Yukarı Çık




38   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   40 

           
—Miyuki’nin Bakış Açısı—

Sırtımdaki ter dinmiyordu. Annem Eiji’nin annesiyle konuştu. Bu günün geleceğini biliyordum. Düşüncesi bile beni dehşete düşürdüğü için gözlerimi kaçırmaya devam ettim. Kaçıyordum.

“…Özür dilerim.”

Korkmuş ve acınası hâlde, kelimeleri zar zor ağzımdan çıkardım.

“Neden özür diliyorsun? Gerçekten yanlış bir şey yaptığını mı düşünüyorsun?”

Annem bundan sonra ne kadar biliyor? Hâlâ kaçabilir miyim? Yoksa her şeyi biliyor mu? Korkuyorum, çok korkuyorum, çok korkuyorum.

Aldatan bendim. Eiji’ye asılsız bir suçlama yükledim. Bu yüzden okulda dışlandı.

Her şey benim hatam. Hepsini ben yaptım.

“Eiji-kun’un annesi, senin bir daha onunla asla görüşmeni istemediğini söyledi. Ayrıntıları sormamı istedi, Miyuki. Söyle bana, neden Eiji-kun yerine, erkek arkadaşın olması gereken Eiji-kun dururken, tanımadığım bir adamla bir aşk oteline girdin? Evden çıkmadan önce seni çağıran kişi oydu, değil mi?”

Anlıyorum… Henüz her şeyi bilmiyor. Eiji’nin annesi bana en büyük cezayı verdi. Anneme her şeyi kendim mi anlatacağım, yoksa saklamaya devam mı edeceğim; bunu seçmem gerekiyor.

“Anne, lütfen sakin ol. Suçlu olan benim.”

Kıdemlinin babası araya girmeye çalışarak ağzını açtı.

“Sen sus! Kızımla konuşuyorum!”

Normalde nazik ve yumuşak huylu olan annem bağırıyordu; tartışmaya hiç yer bırakmıyordu.

“Özür dilerim.”

Karşımda duran iki kişi sessiz kalmaktan başka bir şey yapamadı. Polis memurları bile endişeli ifadelerle beni izliyordu.

“Peki, Miyuki? Kendin söyle. Seni böyle bir şey için yetiştirmedim!”

Onun çaresizlik dolu haykırışı bekleme salonunda yankılandı.

“Eiji’yle ayrıldım. Şurada olan Kondo-senpai şu anki erkek arkadaşım.”

Yüksek sesle yalan söyledim; içimdeki başka bir kurnaz yan ortaya çıkmıştı, yalnızca gerçekleri saklamaya çalışıyordu. Böyle örtmeye çalışsam bile, kendi annemi kandırmam mümkün değildi.

Şlap.

Sol yanağım birdenbire yandı. Ne olduğunu anlayamadım. Darbenin etkisiyle yüzüm yana döndü ve yavaş yavaş durumu kavradım. Tokatlanmıştım.

Annem her zaman nazikti ve ne kadar sinirlenirse sinirlensin, bana bir kez bile vurmuş değildi.

O nazik anne, öfkesini ilk kez göstermişti.

Ve ben anladım.

“Ah, beni tamamen bırakmış,” diye düşündüm.

Artık yakın bir anne–kız ikilisi olmaya geri dönemeyeceğimizi biliyordum. Bunu anladım. Üzüldüm, kendimi suçladım ve sonra pişman oldum.

“Özür dilerim.”

“Neden aldattın? Eiji-kun sana herkesten çok değer verdi! Neden, neden, seni en çok önemseyen kişiye nasıl ihanet edersin?! Bana özür dilemen gerekmiyor!”

Belki de bu kadar öfkeyle konuştuğu için, annem göğsünü acıyla tutup yere yığıldı.

“Anne, iyi misin?”

Onu tutmak için çılgınca hamle yaptım ama o bunu bile reddetti.

“Artık seni anlamıyorum. Lütfen, birlikte Aono-san’dan özür dilemeye gidelim.”

Bunu söylediğimde annem yere yığıldı. Telaş içindeki polis memurları koşarak geldi ve ortam kaosa sürüklendi.

—Kondo’nun Bakış Açısı—

Tsk. Bu iş can sıkıcı bir hâl aldı. O kadının annesi Miyuki’yle birlikte Aono-san’ın evine giderse, her şey açığa çıkabilir.

Ama benim mükemmel yaşlı adamım bunu hemen fark etti.

“Anemi gibi görünüyor. Merak etmeyin. Biraz sakinleşince her şey mümkün olur. En kötü ihtimalle, sus payası vermeyi umursamam. Sonuçta çoğu yetişkin paraya kanar.”

Gerçekten de tam bir pragmatist; bu çok işime yarıyor. En azından Miyuki’nin annesi gibi histerikleşmemesi en iyisi.

Pekâlâ, Miyuki meselesi çözüldükten sonra, tek yapmam gereken bunun okula sızmamasına son derece dikkat etmek ve mezuniyete kadar sessiz kalmak. Zaten bu kadar kötü şöhret yaydığımdan sonra, Aono kendi kendine düşer.

Bundan sonra, Miyuki’yi bana daha da bağımlı hâle getirmem gerekiyor. Sonuçta onu en çok destekleyen kişi olan annesi bile onu reddetmeye başladı. Çocukluk arkadaşı Aono ve annesi de birer birer ortadan kaybolursa, geriye sadece ben kalırım.

Evet, artık o benim kölem. O futbol kulübündeki alt sınıf ve “Kullanışlı Kadın No.1” ile birlikte, sonsuza dek benim tarafımdan sömürülecek.

Peki, lise günlerimde kaç tane köle edinebileceğimi merak ediyorum. Sabırsızlanıyorum.

Hayatım güllük gülistanlık.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.

38   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   40