Yukarı Çık




377   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   379 


           
Parker’ın etrafını saran görünmez duvarlar anında dağıldı.
Ancak Parker hala hareket kabiliyetini geri kazanamamıştı. Görünmez duvarların kalkmasıyla, korkunç bir şekilde titreyerek aniden yere yığıldı.
Bu, yalnızca Ruh Dokunuşu’nun sonucu değil, aynı zamanda Klein’ın doğrudan ruhuna saldırmasının sonucuydu.
Yalnızca Dizi 8 seviyesinde olan Parker’ın toparlanması biraz zaman alacaktı. Kendi nefesini bile kontrol edemediğinden bir kez daha büyük miktarda biyolojik zehir solumuştu.
Bu güçsüz hali de zehrin bedeninde daha hızlı hareket etmesine neden oluyordu. Zavallı Parker içgüdüsel şekilde yön değiştirdi, bakışları bomboştu.
Capim’in, yüzünü çılgınca kaşıyarak yere yuvarlandığını gördü. Yaraların kenarından sarkan ince et parçalarını ve adamın yüzündeki beyaz kemikleri de...
Bu görüntüler Parker’ın yüzünde değişik bir ifade belirmesine sebep olmuştu.
O anda, kaşıntı sebebiyle derisini koparmaya devam eden Capim aniden Parker’ın kendisine doğru süründüğünü fark etti. Kötü bir şeyler hissediyordu ancak kaşınmayı bir türlü bırakamadığından kaçacak gücü de yoktu. ’Hayır’ diye bağırabilecek kadar bile kendinde değildi.
    O sırada, ’hapsetme’ büyüsünden kaçmış olan Klein eski Hermes dilinde bağırdı, ’Kutsal!’ Sonra da parmaklarını birbirine sürtüp bir hava mermisi fırlattı.
Güneş Broşu’nun güçlendirmesiyle kutsal bir parıltıya bürünen hava mermisi, hızla Harras’ın yüzüne doğru gidiyordu.
Bu, Güneş Broşu’nun sağladığı Kutsal Yemin’di ve Klein hava mermisini kutsal hasarla güçlendirmişti!
Bunu gören Harras hemen konumunu değiştirdi. Anormal derecede çevikti ve bir büyücüden ziyade bir boksör gibiydi.
Klein’ın hava mermisinden kaçarken Katy’e kırbacını Klein’ın sırtına vurması için bir baş işareti yaptı.
Bu sırada o da gizli cebindeki siyah, metal eldiveni çıkarmış sol eline takmaya çalışıyordu.
Klein, Ruh Beden durumunda olduğundan ona arkası dönük olsa da Harras’ı görebiliyordu. Bu nedenle hemen havaya sıçrayıp Katy’nin kırbacından kaçmayı başardı. Avizenin üzerine konduktan sonra güç alıp Harras’a doğru fırladı.
Bunu gören Harras, hemen metal eldiveni ona doğru kaldırdı.
"Sürgün!"
Ezici ve görünmez bir güç aniden Klein’ı vurmuştu. Ruh Bedeni, rüzgar sebebiyle savrulup duvara, ’hapis’ büyüsü duvarına çarpmış ancak içinden geçip kurtulamamıştı.
Bu fırsatı kaçırmak istemeyen Harras, hemen metal eldivenini eline geçirdi.
Bu hamleyle anında boyu uzamış gibiydi. Sanki bir anda diğerlerinin hayatı dudaklarının ucunda olan görkemli bir figüre dönüşmüştü.
’Sürgün’ durumundan kurtulan Klein ise açıklanamaz bir korku içindeydi. Başını eğip secde etme, Harras’ın emirlerini dinleyip bunları uygulama isteğine karşı koyamıyor gibiydi!
Hareketleri ağırlaşmıştı ve göz bebeklerinde hızla kendisine doğru yaklaşmakta olan Katy’nin figürü vardı.
Pa!
Katy uzun, siyah kırbacını aniden kaldırıp Klein’a okkalı bir darbe indirdi.
Ruh Bedenden geçen kırbaç, Klein’ın ruhuna büyük bir acı vermişti, sanki biri bedeninin en hassas kısmına sıcak bir demir basmış gibiydi.
Klein başını kaldırıp acı bir çığlık attı.
Katy ise çoktan diğer elindeki tabancayı kaldırmıştı.
Bang! Bang!
Soluk altın parıltılı iki mermi bir biri ardına Klein’ın bedenine isabet etti.
Ancak parlak ışınlar etrafa saçılırken siyah zırhlı figür hızla incelmeye başlamış, çok geçmeden de kağıttan bir figüre dönüşüp hızla kül olmuştu.
Bu sırada Klein karanlık bir köşede yeniden belirmişti, Ruh Bedeni’ndeki Güneş Broşu koyu altın renkte parlıyordu.
Sıcaklık bedenine yayılırken, Harras’ın onu maruz bıraktığı korku da hızla kaybolmuştu.
Güneş Broşu’nun büyü benzeri etkilerinden biri de Korku Bağışıklığı’ydı!
Klein, bir dakikadan kısa bir süre içinde iki kez Kağıt Figür İkamelerini kullanmak zorunda kalmıştı.
Kısmen kasıtlı olarak yapmış olsa da, bu Harras ve Katy’nin el ele verdiğinde ne kadar güçlü olduğunun bir kanıtıydı.
Ve aslında bu da Klein’ın aldığı kehanet sonucuyla doğru orantılıydı, bu operasyon oldukça tehlikeli olacaktı!
Üstelik Parker zehirin ve Klein’ın ilk saldırısının etkisiyle geçici süreliğine sakat kalmış olmasaydı, durum çok daha tehlikeli olabilirdi.
Tüm kağıt figürlerini kullandığında henüz fırsat karşısına çıkmamış olursa plandan vazgeçmeye karar vermişti. Elbette daha fazla kağıt figür de hazırlayabilirdi, ancak aynı zamanda diğer Beyonderlarla mücadele ederken maneviyatı ancak dört kağıt figür kullanmasını kaldırabilirdi.
Harras’ın ’hapis’ büyüsü ise Klein’ı hiç endişelendirmiyordu. Çünkü şu anda Ruh Beden durumundaydı. Çağrıyı sonlandırdığı anda doğrudan gri sisin üstündeki dünyaya dönecekti. Tanrı düzeyinde güçler ya da Sınıf 0 ve 1 Mühürlü Eserlerin özel etkileri söz konusu olmadıkça, bu süreci hiçbir şey kesintiye uğratamazdı.
Klein Karanlık İmparator kartını çalmak için Kraliyet Müzesi’ne girdiğinde, Yüksek Dizi seviyesinde olduğundan şüphelendiği Beyonder kadın ona engel olamamıştı.
Klein’ın, tehlikenin büyük olduğunu bilmesine rağmen imkansıza meydan okuma cesaretini göstermesinin temel nedeni de buydu!
Düşmanının artık korku içinde olmadığını gören Harras, Katy’e dönüp Klein’ı oyalamasını işaret etti. Sonra da eldivenli elini kaldırıp ciddi bir tavırla şöyle dedi, "Hayaletler burada istenmiyor!"
Klein’ın zırhlı bedeni anında titremeye başladı, güçlü, görünmez bir tarafından şiddetli bir şekilde itiliyordu.
Ancak, Karanlık İmparator kartının seviyesi son derece yüksek olduğundan Ruh Bedeni de güç kazanmıştı. Doğrudan belirli bir varlığa yönlendirilmiş olan bu etkide dolayısıyla hızla bastırılmıştı.
Bunu gören Harras gözlerini kıstı, davetsiz misafirin oldukça tuhaf olduğunu hissediyordu.
O anda, Klein’ın Katy’nin müdahalesinden kolayca kaçtığını gördü ve hemen eski Hermes dilinde bağırdı, "Burada uçmak ve süzülmek yasaktır."
Aniden bedeninin ağırlaştığını hisseden Klein hızla yere çakıldı. Bunu gören Katy hemen ona doğru atıldı, bu sırada bileğini büküp kırbacını savurmayı da ihmal etmemişti.
Üzerinde pek çok Beyonder mermisi de taşıyordu, ancak hayaler hedefler için olan mermilerinden yalnızca üç tane kalmıştı. Bu nedenle şimdilik tabancasını kullanmaktan vazgeçmişti.
Klein, hızla yerde yuvarlanıp Katy’nin kırbacından kaçmayı başardı. Durakladığı anda kırbacın zeminde çıkardığı sesi duyabilmişti.
Katy tam bir kez daha kırbacını kaldırmak üzereydi ki aniden boğazında bir kaşıntı hissetti. Kontrolsüzce öksürmeye başlamış ve bu sırada saldırı fırsatını kaçırmıştı.
Bu, zehrin etkisini göstermeye başladığının kanıtıydı!
Harras, derin bir nefes alıp bir kez daha nefesini tuttu. "Disiplin hedefi: hayaletler!"
O anda, bedeninden sabah güneşini andıran parlak bir ışık yayılmaya başlamıştı. Yumruğu bile inanılmaz derecede parlaktı.
Bam!
Ayağının altındaki mermer sessizce çatlamış ve adamın uzun, ince bedeni çevik bir şekilde havaya sıçrayıp anında Klein’a yaklaşmıştı.
O anda Harras, Katy’den daha çok şövalyeye benziyordu!
Bam! Harras’ın yumruğunu savurmasıyla, önündeki hava tuhaf bir şekilde patladı. Ancak Klein çoktan geri çekilmiş, yumruğun yalnızca rüzgarından etkilenmişti.
Pat! Katy hemen müdahalede bulunarak kırbacını düşmanın kaçış yönüne savurdu.
Bu da, Klein’a tekrar tekrar yerde yuvarlanmaktan başka seçenek bırakmamıştı.
Kırbacın zeminde çıkardığı sesler yankılanmaya devam ederken, Harras da saldırılarını sürdürüyordu. Klein, iki dakikadan kısa süre içinde kaçınılmaz bir durumun içine sürüklenmişti. Yuvarlanmanın bile bir faydası yoktu.
Pa!
Katy’nin kırbacı sonunda Klein’ın yüzüne çarptı.
O korkunç acı bir kez daha Klein’ın ruhuna saldırmış ve olduğu yerde donup kalmasına sebep olmuştu. Hatta darbe sebebiyle Ruh Bedeni biraz incelmişti.
Bu fırsatı kaçırmak istemeyen Harras, sol yumruğunu sıkıp ciddi bir tavırla bağırdı, "Ölüm!"
O anda bedeni tuhaf bir kuvvetle birleşmişti, hemen sonrasında, bariz ardıl görüntüler yaratarak inanılmaz bir hızda Klein’a çarptı.
Şak!
Siyah zırhlı figür anında parçalara ayrılıp kelebekler gibi havaya savruldu.
Klein, üçüncü kağıt figürünü de harcamıştı!
Harras bakışlarını odada gezdirip kısa süre içinde köşede beliren düşmanına kilitlendi. "Bakalım kaç kağıt ikamen kalmış!"
Düşmanını ararken, Parker’ın Capim’in bedeninin üzerinde kıvrandığını da fark etmişti. Sahne kanlı ve iğrençti. Mide bulandırıcı, korkunç bir manzaraydı.
Ancak Harras’ın adamını kurtaracak vakti yoktu. Zehrin etkisinin hızla artacağını çok iyi biliyordu, bu nedenle en kısa sürede düşmandan kurtulması gerekiyordu.
Bunu başaramazsa, önce zehrin etkilerinden kurtulmak için yemek salonundan ayrılması gerekecekti ve bu da düşmanının kaçması için bir fırsattı.
Harras, başını kaldırıp bir kez daha Katy’e işaret verdi. Sonra da toparlanmak için derin bir nefes daha aldı.
Havada tuhaf bir koku var... Bu muhtemelen artan zehirden kaynaklanıyor... Harras hafifçe başını iki yana salladı, şimdilik bu mesele üzerine düşünecek vakti yoktu.
Hemen sol elini kaldırıp ciddi bir tavırla bağırdı, "Başkasının evine izinsiz girmek suçtur!
İzinsiz girmek..."
İfadeyi ikinci kez tekrarlamaya çalışırken, nefesinin yetmediğini fark etti. Bu nedenle sözünü yarıda kesmek zorunda kalmıştı.
Bir kez daha derin bir nefes alıp yeniden konuşmaya başladı.
"Başkasının evine izinsiz girmek suçtur!"
Bu kez ifadeyi üç kere tekrarlamayı başarabilmişti, hala Katy’nin elinden kurtulamamış olan Klein da bu sözlerin etkisiyle şaşırtıcı bir ürperti hissetmişti.
Öhhö! Öhhö! Öhhö!
Katy bir kez daha öksürmeye başladı, dengesini kaybettiğinden kırbacının gücü de düşmüştü.
Böylece Klein da durumu eşitleme fırsatı bulmuştu, ancak yine de ona saldırmamayı seçti. Bunun yerine, başını kaldırıp ağzını açarak insanların duyamayacağı, keskin bir çığlık attı!
Hum! Katy’nin tüm vücudu şiddetle sarsılmaya başladı. Ayaklarının altındaki zemin yukarı aşağı sallanıyormuş gibi hissediyordu.
Harras ise yalnızca anlık bir baş dönmesi hissetmiş, hemen sonra kendine gelmişti. Buz gibi bakışlarını Klein’a çevirip görkemli bir tonda devam etti, "Suçlu kısıtlanmalı!"
Ona doğru koşmakta olan Klein, aniden ayaklarının görünmez prangalara vurulduğunu hissetti. Bu, hareketlerinin hızla katılaşmasına neden olmuştu.
Bu sırada kendisini biraz toparlamış olan Katy de tabancasının silindirini açmış boş kovanları boşaltıyordu.
Bu işlem bittiğinde, hızlı doldurma aygıtını çıkarıp altı silindirin içine altı mermi doldurdu.
Harras da yumruklarını sıkmış saldırıya hazırlanıyordu.
Katy ile uyumlu bir şekilde hareket etmek, düşmanının işini kökünden bitirmek istiyordu.
Ancak o anda, siyah zırhlı Klein’ın yüzünde bir gülümseme belirdi.
Çünkü beklediği fırsat şimdi eline geçmişti!
Biyolojik Zehir Şişesi’nin önemli bir etki göstermesinin uzun zaman alacağını zaten biliyordu. Ve Beyonderların bir tuhaflık olduğunu fark edip harekete geçeceğinden de emindi. Böylece onlara ciddi hasar vermek de zor hale gelecekti. Ancak Klein’ın bu zehri seçmiş olmasının iki nedeni daha vardı.
Birincisi, düşmanı güçsüz hale sokmaktı.
İkincisi de, bazı kokuları gizlemek ve Harras ve diğerlerinin anormal kokuları havadaki zehre bağlamasını sağlamaktı. Böylece yalnızca buna odaklanacaklardı.
’Sihir gösterisinin’ en önemli bölümü ve başarının anahtarı da buydu.
O anormal koku aslında gaz kokusuydu!
Klein’ın, gaz lambalarının ve şöminenin aniden parlaklaşıp sönmesini sağlamasının sebebi yalnızca Harras ve diğerlerinin görüşünü etkilemek değildi. Bu şekilde dikkatlerini dağıtarak birkaç gizli gaz borusunu patlatmıştı!
Başlangıçta, kendisini kasıtlı olarak tehlikeye atıp Katy’nin hayaletler için yapılan mermilerini ateşlemesini sağlamıştı!
Sonra da onun ağından kurtulamamış gibi mücadele etmeye başlamış ve başka bir girişimde bulunmamıştı, çünkü gazın havayı doldurmasını bekliyordu!
    Alev Zıplamasını ya da Alev Kontrolünü kullanmamasının sebebi de buydu!
Harras’ın odayı kısıt altına alma girişiminde bulunmasını ise zaten bekliyordu, beklemediği şey, bunun başarılı olmasıydı. Bu nedenle yemek odasına girmeden önce, hava geçirmez olup olmadıklarını görmek için kapı ve pencereleri kontrol etmişti. Salondaki gizli gaz borularını parçalamış, koca alanın dev bir ’bombaya’ dönüşmesini sağlamıştı. Harras’ın ’hapis’ yeteneği olmasa da, bu nihayetinde hiçbir şeyi etkilemeyecekti!
Klein, bir ’hayalet’ olarak elbette patlamalardan etkilenmiyordu!
Daha düşük seviye hayaletler ateşle yok edilebilirdi belki ancak Klein’ın seviyesindekiler en fazla biraz hasar alabilirdi. Klein’ın, Alev Kontrol yeteneğine sahip olmasına rağmen ekstra arındırıcı mermi ve Güneş Broşu’nu almak zorunda kalmasının sebebi buydu.
Klein, Katy’nin tabancasını kaldırdığını gördüğünde ve Harras’ın ’ölüm’ kelimesini bağırdığını duyduğunda, gülümseyerek parmaklarını şıklattı.
Harras anında tehlikeyi sezmişti.
Ancak şöminenin içinden patlayan alevleri gördüğünde, henüz tepki verme fırsatı bile bulamamıştı.
BUM!
Harras’ın görüşü anında kayboldu. Sanki odanın içinde milyonlarca havai fişek patlatılıyor gibiydi.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


377   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   379