdi, ancak yakışıklı, sarışın beyefendi, Mary’e fırsat bırakmadan derhal söze girmişti. "Madam Mary, size olanları duydum. Bu Backlund için, hatta tüm krallık için utanç verici bir durum, çok üzgünüm. Endişelenmeyin, komitedeki herkes yanınızda olacak!" "Çok teşekkür ederim," dedi Madam Mary minnetle. Hibbert bir an düşündükten sonra devam etti, "Madam, bu olayla ilgili röportaj yapması için size bir muhabir getirmek istiyorum. Size olanları ve bu hareketin ne kadar alçakça olduğunu herkesin duymasını istiyorum. Backlund’un havasını kirleten o insanların ne kadar aşağılık olduğunu herkes öğrenmeli! Hiç utanmıyorlar da! Lütfen bu talebimi kabul edin." Bu... Tam da Dedektif Moriarty’nin dediği gibi oldu... Madam Mary ne diyeceğini bilemez haldeydi. … Klein, kahvaltısını yaptıktan sonra biraz dinlenmek için kanepeye geçti. Yapacak başka bir işi olmadığından, Biyolojik Zehir Şişesi’ni incelemek için gri sisin üstündeki dünyaya geçmeyi planlıyordu. Bu meseleyi bir kez daha ertelemeyecekti.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.