Yukarı Çık




40   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   42 

           
41.Bölüm: 9.Kısım – Bilge Güneş Balığı (5)


Soğuk bir his parmaklarımı uyuşturdu.

Lanet olsun, şu herifi gerçekten dövmek istiyordum. Ama… bir gariplik vardı.

   “…Yoo Joonghyuk?”

Bu adam, arkasına bakmıyordu bile.

Yoo Joonghyuk’un vücudundan gri-beyaz bir aura yayılıyordu. Bu aura uğursuz bir his veriyor, tüylerimi diken diken ediyordu. İçgüdüsel olarak bir adım geri çekildim.

Daha dikkatli bakınca, auranın sekizinci katın odasında sandalyede oturan yaşlı bir adama bağlı olduğunu gördüm.

O yaşlı adamı görür görmez her şeyi anladım.

   [‘Sinema Efendisi’nin Simulakrumu¹’ ortaya çıktı.]

Kahretsin, demek ki iş buraya kadar gelmişti.

 Gri bir aura yayan Joonghyuk, yavaşça bana doğru döndü.

Bu, olabilecek en kötü durumdu.



   [‘Sinema Efendisinin Simulakrumu’, karakter ‘Yoo Joonghyuk’u kontrol ediyor.]

Tüm vücudum irkildi. Mantık duygusunu kaybetmiş bu adamdan müthiş bir öldürme niyeti yükseliyordu.
Artık dünyada bu herifi durdurabilecek tek bir ‘karakter’ yoktu.

   [Karakter ‘Yoo Joonghyuk’ Kuvvet Avucu Sv.4’ü kullandı!]

Zorla ağzımı açabildim.

   “B-Bekle bir dakika!”

Kwaaaang!

Yan tarafımdan gelen korkunç acıyla bilincim yavaş yavaş kaybolmaya başladı.

Etraf bulanıklaştı ve zihnimde sayfalar birbiri ardına çevrilmeye başladı. Dikkatimi kaybetmiştim.

「 …8. Turun Yoo Joonghyuk’u Sinema Zindanı’nda zayıf olduğu için ölmedi.

Tam olarak söylemek gerekirse, Yoo Joonghyuk’un şansı yaver gitmemişti.

Çünkü ‘Sinema Zindanı’nın bossu, Yoo Joonghyuk gibi bir regresör için olabilecek en kötü rakipti… 」

Nefesim tekrar geldi.

   “Kuhup… heook.”

   [Dıştan Güçlendirilmiş Suit hasar aldı.]

   [Savunmanda düşüş var.]

Karnımı tutarak ayağa kalktım. Gerçekten saçma sapan bir saldırı gücüydü. O kadar ampul içmeme rağmen tek darbeyle bu kadar hasar mı almıştım?
Tek bir vuruş o kadar hasar vermişti ki çatının öteki ucuna kadar savrulmuştum.

   [Karakter ‘Jung Heewon’, İblis Katli Sv.2’yi kullandı!]

Uzakta, Jung Heewon’un gözleri alev gibi yanıyordu. Ayağa kalkmaya çalıştım ama vücudum beni dinlemiyordu.

   [Karakter ‘Yoo Joonghyuk’, Yüz Adımlık İlahi Yumruk Sv.4’ü kullandı!]

Mevcut Jung Heewon, Yoo Joonghyuk’un rakibi olamazdı. Şeytan Katli sayesinde birkaç darbeye dayanabilmişti ama ağzından kan gelmeye başlamıştı. Yoo Joonghyuk düşündüğümden çok daha güçlüydü.

   [Özel yetenek, Karakter Listesi etkinleştirildi.]

   [Bu kişi hakkında çok fazla bilgi var. Karakter Listesi, Karakter Özeti’ne dönüştürülüyor.]

   [Yalnızca kullanıcının belirttiği seçili bilgiler görüntülenecektir.]


[Karakter Özeti]


İsim: Yoo Joonghyuk

Özel Nitelikler: Regresör (3. Tur)(Mistik), Profesyonel Oyuncu (Nadir)

Özel Yetenekler: Bilge’nin Gözü Sv.8, Yumruk Yumruğa Dövüş Sv.8, Gelişmiş Silah Eğitimi, Zihin Bariyeri Sv.5, Yüz Adımlık İlahi Yumruk Sv.2, Kızıl Anka Shunpo’su Sv.1 …Dahil edilmedi…

Stigma: Regresyon Sv.3, Transmisyon Sv.1
Genel Statlar: Dayanıklılık Sv.28, Güç Sv.27, Çeviklik Sv.26, Büyü Gücü Sv.25.

   *Karakter şu anda ‘bilinç kaybı’ durumunda.

Bu herif… Yeni bir stigma etkinleştirmişti.

 Transmisyon. Bu stigma, Yoo Joonghyuk’un geçmiş turlarında sahip olduğu yetenekleri zamanla uyandırmasını sağlıyordu. Bu sayede Yoo Joonghyuk tam ölçekli bir canavara dönüşecekti.

   “Usta!”

O sırada Lee Jihye üst kata geldi.

Jung Heewon’a doğru uçmakta olan şerefsiz yönünü Lee Jihye’ye çevirdi.

Kwa kwa kwa kwa!

   “Kyaaaack!”

Sadakat ve Savaş Dükü’nün lütfu ya da belki de Hayalet Yürüyüşü sayesinde, Lee Jihye o darbeyi kıl payı atlatmıştı. Lee Jihye’ye doğru bağırdım.

   “Kontrol ediliyor! Sinema Efendisinin peşinden git!”

Ancak Lee Jihye bunun için yeterince serbest değildi. Sonuç olarak, Yoo Joonghyuk’u geçmeden Sinema Efendisine ulaşamazdık.

Jung Heewon ve Lee Jihye’nin bakışları kesişti. İkisi de aynı anda kılıçlarını Yoo Joonghyuk’a doğrulttu. Bu, Kendo ile Kılıç Eğitimi’nin birleşimiydi. T-Rex’i bile yaralayan o kombinasyon… Yoo Joonghyuk’a karşı işe yaramadı.

   “Kuheok!”

Lee Jihye, Yüz Adımlık İlahi Yumruk’tan yüzüne aldığı darbeyle kan tükürerek yere yığıldı.

   [Karakter ‘Jung Heewon’ özel yetenek ‘Yargı Vakti’ni etkinleştirdi.]

   [Mutlak İyilik sistemindeki takımyıldızları, Jung Heewon’un isteği üzerine sessizleşti.]

   [Yetenek iptal edildi.]

Jung Heewon küfretti.

   “Lanet olsun… bu herif de mi?”

Doğaldı. Yoo Joonghyuk acımasızdı ama özünde ‘dürüst’tü. Jung Heewon, kuvvetli bir yumrukla kılıcını düşürüp yere yuvarlandı.

Bu umutsuz anda, Lee Gilyoung arkamdan ‘Mjolnir’in Yıldırımı’ özel yeteneğini kullandı.
Kukukung!

   [Karakter ‘Yoo Joonghyuk’, ‘Yıldırım Direnci’ ile saldırının etkisini nötrledi.]

Yoo Joonghyuk bu tarafa baktı.

Kahretsin. Güçlü olacağını biliyordum ama… bu kadarını değil.

Lee Gilyoung’ın omzuna dokundum ve sendeleyerek öne doğru ilerledim.

   “Gilyoung, Lütfen. Ne yapacağını biliyor musun?”

Lee Gilyoung hemen anlayıp başını salladı.

   “Evet, hyung.”

   “Özür dilerim.”

   “Sorun değil.”

Lee Gilyoung hemen bir şeyler mırıldanmaya başladı. Gözbebekleri yavaşça ters döndü. Bunu yapmak istemezdim ama artık elimdeki tüm kozları kullanmalıydım.

   [Tiran T-Rex’in DNA Ampulünü kullandın.]

   [Tüm istatistiklerin 30 dakika boyunca patlayıcı şekilde artacak!]

Evet… hadi dövüşelim seni orospu çocuğu.

   [Dayanıklılık Sv.24 - > Dayanıklılık Sv.34]

   [Güç Sv.24 - > Güç Sv.34]

   [Çeviklik Sv.20 - > Çeviklik Sv.30]

   [Büyü Gücü Sv.15 - > Büyü Gücü Sv.25]

   [Vücudundaki canlılık yükseliyor.]

   [Kaslarının potansiyeli patlayıcı bir şekilde artıyor.]

   [Eskisinden çok daha çevik hareket edebileceksin.]

   [Kalbin bilinmeyen bir enerjiyle doluyor.]

Eksik olan yeteneklerim, aşırı yükselen statlarımla kapanmıştı. Joonghyuk ‘Transmisyon’ ile tamamen senkronize olsaydı bu kumar imkânsız olurdu ama şu an yetenek seviyeleri düşük olduğu için bir ihtimal vardı.

Kısa bir an için bile olsa, bu yeterli olurdu.

   [En Saf Kılıç Gücü Sv.1 etkinleştirildi.]

   [Statların birikmesi En Saf Kılıç Gücünün seviyesini artırıyor!]

   [En Saf Kılıç Gücü Sv.1 - > En Saf Kılıç Gücü Sv.2]

Parmak uçlarımdaki büyü gücünün hissi tamamen değişti. Koşmama gerek yoktu; çünkü o zaten üzerime doğru geliyordu.

Hızımdaki değişikliği fark edince, sonunda kılıcını çekti.

   [Karakter Yoo Joonghyuk ,‘Göğü Yaran Enerji Sv.2’yi kullandı.]

Kakakakak!

Kılıçlarımız çarpışırken kıvılcımlar saçıldı. Ne Yoo Joonghyuk ne de ben geri adım attık. Kılıcı kavrarken üzerime çöken muazzam bir baskı hissettim. Kılıcının etrafında mavi eter yanıyordu.

 Bu noktada, hayranlık ötesi bir manzaraydı.

Hayatta Kalma Yolları dünyasında, yüksek statlar güçte mutlak bir fark yaratırdı. Şu an benim fiziksel statlarım 30’un üzerindeydi, Yoo Joonghyuk’un ise 20 civarında. Yine de hiç geri itilmiyordu. Hatta geri itilen bendim.

Dişlerimi sıktım.

   [Özel Yetenek, Bilge Okuyucunun Bakış Açısı 2.Aşama etkinleşti!]

Yetenek etkinleşir etkinleşmez, Yoo Joonghyuk’un düşünceleri zihnime aktı.

   「 Acıtıyor. 」

   「Daha kaç kez...」

   「Bunu tekrar etmek zorundayım?」

Öfkeyle doldum. Bu adam daha şimdiden böyle mi olmuştu?

   “Kendine gel artık, şerefsiz!”

Tüm gücümle kılıcına vurdum ve çenesine doğru yumruk attım. Bu saldırıyı yapabilmem hareketlerini Bilge Okuyucunun Bakış Açısı’yla okuyabilmem sayesindeydi.

Supak!

Yumruğum çenesine isabet etti ve ilk kez sendeledi.

   「Yine tekrar edersem her şey eski hâline dönecek.」

   「Yoldaşlarım anılarını kaybedecek ve var olduğum tüm geçmiş silinecek.」

   “Seni aptal!”

   「Ve her şey… yeniden, baştan başlayacak.」

Aslında, güneş balıkları oldukça dayanıklı canlılardı. Zayıf oldukları için değil, strese karşı dayanıksız oldukları için ölürlerdi.

Tıpkı şu an karşımda duran adam gibi.
Sinema Efendisinin Yoo Joonghyuk’u kontrol edebilmesinin nedeni, Yoo Joonghyuk’un dengesiz ruh hâliydi.

Sinema Efendisinin fiziksel gücü zayıftı ama zihinsel yetenekleri en üst düzeydi. Yoo Joonghyuk’un Zihinsel Bariyeri 80.000 seviyenin üzerinde olsaydı, bu asla olmazdı.

「 Ben ne için savaşıyorum...?」

Yoo Joonghyuk’un gözleri bulanıklaştı.

Kafasının içindeki düşünceleri duyunca öfkeden delirdim.

   “Sen gerçekten ana karakter misin?”

Hayatta Kalma Yolları’nı 3.149 bölümünü okumuş biri olarak sinirlenmiştim.

   “Daha sadece üç kez gerilemedin mi?”

Tüm gücümle yeniden kafasına vurdum. Bir mucize miydi bilmiyorum ama bu darbe onu bir anlığına yavaşlattı. Fırsatı kaçırmadan göğsüne tekme attım.

   “Gerçekten böyle mi düşünüyorsun? İlk regresyonundaki kararlılığına ne oldu peki?”

「 Bu dünyada yaşayan tek varlık benim. 」

Yalnızlıkla dolu bir ses.

   “O duyguların esiri olmayacağına söz veren sendin.”

Kılıcını bloklarken bağırdım.

   “Devam edecek gücü bulamazsan bile daha büyük bir amaç için yaşayacağına ant içmiştin.”

   [Özel yetenek, ‘Dördüncü Duvar’ etkinleşti!]

Artık kime konuştuğumu bile bilmiyordum. Kılıcın ucundan kızgın alevler yükseldi. Gözlerim yanıyor, ısı tenimi yakıyordu.

Nefesim nefese kalmıştım.

Belki ben de o anda kaybolmuştum.

「 Ben… yapayalnızım. 」

Sanki Yoo Joonghyuk’tum… hatta Yoo Joonghyuk’un hayatını ben yaşamışım gibi hissediyordum. Göğsüm sıkışıyordu.

    “Yalnız mı?”

   「Ben…」

   “Eğer yalnızsan, ben buraya neden geldim o zaman?!”

Kılıcım ellerini kesip geçti. Kanı aktı, derisi parçalandı. Kılıcımı deli gibi savuruyordum, dişlerimi sıktım.

   “Nasıl yalnızsın? Sinema Zindanı’nda aptal gibi öldüğünde! Ölen kardeşin için ağladığında! Kâhin seni sırtından bıçakladığında! Sevdiğin kadın çocuğunu doğurduğunda…!”

Konuşurken, tuhaf bir biçimde başka anılar da aklıma geldi. Sayfa sayfa, Hayatta Kalma Yolları’nı okurken geçirdiğim o uzun saatler.

   “Çocuğun öldükten sonra delirdiğinde!”

Sıkıntılı bir aile hayatının karmakarışık anıları, ergenlik dönemimde maruz kaldığım zorbalık...

   “Şeytan krallarla dövüştüğünde ve geri dönenlere karşı durduğunda!”

Ordudaki o cehennem gibi üstler…

   “Dış tanrılara yardım edip, o lanet reenkarnasyoncularla boğuştuğunda! Nihayet takımyıldızlarının karşısına dikildiğinde!”

 İş bulmakta zorlandığım, patronlarımın kötü ve istismarcı olduğu günler. Yine de, her şey yaşamak içindi. Bir gün daha hayatta kalmak için.

   “Hayatta kalmak için çaresizce savaşmanı izledim!”

Eve dönerken bile, okuyacak bir romanım olduğunu bilmek içimi rahatlatmıştı.

   “Yani ben de...”

Kılıcı tutan elim titriyordu. Kendimi Fazla kaptırmıştım. Lanet olsun… Sadece yeterince zaman kazanmam gerekiyordu.

Sertçe nefes alarak ileriye baktım. Ama… bir tuhaflık vardı. Hayal mi görüyordum?

Kısa bir an için, Yoo Joonghyuk’un göz bebeklerine soluk bir ışığın geri döndüğünü sandım.

   「 Ben… 」

 Zihnini okusam bile bazı şeyleri anlayamazdım. Yoo Joonghyuk’un bakışlarını gördüğüm anda kalbim küt küt atmaya başladı.

   [Yoğun duygusal karmaşa, ‘Dördüncü Duvar’ın sarsılmasına sebep oldu.]

 Yoo Joonghyuk’un gözleri direkt bana bakıyordu.

「 Sen… sen kimsin? 」



*¹ Simulakrum: Doğadaki cansız maddelerin kendiliğinden, bir anda veya zamanla bir canlıya benzer biçim almasına ve bu tür oluşumlara verilen addır.


Çevir: Sansanson
Son Kontrol: Hono

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.

40   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   42