Sabah Degan kapıda Megan'ı bekliyordu. Hazırlanıp çıktıktan sonra ona sıkıca sarıldı. Okula giderken Chris ile olanları konuştular. Degan için büyük bir kafa karışıklığı olmuştu. Chris'ten hiç beklemediği davranışlardı. "Normal değil," dedi Degan. "Sanırım, gerçekten pişman." Degan göz devirdi. "Hııı... Umarım bu sabaha kadar değişmemişir." "Bu sefer öyle olacağını düşünmüyorum." "Ona güveniyor musun? Sana yaptıklarından sonra." "Bilmem. Sadece garip bir his var içimde." İnanmak istiyordu. Son derece kötü karakterde birisi olmadığına inanmak istiyordu. Okulda James öğretmenlerin ricasıyla gezi duyurusu yaptı.. Bir hafta kampa gideceklerdi. Katılmak isteyenlerin adını yazdırması gerekiyordu. "Ne düşünüyorsun? Gidelim mi?"diye sordu Degan. "İş yerimden nasıl izin alabilirim ki?" "Sen onu bana bırak," dedi ve ikisinin ismini yazdırmaya gitti.. Jae Myung onların gittiğini görünce Peter'a döndü. "Git bizim ismimizi de yazdır." "Neden ben?" "Neden sen olmayasın? Hadi." "Tamam be tamam." "Bizde katılalım, "dedi Tan. "Bilmiyorum," Chris. "Hadi hep beraber gideriz.". "Mızmızlanma," dedi Rolan. "Tamam, "dedi Chris. Sorun çıkarmadan kabul etti. Tan gidip halletti. Öğle arasından önce Megan çatıya çıktı. Elijah'da oradaydı ve yine kulağında kulaklık yerde uzanıyordu. Megan karşısına oturdu. Elijah bir süre sonra gözlerini açtı ve doğruldu. "Yine mi sen? Anlaşmamıza göre bu saatte senin burada olmaman lazım." "Üzgünüm ama o anlaşmayı bozmak zorundayım." "Nedenmiş o?" "Canım öyle istiyor," dedi ve kıkırdadı. "Şey sana teşekkür etmek istiyorum. Cuma günü bana yardım ettiğin için," Megan. Elijah gülümsedi. "Boşver. Teşekkür etme. Yalnız gerçekten dayanıklıymışsın sen." "Öyleyim sanırım." "Yani artık anlaşma saatleri dışında da burada olacaksın öyle mi?" "Bence artık tamamen arkadaş olabiliriz ve bu sorun olmaz diye düşündüm." "Tam senlik hareketler." "Burada olmamdan rahatsız mısın?" "Hayır, artık sana alıştım," dedi ve güldü. Megan'da karşılık verdi. "Gülünce de ayrı bir tatlı oluyormuşsun sen." "Elijah..." dedi Megan. "Sakin ol, sana asılmıyorum, sadece gerçekler. Bu arada sana saldıranlar okuldan uzaklaştırıldı. Gerçi onlar dışında da ceza alması gerekenler var ama işte..." Elijah omzunu silkti. Adalet ne zaman tam anlamıyla gerçekleşmişti ki? "Ben gidiyorum, keyfini çıkar," dedi Elijah ve Megan'ın saçlarına dokunup oradan ayrıldı. Megan kendi kendine gülümsemeye başladı. Telefonu çaldı. Arayan Degan'dı. "Efendim." "Neredesin, iyi misin? Bir şey olmadı değil mi?" "İyiyim merak etme. Her zaman ki yerimdeyim. Geliyorum şimdi." "Tamam kafeteryadayım. Dikkatli ol ördek," dedi Degan ve telefonu kapattı. "Ördek mi dedi bu bana az önce?" On dakika sonra kafeteryaya girdi Megan. Degan'ı görünce yanına gitti ve kafasına vurdu. "Hey!" "Sen bana ördek mi dedin?" "Evet, dedim. Bu yüzden mi vuruyorsun? Acıttı," dedi ve yüzünü buruşturdu. "Niye ördek mişim ben?" "Ördekleri çok severim canım benim." "Hah..." Megan gidip yemeğini aldı. Yumurtanın beyazını ve kızarmış domatesi alıp Degan'ın tabağına koydu. Degan'da kızarmış biberleri Megan'ın tabağına koydu. Jae Myung biraz kıskanmıştı.Megan'ı en az Degan kadar iyi tanımak istiyordu. "Zorbalık yapan öğrencilerin zengin olmasından dolayı ceza almamaları beni sinirlendiriyor," dedi Bayan Pooters. "Alanlar oldu ya,"dedi bir öğretmen. "Peki ya Nora. Her şeyi o planlamış. Neden ceza almadı? Çünkü diğerlerinden daha zengin ve prestijliler. Diğerlerinin çoğu burslu," dedi Bayan Pooters sesini yükselterek. Diğer öğretmenler sesini çıkarmadı. Bayan Pooters sinirle öğretmenler odasından ayrıldı. "Böyle devam ederse burada fazla kalamaz," dedi bir öğretmen. Diğerleri de onayladı. Onlar parası olan insanlara boyun eğmeye alıştıkları iiçn Bayan Pooters'ın tam tersi şekilde davranması onları ürkütüyordu. Megan dolabını açıp kitaplarını alırken düşüncelere daldı. Chris'i düşünüyordu. Düşüncelerinin dağılması için kafasını salladı. "İyi misin?" diye sordu Degan. Megan Degan'ın sesiyle kendisine geldi. "Evet, heyecanlı mısın? Cuma kampa gidiyoruz." "Biraz," dedi ve Megan'a sarıldı. "Ne oldu?" "Sadece biraz böyle kalalım lütfen," dedi ve suratını Meganın omuzuna gömdü. Megan gülümsedi ve sıkıca sarılarak karşılık verdi. "İyi misin?" diye sordu Megan. "Sen benimle olunca iyi oluyorum. Yanımda olduğun için teşekkür ederim. Üzgünüm sadece biraz duygusallaştım sanırım." "Benim için sorun değil, sadece bir şey olduysa anlatmanı isterim." "Bir şey yok. Öylesine gelen bir duygusallık." "Peki. Öyle diyorsan." Bayan Pooters'ın dersiydi ve dersi şiirler üstünden işlediği için yine "Bugün şiir okumak isteyen var mı?" diye sordu. Yine gönüllü olan yoktu. Sonra Degan kafasını sırasından kaldırdı "Aa! Aklıma geldi." Bayan Pooters'dan izin alıp ayağa kalktı. Megan'a doğru döndü. Megan'da dikkatle ona baktı. "Yakından bakınca daha da sevimli dersin. Uzun bir süre bakarsan da... Güzel olduğunu anlarsın. Sen de böylesin. Na Tae Joo," dedi ve yerine oturdu. Megan mutlu olmuştu ve Degan'ın elini tuttu gülümsedi. Sınıftakiler garip sesler çıkarmaya başladı. Bayan Pooters teşekkür etti. Degan'ın bu şiiri Megan'ın gözlerinin içine baka baka söylemesi sınıfta olay yaratmış ve sevgili olduklarına dair dedikoduların daha çok yayılmasına neden olmuştu. "Bay Rog, bizim okula yeni kayıt yaptıran kızla çocuğun bilgilerini bana getirir misin?" dedi Anna. "Ayrıca yarın okuldan sonra o öğretmenle görüşmek istiyorum." Ciddi yapılı, pek gülümsemez, işini her şeyden önde tutardı Anna. Chris annesini işlerini yüzünden nadiren görürdü. Babası Garret annesine göre biraz daha yumuşak yapılıydı. "Neden onların kayıtlarını getirmesini istedin?" diye sordu Garret kravatını gevşeterek. "Cuma günü okulda bazı olaylar olmuş. Bu kızla ilgili. Han Kwang'ın isteğiyle okula alınmıştı. Pek doğru karar değil sanırım. Olay yüzeye çıkmasın diye hemen kapatılmasını sağladım." "Ne yapmış ki?" "Chris ve Nora kızla uğraşmışlar biraz. Gerçi Chris kabul etmiyor. Öğretmen Bayan Pooters olaya karışan herkesin ceza almasını istiyormuş. Bende bu kızı merak ettim." "Yani kızın bir suçu yok." "Bilemiyorum. Öyle de olsa bunun duyulmasını istemiyorum." "Bu ilk sorunları değil ki?" "Evet, ama o kız, kızın arkadaşı olan o çocuk ve öğretmen sessiz kalmazsa ve bu olay dışarı çıkarsa bizim için iyi olmaz. Okulumuzun adının kirletilmesini istemiyorum. Chris ile konuş biraz kendine çeki düzen versin. Han Kwang'a da söyle oda Jae Myung'u dizginlesin ne olur ne olmaz. Bende öğretmenle konuşacağım. "Peki hayatım," dedi Garret. Bir saat sonra Bay Rog Megan'nın kayıtlarını Anna'ya getirdiğinde. Anna Megan'ın kayıtlarını incelerken Garret geldi. Han Kwang ile konuşmuştu. Akşam eve gidince de Chris ile görüşecekti. "Bu kıza bakınca içime garip bir his geliyor," dedi Anna. "Ne gibi, Bende bakıyım," dedi Garret. "Bilmiyorum." "Güzel kızmış. " "Bu çocukta serseriye benziyor. Han Kwang onları nereden tanıyor?" "Sevgilisinin yakınlarıymış," dedi Garret. Anna göz devirdi. Garret akşam eve gidip Chris'i odasında yalnız görünce konuşmak için iyi fırsat olduğunu düşündü. Kapıya vurup içeri girdi. "Okulda olay çıkartmışsın yine." "Baba, ne zaman geldin?" "Yeni geldim. Şimdi onu bırak, okulda niye rahat durmuyorsun?" "Belki kulağa garip gelebilir ama ben bir şey yapmadım." "Merak etme, ceza almayacaksın. Annen bunun için uğraşıyor. Herkes sessiz kalsın diye. O kızla ve bir öğretmen varmış onlarla konuşacak." Garret onu duymamış gibiydi. "Ne! Baba, onlarla niye konuşuyor gerek yok. Baba, bu olayda tek suçum Nora'yı ciddiye almamaktı. Ama yine de ceza almayı hak ediyorum. Bu zamana kadar yaptığım her şey için. Çok fazla hatam var." "İlk defa hata yaptığını söylediğini duydum. Gerçekten ceza almak mı istiyorsun? Diğer çocuklar gibi." "Evet, ve şöyle bir durum var ya ceza alan çocuklardan biri olay çıkarırsa kendi çocuklarını koruyorlar diğerlerini umursamıyorlar diye." "Sen ne zamandan beri bunları umursuyorsun?" "Şey... Boşver. Cezayı hak ediyorum. Gerekirse annemle ben konuşurum. Bu işe bulaşan herkesin ceza çekmesini istiyorum. Ayrım yapmadan baba lütfen. Bayan Pooters veya Megan ile konuşmasına gerek yok." Garret Chris'in ciddi olduğunu anladı. "Pekâlâ annenle konuşacağım. Gidiyorum ben, görüşürüz oğlum," dedi ve odadan çıktı. Bu olay Chris'in gerçek karakterinin çıkmasının başlangıcıydı. Kötü biri değildi. Kötü biri gibi davranmak kullandığı bir maskeydi. Ertesi sabah hep birlikte ofise gittiler. Han Kwang'da geçen akşam olayları Jae Myung'un ağzından dinlemiş ve o da önceki zorbalıkları için ceza almayı kabul etmişti. Önce Han Kwang ve Garret onu ikna etmek için uzun bir süre dil döktüler. En sonunda Chris ve Jae Myung konuşmaya katıldılar ve en sonunda kabul etmesini sağladılar ama uzaklaştırma değil okul hizmeti cezası vermeyi kabul etti. Aslında okul hizmeti Chris gibiler için uzaklaştırılmaktan daha iyi bir cezaydı. Uzaklaştırılan öğrenciler de geri dönecekti. Zaten çoğunluğu Nora'nın kullandığı başka bir kurbandı sadece. O yüzden anlaştılar. Öğle arasında Megan çatıya çıkmıştı. Yukarıdan aşağıdaki öğrencileri izliyordu. O sıra Elijah'da geldi. Elijah elini Megan'a doğru uzattı."Tebrikler, cezalarını aldılar Bunu ilk başaran sensin." "Ben ceza almalarını istememiştim. Uzaklaştırıldılar mı?" Elijah gülerek cevap verdi."Hayır, okul hizmeti cezası aldılar. Uzaklaştırılanlar okula geri çağrıldı. Asıl önemli olan Chris gerçekten bunu istiyordu. Şaşırdım. Asla hatalı olduğunu kabul etmeyen kişi hatasını kabul etti ve ceza almak istedi." "Okul hizmeti he, uzaklaştırılmalarındansa bu iyi. Chris'in gönüllü olması garip." Elijah onaylayarak kafa salladı."Artık geçti rahat olabilirsin. Bir daha böyle bir şey olmaz." Megan gülümsedi. Esen rüzgar Elijah'nın yüzüne vurdukça üstünde bir rahatlama hissediyordu ve bir mutluluk. Megan'a baktığındaysa aynı rahatlığı görüyordu. "Chris hislerinde ve davranışlarında gerçekten samimi. Bunu bilmeni istiyorum." Megan hiçbir şey söylemedi. Neye inanmalıydı tam olarak kestiremiyordu. Bir süre sessizlik olduktan sonra Elijah sessizliği bozdu. "Degan ile baya yakınsınız." "Doğduğumuz günden beri birlikteyiz. Ailelerimiz yakın arkadaşlardı. İsimlerimizden belli değil mi? Degan, Megan," dedi ve gülümsedi. " Araya mesafeler girse de biz yine kopmadık." "Bu güzel. Gerçekten çok iyi." Megan nazikçe gülümsedi. "Evet, o benim için çok değerli." "Bu dışarıdan bakınca anlaşılıyor. Oda seni çok seviyor belli." "Evet." "Sevgili olduğunuzu bile düşünen var," dedi Elijah. Megan kahkaha attı. "Aaahh... Evet bunun farkındayım. Sadece öyle görünüyoruz. Umurumda değil. Aslında bundan rahatsız değilim. Kim ne düşünürse düşünsün." Elijah kahkaha attı. "İşte Megan. Bunu seviyorum işte," dedi. "Chris'ler gelmiş. Ben onlara bakmaya gitsem iyi olur, derste görüşürüz." "Görüşürüz." Megan'da biraz daha oturduktan sonra kalkıp aşağı indi. Radyo odasına gitti. "Megan hoşgeldin, iyi görünüyorsun," dedi James. "Hoşbuldum. Evet iyiyim." "Kazandın," dedi gülerek ve elini havaya kaldırdı. "Beşlik çak." Megan güldü ve elini kaldırıp beşlik çaktı. "Hadi gel bir şarkı açalım," dedi James heyecanlanarak. Megan yanına oturdu. "Ne açalım?" "Sen seç." Megan gülümseyerek ve heyecanlı bir tavırla "The Cranberries - Zombie!" dedi. James güldü. "Tamam." Şarkı okulun her yerinde yankılanıyordu. Megan yine gözünü kapatıp gülümseyerek ritim tutmaya başlamıştı. James Megan'ına dikkatlice baktı ve gülümsedi. Megan gözü açıp James'e doğru döndüğünde James'ın bakışlarını yakaladı ve gülmeye başladı. Bu okuldaki en normal öğrenci oydu Megan'a göre. Nazik ve cana yakın. "Gerçekten eşsizsin," dedi James kahkaha atarak. Megan'da kahkahayla karşılık verdi. "Neden öyle söyledin?" "Nedeni bariz belli değil mi? Megan Park iyi ki Carver Lisesine geldin." İkisi kahkahalar eşliğinde konuşurken kapı çaldı. Chris ve Jae Myung Megan'a saldıranları da toplayıp radyo odasına gitti. Megan karşısında onları görünce şaşırdı. Hepsi tek tek özür diledi. En son Chris tekrardan özür diledi. Megan elini uzattı ve gülümsedi. Chris mutlulukla elini tuttu. Bu tokalaşma affedilmenin, barışmanın, yeni başlayan arkadaşlıklarının ve açılan temiz sayfanın sembolüydü. Okulun ikinci katında diğer binasıyla bağlayan etrafı açık ince bir köprü vardı. Megan okul çıkışı kitap teslimi için kütüphaneye giderken o köprüde Jae Myung'u gördü. "Eve gitmiyor musun?" "Gideceğim, sadece şu manzaranın biraz daha keyfini çıkarmak istedim." Esen rüzgar ve köprüden görünen binanın etrafındaki ağaçlara,çiçeklere güneş ışığının yansıyışı muazzamdı. "Eşlik edebilir miyim?" "Tabii ki. Ama Degan seni beklemiyor mu?" "Ben gelene kadar basketbol oynayacak. O yüzden vaktim var," dedi ve sırıttı. Jae Myung Megan'a bakmaktan kendini alıkoyamadı. O, saçlarını rüzgarın bozmasına rağmen güzel görünüyordu. "Biliyor musun?" diye sordu. Megan gözlerini kapatıp rüzgara teslim olmuştu. "Neyi?" "Kahvenin en güzel tonuna sahip olduğunu. Gözlerin ve saçın. Harika bir ton ve uyum içindeler," dedi Jae Myung korkuluğa yaslanıp Megan'a kitlenerek. "Ve saçında parlayan hafif kızıllıklar çok çekici." Megan biraz çekinmişti. Ama hoşuna da gitmişti. Gözlerini açtı ve ona dönüp gülümsedi. "Teşekkür ederim." Jae Myung'un ona bakıyor olduğunu görünce kalbinin çarpmaya başladığını farketti. Buna şaşırmıştı ve hemen kafasını çevirip derin bir nefes alıp verdi. Jae Myung ise bir süre daha onu izlemeye devam etti.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.