Hastahaneden ayrıldıktan sonra Degan onu eve götürdü ve büyükbabasına görünmeden odasına yatırdı. Degan o gece Megan ile birlikte kaldı. Büyükbabasına spor yaptığını ve çok yorulduğunu hemen uyuduğunu söyledi. İş yerini arayarak onun hasta olduğunu söyledi. Megan uyurken yanına uzandı. Saçlarını okşadı. Gözyaşları gözlerinden yavaş yavaş süzülüyordu. Megan'ın alnından öptü. "Özür dilerim... Gerçekten çok özür dilerim. Seni yine koruyamadım." Gözyaşlarını bir türlü durduramadı. Megan'ın yanında uykuya dalana kadar ağladı.
O gece Elijah’da Chris’in yanına gitti. “Bunun arkasında senin olmadığını söyle bana!” “Ben değildim. Pislik bir insan olduğumu biliyorum ama bunu ben yapmadım. Nora... Bu onun işi! Benim haberim yoktu. Nora’nın benden habersiz bir işler çevireceğini hiç düşünmemiştim. Ben yapmadım ama benim de payım var çünkü Nora’yı hiç ciddiye almadım. Ve sonuç...” “Nora hakkında bir şeyler yapman lazım.” “Biliyorum. Megan nasıl?” “İyi.” “Şükürler olsun.” “Ayrıca Megan ile de konuşmalısın.” “Başlarda ondan nefret ettim. Daha doğrusu öyle sandım. Ama sonradan çok düşünmeye başladım. Anlam veremediğim hisler nefret değildi.” “Sakın bana o bana baş kaldıran ilk kız ve ben ona aşık oldum deme.” “Hayır, öyle bir şey değil. Düşüncelerine, duruşuna, karakterine saygı duymak belki de. Bana seni hatırlatıyor. Sağlam bir karakteri var ve bu beni etkiledi. Kabul etmek istemedim. Bu yüzden daha çok sinirlendim. Daha fazla onla uğraşmak istedim ama böyle bir şeyi yapmayı düşünmedim. Sonra daha çok ona değil de hislerim konusunda bir şeyler yapmaya odaklanmaya başladım. Nora, beni bu konuda sıkıştırmaya başladı sonunda benden bir cevap alamayınca kendisi plan kurdu anlaşılan.” “O kızı hiçbir zaman sevemedim zaten,” dedi Tan ve odaya girerken elinde ki elmayı ısırdı. “Hoşgeldin,” dedi Chris. “Demek yılan Nora. Herkes başında sen varsın sanıyor.” “Biliyorum. Çok fazla insana zorbalık yaptım. Belki bir kıza karşı çok ileri gitmedim ama sonuçta onlara da zorbalık yaptım.” Kafasını öne eğdi. “Değişmek istiyorum.” Sesi titredi. Elijah ve Tan çok şaşırmıştı. Ses çıkarmadılar ve Chris’in konuşmasına devam etmesine izin verdiler. “Megan, bende değişme isteği yaratıyor. Daha iyi biri olma isteği...” Tan ağzında ki elmayı çiğnerken “Ya, Ben Megan’ı kıskanmaya başladım bak. Çocukluğumuzdan beri beraberiz bizim yapamadığımızı o mu yaptı? Vay be.” Elijah güldü. “Gerçi, genelde Elijah’yı dinlersin. İkisinin karakteri birbirine yakın olduğuna göre anlayabiliyorum sanırım. Kıskandım ama Megan’ı sevdim.” “O anlık dinliyordu sonra yine aynı Chris. Ben hiç Megan gibi yapmadım. Bu zamana kadar Chris’e sesimi hiç yükseltmedim. Chris bu zamana kadar Megan’ın yaptığı gibi bir tepki görmedi.Sebebi bu değil mi?” “Bilmiyorum!” diye bağırarak kafasını öne eğdi. Utanmış olmalıydı. Tan kafasını kaşıdı. “Hayır yanlışın var biz çok tartışmıştık. Sadece dövmemiştim. Derdin buysa söyleseydin yapardım!” “Demek ki Megan kadar etkili olamadın Tan, üzgünüm,” dedi Elijah sırıtarak. “Beni ciddiye almadın değil mi sen? Pislik herif!” Biliyordu zorba olmak istemediği zamanları da görmüştü. Ama korkulan biri olmak daha kolaydı. Öfkesine, ailesinden kaynaklı yalnızlığa yenik düşmek daha kolaydı. Tanımadığı birinden hıncı almak daha kolaydı.
Sabah Megan gözlerini açtığında Degan'ın suratını görünce gülümsedi. Elini Degan'ın yanağına götürdü. "İyi ki varsın şapşal." Degan gözlerini yavaşça açtı. Megan gülümsedi. Degan'da gülümseyerek karşılık verdi. "Günaydın." "Günaydın." "Bütün gece buradaydın demek," dedi Megan. Degan kafasını salladı. Aniden toplandı ve oturdu. "Ne oldu?" diye sordu Megan. Degan'ın yüzü asıktı. Megan'ın gözlerine baktı. "Üzgünüm." "He? Neden? ” "İki oldu. Seni koruyamıyorum."Degan kafasını başka yöne çevirdi. Megan Degan'ın kafasını tuttu ve kendine doğru çevirdi. "Sensiz bir dünya düşünemiyorum. Beni koruyamadığını düşünme. Çünkü bu doğru değil." "Her zaman yanında olamıyorum." "Fiziksel olarak her zaman yanımda olamazsın zaten seninde bir hayatın var ama ruhen her zaman yanımdasın. Seni her zaman tam buramda hissediyorum," dedi kalbini tutarak. “Hem zaen onlar özellikle senin yanımda olmadığın zamanı kolluyorlar o yüzden sorun etme. Ben sana minnettarım." "Megan..." Degan yine ağlamaya başlamıştı. Megan Degan'ın gözyaşlarını silerken kendine hakim olamadı. Degan'da onun gözyaşlarını silmeye başladı. "Bak, görüyor musun? Bu benim için her şey demek." "Ağlama," dedi Degan. "Sen ağlamazsan bende ağlamam biliyorsun." "Ahh... Biri ağlayınca illa senin de ağlaman mı gerekiyor?" "O biri sensin ama şapşal." "Seni seviyorum." "Bende seni seviyorum." İkisinin alışılmışın dışında bir sevgileri ve bağları vardı. Herkesin anlayamayacağı derinlikte. Herkesin hissedemeyeceği güçlükte.
Cumartesi sabahı Megan büyükbabasıyla kahvaltı yaparken aklına geçen gün ki adam geldi. "Brain..." dedi Megan fısıltıyla. "Efendim tatlım, ne dedin?" "Geçen gün alışveriş merkezindeki Brain. Çok tuhaf konuşuyordu. Aranızda ne geçti? Ne konuştunuz?" "Önemli bir şey değil tatlım." "Hiç de öyle görünmüyordu büyükbaba." "Kafanı takma. Eski arkadaşlarız biz." "O sana karşı arkadaştan çok düşman gibiydi." Büyükbabasının bir şeyler sakladığından emindi ama herhangi bir cevap alabileceğini sanmıyordu. "Arkadaşlar arasında kavgalar olur. Beni sorgulamayı kes ve kahvaltını yap," dedi ve lafı geçiştirerek masadan kalktı Spencer. "Tuhaf..." dedi Megan ve kahvaltısına devam etti. Büyükbaba Spencer hava almak için dışarı çıkmıştı. Megan ödevlerini yapmak için odasına çıktığında telefonuna mesaj geldi ardından kapı çaldı. Mesaj Chris’tendi. “Konuşmak istiyorum.” "Kaçık herif!" dedi Megan ve aşağı inip kapıyı açtı. Veranda da oturuyordu. Kapının açıldığını duyunca ayağa kalktı. Megan'ı görünce kafasını aşağı indirdi. Utanmıştı. "Ne var?" dedi Megan. "Kızgınsın değil mi?" "Gerçekten mi? Karşında gülüyor olmamı bekliyor olamazdın değil mi? Ölebilirdim. Jae Myung senin bir ilgin olmadığını söyledi.” “Tamamen kontrolüm dışında gelişen bir olaydı ama yine de ö... Öz... Aaah... Şey...” "Özür dilemek senin için bu kadar zor mu?" “Hayır... Yani, şey... Bilmiyorum seni görene kadar bu kadar zor gelmemişti tamam mı? Özür dilerim!” Hararetli bir şekilde özür konuşmasını bitirip Megan’a baktı. Megan şaşkındı. Yüzünde ki şaşkın ifadeyi değiştirdikten sonra gözünü devirdi. "Bir pislik olduğunu kabul ediyor musun?" "Evet?" "Tam bir angutsun. Salaksın, kafadan sorunlusun, hastasın." "Aaaaah! Tamam tamam! Haklısın öyleyim tamam. Mutlu musun? Özür dilerim. Beni affedip arkadaşım olmanı istiyorum!” “He?” Chris bugün bir çocuk gibiydi. Aslıdan her zaman bir çocuk gibi saçmalıyordu ama bugün biraz daha farklı bir çocuk havası vardı. Megan’ı ikinci kez şaşırtmıştı. “Cevap vermeyecek misin?” Megan kendine gelince “Aah evet, cevap vermem gerekiyor değil mi?” Afallamıştı. “İkimize kahve yapıp geleceğim ve sen bana olayı doğru düzgün anlatacaksın.” Chris kafasını sallayarak onay verdi. Megan kahveleri yapıp geldikten sonra ona her şeyi anlattı. “Onu daha çok ciddiye almalıydım, Olanlardan ben de en az onun kadar sorumluyum.” “Bir ilgin yokmuş kendine yüklenme.” “Bu olay bazı şeylerin farkına varmamı sağladı. Sana saygı duyuyorum tıpkı Elijah’ya olduğu gibi. Sen gerçekten iyi birisin. Çok sinirlendiğim oldu ama bir yandan da hep bana karşı gelmeni istedim. Bağırıp çağırmanı. Zaman zaman yaptıklarımdan dolayı birinin gelip beni yumruklamasını istedim ama hiç kimse yapmadı. Ailem zaten hiç benimle ilgilenmedi. Yaptığım yanlışlar cezasız kaldı.” “Elijah sana karşı kendini tutacak biri değildir ama...” “Evet. Elijah’ da senin gibi ama o beni gördüğünde hep sakin bir şekilde durdurur çok ileri gitmemi engellerdi. Bunu nasıl başarırdı bilmiyorum ama yapardı. Sadece o anlık ileri gitmemi engelledi ve daha sonra büyük bir şey yapmamam için izledi. Vuran ve bağıran biri değildi. Yeni yeni sinirli halini görür oldum.” Yanında duran Megan’a baktı sonra önüne döndü. “Her zaman değişmek istedim ama olmadı yapamadım vazgeçtim en basit en kolay yol buydu. Bir şey olurdu ve ben yine aynı davranırdım. Ama Elijah ve diğerleri benden hiç umudu kesmediler.” “İçten içe iyi biri olduğunu düşünüyorlardır. Belki de hâlâ bir umut görüyorlardır ama bu sonsuza kadar devam etmeye bilir.” “Biliyorum. Artık kimseye hayal kırıklığı olmak istemiyorum. Sen içimdekini daha çok körükledin.” Chris olgun biri gibi konuşmaya başlamıştı..” “Arkadaşım olmanı istiyorum. Yine yanlış bir şey yaparsam bana engel olmanı istiyorum.” “Sen beni bugün çok şaşırtıyorsun.” Kahvesini yere koydu. “Düşüneceğim. Buna değer olduğunu göster bana,” dedi ve gözlerini kaçırarak gülümsedi. Chris mutlu olmuştu ve gülümseyerek yudumladı kahvesini. Megan’ın yine telefonu çaldı. "Çıldıracağım şimdi ama!" Sabahtan beri özel numaradan arama geliyordu. "Efendim." Karşıdan ses gelmiyordu. "Konuşmayacaksan niye arıyorsun? Hey! Hiç komik değil.” Hiçbir şekilde cevap alamadı. Telefon aniden kapandı. “Biri telefon şakası yapıyor herhalde. Sinir bozucu.”
Jae Myung Nora'nın evine gittiğinde Chris Megan’ın yanından çoktan ayrılmış ve Nora’nın evinde soluk almış ona bağırıyordu. "Sana bunu yapmanı kim söyledi?" "Daha iyi olmadı mı işte? Niye umursuyorsun ki onu?" "Sen salak mısın? Bir daha böyle bir şey yaptığını görmeyeceğim!" "Sen ne zamandır onun için endişeleniyorsun?" Chris ciddi şekilde Nora'nın üstüne yürüdü. "Bak Nora! Bir daha sakın," dedi. Nora biraz korkmuştu ama belli etmemeye çalıştı. Araya Jae Myung girdi. “Burada kimler varmış! Canım arkadaşlarım.” Chris yan gözle ona baktı. “ Ben senin arkadaşın değilim.” “Neden onu korumaya başladın? Değişiyorsun Chris. Neden? ” “Seni ilgilendirmez. Sen sadece düzgün dur.” Nora Jae Myung’a döndü ve parmağıyla işaret etti. “Sende öyle. Neden?” Jae Myung omzunu silkti dudağını büzdü. “Çünkü artık sıkıldım. Nereye kadar kötü adam olacağım değil mi?,” dedi ve Chris’in omzuna kolunu doladı. Chris hemen ittirdi. Nora sırıttı. “Okulun korkulan ikilisi yeni gelmiş zavallı bir kız yüzünden yıllardır yanınızda olan bana böyle mi davranıyorsunuz?” Jae Myung ciddi gözlerle Nora’ya baktı. “Bırak artık. Belki sende değişmelisin. Böyle bir şeye bir daha kalkışmamalısın.” Ciddiyeti bıraktı ve yine Chris’in üstüne çullanarak “Mesela ben düşmanımla dost olmaya da karar verdim. Neden? Çünkü bu daha eğlenceli görünüyor. Sende dene,” dedi ve Chris’i iteklemeye başladı. “Hadi gidelim.” “Bırak beni! Kimmiş senin dostun! Dokunma bana. Hey!” Jae Myung onu iteklerken Chris Nora’ya dönüp son kez uyarmak istedi. “Sakın bir daha...” Jae Myung Chris’in ağzını kapattı itekleyerek götürmeye devam etti. “Tamam tamam anladı. Yürü artık.” “Hey! Bıraksana beni! Dayak mı istiyorsun?” “Anladık anladık kapat çeneni artık.” Nora arkalarından ürkmüş ve kızmış halde bakakaldı.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.