Yukarı Çık




57   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   59 

           
Bölüm 58 - En İyi Uyum Sağlayan Hayatta Kalır
— Çeviri: Raban —

Günler sonra, Sunny ölü bir Kıskaçlı Avcı’nın tepesinde oturmuş, yüzüne sıçrayan mavi kanı ağır ağır temizliyordu.

[Gölgen güçleniyor.]

Kılıcı hala yaratığın kitin zırhının arasına saplanmıştı, canavarın bedeni birkaç kez titredikten sonra hareketsiz kaldı.

Biraz gerisinde, kırılan kabukların sesi Nephis’in çoktan ölü canavarlardan Ruh Parçacıklarını çıkarmaya başladığını söylüyordu. Onlarca savaştan sonra, ikisi de artık tam anlamıyla birer ölüm makinesine dönüşmüştü.

Sunny etrafına göz gezdirip katliamın yaşandığı açıklığı değerlendiriyordu.

İki kızıl mercan duvarının arasındaki dar yol, cesetlerle doluydu. Aslında, planları birkaç gündür onları takip eden Kıskaçlı Muhafız’ı bu dar geçide çekip kendi boyutunu ona karşı kullanmaktı. Fakat savaş sırasında işler karışmıştı.

Muhafızla olan savaşın sebep olduğu gürültüye hem Kıskaçlı Avcılar hem de bu bölgedeki Kıskaçlılarla savaş halinde olan garip kırkayak benzeri yaratıklar gelmişti. Ortaya çıkan kaosta Sunny ve Nephis, iki yaratık grubu arasındaki düşmanlığı kendi lehlerine çevirdiler — ve savaşın sonunda sağ kalan onlardı.

Biraz ileride Yankı, Kıskaçlı Muhafız’ın cesedini parçalıyordu. Kaybettiği kolu çoktan yeniden çıkmıştı. Şimdi yeni kıskacıyla canavarın etinden parçalar koparıyor ve kindarca yutuyordu.

Teknik olarak, bir Yankı’nın açlık hissetmemesi gerekiyordu. Ancak bu yaratık, o fırtınalı gece de savaştıkları devasa, oraklı katilden sonra Muhafızlara karşı kin gütmeye başlamış gibiydi.

Kayalık adadan ayrılmalarının üzerinden iki hafta geçmişti. Bu sürede birçok şey değişmiş, ama bazı şeyler de aynı kalmıştı.

Bir yüksek noktadan diğerine geçerek batıya doğru yol alıyorlardı. Cassie Yankı’nın sırtında yolculuk ettiği için grubun hızı epey artmıştı. Yine de, her zaman bir sonraki hedeflerine varmadan önce yolları keşfediyorlardı, böylece bütün gün sürecek arayışlara girişmiyorlardı.

Bu sayede yeni bir fırtınaya yakalanma riskini en aza indirmiş oluyorlardı — çünkü bir sonraki noktaya ya zamanında ulaşıyorlar, ya da vakitlice geri dönüyorlardı.

Labirentte ilerleme biçimleri de değişmişti. Daha önce Nephis ve Sunny, Kıskaçlı Avcılar’dan kaçınmaya çalışıyor, onlarla yalnızca mecbur kalınca savaşıyorlardı. Fakat Kıskaçlı Muhafız’la yaptıkları o savaş, güçlenmeye ne kadar muhtaç olduklarını onlara acı şekilde göstermişti.

Bu yüzden, artık Kıskaçlı ne varsa avlıyorlardı. Tamamen yalnız dolaşanları ya da en fazla üçlü grupları hedef alıyorlardı. İki Uyuyanın, Uyanmış Kabus Yaratıkları’nı bilerek ve isteyerek avlaması çılgınlıktı belki ama bir şekilde işe yarıyordu.

Nephis’in dediği gibi, ikisi de anormaldi.

Yıldızışığı Lejyon Zırhı’yla Değişen Yıldız, her zamanki gibi korkunç bir savaşçıydı ama şimdi gücünün gerçek sınırlarını gösterebiliyordu. Tam anlamıyla bir bela olmuştu. Gümüş kılıcı sanki kendi iradesiyle hareket ediyormuş gibiydi. Beyaz zırhlı uzun kız her göründüğünde, gök renginde kan nehirleri akıyordu.

Üstelik Nephis, tükettiği her Ruh Parçacığı’yla biraz daha güçleniyordu. Her artış küçük olsa da, onlarca parça bir araya geldiğinde fark da hissedilir olmuştu. Yavaş yavaş insan sınırlarının zirvesiyle doğaüstü gücün eşiği arasındaki çizgiye yaklaşıyordu.

Sunny için de benzer bir durum geçerliydi, ama onun gücü büyük ölçüde gölgesini ne kadar iyi kullanabildiğine bağlıydı. Rüya Diyarı’nın zorlukları yüzünden o da hem bedenen hem de ruhen güçlenmişti fakat hala tam potansiyeline ulaşmaktan uzaktı.

Nephis Ruh Parçacıklarıyla güç kazanırken, Sunny de Gölge Parçacıkları biriktiriyordu. Elbette her seferinde Sunny öldürmediği için Nephis’inki kadar çok parçacık toplayamıyordu, ama Nephis parçacıkları Cassie’yle paylaşırken, Sunny’nin öyle bir derdi yoktu.

Sonuç olarak, ilerleme hızları aşağı yukarı eşitti.

Ama güç birikimi, savaş kabiliyetlerindeki bu büyük sıçramanın tek sebebi değildi.

Sunny’nin yetenekleri ve savaş sezgisi de gözle görülür bir biçimde gelişiyordu. Kılıç tanrıçası Nephis’in gözetiminde, kılıç kullanmanın inceliklerini hızla öğreniyordu.

Sonra, öğrendiklerini her gün ölümüne süren savaşlarda sınıyordu. Bu acımasız gerçeklik iyi ya da kötü fark etmez, bir savaşçı için en iyi eğitim alanıydı. Hata yapmaya yer yoktu çünkü yapılan tek bir hata muhtemelen son hata olacaktı.

Gerçek bir dövüş, bin saatlik eğitimden daha değerliydi. Deneyimle bilgi kazanıyor, berraklık kazandıkça da bu bilgiyi anlayış, kavrayış tohumuna dönüştürüyordu.

Ama tüm bu gelişmelerin ötesinde, güçlerinin bu kadar artmasının asıl nedeni bambaşkaydı.

Bu neden — aynı zamanda Sunny’yi en çok şaşırtan — takım çalışmasıydı.

Uzun süre yan yana savaşınca, Nephis ve Sunny arasında sözsüz işleyen bir uyum doğmuştu. Artık birbirlerine bile bakmadan hareket ediyor, saldırılarını ve savunmalarını kusursuzca koordine ederek en iyi savaşı ortaya koyuyorlardı.

Bu uyumun önemi ölçülemezdi. Doğru işbirliğiyle, sanki sayıları iki katına çıkmış gibiydi. Etkisi anında ve eziciydi — tabii savaşacakları yaratıkları dikkatle seçtikleri sürece. Bu birliktelik gerçek manada keyifliydi.

Tüm bunlar bir araya geldiğinde, grupları bir zamanlar kaybolmuş üç çocuktan, iyi donanımlı, deneyimli ve savaşın zorluklarıyla bilenmiş bir birliğe dönüşmüştü.

Cassie bile güçleniyordu. Ruh Parçacıkları’ndan aldığı güç artışının yanı sıra, engeliyle yaşamayı ve işe yarar şeyler yapmayı yavaşta olsa öğreniyordu.

Sonuçta, görme yetisini kaybedeli iki ay bile olmamıştı. Cassie hala durumuna adapte oluyordu ve koşullar göz önüne alındığında inanılmaz bir iş çıkarıyordu.

Hala canavarlarla savaşmalarına yardım edemiyordu tabii, ancak onunla ilgilenmenin zorluğu giderek hafifliyordu. Sunny de buna alışmıştı, hatta kör kıza göz kulak olmayı sakinleştirici, huzur verici bir eylem olarak görmeye başlamıştı.

İnsan kalesine ulaşma fikri, artık eskisi kadar imkânsız gelmiyordu.

Sunny artık her geçen gün daha da yaklaştıklarını hissediyordu.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.

57   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   59