Yukarı Çık




517   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   519 


           
Klein, Danitz’in şaşkın bakışlarına aldırmadan bavulunu alıp gemiden indi.

Gerçekten gitmeme izin mi vereceksin? Danitz güvertede durmuş, şüpheci bakışlarla Klein’ın arkasından bakıyordu.

Bu sonuç beklentileri içinde olsa da, yine de gerçekten özgür kaldığına bir türlü inanamıyordu. Başına gelen her şeyin çok basit ve kolay olduğunu hissediyordu.

Ne olursa olsun, başıma konmuş 3000 poundluk bir ödül var. Hayır, bu yalnızca Loen’in koyduğu ödül! Bu deli adam, Gehrman Sparrow bir maceracı değil mi? Önünde duran bu koca serveti nasıl bırakıp gider? İnanılır gibi değil... Heh, normal insanların delileri anlayamadığı bir gerçek... Danitz sonunda kendine gelmişti. Bavulunu eline alıp dikkatli bir şekilde gemiden inip rıhtımın beton zeminine adım attı.

Duruşunu dikleştirip çenesini kaldırarak Gehrman Sparrow’un sırtına doğru gülümsedi. Adamın gerçekten de arkasına bakmadan yoluna devam ettiğini fark etmişti.

Ancak yine de bir saniye daha yerinde durmaya cesareti yoktu. Hemen arkasını dönüp başka bir tarafa yöneldi ve takip edilmediğinden emin olmak için sık sık sokak ve yön değiştirerek ilerlemeye devam etti.

Kısa süre içinde, rıhtımdaki deponun yakınında bulunan bir dizi evin olduğu bir yere geldi.

Gehrman Sparrow beni yem olarak kullanmadı... Danitz sonunda tamamen rahatlamış gibiydi.

Şu anda kendisini oldukça özgürleşmiş hissediyordu. Bir Korsan Amirali’nin onurlu güvertecisi olan Danitz, artık zorbalığa uğramayacak, hizmetçilik yapmayacaktı!









Yarının ne kadar güzel olacağını şimdiden görebiliyorum. Beni övmek için yarışan, hizmetimde olmak için can atan bir sürü insan olacak! Danitz neşeli bir şekilde kapıya vurdu - üç kez uzun ve üç kez kısa ritimde.

Hehe, Gehrman Sparrow benden kendisine Bayam’daki korsan temas noktasını vermemi istedi. Tabii ona yalnızca bizim aramızın iyi olmadığı gruplardan bahsettim. Altın Rüya temas noktamızın tam da rıhtımın üzerinde olduğunu tahmin etmesi imkansız... Danitz başını kaldırıp taze deniz meltemini içine çekti.

Bayam, Loen Krallığı’nın Sonia Denizi kolonilerinde önemli bir yerdi. Bölgedeki en büyük şehirlerden biriydi. Burada pek çok güçlü resmi Beyonder vardı ve korsanlar ne kadar vahşi olurlarsa olsunlar burada yüzlerini göstermeye cüret edemiyorlardı. Çoğunlukla ganimeti halletmek ve gerekli şeyleri almak için yerel çetelere ya da güçlü arka planı olan kişilere başvuruyorlardı.

Tabii bu, Bayam’a hiç gelmedikleri anlamına gelmiyordu. Buradaki Kırmızı Tiyatro, çevre denizlerdeki en ünlü genelevdi ve sayısız korsan buraya sık sık gelirdi. Zaman zaman taydaşlarından birkaçı bu şekilde yakalansa da, bu durum onları hiç durdurmamıştı.

Baharat ticaretine ek olarak, Rorsted Takımadaları’nın diğer önemli gelir kaynağı da genelev endüstrisiydi. Kırmızı Tiyatro dışında büyüklü küçüklü pek çok genelev vardı. Atacak bolca enerjisi olan denizcilerin arzularını tatmin etme konusunda başarılılardı. Kadın korsanların ise bu gibi konulardan endişe etmesine gerek yoktu. Onlar istediği sürece her an her yerde tatmin olabilirlerdi. Sonuçta arzdan çok talep söz konusuydu. Fırtınalar Lordu inancının baskın olduğu denizde, kadınlar daima azınlıktı.

Benzer şekilde, Beyonder malzemeleri ve mistisizmle alakalı yeraltı ticareti burada oldukça yaygındı ve pek çok çevre vardı.

Yine de bu küçük limanlar daha iyi. İfşa olmaktan korkmamıza gerek olmuyor, bir barda rahat rahat oturup maceracılarla anlaşmazlıklar çıkarabiliyor, hatta onlarla kavra edebiliyoruz. Herhangi bir sorun çıkarmadığımız ya da ölüme yol açmadığımız sürece yerli resmi Beyonderlar bize göz yumuyor. Heh, güçlerini göz önünde bulundurursak, müdahale etmekle büyük risk alacaklarını söyleyebiliriz... Danitz’in yüzünde alaycı bir gülümseme belirdi.

Tam o anda, ayak seslerini ve kapının gıcırtılı bir şekilde açıldığını duydu. Karşısında tanıdık bir yüz belirmişti.

“İhtiyar, bugün içmedin mi?“ Danitz içtenlikle gülümseyerek selam verdi.

Kapıyı açan, Altın Rüya’nın Rorsted Takımadaları’ndaki bağlantılarından biri olan Yaşlı Rinn’di.

Yaşlı Rinn öksürürken başını sallayarak kapıdan çekildi.

Böylece Danitz loş odaya girdi, ancak içeri girer girmez burnu seğirmeye başlamıştı.

Lanti Proof’un güçlü kokusu odanın içini tamamen sarmıştı.

Hayır, Yaşlı Rinn yerel Bayam Siyah Randisi sever! Danitz aniden dehşete kapıldı.

O anda, sırtı ona dönük olan bir adamın ayağa kalktığını gördü. Adam uzun boylu, koyu tenli ve kaslıydı.

“Çelik“ Maveti! Danitz gözlerini kıstı, bu adam Amiral Kan’ın ikinci kaptanı, başına 6000 pound ödül konmuş olan büyük bir korsandı!



Klein, denizden gelen meltemin tadını çıkararak Sahil Caddesi’nde sakin bir şekilde yürüyordu. Çevresindeki herkes ise acele ediyor, hızlı adımlarla bir yerlere koşuşturuyordu.

Manevi içgüdüleri ona fırtınanın patlamasına daha vakit olduğunu söylemişti, bu nedenle kendisine bir otel bulmak için bolca vakti vardı.

Vooş!

Rüzgarın sesi gittikçe yükseliyordu. Sokakta da fazla insan kalmamıştı.

O sırada bir sokağın köşesinden dönmek üzere olan Klein, aniden telaşlı ve düzensiz ayak seslerini duydu.

Pat! Pat! Pat!

Danitz tüm gücüyle koşuyordu, ancak önündeki sahne sarsılmaya başlamıştı.

Yarası öyle acı veriyordu ki Danitz her adımda ömrünün kısaldığını hissediyor gibiydi. Ruh Bedeni kısmen bedenini terk etmiş, efsanevi Yeraltı Dünyası’na yaklaşmıştı. Çevredeki sesleri bile belli belirsiz duyabiliyordu, gözlerinin önündeki hiçbir şey yeterince gerçek görünmüyordu.

Bir Gölge Pelerini olmasa, pusuya düştüğünde kurtulamaz, oracıkta ölürdü. Ancak yine de ağır yaralanmıştı, her an bir sokak köşesinde can verebilirdi.

Temas noktalarının tehlikede olduğunu, Amiral Kan’ın burayı keşfettiğini kaptana bildirmek ve o deli ancak güçlü figürü bulmak umuduyla Sahil Caddesi’ne doğru kaçmak zorunda kalmıştı.

Benim yerimde o olsa kesinlikle ’Çelik’ Maveti’nin adamlarından kaçabilirdi... Danitz bu noktada iyice sendelemeye başlamıştı, bedeni giderek soğuyordu.

Tam yere yığılmak üzereydi ki, sokağın bir köşesinde duran Gehrman Sparrow’u fark etti. Adamın delilik gizlenen zarif yüzü şu anda çok dostane görünüyordu.

Plop!

Daha fazla gücü kalmayan Danitz sırtının üstüne yığıldı, ellerini göğsünün üzerine, organlarına kadar inen o korkunç yaraya doğru koymuştu.

“Kaptan’a Yaşlı Rinn’in keşfedildiğini söyle. Çelik Maveti bunu hazine için yaptı!“ Gehrman’ın yanına koşup diz çöktüğünü gören Danitz telaşla durumu anlatmaya çalıştı.

Klein, Çelik Maveti’nin adını ilanlardan hatırlıyordu, “Amiral Kan?“

“Evet, kaptana söyle! Ka-kaptana söyle!“

O anda Danitz’in yüzünde kederli bir gülümseme belirdi.

“Benim için endişelenme. Yakında öleceğim.

Kaptana söyle, biriktirdiğim tüm parayı gayrimenkule dönüştürdüm. Bayam’ın Amyris Caddesi’ndeki 12 ve 16 numaralı daireler.... Tapular 13 nu-numaralı dairenin bodr-bodrumunun duvarında gizli. Onları satmama yardım et. Parayı Güney Intis’in Elema Kasabası’na götür. Pa-parayı anne-babama ver. Ge-gerçekten servet kazandığımı söyle onlara...“

Danitz bir an durakladıktan sonra güçlükle devam etti, “Olağanüstü bir ma-maceracı olduğumu sö-söyle onlara.

Ayrıca... Özür... Özür dilediğimi...“

Gözleri aniden nemlenmişti, asi gençlik yıllarını anımsıyor gibiydi.

Üzgünüm baba... anne... Eve dönemiyorum... Danitz’in gözleri karardı, yaşamının sona erdiğini hissediyordu.

Ancak tam o anda, Gehrman Sparrow uzanıp elini yarasına bastırdı.

Böylece Danitz’in acısı da aniden durmuştu, çoktan uyuşmuş olan göğsündeki ve karnındaki acı bir anda yok olmuş gibiydi.

Danitz gözlerini açıp şaşkın bir şekilde Klein’a baktı, o da hiçbir şey söylemeden ona bakıyordu. İkili iki saniye kadar sessizce bakıştı.

Sonunda Danitz başını eğip az önce yaralarının olduğu yere doğru baktı. Sol kolu öyle kötü yaralanmıştı ki kemikleri dışarıdan görülüyordu.

A-artık iyi miyim?

“Neden önce beni iyileştirmedin?“ diye sordu şaşkın bir şekilde.

Klein, Sahil Caddesi’nin kenarındaki tenha alana doğru baktı, “Bitirmeni bekliyordum.

Bu temel bir ahlak kuralıdır.“

Temel ahlak kuralıymış! Son sözlerimi söylüyordum! Danitz aniden başını geriye atıp ayağa kalktı.

Temkinli bir şekilde, kalın bir bulut dumanının yükseldiği rıhtıma doğru baktı. Bu bulut, az önce girdiği savaşın sonucu ortaya çıkmıştı.

Evi ateşe verdiğim için Çelik Maveti resmi Beyonderların dikkatini çekmekten korktu. O gölge kafasını karıştırdığı için de peşimden gelemedi... Danitz hafifçe başını salladı.

“Hadi kalacak bir yer bulalım.“ Klein ellerini havaya kaldırdı, yağmur atıştırmaya başlamıştı.

Tehlikeli tamamen atlatıp atlatmadığından emin olmayan Danitz hemen başını sallayarak onayladı, “Tamam.“

“Tamam.“

Bu deli adam, Gehrman Sparrow’un Çelik Maveti’den hiç korkmadığı belli. Amiral Kan’dan bile korkmuyor... Özellikle böyle anlarda adamın deliliğine hayran kalıyorum... Kahretsin, servet yaptığımı da öğrendi şimdi. Daha yeni rahatlamış olan Danitz’in bedeni bu düşünceyle yeniden kaskatı kesilmişti.

Bir elinde bavulu, diğer elinde bastonuyla sessizce yürüyen Klein’ın aklında ise tek bir düşünce vardı.

Kahretsin, bir korsan bile benden daha zengin.











İmparatoriçe Bölgesi.

Backlund’dan ayrılmak üzere olan Audrey, kimya laboratuvarına girip Bay Vampir’den aldığı malzemelerle Psikiyatrist formülünü hazırlamaya başladı.

Bu kez Susie’den kapıda beklemesini istememişti. Dev golden retriever sahibinin yanında tüm süreci gözlemliyordu. Earl Hall zaten herkese deneyleri sırasında kızını rahatsız etmemelerini, ancak olağandışı değişikliklere karşı dikkatli olmalarını tembihlemişti.

Huhh... Sonunda iksiri hazır olan Audrey rahat bir oh çekip sıvıyı cam bir şişeye boşalttı.

Altın renkli sıvı hızla deforme olmuş, devasa bir gözbebeği gibi görünmeye başlamıştı. Bakışları, insanın kalp gözüne doğrudan ışık tutar gibiydi.

“Susie, süreci hafızana kazıdın mı? Sen yetişkin bir Beyondersın. Gelecekte kendi iksirini nasıl yapacağını öğrenmen gerekecek. Hayır, sana yardım etmek istemediğimden değil; yalnızca öğrensen iyi olur... Bazen, ben yanında değilken de iksirlere ihtiyacın olabilir,“ dedi Audrey neşeli bir tonda.

Ancak öğrendikleri Susie’nin kafasını karıştırmıştı, bu nedenle ağzını açıp tek bir kelimeyle cevap verdi, “Hav!“

Böylece Audrey başını kaldırıp masanın üstünde duran şişeye son bir kez baktıktan sonra Psikiyatrist iksirini kana kana içti.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


517   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   519