Yukarı Çık




44   Önceki Bölüm 

           
45.Bölüm - Ruhsal Baskı

—————————————————————

> “…Ve Celeste… kendini asla küçümseme.”

Bunu sadece kendi kendine mırıldandı.
Söylediğini kimse duymadı.

Kapıyı kapatarak meditasyon hâline geri döndü.
Kalbi sakince atıyordu—ama hafif bir sıcaklık orada kalmıştı.

—————————————————————

...

Celeste ve Syr’in konuşması bittikten sonra herkes yavaş yavaş evlerine döndü ve geceyi kendi işlerine ayırdılar. Kimisi becerilerini düzenledi, kimisi kalan meditasyon sürelerini tamamladı, kimisi de yarınki antrenman için zihnini hazırladı.

Ertesi sabah…
Güneş henüz tam yükselmemişken bile evin içinde hafif bir telaş vardı. Kahvaltılar edildi, ufak tefek işler halledildi ve herkes belirlenen noktada buluşmak üzere dışarı çıktı.

Toplanma yerinde ilk gelen Kael olmuştu.
Üzerinde her zamanki sade kıyafetleri vardı ama enerjisi…
Her zamanki gibi parlak ve temizdi.

Az sonra kızlar da sırayla geldi; gülümsemeleri sanki dünü hissettiriyordu. Henry ise birkaç dakika sonra yetişti, ama adımlarında alışılmadık bir hafiflik vardı.

Kael gülümseyerek elini kaldırdı:

> “Hepinize günaydın kızlar… ve sanada günaydın ihtiyar Henry.”

Kızlar aynı anda:

> “Sanada günaydın Kael!”

Henry ise hayranlıkla:

> “…Günaydın Kael.”

Kael ona doğru baktığında Henry istemsizce Kael’in çevresindeki o saf, sıcak, rahatlatıcı enerji dalgasını fark etti.
Kael’in aurası, birçok Element absorbe ettiğinden beri çok daha güçlüydü ve çok daha net hissediliyordu.

‘Ne kadarda saf, sıcak ve güzel bir enerji…’
diye düşündü Henry.
Onu gördüğünde hâlâ hafif bir saygı titremesi duyuyordu.

Kael, grubun hepsine bakıp içten bir gülümseme ile konuştu:

> “Hazırsanız bugün biraz daha derine ineceğiz. Dünkü ufak antrenman hepinizin seviyesini biraz artırdı… ama bugün Elementlerin gerçek sınırlarını hissedeceksiniz.”

Celeste, bu sözleri duyunca istemsizce nefesini tuttu.
Kael’e bakışı fark edilmeyecek kadar hızlıydı ama Syr içten içe gülümsedi; dün konuşulan şeyler Celeste’nin içini açmıştı ve artık kaçmak yerine dikkatle duruyordu.

Elaria hafifçe gerindi:

> “Dünkü Konsept tartışmasında sonra açıkcası merak ediyorum. Elementlerim ne kadar ileri gidebilir?”

Nimara ise alaycı bir sırıtışla:

> “Kael bize yeni bir şey hazırladığında sonuçlar her zaman şaşırtıyor. Umarım bugün de kendimize gelmemiz bir kaç saat sürmez.”

Kael hafif bir kahkaha attı:

> “Bugün sadece Elementleri, Konsepte yükseltmeyi çalışmayacağız. Aynı zamanda ruhsal dayanıklılığınızı da ölçmek istiyorum. Çünkü gerçek güç… yalnızca elementten gelmez.”

Syr merakla:

> “Ruhsal dayanıklılık derken…?”

Kael, parmağını şıklattı.

Bir anda çevrelerinde ince gümüşi bir titreşim dalgası belirdi.
Boşluk Elementi’nin alan titreşimi…
Zeminle hava arasında, gerçeklik ile sessizlik arasında gezinen bir frekans.

Kızlar istemsizce bir adım geri çekildi.

> “Bu… Boşluk Alanı’nın saf titreşimi.”
dedi Elaria, gözleri büyürken.

Kael başını salladı.

> “Evet. Dün bunu stabilize ettim. Bugün sizi tek tek içeri alacağım. Her biriniz için alanı farklı titreşimlere ayarlayacağım.”

Celeste endişeyle yutkundu:

> “Bu… acıtır mı?”

Kael ona doğru gülümseyerek:

> “Belki...” dedi.

Syr, Nimara, Elaria ve Celeste, Kael’in dediklerinden sonra alınlarından olmayan teri sildiler ve biraz endişelendiler.

Kael devam etti:

> “Element güçleriniz büyüyor, fakat bunu destekleyecek ruhsal ve fiziksel bütünlükde denge olmazsa ilerlemeniz dağılır. Bugün bunu güçlendireceğiz.”

Henry, Kael’e merakla sordu:

> “Ben de girecek miyim Kael?”

Kael gülümsedi:

> “Elbette. Belki sen diğerlerinden daha güçlü olabilirsin ama bu çalışmada çok şey öğrenirsin.”

Henry sadece gülümseyip onayladı, normalde diğerlerine –Konspeti, anlatması gerekirdi.. ama şimdi test edilen kişi oldu.

...

Boşluk Alanı – İlk Deneme

Kael avucunu yana doğru açtı ve Boşluk Alanı yavaşça genişleyip sabitlendi.
Alan siyah değildi—tam tersine renksiz bir gümüş sise benziyordu. Her şey flu görünüyordu ama aynı zamanda aşırı berrak.

Kael ilk hedefi belirledi:

> “Nimara. Sen başla.”

Nimara alana adım atar atmaz hafifçe irkildi; omuzlarından bir yük alınmış gibi hissetti ama aynı anda içindeki bastırılmış öfkenin hafif bir kıpırtısını da duydu.

> “Bu ne böyle… ruhuma bir baskı yapılıyormuş gibi”

Kael başını salladı:

> “Doğru hissettin. Boşluk, ruhuna baskı uygulayıp, dahada güçlenmesini sağlar. Korkma, sadece devam et.”

Her dalga Nimara’nın element yakınlıklarını tek tek çekip ortaya çıkarıyor, zayıf noktalarını gösteriyordu.

Nimara şaşkınlıkla:

> “B-bu… önceden yaptığımız antrenmanlar ile aynı değil. Bu tamamen başka bir şey!”

> “Elbette.”
dedi Kael sakince.

> “Element Alanları size elementin yapısını anlatır. Boşluk Alanı ise sizin yapınızı…”

Nimara’nın gözleri genişledi.

> “Bu alan.. bizim sınırlarımızı zorluyor!”

Kael gülümsedi:

> “Tıpkı ben gibi.”

Nimara alanın dışına çıkarken dizleri hafifçe titriyordu.
Ama yüzünde tamamen yeni bir anlayış vardı.

> “Bu… delilik Kael. İnanılmaz bir şey yaptın.”

...

Sıradaki – Elaria

Elaria alana girdiğinde hava titreşti. Ateş elemntini kendi etrafında görünmez bir kalkan oluşturdu ama Boşluk Alanı bunu hemen bastırdı.

Kael izledi.

Elaria’nın gözleri büyüdü:

> “…Burada Ateş elementi yok gibi hissediyorum.”

> “Doğru.”
dedi Kael.

> “Ateş senin bir parçan değil. Sadece yönlendirdiğin bir yapı. Ve boşlukta ise, boşluktan başka element bulunamaz ama ateş elementini kullanarak güç, kullanmak yerine, vücuduna kazınmış bir fikiri kullanmayı başarabilirsen. Ateş Konseptine dahada yakınlaşabilirsin.”

Elaria’nın nefesi kesildi.

> “Ben… Ateş Konsepti’ne böyle yaklaşabileceğimi hiç düşünmemiştim.”

...

Syr ve Henry

Syr alana girdiğinde Boşluk titreşimi adeta genişledi; sanki Syr’in zihni zaten açıkmış gibi alan onu kolayca kabul etti.

Kael hafifçe mırıldandı:

> “Beklediğim gibi… zihinsel bütünlüğün çok yüksek.”

Syr gülümsedi:

> “Bu bile yetmez, değil mi?”

> “Henüz.”

Henry ise alana girdiğinde yüzüne saf bir şaşkınlık yerleşti.

> “Hiç beklemiyordum Kael, bir element alanını böyle üst seviye bir şekilde kontrol etmeni...”

Kael gülümseyerek başını salladı.

> “Teşekkür ederim Henry, elimden geldiğince gelişmeye ve güçlenmeye çalışıyorum.” dedi mahcup bir şekilde.

Henry gülümsedi ve devam etti

> “Ama senden rica etsem.. ruhsal baskıyı biraz arttırabilir misin, sonuçta burada 1 yıl kalsam bile ilerleme pek etkili olmaz.” dedi

Sonra ise Kael, Henry’nin kullandığı boşluk alanının etkisini 100× arttırdı.

Henry:

> “ (^_^;) ”
...

Ve Sonunda: Celeste

Boşluk hafifçe bir dalga yaydı.
Celeste derin bir nefes aldı.

Syr ona destek olsun diye yanağına hafifçe dokundu:

> “Hazırsın.”

Celeste adım attı.

Kael ona karşı hiçbir şey yapmadı.
Alan titreşimlerini değiştirmedi, baskı uygulamadı.
Boşluk Alanı Celeste’nin kendi iç titreşimiyle uyumlanana dek bekledi.

Sonra…

Celeste’nin kalbi hızlandı.
Boğazı düğümlendi.

> “…Burası çok… sessiz.”

Kael’in sesi yumuşak ama netti:

> “Sessizlik… korkutucu olabilir. Çünkü insan kendi sesini duyar.”

Celeste titredi:

> “Ben… ben…”

Boşluk Alanı onun içindeki gizli duygu düğümlerine hafifçe dokundu.
Yetersizlik hissi.
Korku.
İstek.
Ama en çok… kendini geride tutma alışkanlığı.

Gözleri hafifçe parladı—ama bu bir ağlama değil, fark edişti.

Kael bir adım yaklaştı.
Elini ona doğru uzatmadı, temas etmedi.

Ama sesi, Boşluk’un içinde kristal gibi çınladı:

> “Celeste. Dün söylediklerini duydum.”

Celeste’nin nefesi kesildi.

Syr ve diğerleri şaşkınlıkla baktı; Kael’in bunu söylemesini beklemiyorlardı.

Kael, gözlerini Celeste’nin gözlerinden ayırmadan devam etti:

> “Ve… seni anlıyorum.”

Celeste dudaklarını araladı ama konuşamadı.

Kael yavaşça:

> “Sana hiçbir şeyi borç gibi vermedim. Sana değer verdiğim için verdim. Ve sen… kendini küçümseyerek bunu reddediyorsun.”

Celeste’nin gözlerinden yaş süzüldü.

Kael’in sesi hiç sertleşmedi; aksine daha da yumuşadı.

> “Sen güç için değil… kalbin için yanımdasın. Bu benim için yeterli. Yani… layık olup olmamak gibi bir şey yok.”

Celeste iki elini göğsüne bastırdı. Sanki içindeki ağır düğüm çözülüyordu.

Kael son cümleyi ise sadece ona duyuracak kadar alçak sesle söyledi:

> “İstersen bir adım atarsın. Ben de karşılık veririm. Ama atmıyorsan seni zorlamam. Sadece… kendini küçümseme.”

Celeste gözyaşlarını sildi…
Ve hayatında ilk kez gerçekten rahat bir nefes aldı.

Boşluk Alanı çevresinde titreşerek onu kabul etti.
Onu bastırmadı, onu sınamadı—onu tamamladı.

Celeste dışarı çıktığında gözleri hafiften kızarmıştı ama yüzünde…
Kael’i görünce kaçmayan ilk gülümseme vardı.

Syr göz kırptı:

> “İşte bu.”

...

Antrenmanın İkinci Aşaması – Elementlerin anlaşılması.

Kael herkesin toparlanmasına izin verdikten sonra elini kaldırdı:

> “Şimdi… asıl bölüme geçelim.”

Ellerini yere doğru bastı.

Toprağın altından görünmez bir çekim alanı yükseldi.
Aynı anda gökyüzünden element iplikleri süzüldü.
Hava, Ateş, Su, Toprak, Işık, Karanlık ve Boşluk…

Hepsi tek noktada birleşti.

> “Artık hepinizin Zihin Direnci bu çalışmayı kaldıracak seviyede.”
dedi Kael.
“Şimdi Elementleri, Konsepte ilerlitiyoruz.. hep beraber...”

Kızlar gözleri aynı anda parladı.

Bunun bir sonraki seviye olduğunu biliyorlardı.
Bu artık sadece “ilerleme” değil…
Bir sıçramaydı.

Kael gülümsedi, avuçlarını açtı:

> “Başlıyoruz.”

...

Bölüm Sonu

•Tekpi Bırakmayı

•Yorum Atmayı, unutmayın!

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.

44   Önceki Bölüm