Yukarı Çık




7.6   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   7.8 


           
https://i.pinimg.com/1200x/e3/78/ee/e378eeb31ab77dc179f42ec348971c28.jpg


Uzun zaman oldu. Ben Takibi Amamori.

2.Cilt’in çıkmasıyla birlikte, “Bu, kaybeden kahramanların yarasına tuz basmak değil mi?“ diyen sesler duydum. Ama sizin sayesinde yeniden buluşabiliyoruz.

Bu cilt, ilk ciltte duygularını ifade edemeyen tek kişi olan Lemon-chan’a odaklanıyor.

Genellikle anlatılmayan şey, kaybeden kahramanların ve kazanan kahramanların sonraki günlerinin hikayesi oluyor. Bunu sizinle paylaşabildiğim için mutluyum.

Önceki ciltte yalnızca kısa bir süreliğine gözüken Asagumo-san’a gelince, Imigimuru-sensei’nin çizimleri sayesinde bu sefer harika bir şekilde tasvir edildi.

Anlaması imkansız olan Shikiya-san da sessizce Nukumizu-kun’a yaklaşmaya başladı. Ürpertici, değil mi?

Son olarak, bu cildi size ulaştırma sürecinde çıkardığım sıkıntılar için editörüm Iwaasa-shi’den içtenlikle özür dilemeliyim.

Yayından hemen öncesine kadar, defalarca revizyondan geçirirken sabırla beni yönlendirdi ve bunun sonucunda ortaya çıkan gecikmeler yüzünden Imigimuru-sensei’yi de çok sıkışık bir programa sokarak sıkıntı yaşattım.

Böylesine zorlu koşullar altında emeği geçen herkese, harika bir cilt yaratılmasına yardımcı oldukları için en derin özürlerimi ve içten teşekkürlerimi sunuyorum.

Ve bir kez daha, 2. Cilt’in yayımlanabilmesi tamamen siz okuyucular sayesindedir.

Elbette, kitabı alan herkese minnettarım, ancak bir roman ancak okuyucunun zihninde canlandığında gerçekten hayat bulur.

Bir başka deyişle, siz okuyucular, Makeine Takımı’nın son üyesisiniz ve aynı zamanda onun rejisörüsünüz.

Takımda kalmaya ve Makeine’i ileride de desteklemeye devam etmeniz benim için bir onur olur.

Bir sonraki cilde geçebilme şansımız olursa, bu ikinci dönem olacak. Biraz daha olgunlaşan Nukumizu-kun ve kaybeden kahramanların hikayesinin bir sonraki bölümünü size ulaştırmayı umuyorum. Lütfen onların gençliklerini onlarla birlikte geçirmeye devam edin.

… Sezgileri kuvvetli bazılarınız çoktan fark etmişsinizdir: Bu sefer sonsöz için bana biraz fazladan yer verildi.

Bu yüzden, yakın zamandaki sağlık kontrolü sonuçlarımı anlatmayı ya da yaşımı yanlış hesapladığımı fark edip bir yaş gençleştiğimi (aslında öyle değil) söylemeyi düşündüm, ama bunu yazarken yarıda kendimi tuttum çünkü artık bir yetişkinim.

Bunun yerine, bir sonraki sayfayı ana hikayeye dahil edilememiş küçük bir ara sahneyi paylaşmak için kullanmak istiyorum.

Olay, 3. Bölüm’ün hemen sonrasında geçiyor. Ana olay örgüsüyle doğrudan bağlantılı değil, ama o sırada yaşanan küçük bir perde arkası anı...


*

Ekstra: -Küçük Kız Kardeşim Aslında “OO“ Olabilir-

Shinshiro’ya yapılan ani bir gecelik gezinin ardından, şimdi evimin ön kapısında duruyordum.

Dün ailemle düzgün bir şekilde iletişime geçmiştim ve sorunsuz bir şekilde dışarıda kalmama izin vermişlerdi. Ama yine de göğsümdeki huzursuzluk hala geçmemişti.

…Kaju.

Ne zaman geceyi dışarıda geçirsem inanılmaz derecede yalnız kalırdı. Ortaokul gezisine gittiğimde, peşime takılmaya bile çalışmış ve annem tarafından istasyonda önü kesilmek zorunda kalmıştı.

Dünden beri ondan hiç ses çıkmamış olması beni daha da endişelendiriyordu.

Derin bir nefes aldım ve gergin bir şekilde kapıyı açtım.

“Ben geldim…“

Sessizce mırıldanarak ayakkabılarımı çıkarmaya başladığımda, evin iç kısımlarından, önlüklü Kaju bana doğru koşarak geldi.

“Onii-sama! Hoş geldin!“

“Ah, evet… Geldim, Kaju.“

Hah. Oldukça neşeli görünüyor.

“Hadi, çabuk içeri gel! Akşam yemeği mi? Banyo mu? Yoksa belki de- bir dakika, Kaju’ya ne söyletmeye çalışıyorsun, Onii-sama!?“

Neşeli bir ifadeyle Kaju bana doğru uzandı ve iki eliyle yanaklarımı sıktı.

Şey… bu neşesinin sebebi ne?

“Neler oluyor, Kaju? Bahçede büyüyen bir mantar falan mı yedin?“

“Ah, Onii-sama, sürekli şaka yapıyorsun. Eğer çamaşırın varsa, Kaju senin için alır.“

“Ah, evet, sonra getiririm. Önce odamda üstümü değiştireceğim.“

“Tamam! Kaju da o sırada öğle yemeğini hazırlayacak!“

Kaju tıpış tıpış oturma odasına geri döndü.

…Neler oluyor?

Her neyse, hemen üstümü değiştirip sonra bu şüpheli derecede neşeli Kaju’yla nasıl başa çıkacağımı bulmalıyım.

Odaya döndüğümde ve tişörtümü çıkarmaya başladığımda, masamın üzerine dizilmiş bir şey gözüme çarptı.

“Light noveller…?“

Belki de Kaju’ya ödünç verdiğim ve geri getirilen romanlardır? Rastgele bir tanesine uzandım ama kapağı görünce donakaldım.

Bu benim gizli light novel zulamdı. Sorun ise başlıklarından kaynaklanıyordu.

<-Ben Küçük Kız Kardeşinim Diye Romantik Komedi Yapamayacağımı Kim Söyledi, Abi?->

<-Kardeşler Evlenebilir Diye Şaka Yaptım, Şimdi Kız Kardeşim Garip Davranıyor->

<-Küçük Kız Kardeşim Tarafından Şımartılsam Sorun Olur mu?->

<-Kız Kardeşimle Kan Bağımız Yok Gibi Geliyor Ama Araştırmamaya Karar Verdim->

<-Kız Kardeşim Biraz Tehlikeli Gibi->

…Evet. Bunlar, Kaju’nun görüp de yanlış fikirlere kapılmasın diye çekmece arkasına özenle sakladığım, kız kardeş temalı light novellarım.

Savunmam şu: Bunları sadece “Yükselen Light Novel Ödülleri’nde“ yer aldıkları için almıştım ve tesadüfen kız kardeş temalıydılar. Hepsi bu. Yemin ederim. Lütfen inanın bana.

Peki ama neden—

“Neden masanın üzerinde sıralanmışlar…?“

Kamuflajımın mükemmel olduğuna emindim. Titreyen elimle kitaplardan birini aldığımda başka bir şey daha fark ettim. Üzerlerinde onlarca yapışkanlı renkli not kağıtları vardı.

Hangi tür sahneler işaretlenmişti acaba?

Tereddütle birini açmaya çalışırken, arkamda bir varlık hissettim ve panik içinde arkasına döndüm.

“Kaju!?“

Bir şekilde açılmış olan kapıda, tatlı tatlı gülümseyen Kaju duruyordu.

“…Onii-sama, öğle yemeği hazır.“

“Ah, tamam, hemen geliyorum.“

Kitabı masaya geri koydum ve paniğimi gizlemeye çalışarak Kaju’yu takip edip oturma odasına geçtim.

…Bunu yemekten sonra düşüneceğim.

Şimdiki önceliğim, bunları bir dahaki sefere kesinlikle bulamayacağı bir yere saklamak—

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


7.6   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   7.8