İstasyonun yakınında bulunan ve Tokai bölgesinin en büyük perakende alanına sahip olan Seibunkan Kitabevi Toyohashi Ana Şubesi, benim için bir alışkanlık mekanıydı.
Liseye başladığımdan beri, eve dönerken haftada üç kez uğramak rutinim haline geldi.
Bugün göz atmaya üçüncü kattan başlamaya karar verdim. Dolanırken, yeni çıkanlar bölümünde bir kitabın kapağına dikkatle bakan ufak tefek bir kız gördüm.
Bu, Edebiyat Kulübü üyesi ve benim gibi birinci sınıf öğrencisi olan Chika Komari. O da burada sık sık görülen, gizlice okuma alışkanlığıyla tanınan biri. Genellikle personelin dikkatinden kaçmak için omuzlarını kamburlaştırıp gizlice hareket ederdi ama bugün biraz daha dik duruyor gibi görünüyor.
“Komari, yine gizlice okuma günün mü? Biliyorsun, mangalar ambalajlı, açamazsın.“
Sesi her zamanki kadar keskin olsa da bugün yüzündeki ifadede alışılmadık bir özgüven vardı.
“Oldukça neşeli görünüyorsun. En sevdiğin serinin yeni cildi mi çıktı yoksa?“
“Heh… h-hehe… B-Bugün, b-ben her zamanki gibi değilim!“
Çantasını karıştırdı ve zafer kazanmışçasına tek bir kart çıkardı.
“A-Amcam bana 3.000 yenlik b-bir kitabevi h-hediye kartı verdi!“
“Ah, anlıyorum. Yani bugün bol keseden harcayacaksın, öyle mi?“
“H-Hayır… bugün değil. B-Bir şey a-almamaya karar verdim.“
“Ha? Neden?“
Ona şaşkın bir bakış attım ve Komari afallamış bir şekilde kafasını salladı.
“O-Onu istediğim zaman a-alabilirim… V-Ve bunu aklımda tutarak mağazada d-dolaşmak… e-eğlenceli.“
“Öyleyse zaten istediğin zaman alabilirsin, değil mi?“
“C-Cüzdanımda çok az nakit var… v-ve genellikle s-sadece harçlığımı a-aldığım günün ertesinde...“
Yani sonuçta alamıyor.
Düşününce, ben de kitaplarımı sınırlı harçlığımla alıyorum. Neyse ki yemek param olduğu için, kitaplara para biriktirmek adına yemekten kısıyorum. Ne zaman yeni bir cilt çıksa, alıp almamak konusunda saatlerce düşünürüm—
“Hey bak! Yeni <“Damotoyo“> cildi çıkmış!“
Teşhir masasında istiflenmiş mangalardan birini aldım. Komari, kapağına göz ucuyla bakarken kaşlarını çattı.
“D-Damo… toyo mu?“
“Hani şu Toyohashi hakkındaki yerel manga: <“Çünkü Toyohashi’yi Seviyorum, Anlasana!“>. Bak, hatta özel bir sergi bile hazırlamışlar.“
“B-Böyle bir şey mi v-varmış?“
Görünen o ki bugünkü seçimim belli oldu. İçinde bonus eşya olup olmadığını kontrol ederken kitabı kolumun altına sıkıştırdım.
“G-Gerçekten a-alacak mısın onu?“
Komari, gözlerinde sert bir bakışla bana baktı.
“Evet, alıyorum.“
Rahat bir tavırla cevap verdiğimde, Komari sinirle homurdanarak bana yaklaştı.
“B-Ben kendimi zor t-tutuyorum… s-sense tam önümde b-bir şey mi a-alacaksın?“
Bir dakika. Bir kitapçıda kitap aldığım için neden azar işitiyorum?
“Tamam, şöyle yapalım: Daha sonra sana ödünç veriyim. Anlaştık mı?“
“G-Gerçekten mi?!“
“Aniden neşesi yerine geldi ve hevesle rafa uzandı.“
“İ-İlk cildin var mı? Y-Yoksa onu da almalıyız .“
“Zaten bende var. Hey, beni itmesene.“
Beni kasaya doğru ittikçe, bunun kız kardeşim dışında birine ilk kez kitap ödünç vereceğim an olduğunu fark ettim.
Okul çıkışından sonra sıradan bir sahne daha.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.