Kael’in eski bir yaşamından kopup gelen puslu bir anı—
> “...Hı, demek Sunlight ha… İnanıyorum ki güneş, ne olursa olsun her sabah yeniden doğduğu gibi, sen de insanlara asla sönmeyen bir ışık kaynağı olmuşsundur…”
—————————————————————
...
Aradan geçen 6 ay sonunda takvim Haziran’a ulaşmıştı. Kael artık 3,5 yaşındaydı.
> “Acaba ailem beni özlemiş midir…” diye geçirdi içinden Kael.
Bu düşünceler zihninde dolaşırken bir an bile tereddüt etmeden kendisini evine ışınladı.
Her zamanki gibi dönmüştü… ve ailesi de onu her zamanki sıcaklıkla karşıladı. Tek fark, Syr’in kapıda onu beklemeyişiydi. Muhtemelen hâlâ yetimhanedeydi.
> “Anne, baba… nasılsınız? Bensizlik zor muydu?”
Annem hemen yanıma geldi ve sıkıca sarıldı. Ardından her zamanki o şefkatli, yumuşak sesiyle konuştu.
> “Hıh! Hem beni yarım yıldır bırakıp gidiyorsun, hem de döner dönmez şaka mı yapıyorsun? Şu anda çok kızgınım~!”
Babam ise ağır adımlarla bana yaklaştı, bakışları hafif gururlu, hafif meraklıydı.
> “Oldukça güçlenmişe benziyorsun, Kael… Ben de Efsanevi kademeye ulaştığımda birlikte Liones ailesine gidelim. Eminim ki ikimizi kimse durduramaz.”
Babamın sözlerinden sonra annemin ifadesi anında soldu.
> “...Gerçekten onlarla ilgilenmek zorunda mısınız?” diye sordu annem hafif titreyen bir sesle.
> “Neden bahsediyorsun anne? Sana yaptıklarından sonra, oradaki herkes ölümü hak ediyor. Ve sen söylemeden ben söyleyeyim… Ölmesi gerekmeyenleri öldürmeyiz, merak etme.”
Sözlerimi duyunca annem önce bize, sonra yere baktı. Belli ki ne kadar korksa, ne kadar endişelense de… bizi durduramayacağını anlamıştı. Liones ailesine gidilecekti—bu kesindi.
> “...Peki… ama fazla ileri gitmeyin.” Ardından babama döndü ve yüzüne hafif bir tebessüm yerleşti. “Sonuçta sinirlenirsem… daha fazla ‘bebek’ yapmana izin vermeyebilirim, canım~”
Normalde soğuk ifadesini hiç bozmayan babam bir anda irkildi. Demek ki… annem babamı düşündüğümden daha kolay kontrol edebiliyordu.
...
Kael ailesiyle geçireceği bir haftayı düşünürken içten içe huzur doluydu. Uzun zamandır zorlu eğitimler ve güç gelişimleriyle boğuşuyordu; bu kısa mola ona iyi gelecekti.
İlk gün ailece birlikte vakit geçirdiler. Maria—annesinin, Kael yokken her zamanki gibi hazırladığı hafif tatlı kokularla ev doluydu. Babası Carlos ise, Kael’in güç seviyesini merak edip duruyordu ama bu sefer konuşmak yerine sadece gözlemlemekle yetindi.
Akşam olduğunda, Kael odasına çekildiğinde derin bir nefes aldı. “Burası… burası gerçekten evim,” diye düşündü.
Ertesi sabah erkenden uyandı ve artık yapması gerekeni hatırladı: Syr hâlâ yetimhanedeydi.
Hızlıca hazırlandı ve annesine haber verdi.
> “Anne, Syr’i almaya gidiyorum. Sonra biraz dolaşırız, olur mu?”
> “Tamam canım, ama dönüşte öğle yemeğini birlikte yiyeceğiz. Çok oyalanma tamam mı?”
Kael hafifçe gülümsedi.
> “Tamam.”
Bir anda ortadan kayboldu ve kendini yetimhanenin girişinde buldu.
Yetimhane binası hâlâ eski ve tanıdık görünüyordu. Bahçedeki birkaç çocuk oynuyor, birkaçı da Kael’in bir anda belirmesine şaşkın şaşkın bakıyordu.
Kapı açıldı ve yetimhane müdürü Kael’i tanıdığı an yüzü aydınlandı.
> “Oh! Kael… yine geldin. Syr seni bekliyordu.”
> “Onu görmeye geldim.”
İçeri adım attığında Syr zaten merdivenlerden koşarak iniyordu. Gözleri dolmuş gibi ama mutlu görünüyordu.
> “Kael!.. gerçekten geldin!”
> “Seni almaya geldim. Eve dönüyoruz.”
Syr hiç tereddüt etmeden ona sarıldı. Son altı ayın izleri gözlerinden okunuyordu.
Kael onun başını okşadı.
> “Artık yalnız değilsin, tamam mı?”
> “Tamam…”
Eve dönünce annesi Syr’i büyük bir sıcaklıkla karşıladı. Öğle yemeği birlikte yenildi, sohbet edildi, gülündü. Uzun zamandır eksik olan aile duygusu o gün yeniden tamamlanmış gibiydi.
Haftanın geri kalan günlerinde Kael zamanını ailesiyle,Syr ile ve diğer kızlarla geçirmeyi planlıyordu.
Kael’in içindeki ağır intikam duygusu bile bu günler boyunca hafifledi. Hiçbir şey unutmamıştı… ama artık biraz daha huzurluydu.
...
Kael, Syr ve ailesi kapıda vedalaştı.
> “Anne, baba… biz eğitim için gidiyoruz. Bir süre daha gelemeyebilirim.”
> “Dikkat et kendine,” dedi annesi.
> “Gücünü artır ama kendini dağıtma,” diye ekledi babası.
Kael, Syr’in elini tuttu.
> “Hazır mısın?”
> “Evet!”
Ardından tek bir adım attılar ve bir anda eğitim alanına ışınlandılar.
Celset, Nimara ve Elaria, Kael’in döndüğünü görür görmez gülümsediler.
> “Hoş geldiniz!” dedi Nimara enerjik bir şekilde.
> “Seni baya bekledik,” diye ekledi Elaria hafif bir sırıtışla.
>“Seni uzun zamandır göremedik, Kael” dedi Celeste güzel bir gülümseme ile.
Kael derin bir nefes aldı. Rahat geçen günler artık geride kalmıştı.
> “Hadi başlayalım. Bu sefer daha hızlı ilerleyeceğiz.”
Ve böylece Kael, Syr, Celeste, Nimara ve Elaria… yeniden yoğun eğitimin içine adım attı.
Kael tüm ekibi gözleriyle tarttı. Celeste, Nimara ve Elaria kendi çalışmalarına hazırlanırken Syr sessizce onu izliyordu. Kael onun yanına yürüdü.
> “Syr, sen benimle gel.”
Syr hemen toparlanıp Kael’in peşine takıldı. Önceki eğitimlerinde nefes kontrolü, aura sabitleme ve temel iç enerji döngülerini zaten öğrenmişti. Kael bunu biliyordu — bu yüzden ona daha gelişmiş bir çalışma verecekti.
Kael küçük bir alan belirledi ve elini yere koydu. Toprak hafifçe titredi, dar bir halka şeklinde aura çizildi.
> “Syr, bugün döngünü genişletmeyi öğreneceksin.”
Syr gözlerini kırpıştırdı.
> “Genişletmek mi? Ama önceki sefer daraltmayı öğrenmem gerektiğini söylemiştin.”
> “Evet. Çünkü daraltmayı bilmeden genişletirsen dağılır. Şimdi kontrolün daha iyi. Bu aşamayı kaldırabilirsin.”
Syr’in gözleri hafif parladı. Bu onun için “küçük” bir aşama değil, ciddi bir ilerlemeydi.
Kael devam etti:
> “Ayağının altındaki halka, senin mevcut aura menzilin. Hedefin… bunu iki katına çıkarmak.”
Syr derin bir nefes aldı.
> “Tamam. Deneyeceğim.”
Kael başını sallayıp geri çekildi.
> “Unutma — güç değil, akış. Basınç değil, uyum.”
Syr gözlerini kapattı ve içindeki enerjiyi dışarı doğru yönlendirmeye başladı. Önceden sadece avuç içi kadar titreşim üretebiliyorken şimdi etrafındaki aura yavaşça yayılıyordu.
Zorlansa da geri adım atmıyordu.
Kael onu izlerken hafifçe gülümsedi.
“Öncekine göre çok daha dengeli… iyi gidiyor.”
Nimara, Kael’in verdiği talimatla enerjisini yavaşlatmaya çalışıyordu. İlk başta zorlandığı belli oluyordu.
> “Ugh… Benim aura hep hızlı akıyor, bunu durdurmak çok zor Kael!”
Kael yanına geldi.
> “Durmak zorunda değil — sadece ‘sessiz’ akmalı. Rüzgâr durmaz, ama esintiye dönüşebilir.”
Elini Nimara’nın omzuna koydu ve akışı stabilize etti. Nimara’nın aurası bir anda daha pürüzsüz aktı.
> “Ah..! Bu çok daha… hafif.”
> “İşte bunu hissetmeyi öğren. Bugün yapacağın tek iş bu.”
Elaria, Kael’in gösterdiği gibi aura alanını küçültmeye çalışıyordu. Kael’in yanına döndüğünü görünce hafif bir gülümseme attı.
> “Bak Kael… sanırım başardım.”
Kael yaklaştı, elini çemberin kenarına doğru tuttu. Aura gerçekten daha yoğun hâle gelmişti.
> “Güzel. Şimdi onu sabitle. 10 saniye boyunca bozulmadan tutabilirsen… bir sonraki aşamaya geçeceğiz.”
Elaria’nın gözleri hedefe kilitlendi.
> “Sadece 10 saniye öyle mi? O halde bu iş bende.”
Öğrenciler çalışırken Kael kendi merkezine döndü. O da boşa durmayacaktı.
Gözlerini kapadı, aura alanını genişletti.
Bir anda zeminde hafif bir dalgalanma oluştu. Sanki görünmez bir basınç yayıldı.
Elaria istemsizce irkildi.
> “Yine… yükseliyor bu çocuk…”
Nimara bile duyduğu titreşimle başını kaldırdı.
Celeste ise hayranlıkla bakakaldı, gerçekten saygı duyulası biri, diye geçirdi aklından.
Syr ise gözlerini açmadan konuştu:
> “Bu… Kael’in enerjisi mi? Öncekine göre.. Çok… çok daha güçlü…”
Kael gözlerini açtı, aura basıncı bir anda kayboldu.
> “Tamam. Şimdi hepiniz durun ve toparlanın.”
Kızlar yavaşça yanına geldi.
Kael onları süzdü ve memnun şekilde başını salladı.
> “Bugünlük iyi ilerlediniz. Yarın daha zor bir aşamaya geçeceğiz.”
Nimara nefes nefese:
> “Daha zor mu?!”
Elaria kaşını kaldırdı:
> “Bizi öldürmeye mi çalışıyorsun?”
Syr ise küçük bir gülümsemeyle:
> “Ben hazırım…”
Celeste, Nimara ve Elaria aynı anda ona döndü.
> “HAA?!”
Kael dördünede bakıp sakin sesle konuştu.
> “Bu sadece başlangıç. Hepiniz… çok daha ileri gideceksiniz.”
Ve böylece, Kael’in ekibi bir kez daha güçlenme yoluna adım attı.
———○ Yetenekler ○——— + 『Sonsuzluk ve Aşk』(Üstün Sonsuzluk) 『İmparatorun Kılıç Ustalığı』(???) 『İmparatorun Kılıç Niyeti』(Düşük Düzey) 『Kılıç Niyeti ve Element Harmanı』(Süper Nadir) 『Kılıç Dahisi』(Nadir - (Super Nadir)) 『Meleğin Dokunuşu』(Nadir』 ]
>“Gelişimim gerçektende oldukça iyi ve hızlı bir şekilde güçlenmeye devam ediyorum, çoktan 13 adet elementde tam ustalığa ulaştım, artık yapmam gereken tek şey elementleri, ’Konsepte’ doğru geliştimek.”
...
Bölüm Sonu
Yazar Notu: Yeni yaratılan 3 beceri için ’Uzay, yaşam ve ölüm’ için bir açıklama yapmadım ve bencede gerek yok.
•Yorum yapmayı
•Tepki bırakmayı, unutmayın!
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.