Rorsted Takımadaları, Loen Krallığı’nın Sonia Denizi’nin orta bölgelerindeki yönetim koluydu. Benzer şekilde, Fırtınalar Kilisesi’nin önemli bir piskoposluğu da buradakiydi. Kardinaller Konseyi’nin bir parçası olan yüksek rütbeli bir diyakoz, burada kalıcı görev yapıyordu.
Tabii bir ikinci kaptan ya da güverte sorumlusu bir kenara, amiral seviyesinde bir korsan bile böyle güçlü bir figürü harekete geçiremeyebilirdi. Bu nedenle, mesele emri memnuniyetle kabul eden ve Mühürlü Eser 2-37 ve 2-166’yı kullanan iki Manda Altındaki Cezalandırıcı ekibine liderlik eden Diyakoz Cordoba Roye’e bırakılmıştı. Ekipler, tamamen güvende olmak adına 15 numaralı binanın biraz ilerisinde pusuda bekliyordu.
Cordoba Roye’a göre, iki Mühürlü Eser kullanan bir Manda Altındaki Cezalandırıcılar ekibi, Çelik ve Yanan Danitz’den oluşan bir grup korsanla baş etmek için yeterliydi, ancak Yanan Danitz’in peşindeki kişileri takip etme niyeti onu endişelendiriyordu. İçgüdüsel olarak ortada bir sorun olduğunu hissettiğinden ekstra bir ekip daha talep etmişti.
Aslında yalnızca 2-37 olsa yeterdi... Ekip beklemeye devam ederken Cordoba aniden iç çekti.
Bu Mühürlü Eser’in Çelik, Yanan ve diğerleri için kabus olacağına inanıyordu.
Gözlerini kapatıp Mühürlü Eser’in özelliklerini zihninde canlandırdı.
“Numara: 37.
İsim: Sonsuzluk Rüyası.
Tehlike Sınıfı: 2. Tehlikeli. Dikkatli ve ölçülü şekilde kullanılmalıdır. Yalnızca üç ya da daha fazla ekip üyesini ve bir diyakoz ya da piskoposu içeren görevlerde kullanılabilir.
Güvenlik Sınıflandırması: Piskopos, Takım Kaptanı ve üstü.
Mühürleme Yöntemi: Kaynar suya atmak.
Açıklama: Eser bir kalp görünümündedir. Rengi siyah, yüzeyi buz gibi ve deliklerle kaplıdır, sık aralıklarla flüt sesine benzer sesler çıkarır.
Bu nesne, Güney Kıtası’nın Batı Balam’ındaki ilkel bir kabileden geliyor. Kabilenin lideri ruh büyücüleridir.
Bir Loen ordusu kabileyi fethetmiş ve sunağın üstünde muhafaza ettikleri bu nesneyi almıştır, bir hafta sonrasında askerlerin anormallik göstermesi, deliliğe sürüklenmesi ve intihar etmesi gibi durumlar meydana gelmeye başlamıştır.
Araştırmalar, bu nesneyle temas edenlerin uzun bir rüyaya girdiğini göstermekte. Bir başkası tarafından uyandırılamazlarsa, sonsuza dek o rüya aleminde kalırlar. Dışarıdan, sinirli, korkmuş ve kafaları karışmış gibi görünürler. Mental ve biyolojik durumları da yavaş yavaş değişir.
Vaktinde uyandırılabilen araştırmacılar, uzunca bir süre daha gerçeklikle rüyayı ayırt edemediklerinden, amirlerine aşk ilan etme, zehirli bir yılanı öpme, depresyona girme, soyunup çıplak bir şekilde koşma ve kaynar suda yıkanma gibi bir dizi trajik eylemde bulunmuşlardır... Başka bir şehre alınmazlarsa, olası tek sonuçlar delilik ve intihardır.
Bu nesne, hedefin çevresindeki tüm canlıların aynı rüyayı görmesini sağlar... Kullanıcı hedefini belirli bir dereceye kadar seçebilir ve kendi yoldaşlarını etkilerin dışında bırakabilir... Etki menzili maksimum elli metredir. Bu menzilin ötesinde kullanmaya çalışmak, kullanıcıyı muazzam derecede yıpratır ve ağır mental hasara sebep olur... Kullanıcı olayın ardından gerçekliği rüyalardan ayırt edememeye başlar, iyileşme şansı elde edebilmesi için ise 2-37’nin bulunduğu şehirden ayrılmak zorunda kalır.
Pek çok örnek (ek bölüme bakın), bu nesnenin kaynar su içinde tutulmadığı süreçte temas olmadan bile çevredeki nüfusu büyük ölçüde etkileyebileceğini göstermektedir...
Ek bölüm: 1. Evernight yolunun Kabus etkilerine benzerdir, ancak daha belirgin ve kontrol dışıdır.
2. Örnek 1: Bir keresinde bekçi, odun kömürü eklemeyi unuttuğundan ateşin sönmesine ve kaynar suyun ısı kaybetmesine sebep oldu. Böylece kısa süre içinde anormal tepkiler göstermeye başladı, rüyasında çok sevdiği kızını gördüğünden şüpheleniliyordu. Eldivenine tutkulu bir itirafta bulunmak, onunla arkadaşlık ötesinde ilişki kurmaya çalışmak gibi eylemlerde bulundu.
Örnek 2....“
Cordoba Roye’un düşüncelerinden sıyrılmasına sebep olan, Altın Rüya’nın dördüncü güverte sorumlusu Yanan Danitz’in bilgi almak için temas noktasına geldiğini görmüş olmasıydı.
Elini kaldırıp ekibine üzerinde çok sayıda sembol ve büyülü etiketin olduğu altın renkli kutuyu açmalarını işaret etti, böylece kaynar suyun içindeki Mühürlü Eser 2-37 ortaya çıkmıştı.
Altın renkli kutunun içinde başka bir Mühürlü Eser de vardı, 2-166.
Bu eser, içindeki nesnelerin orijinal sıcaklıklarını korumalarını sağlar, havayı bir dereceye kadar değiştirebilir ve Güneş Kutsal Yağmuru üretebilirdi.
Tabii oldukça negatif etkileri de vardı; aksi halde Manda Altındaki Cezalandırıcılar bunu yalnızca geçici bir hile olarak değil de tam zamanlı olarak 2-37’yi mühürlemek için kullanırlardı. Negatif etkilerden en kabul edilemez olanı, onunla uzun süre temas halinde kalan tüm nesnelerin canlılık özelliği göstermeye ve Ebedi Yanan Güneş’e tapmaya başlamasıydı. Ekibin zaten her gün Ebedi Yanan Güneş’in ilahilerini seslendiren bir masası ve her şeyi arındırmak için her saniye kendisini yakmak isteyen bir mumu vardı.
Öfkeli Manda Altındaki Cezalandırıcılar buna karşılık masayı bir odun yığınına dönüştürmüş ve o mumu kullanarak yakmışlardı.
Birer birer ortaya çıkan figürlerin hızla 15 numaraya daldığını gören Cordoba Roye, tereddüt etmeden sağ elini aşağı indirerek ekibine Mühürlü Eser 2-37’yi etkinleştirme emri verdi.
O anda, eseri taşıyan üyenin avucunda hayali balık pulları belirdi ve ekip üyesi kapkara bir kalbe benzeyen Mühürlü Eser’i kaynar suyun içinden çıkardı.
Böylece melodik bir flüt sesi yayılmaya başlamış, 15 numaralı binanın çevresini yoğun bir karanlık sarmıştı.
Maceracı John Smith’in gözlerinin önündeki sahne aynıydı. Karşısında hala çıplak, boş oturma odası ve siyah pelerinli Yanan Danitz vardı. Bütün bunlar rüyadan çok gerçek gibi görünüyordu.
Tüm güçleriyle koşup ateş ediyor, başına 3000 pound ödül konan, Ölüm’ün Anahtarı’yla bağlantılı olan Yanan’ı yaralayıp yakalamak için tüm yeteneklerini kullanıyorlardı.
Ancak aslında, kimi bacaklarını havaya dikmiş uzanıyor, kimi kollarını açmış yüzüyor, kimi ise parmaklarını silah gibi kullanarak ağızlarıyla ateş etme sesi çıkarıyordu.
“Gidiyoruz! Cordoba Roye, saklandığı yerden çıkıp ekibiyle birlikte 15 numaralı binaya daldı. Diğer Manda Altındaki Cezalandırıcılar ekibi iki gruba ayrılmış, evi farklı pozisyonlardan kuşatmaya başlamıştı.
Cordoba henüz gelmeden, oturma odası çoktan güneş doğmuş gibi aydınlanmıştı. Kutsal saf su damlacıkları yağmur gibi yağıyordu. Bütün bunlar, Mühürlü Eser 2-166’nın hünerleriydi.
Az ileride, bir Uçan Halı karanlığın içinde sessizce süzülüyordu. Çelik Maveti ve diğerleri de Manda Altındaki Cezalandırıcılar ekibinin geldiğini görünce bunun Yanan Danitz’in tuzağı olduğunu anlamışlardı.
“Bu orospu çocuğu Fırtınalar Kilisesi’ne sığınmış!“ Maveti’nin gözlerinde korkunç bir delilik vardı.
Ancak Kanlı Diken onun kadar telaşlı görünmüyordu, başını Sakin Fırtına’ya çevirip cevap verdi, “Neyse ki dikkatsiz davranmadık.“
“Aslında, Yanan Danitz gibi aptal bir eşeğin Fırtınalar Kilisesi ile işbirliği yapmasını beklemiyordum,“ dedi Fırtına da sakince. “Belki de yaralandığında Manda Altındaki Cezalandırıcılar’a yakalanmış ve onlarla işbirliği yapmak zorunda kalmıştır.“
Korsan ekibi tam kaçmak üzereydi ki, evin dışındaki gölgelerden bir şeyin çıkıntı yaptığını fark ettiler. Bir şey, yere yapışmış, hızla oradan uzaklaşıyordu.
“Yanan!“ Çelik Maveti’nin aklına, başarısız olan pusu girişimi gelmişti.
“Danitz!“ Hendry de büyülü güçleriyle kaçmaya çalışan bu adamı tanımıştı.
Şaşkınlığını ancak birkaç saniye sonra atabilen Fırtına da sonunda durumu anlamıştı.
“Ya Yanan Danitz bunu Manda Altındaki Cezalandırıcılar’ın elinden kaçmak için fırsat olarak kullanmak istiyor, ya da bize karşı kullanacak başka tuzakları var; ancak bir sebepten ötürü, Manda Altındaki Cezalandırıcılar olaydan haberdar oldu ve bu yüzden onun da planından vazgeçip kaçması gerekti.“
“Ne olursa olsun, bu bir fırsat!“ Kanlı Diken Hendry, aniden eve dalan Manda Altındaki Cezalandırıcılar’a doğru baktı. “Bu anı iyi kullanırsak, onları öldürüp Yanan’ı burunlarının dibinden alabiliriz!“
Çelik Maveti aniden umutlanmıştı, bakışlarındaki delilik gittikçe daha da anormal bir hal alıyordu.
Fırtına hafifçe başını sallayarak diğer iki Beyonder’a döndü, “Benim zombi ve kuklaları alıp burayı koruyun. Manda Altındaki Cezalandırıcılar geldiğinde onları kullanarak bir kaos yaratıp kaçın!“
“Tamam patron!“ İki Beyonder korsan, zombi ve kuklaları alıp Uçan Halı’ya atladı.
Tavus kuşu mavisi halı hızla dönüp Yanan’a doğru uçmaya başladı.
“Bize destek sağlayın. Esas olarak çevreye karşı tetikte olun. Danitz’in başka yardımcıları olabileceğinden endişeleniyorum,“ dedi Fırtına hafifçe Kanlı Diken Hendry’e dönerek.
Bu sırada Hendry’nin solgun yüzünde bir gülümseme belirmişti.
“Tamamdır!“
Böylece Fırtına dönüp Çelik Maveti’ye doğru bir baş işareti yaptı.
Gökyüzünde olma avantajına güvenen Maveti, çoğunlukla gölgeleri ayırt ederek hedefinin yönünü belirleyebiliyordu.
Birkaç saniye sonra aniden Uçan Halı’dan atlayıp dev bir kaya gibi ağır bir şekilde yere kondu. O anda ayağının altında beyaz bir buz tabakası yoğunlaşmış, soğuk ve saydam tabaka hızla yanlara doğru yayılmaya başlamıştı.
Böylece kara gölge de köşede donup kalmıştı.
Yanan Danitz kurtulmaya çalışıyor, tüm gücüyle mücadele ediyordu.
Uçan Halı’nın üzerindeki Hendry, tam o anda uzun zamandır elinde tuttuğu yaprakları, çiçekleri ve dikenleri aşağı bıraktı.
Hızla büyüyüp bir araya gelen bu parçalar Yanan Danitz’in çevresini sarmış, onu hareket edemez hale getirmişti.
Bu fırsatı kaçırmak istemeyen Fırtına hemen halıdan atlayıp sağ elindeki neşteri Danitz’in boynuna doğru bastırdı.
Şap!
Neşterin sapını tutmaya devam ederken hızla hedefinin arkasına doğru ilerledi.
Böylece Danitz’in başı düşmüş, bedeni hızla büzüşerek ince, yıpranmış bir kağıt figüre dönüşmüştü.
Ve tam o anda, Çelik Maveti açıklanamaz bir açlık duygusunun ensesinde soluduğunu hissetti. Sanki korkunç bir canavar karanlıkta saklanmış sessizce onu izliyordu.
Hayır, bu Yanan değil! Tam Çelik Maveti düşüncelerini toparlayacakken, çatıların birinden aşırı derecede sıkıştırılmış, kor bir ateş topu vücuduna doğru uçtu.
Çelik’in yapabildiği tek şey, kolunu kaldırıp başına siper etmek olmuştu.
Bum!
Alevler patladı ve şok dalgası her yöne doğru yayılarak Fırtına ve Hendry’nin de görüşünü engelledi. Ancak onlar hiç de telaşlı değildi, Çelik’e çok güveniyorlardı.
Ve bekledikleri gibi, Maveti’nin yalnızca kıyafetleri yırtılmış, teni beyaz izlerle kaplanmıştı. Bunun dışında herhangi bir yara almamıştı.
Ancak o anda, aniden gökyüzündeki alevlerin içinden bir figürün çıktığını gördü. Figürün üzerinde Yanan Danitz’e ait olan siyah pelerin vardı, ancak bu adamın düzgünce taranmış siyah saçları, koyu renk, duygusuz bakışları, ince, buz gibi yüzü Danitz’den çok farklıydı.
Az önceki Danitz aslında Meçhul Klein, Gehrman Sparrow’un ta kendisiydi.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.