Alacakaranlık Münzevi Tarikatı... Bu ne tür bir örgüt? Neden daha önce hiç duymadım? Bay Asılan Adam bana çeşitli hiziplerle ilgili bilgiler vermişti, ancak bu örgütten bahsetmedi bile... Audrey’nin kafası çok karışmıştı. Gri sis hızla solarken Bay Aptal’ın figürü de kayboldu. Bu sırada Audrey tahminler yürütmeye çalışıyordu. Alacakaranlık Münzevi Tarikatı olarak bilinen bu örgüt, Aurora Düzeni ya da Yaşam Düşünce Okulu gibi diğer yeraltı kuvvetlerinden çok daha güçlü ve gizemli görünüyor. Bilgili ve deneyimli, Fırtınalar Lordu Kilisesi ile yakın temas içinde olan Bay Asılan Adam bile bu örgütü bilmiyor... Dünyanın en güçlü insanlarından biri, krallığın güçlü bir soylunu hedef almışlar. Beyonder dünyasının derinliklerinde gizlenen gözlemciler, gerçek kontrolcüler onlar olabilir. Kuzey ve Güney kıtalarındaki durum onların kontrolünde, bu nedenle Bay Aptal’ın ilgisini çekmelerine şaşmamalı... Geçen sefer Bay Asılan Adam da ’O’nun hayranından yardım almıştı, ancak bunun sebebi ödülün yeterince yüksek olması değil, Bay Aptal’ın da o örgütü hedef almasıymış... Bu örgüt de Tarot Kulübü kadar gizemli.. Audrey, açıklanamaz bir nedenden ötürü heyecanlanmıştı ve bu heyecan, Dük Negan’ın suikastinin onun üzerindeki etkisini bulandırmıştı. Alacakaranlık Münzevi Tarikatı’nın varlığı bilen pek fazla Beyonder olmadığı aşikar. Ve ben de bunlardan biriyim, üstelik Tarot Kulübü olarak hedefimizde bu tarikat var! Audrey kalkıp boy aynasının önüne geçti. Çenesini hafifçe kaldırıp aynadaki anormal derecede güzel yansımasına baktı. Aynada kendisine bakmak onu sakinleştirmişti. İlk kez şu anda, Dizi atlamanın zorunlu olduğunu hissediyordu. Çok sıkı bir şekilde korunan Dük Negan bile suikaste kurban gitti, benim ise babam yalnızca sıradan bir soylu. Tabii aile kasamızın durumuna göre, ailemizde pek çok Beyonder olduğuna inanıyorum, üstelik Tanrıça Kilisesi de ek koruma sağlayacaktır. Ancak yine de bu içimi rahatlatmıyor. Dük Negan’ın korumalarının çok güçlü olduğundan eminim... En iyisi Audrey, en kısa sürede Dizi 7 seviyesine, sonra da Dizi 6 seviyesine geç ve karanlıkta saklan. Babamın, annemin ve ağabeylerimin son savunma hattı ben olacağım! … Rorsted Takımadalarının başkenti olan Cömertlik Şehri’nde. Mavi İntikamcı bir kez daha limana demir atmıştı. Alger Wilson da üzerinde fırtına desenleri olan kaftanını giymiş, takımadaların en büyük katedrali olan Dalga Katedrali’ne geçmişti. Katedral klasik tarzdaydı, çoğunlukla taş sütunlar ve kemerli yapılardan oluşuyordu ve bir kubbesi, iki de saat kulesi vardı - kolonileşmenin ilk günlerinde, öncülerin genellikle katedral inşa edecek vakti olmuyordu ve bu da onlar için ciddi sonuçlar doğurmuştu. Kabileler, ormanlar ve eski binalarla çevrili olduklarından sık sık gizemli bir şekilde ölüyorlardı ve bu, bölgeyi fethetmelerinden sonra bile devam etmişti. Büyük bir paniğe sebep olan bu durum, çeşitli kiliselerin katedralleri inşa edildikten sonra yavaş yavaş azalmış ve yalnızca arada bir olan bir şey haline gelmişti. Alger katedralin önünde durup dar pencerelere, binanın karanlık ve gizemli atmosferine baktı. Birkaç saniye sonra büyük dua salonuna girip sağ yumruğunu göğsüne bastırdı. Gördüğü piskoposu coşkuyla selamladı, "Fırtına yanınızda olsun!" "Fırtına yanınızda olsun!" dedi piskopos da aynı coşkuyla. Sonra da Alger’in konuşmasını beklemeden bir telgraf çıkarttı. "Tam vaktinde geldin. Kardinaller Konseyi emirleri yayınladı. Duadan önce oku." "Ne emri?" Diye sordu Alger elini uzatıp telgrafı alırken. Piskoposun yüzünde kederli bir ifade vardı, "Dük Negan suikaste kurban gitti. Kardinaller Konseyi tüm Manda Altındaki Cezalandırıcılar’ın ve rahiplerin Kahraman Haydut Karanlık İmparator denen kişiye ve tarot ritüelleriyle ilgili meselelere dikkat etmesini emretti." Kahraman Haydut Karanlık İmparator? Alger şaşkın rolünü çok iyi yapmıştı. Aslında söz edilen kişinin Bay Aptal’ın hayranı olduğunu zaten biliyordu. Piskopos ciddi bir tavırla başını salladı, "Dük Negan’ı öldüren Dizi 5 seviyesinde bir Şeytan, ancak kaçarken Kahraman Haydut tarafından öldürülmüş. Düke suikast girişiminde bulunan Tuğamiral Kasırga Qilangos’un başına da aynısı gelmişti." Hem yüzeysel durumlar aynı hem de meselenin özü... Qilangos’u öldüren de Bay Aptal’ın başka bir hayranıydı... Dük Negan’ın asıl ölmesini isteyen Bay Aptal mıydı? Hayır, öyle olsa geçen sefer Qilangos’u Bayan Adalet’e karşı dikkatli olması konusunda uyarırdı... Bay Aptal, suikastin ve gerçek katilin ardındaki gerçeği mi istiyor? Bay Aptal’ın bu kadar ilgisini çekebilecek olan kim ya da hangi hizip olabilir ki? Alger’in zihninde pek çok soru işareti belirmiş, kısa süre içinde birkaç tahmin yürütmüştü. Başını eğip telgrafa baktığında, kilisenin Dük Negan suikastı için özel bir soruşturma ekibi kurduğunu gördü. Ekipteki herkes elitler arasından seçilmişti. Katılmak için başvursam mı, böylece her an adımlarından haberdar olabilirim? Alger birkaç saniye dikkatle düşündü. Ancak sonunda orijinal planından sapmamayı seçti. … Klein bu yepyeni güne güzelce uykusunu almış bir şekilde başladı. Keyifle yatağından kalkıp yüzünü yıkadıktan sonra birinci kata indi. Kahvaltı hazırlamak için acelesi yoktu. Önce kapıyı açıp sisli havayı içine çektikten sonra posta kutusundan gazeteleri aldı. "Bu da ne?" O sırada, gazetelerin arasında kalın bir zarf olduğunu fark etmişti. Üstelik zarf hiç de hafif değildi. Zarfı hafifçe sıkıştırdığında içinden gelen banknot mürekkebinin kokusunu aldı. Manevi içgüdüleri ona bu zarfın içinde bolca para olduğunu söylüyordu. Dikkatli bir şekilde zarfı açıp para destesini çıkardı. Burada toplam 1000 pound vardı. Makinecilik Kolektif Zihni’nin gönderdiği ödül... Gizlice derken bunu mu kast etmişler? Bunun sorun çıkarmayacağından nasıl emin olabiliyorlar ki? Öylece posta kutusuna bırakmışlar... Çalınsa ne olacaktı? Klein keyifli bir şekilde homurdanarak içeri girip kapıyı kapattı. Artık doğrudan Vampir Emlyn’i bulup işlemi tamamlayabilirdi! Kahvaltısını ettikten sonra hemen ceketini, şapkasını, gazeteleri ve bastonunu alıp dışarı çıktı. Fayton durağına giderken, ev sahibi Bayan Stelyn Sammer’ın ve hizmetlisinin evin önünde bekleyen araca bavul taşıdığını gördü. "Günaydın Bayan Sammer." Stelyn mütevazi bir tavırla gülümseyerek karşılık verdi. Mental durumu toparlamış gibi görünüyor... Ne oldu kim bilir... Klein merakla sordu, "Nereye gidiyorsunuz?" "Yeni yıl neredeyse geldi. Mary, Luke’a izin vermişti. Yeni yılı Desi Körfezi’nde geçireceğiz," dedi Stelyn. "Ah, ünlü sahil kasabaları dahil oradaki birkaç şehirde bulunmuştuk. Bu kez Feynapotter’a gitmeye hazırlanıyoruz. Seville Şehri’nde harika manzaralar olduğunu duydum." Klein neşeli bir tonda cevap verdi, "Ne kadar imrenilesi." "Ya siz? Dedektif Moriarty, siz yeni yılı nerede geçirmeyi planlıyorsunuz?" Diye devam etti Stelyn gülümseyerek. Muhtemelen burada kalacağım... Ah, doğru ya, malzemeler hazırlayıp Stuart’ın deldiği duvarı onarmam gerekiyor... Klein sırıttı, "Midseashire’a döneceğim, orada kışlar bir başka kokar." Bunu duyan Stelyn’in yüzündeki gülümseme daha da belirginleşti. "Umarım sonraki yeni yıl kutlamalarında Desi Körfezi’nde bir araya gelebiliriz." … Köprünün güneyinde, Rose Sokağı’ndaki Hasat Kilisesi. Siyah tüvit ceketli Dedektif Sherlock Moriarty’i gören Emlyn White’ın yüzünde bir gülümseme belirdi. Başı dik bir şekilde dedektifin yanına yaklaşıp fısıldadı, "Jason Beria ile ilgili bir şeyler öğrendim. Onu tanıyan bir Sanguine var." "Ben de ona dair bilgiler edindim." Klein gülümseyerek gazeteyi Emlyn’e uzattı. Manşette şunlar yazıyordu: "Dün, Majesteleri Dük Negan suikaste kurban gitti, suçlu gerçek bir şeytan." Manşetin altında dünkü suikastın detayları vardı, bu detaylar arasında katilin Patrick Jason adında bir bankacı olduğu ve kendisinin olay yerinde öldürüldüğü, sorumluluğu ise Aurora Düzeni’nin üstlendiği de vardı. Haberi kahvaltı sırasında okuyan Klein, bu bilgileri gördüğünde neredeyse ağzındaki sütü püskürtecek kadar şaşırmıştı. İlk başta, Bay A’nın bu meselenin sorumluluğu alarak büyük aptallık ettiğini düşünmüştü. Ancak dikkatli bir şekilde düşündüğünde bunun muhtemelen resmi makamların uydurması olduğuna karar vermişti. Alacakaranlık Münzevi Tarikatı gerçekten İmparator Roselle’in katıldığı eski örgütse, muhakkak Aurora Düzeni’ne karşı büyük düşmanlık besliyor olmalılar. Sonuçta Gerçek Yaratıcı’dan nefret ediyorlar... Klein hafifçe başını salladı. Bu sırada Emlyn hala boş boş gazeteye bakıyordu, ancak çok geçmeden şaşkın bir tonda cevap verdi, "Yani edindiğim bilgi işe yaramaz mı?" "Teoride öyle." Klein vampire gülümseyerek baktı. "Ancak resmi kuruluşlar hala Jason Beria’yı azmettiren kişiyi arıyor, edindiğin bilgiler bu yönde ipuçları verirse hala değerli sayılır." Klein’ın bu meseleye daha fazla bulaşmak istemediği aşikardı. "Hayır... Benim söz ettiğim Sanguine yalnızca Jason Beria’yı ve birkaç hobisini biliyormuş." Emlyn iç çekti. Onun hayal kırıklığını gören Klein neşeyle sordu, "Gazete okumaz mısın?" Bu kadar önemli bir meseleyi nasıl ancak şimdi duyuyor olabilirsin ki?! Emlyn ona tuhaf bir bakış attı. "Neden gazete okuyacakmışım ki? Çok meşgul biriyim." Hasat Kilisesi’ni temizlemekle, evdeki bebeklerinle vakit geçirmekle ve insanları sana kanlarını vermeleri için kandırmanın yollarını düşünmekle meşgulsün... Gerçekten de yeni nesil bir vampir... Dudakları aralansa da, Klein Palyaço yeteneklerini kullanarak kahkahasını bastırmayı başardı. Hemen sonrasında da ciddi bir tonda devam etti, "O iki malzemenin parası hazır. Malzemeleri bana ne zaman verebilirsin?"
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.