Yukarı Çık




527   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   529 


           
Sabahın erken saatleriydi ve gökyüzü biraz aydınlanmıştı. Yine de sokakların çoğu karanlık ve sessizdi.

Klein, Danitz’in pelerininin yardımıyla gölgelere karışarak hızlıca hareket edebiliyordu. Etrafının grimsi-siyah ve transparan olduğunu, gerçekliğin bulanıklaştığını hissediyordu. Tüm sesler yıldızlı gökyüzünün derinliklerinden geliyormuş gibi, boş ve uzaktı.

Çok geçmeden, kırık taşlarla dolu boş bir sokağa ulaştı.

Böylece sonunda kollarında taşıdığı Çelik Maveti’yi ve Uçan Halı’yı yere atabilmişti. Maveti’nin Ruh Bedeni dağılmaya başlamadan ’gezdirme’ işini bitirmek istiyordu.

Uçan Halı’yı bir kenara ittikten sonra sol elini kaldırıp beş parmağını açarak hala sıcak olan cesede doğru uzandı.

Ürpertici Açlık orijinal görünümüne dönmüştü - insan derisinden yapılmış gibi görünen ince bir materyal.

O anda, Klein’ın avucunun içinde iki göz açıldı. Göz bebekleri, kanla boyanmış gibi kıpkırmızıydı.

Vooş!

Sokakta ürpertici bir rüzgar esti. Çelik Maveti’nin cesedinin etrafına yoğunlaşan rüzgar, hızla neredeyse saydam bir insan figürüne dönüştü. Çelik toplara benzeyen kıvırcık saçları ve kalın dudakları belli belirsiz ayırt etmek mümkündü.









Maveti’nin Ruh Bedeni anormal derecede acı dolu bir ifade takınmıştı, Ürpertici Açlık’ın çekim kuvvetine direnmek için elinden geleni yapıyordu. Ancak yine de gri-siyah ışık lekelerinin kabaran bir galaksi gibi bedeninden kopup saydam figürle birleşmesine engel olamıyordu.

Hayır!

Maveti sessiz bir çığlık attı, merhamet dilemek için çok geç kalmıştı. Bu nedenle şu anda yapabileceği tek şey, çaresizce insan derisine benzeyen eldivene kayıp boş bir parmağa yapışmak ve çevreyle bir dereceye kadar bağlantılı olan Beyonder özelliğini ortaya çıkarmaktı.

Bu bağlantı, Çelik Maveti’nin ruhunu ’gezdirirken’ hangi güçlerin kullanılabileceğini belirleyecekti. Belki bir, iki ya da üçten fazla güç olabilirdi. Klein’ın bunları belirleme şansı yoktu, bu durum tamamen rastgele gelişecekti.

Bu sırada Ürpertici Açlık’ın solgunluğu geçmeye, yeniden düz, siyah bir eldivene dönüşmeye başlamıştı.

Klein gözlerini kapatıp birkaç saniye değişimleri inceledikten sonra derince iç çekti.

Bu kez şansı fena değildi, ancak çok da iyi sayılmazdı.

Çelik Maveti’ye ait olan üç Beyonder gücü elde etmeyi başarmıştı, ancak çelik kadar sağlam beden; silahlara karşı dirençli, patlayıcılara karşı bağışık olan inatçı canlılık bu güçler arasında değildi.

Birincisi, kritik bir saldırı yapmamı sağlayan, yalnızca çevik bir dövüş tarzına sahip olmamdan gelen hatalarımı kapatan bir Zombi gücü. İkincisi buz alanında ustalık. Bir buz mızrağı yaratmam ya da doğrudan saldırı için kar fırtınası başlatmam mümkün olmasa da, zemini dondurabilir, havanın derecesini düşürebilir ve düşmanımın hareketini kısıtlayabilirim. Fiziksel temas olursa, düşmanın bedenini bile kaskatı kesip etinin ve kanının donmasını sağlayabilirim. Bu özellik, benim dövüş yeteneğimle mükemmel bir uyum içinde. Üçüncüsü de zombi kontrolü. Heh heh, artık kart oynayacak kimseyi bulamamak gibi bir derdim olmayacak... Klein birkaç saniye düşündükten sonra eğilip Maveti’nin üzerindeki eşyaları incelemeye başladı.

26 pound, 11 soli ve 8 peni... Mumlar, klipsler ve dikenli bir kırbaç gibi normal görünen tuhaf şeylerden oluşan bir koleksiyon...

Çelik Maveti’nin Gül Düşünce Okulu’nun bir üyesi ve arzularına düşkün insanlardan olduğunu göz önünde bulundurarak, Klein’ın bu tuhaflığın sebebini anlaması uzun sürmemişti. Diğer eşyaları bırakıp yalnızca parayı aldıktan sonra yere tükürdü.

Kurt Adamların doğaüstü iyileştirme güçleri var. Zombilerin çelik kadar sağlam bedenleri... İyileştirme için gereken ilaç ya da nesnelere ihtiyacı yoktu... Danitz’in de dediği gibi, Maveti’nin hiç mistik nesnesi yok... Doğru, zaten mistik nesneleri bulmak kolay değil. Ayrıca çoğunun da kusurları ve negatif etkileri var. İstese bile herkes bir mistik nesneye sahip olamıyor. Öncesinde, bir Hayalet, Zombi ve Kurt Adam’dan oluşan bir grupta yalnızca iki mistik nesne vardı - Kızıl Ay Halesi ve Biyolojik Zehir Şişesi... Klein hafifçe başını sallayarak cebinden katlanmış bir kağıt parçası çıkardı.

Sarı kağıdı açıp Çelik Maveti’nin yüzüne bıraktı.

Bu, üzerinde Maveti’nin portresinin olduğu ve başına konan ödülün bildirildiği ilandı.

Klein, eserinden memnun bir şekilde doğrulup tavus kuşu mavisi halının üstüne çıkarak cebinden bir kağıt figür çıkardı.

Pa!

Kolunu sallayarak havaya attığı kağıt figür hızla alev alıp küle dönüştü.

Kısa süre sonra, Klein da bir gölgeye dönüşüp yanına aldığı nesnelerle birlikte sokaktan kayboldu.

Cordoba Royale ise, iki ya da üç dakika sonra ekibinden birkaç kişiyle bu sokağa varmıştı. Ancak tek görebildiği soğuk bir esintinin aranıyor ilanını savurduğu ve Çelik Maveti’nin gözleri kocaman açık, çürümekte olan cesedi oldu.

Vooş. Birkaç saniye sonra, aranıyor ilanı yana doğru düştü.



Hedefinin izini kaybetmiş olan Cordoba ve ekibi sessizce Çelik’in bedenini alıp olay yerine geri döndü.

Cordoba, duygularını bastırıp bölgeyi inceleyen ekip üyelerine bakarak sordu, “Güneş inananı mı?“

Bu, hem piskoposluk için, hem de onun için en önemli soruydu.

Gerçeği oluşturmak için doğaüstü güçler kullanarak ipuçları bulmaktan sorumlu olan Manda Altındaki Cezalandırıcılar üyesi, Fırtına yolunu takip eden bir Beyonder değil, Okuyucu yolunun aynı zamanda Dedektif olarak da bilinen Dizi 7 Bilgi Bekçisi’ydi. Dedektif, amirine doğrudan cevap vermek yerine Maveti’nin cesedine yaklaşıp onu incelemeye başladı.

Bir süre sonra başını kaldırıp şöyle dedi, “Güneş’in inananı değil, muhtemelen bir mistik nesnenin güçlerini kullanıyordu.“

“Sebep?“ Cordoba’nın kaşları çatılmıştı.

“Et ve kandan gelen şeytani bir his var. Cesetlerden biri öyle bir tüketilmiş ki, geride yalnızca Beyonder özelliği ve nesneleri kalmış. Bir Güneş inananı olsa, mistik nesnelere sahip olsa bile böyle bir şey yapmazdı. Onlara göre, Gerçek Yaratıcı alanına ait şeyler kutsaldır ve derhal arındırma ya da mühürleme gerektirir. Bu nedenle bu tür nesnelerin gücünü kullanmayı tercih etmezler.“

Cordoba birkaç saniye düşündükten sonra hafifçe başını salladı, “Aurora Düzeni’nden biri olabilir mi?“

“Hayır, gerçek bir Gül Piskoposu ya da Çoban asla bu kadar kaba bir iş yapmazdı. Kesinlikle bedeni yanlarında götürür, olay yerini de temizlerlerdi. Cesedi olay yerinde parçalamazlardı. Bu hem zaman kaybı, hem de geride değerli olabilecek pek çok nesne kalıyor. Cesedin böyle aceleci bir şekilde tüketilmiş olması, işi negatif etkileri olan bir mistik nesnenin yaptığına işaret ediyor,“ dedi Bilgi Bekçisi sakin bir şekilde.

“Hem Güneş hem de Sırlar Dileyen alanlarının güçlerine sahip bir mistik nesne? Belki de Çoban Beyonder güçlerine sahip bir şey? Berg, senin çıkarımın ne?“ Bir diyakoz olan Cordoba elbette Çoban yolunu ve özelliklerini çok iyi biliyordu. Bilgi Bekçisi ise ekip içindeki konumu sayesinde konuya hakimdi. Ancak ekibin diğer üyelerinin bu konuya dair en ufak bir fikri yoktu.

Bilgi Bekçisi Berg ayağa kalktı.

“Bunların hepsi mümkün.“

“Şüpheli var mı?“ diye sordu Cordoba kısık sesle.

Berg başını iki yana salladı.

“Şimdilik hiç şüpheli yok.

Ancak bir şeyden eminiz. Kanlı Diken’i öldüren Yanan Danitz’di. Diğeri onun yardımcısıydı, en az bir Korsan Amiral kadar güçlü oldukça korkunç biri...“

“Korkunç biri...“ Cordoba’nın yüzünde kasvetli bir ifade belirdi. Ancak hemen sonrasında gözlerinde bir kıvılcım çaktı. “Edwina olabilir mi? O, daha önce gördüğü Beyonder güçlerini taklit edebiliyor!“

Bilgi Bekçisi Berg birkaç saniye sesiz kaldıktan sonra düşünceli bir şekilde başını salladı, “Bu olasılığı göz ardı edemeyiz, ancak istihbaratımız onun birkaç gün önce Sonia Adası yakınlarında olduğunu gösteriyor. Tabii... Ruh dünyasını kullanarak buraya seyahat edemiyorsa...“

Volta atmaya başlayan Cordoba birkaç saniye etrafa bakındıktan sonra başını kaldırdı, “Olay yerini halledin, yakınlarda oturanlar durumu fark etmesin.

Ben görev raporunu sunacağım, umarım daha etkili bilgiler elde ederiz.“

Bu olayda, dövüş gücü en az Dizi 5 seviyesinde olan güçlü birinin parmağı vardı. Bu nedenle Cordoba’nın duygularını bastırıp mantıklı kararları vermekten başka seçeneği yoktu.



Yaşlı Quinn’in evindeki taş kapılı bodrumda.

Alçak yatakta oturmuş sessizce masadaki mumlara bakan Alger’in görüşü aniden bulanıklaştı. Çok geçmeden gri sis tabakasını ve yüksek sandalyesinde oturan Aptal’ı gördü.

Aptal’ın aşağısında, ellerini birleştirmiş, başını eğmiş bir şekilde bir şeyler mırıldanan bulanık bir figür vardı, “Saygıdeğer Bay Aptal, olay başarılı bir şekilde sonuçlandı.“

Başarılı bir şekilde sonuçlandı ha? Çelik Maveti ve diğer Beyonderlara rağmen... Bay Dünya gerçekten de oldukça verimli. Sandığımdan daha güçlü çıktı. Bay Aptal’ın takipçilerinden de bu beklenirdi... Heh heh, belki de gelecek tarot toplantılarında daha fazla Beyonder özelliği satmak isteyecek... Mühürlü Eser 2-37’nin etkilerini nasıl atlattı acaba? Bay Aptal’ın takipçisi olmanın eşsizliği mi? Alger sessizce Bay Aptal’a teşekkür ettikten sonra küçük, metal bir şişe çıkarıp içindeki nane özünü kokladı.

Güçlü, rahatsız edici koku içine işlediğinde Alger’in zihni aniden alışılmadık derecede berraklaşmıştı.

Hemen sonrasında cebinden beyaz bir maske çıkarıp Dolunay Öz Yağı’nı üzerine döktü.

Maskeyi taktıktan sonra da ayağa kalkıp yavaşça ağır taş kapıya doğru yürüdü.

Bu sırada başka bir cebinden çıkardığı mühürlü metal kavanozun içinde bulunan tüpü eline aldı.

Taş kapının aralığından dışarı doğru sallandırdığı tüp, içindeki gazı sessizce gazı yaymaya başladı.

----------------------

Bu, Ay Emlyn’in verdiği Sanguine anestezi gazıydı!

Bu gaz güçlü insanları, güçlü bedenleri olan Dizi 9 Beyonderları ve bünyeleri zayıf olan Yüksek Dizi Beyonderları bile nakavt edebilirdi!

Yaşlı Quinn gaza direnebilecek olsa bile büyük ölçüde etki altında kalacaktı. Yardımcıları ve arkadaşlarına gelince, heh... Alger taş kapıya yaslanıp sabırla beklemeye başladı.









Gazın yaklaşık üçte biri yayıldığında, tüpü geri çekip kapağını kapattı.

Böylece Alger arkasını dönüp birkaç saniye dikkatle dinledi, sonunda istediği cevabı aldığında ise yüzünde hafif bir gülümseme belirdi.

Hemen aurasını bastırıp içinde sıkıştırdı.

Vücudundaki kasları aniden şişirip güçlü bir yumruk savurdu.

Öfkeli Darbe!

Bang!

Ağır taş kapının demir kilidi anında parçalanmış, kapı kendiliğinden açılmıştı.

Böylece Alger, yere yığılmış uyuyan figürlerin arasından geçip dışarı doğru ilerlemeye başladı.

Yazarın notu: Ürpertici Açlık’ın iki modu var, ’gezdirme’ ve ’yutma’. Gezdirme modunda ruhu ve Beyonder özelliğini hedef alıyor, yutma modunda ise et ve kanı.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


527   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   529