Yukarı Çık




379   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   381 


           
Xio ve Fors’un Cherwood Bölgesi’ndeki evinde.
Fors, yeni kitabının başlangıcını henüz bitiriyordu ve oldukça iyi bir ruh hali içindeydi. Bu nedenle kendisini bir sigara ile ödüllendirmeye hazırlanıyordu, o sırada Xio kapıyı açıp çalışma odasına girdi.
"Sigara içmek sağlığın için zararlı."
Başını kaldırıp arkadaşının yüzündeki şaşkın ifadeyi gören Fors karşı çıkmaya çalışmadı. "Sana bir şey mi oldu?"
Xio, karmaşık sarı saçlarını kaşıyıp sandalyeye oturdu.
"O, Bay A’nın toplantısında başka biri aracılığıyla bana Şerif formülünü satan adam benimle iletişime geçti.
Bana oldukça basit bir görev teklif etti. İlk ödeme otuz pound. Görevin tehlikeli olup olmadığını bilmiyorum..."
Fors bir an düşündükten sonra cevap verdi, "O adam... Arkasında bir örgüt olmalı, ancak neden seninle iş yapmak istiyor ki? İstihbaratına karışarak örgütün tamamen yok edilmesine sebep olmaktan korkmuyorlar mı? Aslında sana gerçekten ihtiyaçları da yok. Görünüşün çok da sıradışı değil, ancak boyun kısa, yani belki de canın çok daha değerlidir... Eh, görev neymiş?
Xio, yakın arkadaşının iğneleyici sözlerine alışkın olduğundan kızın yorumlarını görmezden geldi. "Son zamanlarda Capim’i takip eden biri olup olmadığını bulmak."
    "Capim mi? Asılması, yoo, yakılarak öldürülmesi gereken o insan kaçakçısı mı?" Fors bir ödül avcısı değildi, ancak yazar olarak materyal toplama güdüsü olduğundan sık sık Xio’dan kendisine öğrendiği yeni hikayeleri anlatmasını isterdi.
Xio başını sallayarak onayladı. "Evet o, ama çoktan ölmüş. Hem de oldukça berbat bir şekilde sanırım."
"Nasıl ölmüş? Biri bıçakla parçalarına mı ayırmış?" Diye sordu Fors merak ve keyifle.
"Çok detaylı anlatmadı. Belki de yarın gazetelerde görürüz." Xio birkaç saniye durakladıktan sonra devam etti, "Yalnızca, olay yerinde oldukça eşsiz bir durum olduğunu söyledi. Capim’in cesedinin üstü tarot kartlarıyla kaplıymış. Yüzünde de Yargı ve İmparator kartları duruyormuş."
"Yargı kartı muhtemelen bunun Capim hakkında bir hüküm olduğu ve kararın ölüm olduğu anlamına geliyor. Ancak İmparator kartı neyi temsil ediyor olabilir ki? O katil, hayır, kahraman kimmiş?" Çok satan yazarı olan Fors içgüdüsel bir şekilde olay yerini kafasında canlandırmaya başlamıştı.
Ancak çok geçmeden, öylece donup kaldı.
Tarot kartları mı? Ceset tarot kartlarıyla mı kaplanmış? Aklına, geçenlerde katıldığı gizli örgüt - Tarot Kulübü gelmişti!
Bizden biri olamaz, değil mi? Ancak, üyelerden hiçbirinin kod adı İmparator değil... Gerçekten öyleyse, ilk kez Tarot Kulübü’nün izlerini gerçek dünyada görüyorum... Bu da yalnızca gri sisin üstündeki dünyada var olan gizli bir örgüt olmadığımız anlamına gelir. Fors hem heyecanlanmış, hem de endişelenmişti.

Klein, görevlinin rehberliğinde aşina olduğu aktivite odasına girdi.
Oda, her zamanki gibi tek bir mumla aydınlatılmıştı. Soluk sarı ışık, ortama hayalet hikayelerindeki havayı vermişti. Gizemli insanların siyah pelerinler ve demir maskeler takması da bu atmosferi daha da yoğunlaştırıyordu.
Ancak Klein, içeri girdiği anda tuhaf bir hisse kapılmıştı.
Titrek mum alevi kendisine bakıyormuş gibi hissediyordu.
Alevin aniden patlayıp saçlarını tutuşturacağını düşünmeye başlamıştı.
Cumbalı pencerede asılı olan perdenin aniden alev alacağını, bedenini saracağını ve ağzını kapatarak onu boğabileceğini düşünmeden edemiyordu.
Neler oluyor?
Bu, bir tehlike önsezisi değil, kaçınılması zor bir histi.
Klein bir yer bulup temkinli bir şekilde oturdu.
Kalçaları sandalyenin yüzeyine değdiği anda, sandalyenin patlayacağı ve kalın ahşap parçaların bedenine saplanacağı hissine kapılmıştı.
Bu da ona, Dünya’da gördüğü patlama videolarını hatırlatmıştı. O videolarda tüm sahne korkunç şekilde parçalanmış kan ve etlerle dolu oluyordu.
Neden böyle berbat bağlantılar kuruyorum ki? Önceki mücadelede Ruh Bedenim zarar gördüğü için mi böyle oluyor? Klein düşünceli bir şekilde etrafını gözlemlemeye başladı, o sırada, tombul Eczacı’nın henüz gelmediğini fark etmişti.
Ne oldu acaba? Backlund’dan ayrılmış olabilir mi? O sırada, Bilgelik Gözü toplantının başladığını duyurdu.
Klein, toplantı boyunca tavandaki avizenin yana doğru sallanıp başına düşeceği hissini içinden atamamıştı. Bilgelik Gözü’nün önündeki kahve sehpasının da aniden havalanıp korkunç bir şekilde kendisine çarpacağını falan düşünüyordu.
Bu hisler onun sürekli tetikte kalmasına sebep olmuştu, dikkati o kadar dağınıktı ki diğer insanların yaptığı anlaşmaları bile dinleyememişti.
Korku sezgisini zaman zaman gelen bir titreşime benzetirsek, şu anki hissim elektrikli matkap gibi denebilir, daima tetikte kalmama ve başka hiçbir şeye dikkatimi veremememe sebep oluyor... Klein şakaklarını ovuşturmak için elini yüzüne götürdü, ancak parmaklarının temas ettiği şey demir maskesiydi.
O anda, demir maskesinin aniden çöküp yüzüne yapışacağını, beyninin içine gireceğini hissetti.
Ruh Bedenimin zarar görmüş olması halüsinasyon görememe mi sebep oluyor? Klein kaşlarını çattı.
Aslında, bin suratlı avcı kanı ve mutasyon geçirmiş hipofiz bezi aradığını duyurmak istiyordu, ancak bu haldeyken bunu bile yapamamıştı.
Bilgelik Gözü’nün toplantısının seviyesi çok yüksek olmasa da, Klein buradaki pek çok kişinin başka toplantılara da katıldığına ve aradığı malzemelerle ilgili ipuçlarına sahip olabileceğine inanıyordu.
Ancak bu sürekli endişe halinde, Klein’ın toplantıdaki tek rolü seyirci rolü olabilmişti.
Pelerinini ve maskesini çıkarıp odada ayrıldığında ise, her şeyin aniden kendisine zarar verebileceği hissi hızla, tuhaf bir şekilde kaybolmuştu!
Bu... Şu anda Klein bu hislerin Ruh Bedeninin zarar görmesi sebebiyle olmadığını doğrulamıştı; aksi halde içerideki ve dışarıdaki durumu bu kadar farklı olamazdı.
Bu nedenle toplantıda görünmez, algılanamaz ve son derece korkunç olan bir başkasının olduğundan şüphelenmeye başlamıştı. O varlık onun manevi algısını ve tehlike sezgisini harekete geçirmişti, ancak varlığın baskısı ya da başka bir sebepten ötürü, bu uyarı onun fark etmeyi başaramayacağı bir şekilde ortaya çıkmıştı.
Kim olabilir ki? Çok korkunç... Yalnızca varlığın kendisi kontrol kaybı semptomlarına benzer tepkiler vermeme yetti.. Klein hiçbir şey söylemeden Bilgelik Gözü’nün evinden ayrılıp en yakın sokağa yöneldi.
O sırada bir tahmin yürütmeyi de başarabilmişti.
Cesur Yürekler Barı yakında ve burası, Bayan Sharron, Maric ve benim öldürdüğüm Hayalet Steve’in gözlem alanı...
Ölümler kesinlikle Gül Düşünce Okulu Beyonderlarını öfkelendirmiş olmalı, bu nedenle belki de gözlerini bu bölgedeki Beyonderlara çevirmişlerdir...
O muydu acaba?
Neyse ki bu gece Biyolojik Zehir Şişesi’ni ve Güneş Broşu’nu kullandım ve bunlar beni kehanet yoluyla görmelerini engelliyor... Aksi halde sonuç hayal bile edilemez olurdu... İmkansız bir performans sergilemiş olan Sihirbaz burada, doğrudan öldürülürdü...
Beyonder dünyası gerçekten de tehlikelerle dolu...

Kutsal Rüzgar Katedrali’nde, Kardinal As Yılan, Manda Altındaki Cezalandırıcılar ekibinin kaptanıyla konuşuyordu, "Capim kim?
Neden villasında bir yeraltı zindanı var?"
Kaptan hemen cevap verdi, "Kendisi bir iş insanı, pek çok kayıp kız davasında parmağı olduğu söyleniyor. Bir insan kaçakçısı olduğundan ve gizlice köle ticareti yaptığından şüpheleniliyor.
O yeraltı zindanı da bu söylentileri kanıtlar nitelikte."
"Bir insan kaçakçısı neden bu kadar Beyonder’ın korumasını almış olabilir? Üstelik bu Beyonderların seviyeleri de düşük değil."
"Majesteleri, bunun cevabını bulabilmek için araştırma yapmamız gerekiyor. İpuçları bulmak için Beyonder yöntemleri kullanmaya çalıştık ancak her şey başarısız oldu," dedi korkudan sesi titreyen ekip kaptanı.
"Ben de denedim," Kardinal Yılan durumun farkındaydı.
"Bu meseleyi araştırmaya devam edin. Ayrıca, o Dizi 6 ya da 5 seviyesindeki hayaleti de bulun."
Ekip kaptanı ve diğerleri gittiğinde, Kardinal Yılan dolma kalemini alıp dikkat edilecek noktaları not almaya başladı, "Capim, insan kaçakçılığı, tarot kartı ritüeli, Yüksek Dizi seviyesindeki tuhaf hayalet, gizli entrika."

Kont Hall’ın İmparatoriçe Bölgesi’ndeki lüks evinde.
Audrey hizmetlinin tabağını doldurmasını beklerken, günün gazetelerini kahvaltı sırasında okumayı seven babası aniden keyifle güldü.
    "Capim ölmüş.”
"O kim?" Audrey’nin gözleri kocaman açılmıştı.
Aslında, Capim’in kim olduğunu hiç de merak etmiyordu. Sormasının tek sebebi, babasının düşüncelerini paylaşma arzusunu görmüş olmasıydı.
Bu hem onun bir evlat olmasından gelen içgüdüsü, hem de Telepatist doğasının parçasıydıç
"Gizli bir insan kaçakçısı olan bir iş adamı. Bazı insanlarla arası oldukça iyiydi. Heh..." Kont Hall bir kahkaha daha attı. "Dün gece öldürülmüş. Olay yerinde yargılandığına dair bariz belirtiler varmış, bu nedenle gazetelerde katilden Kahraman Haydut olarak bahsediliyor. Kahraman Haydut Karanlık İmparator. Ah, Solomon İmparatorluğu’nun hükümdarının kod adını vermişler."
Kahraman Haydut mu? Kahraman Haydut Karanlık İmparator? Karanlık İmparator... Audrey’nin aklına hemen Bay Aptal’ın Kutsala Hakaret kartı gelmişti. Bu, Audrey’nin şimdiye dek gördüğü en üst düzey şeydi.
Bu nedenle Capim cinayeti aniden ilgisini çekmişti, "Kulağa ilginç geliyor. Yasa dışı olsa da, Kahraman Haydut’un iyi bir iş çıkardığı yadsınamaz. Ah, baba, nasıl olmuş?"
"Polis ve kilisenin ilgili birimleri detayları vermiyor. Gazetelerde bu kadarı yazılmış. Kahraman Haydut’un üzerinde siyah bir zırh ve başında da siyah bir taç varmış. Capim’in villasına girip yalnızca kasadaki tüm değerli şeyleri çalmakla kalmamış, Capim’in ve şeytani dostlarının da canını alarak yeraltı zindanına kapatılmış olan kızları da kurtarmış. Capim’in bedenini tarot kartlarıyla süslemiş, yüzüne de açık bir şekilde iki kart yerleştirmiş. Biri Yargı, diğeri de İmparator kartı," diye açıkladı Kont Hall gülümseyerek.
Tarot kartları... Yargı ve İmparator... Audrey’nin gözleri parladı.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


379   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   381