Kampa gidecekleri gün gelip çatmıştı. Megan ve Degan son hazırlıklarını tamamladılar. Okula arabayla Blaine bırakacaktı. Çantaları arabaya yerleştirdiler. Megan büyükbabasına sıkıca sarılıp öptü. "Bir hafta sonra görüşürüz." Spencer gülümsedi. "Dikkat edin kendinize. İyi eğlenin." Megan Penny ile Dan'e de sarıldı. Sonra Amy'ye sarılıp öptü. "Görüşürüz tatlım." "Görüşürüz." Degan'da büyükbaba Spencer'a sarıldı. "Merak etmeyin, onu koruyacağım. Söz veriyorum." "Biliyorum Degan, sana güveniyorum." Blaine arabanın üstüne vurarak "Hadi, gidelim, geç kalacaksınız yoksa," dedi. Hepsi arabaya binip yola koyuldular. Megan ile Degan çok mutluydu. Okula gidene kadar şakalaşıp durdular. Blaine arabanın aynasından ara sıra onlara bakıyordu ve gülümsüyordu. Degan'ın saçları çok dağınık birbirine girmiş halde duruyordu. "Şu saçını bir düzene sok," dedi Megan Degan uzun dağınık saçını çekiştirerek. "Ahhh! Ben mutluyum belki." "Mutluymuş, serseri. " Degan dudağını büzdü ve ters bakış attı saçını çeken Megan'ın elini tutarak. Megan bıraktı. Degan saçını elleriyle arkaya atarak düzeltti.. Chris ve diğerleri çoktan okula gelmişti. Elijah kulaklığını takmış şarkı dinliyordu. Chris ise olduğu yerde volta atıyordu. Jae Myung'da gelip Peter ile bir banka oturdular. Otobüs gelmişti. Çok geçmeden Megan ile Degan'da okula vardı. "Görüşürüz Blaine," dedi Megan el sallayarak. "Görüşürüz, dikkatli olun." "Tamam görüşürüz," dedi Degan. Chris onları görünce volta atmayı bıraktı. Megan kafasıyla selam verdi. Megan ve Degan otobüse bindi. "Kendi arabalarımızla neden gitmiyoruz ki?" diye sordu Peter. "Sen istersen gidebilirsin, bu sefer kalabalıkta olmak istiyorum," dedi Jae Myung. "Ne zamandan beri sever oldun?" Jae Myung bu soruya cevap vermedi ve eşyalarını alıp otobüse bindi. Arkasından James bindi. Ardından Peter'da bindi. Megan'ların yan tarafındaki koltuklara oturdular. Chris'ler de otobüse binmeyi tercih etmişlerdi. Degan ve kafasını Megan'ın omuzuna yasladı. Sonunda Olivia ve Nora'da binip Degan'ın Megan'ın omuzuna yaslandığını görünce olduğu yerde kaldı. "Ne yapıyorsun ilerle," dedi Nora. Nora soğuk ve ciddi bir tavırla "İlerle," dedi. “Özür dilerim.” Herkes toplanmıştı. Bayan Pooters'da gelmişti. Ve bir iki öğretmen daha. Hava serindi yol uzundu. Birkaç saat sonra kasaba dışındaki kamp yapacakları ormana vardılar. Herkes otobüsten indi. Çadırları yapmaya koyuldular. Yeşillik insanı büyüleyecek kadar güzeldi. Temiz hava huzur veriyordu. Megan ve Degan birbirleriyle didişerek ve gülüşerek çadırlarını kurdular. İkisi aynı çadırda kalacaktı. O yüzden sadece bir çadır getirmişlerdi. Elijah çadırı tam karşılarına kurmuştu. Diğerleri de yanına dizilmişlerdi. Jae Myung'da Megan'ların arka çaprazındaydı. Megan ve Degan oturdular. Degan Megan' a su uzattı. "Yardım edebilirim, "dedi Chris. "Ne için?" diye sordu Degan. Chris çadırı işaret ederek gösterdi. "Senin çadırın için." "Bu zaten benim çadırım." "Aaa... O zaman Megan'ın çadırı için." "Ben Degan ile kalacağım." Chris beyninden vurulmuşa döndü. “Ha? Neden?” Nora ortalığı karıştırmak için araya girdi. “Aynı çadırda mı yatacaksınız? Hey, bu kadarı erkek ve kadın için fazla değil mi? Arkadaşta olsanız." "Seni ilgilendirdiğini sanmıyorum," dedi Megan. "Sizin aranızda arkadaşlıktan fazlası var değil mi? Kimi kandırmaya çalışıyorsunuz?" "O değil de seni ne ilgilendiriyor?" diye sordu Degan oturduğu yerden kalkarak. Başka öğrencilerin konuşmaları duyuldu. “Gerçekten sevgili olmalılar.” “Neden inkar ediyorlar ki?” “Aşklarını bu kadar göz önüne sokmasalar olmuyor mu?” “Aynı çadır biraz fazla değil mi?” “Neden olmasın?” “Çok yakışıyorlar!” “Hayır! Yakışmıyorlar. Ne olur yalan olduğunu söyle Degan.” Megan ve Degan duymamazlıktan geldiler her zaman ki gibi. Chris biraz kekeledi gerilen ortamı sakinleştirmek istedi. "Ş... Şey... Aaa... Bizde fazladan bir çadır daha var Megan senin için onu kurarım." "Gerek yok," dedi Degan ciddiyetle. Ona karşı hâlâ mesafeliydi. Megan ayağa kalktı gülümsedi. "Sağol Chris ama ben Degan ile kalacağım." “Peki...” Olivia bu sefer gerçekten kıskanmıştı. Ama bir şey demedi. Nora’yı çekiştirerek götürdü.
Jae Myung Megan'ın tek gittiğini görünce peşinden gitti. Megan ormanın içindeki patikadan yürüyordu. Kayalıkları görünce oturdu. Jae Myung'da yanına geldi ve oturdu. "Aynı çadırda kalmak zorunda mısınız?" "Neden herkes buna taktı? Biz küçüklüğümüzden beri böyleyiz." "Ona aşık olmadığından emin misin? Onu bir kardeş olarak gördüğüne bu yakınlığınızın sebebinin birbirinizi aile gibi gördüğünüzden kaynaklı olduğuna emin misin?" Jae Myung bu soruyu sorduğunda boğazına bir şeyin oturduğunu hissetti. Megan şaşırdı. Jae Myung meraklı gözlerle ona baktı. Eminim demesini bekledi. O zaman rahatlayacaktı.O sıra bir öğrenci geldi ve Bayan Pooters'ın herkesi çağırdığını söyledi. Megan cevap vermeden önden hızlı adımlarla gitti. Jae Myung öyle dolmuştu ki gözünden bir damla yaş gelmişti. Onu silip diğerlerinin yanına döndü. Herkes toplandı. Yemek yiyeceklerdi ve herkes görev paylaşımı yaptı. Sofra kuruldu yemekler yendi. Sonra bulaşıktan sorumlu bir iki öğrenci seçildi. Megan dedikoduları umursamadan Degan ile kurdukları çadıra girdi. Ardından Degan'da girdi ve fermuarı kapattı. "Ben bunları anlamıyorum neden böyleler?" dedi Megan. "Ve erkek ile kadının birbirini çok seven arkadaşlar olabileceklerini düşünmüyorlar. Çok saçma. Biz birbirimi yıllardır tanıyoruz." “Anlaşılması gerçekten zor mu?” “Bilmiyorum. Seni gerçekten çok seviyorum ama bu sevgimi insanlar başka yöne çekiyor. Sanki öyle olmak zorundaymış gibi. Bir erkek veya bir kadın o anlamda aşık olmadan birbirlerini çok sevemez mi?” “Değil mi? Cidden umurumda değil.” “Benimde ama bazen bununla üstümüze gelmeleri can sıkıcı oluyor.” “Evet.”
Kamp ateşi yakılmıştı. Olivia Degan'ların çadırına yaklaştı. "Hey... Degan. Kamp ateşi yakıldı gel hadi." "Tamam," dedi ve Megan'a dönüp gülümsedi ve Megan'ın elini tutup çadırdan çıktılar. Herkes kamp ateşinin etrafındaydı. Megan Elijah'nın yanına oturdu. Degan'da Megan'ın yanına. Chris Elijah'yı iterek Megan'ın yanına oturdu. Elijah gülerek kafa salladı. Jae Myung karşılarına oturdu. Yüzü asıktı. Hava soğumuştu. Megan'ın üşüdüğünü farkeden Degan montunu çıkarıp Megan'ın omuzlarına yerleştirdi. Megan geri vermek istedi. "Sen üşüyeceksin al şunu." "Hayır, üşümüyorum kalsın. Üşürsem çadırdan battaniye alırım." Megan Degan'a yaklaşarak montun bir kısmını onun üzerine attı. Jae Myung iç çekerek kafasını başka yöne çevirdi. Korkuyordu. Duygularının gerçekten kardeşçe olduğundan emin olmamasından korkuyordu. Bir saat kadar sonra öğretmenler çadırlarına çekildi. Öğrenciler bir yana dağılmadan ateşin başında Elijah ayağa kalkıp Degan'a seslendi. Degan ona doğru döndü. "Degan. Sana bir sorum olacak. Herkes merak ediyor ve ben artık bu saçmalıktan sıkıldım. Aslında kimseyi ilgilendiren bir olay değil ama siz inkar etseniz de bu konu hâlâ nedendir bilinmez uzuyor. Bugün burada net bir şekilde cevap verin ve artık kapansın bu konu. Megan'a aşık mısın? Sevgili misiniz?" Ve işte herkesin dikkatini çeken soru gelmişti. Megan iç çekti. Degan bir süre gözlerini Elijah'dan ayırmadı. Herkes gözlerini Degan'a dikti. Tan ve Rolan aralarında gülüşüyordu. Elijah tepkisizliğini bozmadı. "Cevap bekliyoruz, "dedi bir öğrenci. "Evet cevap verde şamata bitsin," dedi Nora. “Bıktım artık sizinle ilgili mevzulardan.” Degan Megan'a döndü ve Megan'ın ellerinden tuttu. Megan bir an ne olduğunu anlayamadı. "Neden size bu kadar dert oldu bilmiyorum,” dedi ve güldü. Elijah’nın yapmak istediğini anlamıştı. “Aşk bir kimseye ya da bir şeye karşı duyulan aşırı sevgi ve bağlılık duygusudur. Evet... Bende Megan'ı aşırı derece seviyorum ve ona bağlıyım hepsi bu. Sevgili değiliz ve olmayacağız. Benim için aşk sadece sevgiliye duyulan bir duygu değil o yüzden evet, ona aşığım." Megan hem duygulandı hem gülümsedi. Degan'ın neden bahsettiğini, duygularını anlamıştı. Elijah yine tepki vermedi. Herkes şaşkın şaşkın bakıyordu. Degan devam etti. "Sekiz dokuz yaşlarındayken sadece bir sevgiliye aşık olunur sanıyordum ve Megan'a da öyle aşık olduğumu sanmıştım ama şimdi gerçeğin farkındayım. Şimdi ona sadece bir sevgili gibi değil anneme ve küçük kız kardeşime aşık olduğum gibi aşığım, bir dost gibi aşığım, o benim için her şeyi ifade ediyor, o benim ailem. Sadece sevgili size her şeyi ifade etmez. Diğerlerine döndü. "Sevgili olmak istemiyorum. Ona karşı cinsel bir dürtüm de yok ki insanlar sevgilisine o anlamda aşık olduğu birine karşı o dürtüleri hisseder değil mi? Megan biriyle birlikte olsa benden uzaklaşmadıkça beni rahatsız etmez çok mutlu olurum hatta. Onun sevdiği ve onu gerçekten seven biri oldukça." Sonra tekrar Megan'a baktı. "O benim çok sevdiğim dostum. O benim hayatımdaki ilk dostum. Tek korkum onu kaybetmek." dedi Degan ve gözyaşlarını tutamadı. Degan ağlamaya başlayınca Megan'da ağladı. Ses çıkarmadı. Degan Megan'ın gözyaşlarını silerek "Ağlama," dedi. İstemsizce Jae Myung'un gözlerinden yaş gelmişti. Aslında aralarında ki bağa hayrandı. Daha önce düşündüğü gibi Megan’a daha da yakın olmak istiyordu. Belki de bu yüzden öfke ve kıskançlık hissediyordu. Böyle bir yakınlığı olsa bu duygulardan kurtulabilirdi. Aslında daha fazlasını istiyordu. "Lütfen ağlama." "Ama sen ağlıyorsun," dedi Megan. Degan hem güldü hem ağlamaya devam etti. "Ben ağlıyorum diye ağlayan Megan'a nasıl aşık olmam. Yıllardır birlikte olduğum insana. Anlamanızı beklemiyorum ama sandığınız gibi bir şey yok ve olmayacak. Benim ona olan aşkım sandığınızdan farklı. " "Peki ya sen Megan," dedi Jae Myung kelimeler ağzından zor çıkmıştı. Megan gözlerini Degan'dan ayırmadı. Gözyaşlarını tutamıyordu. "Evet aşığım. Biz Degan ile hep aynı duyguları paylaştık. Biz böyle büyüdük. Gümüş kilit ve anahtar gibi," dedi Megan ve elini Degan'ın yanağından süzülen gözyaşlarına götürüp sildi. “Bana her şeyi ifade eden, bana aileyi,kardeşliği ifade eden bu serseriye aşığım. Sadece düşündüğünüz gibi bir aşk değil.” "Birbirlerini tamamlayan güzel dostlukları var, imkansız bir şey değil bu, cevaplarınızı aldığınıza göre artık bu konu sonsuza kadar kapansın," dedi Elijah soğuk bir ifadeyle. “Onları tamamen anlamanız ya da size uygun gelip gelmemesi önemli değil. Onların ne hissettiği önemli. Kendinizce teori üretmeyin.” Bunları söylerken Oliva ve Jae Myung’a baktı. Sonra diğerlerine döndü. “Artık dağılabiliriz.” Megan teşekkür eden gözlerle baktı. Degan ve Megan birbirlerine bakıp gözyaşlarını silerken nazikçe gülümsediler. Herkes dağılmıştı. Jae Myung Megan ile oturdukları kayalıklardaydı. İkisi birbirini çok seviyordu ama ana kavram dostluktu. Mantıksız değildi. Olabilirdi. Sonuçta yıllardır beraberlerdi. Aslında bazı insanları yıllardır tanımaya bile gerek olmuyordu. Bazen kısa süredir tanıdığınız bir insan bile sizin için böyle bir yere sahip olabiliyordu. Degan konusunda endişelenmesine gerek yoktu. Megan’ın yanında bunca sene onun gibi birinin olması Megan’ın yalnız olmasından iyiydi. Degan sağlam karakteri olan biriydi.
Megan ile Degan çadırda yan yana uzandılar. "Acaba anladılar mı? " dedi Degan. "Kimseye bir şey açıklamak zorunda değildik." "Senden gerçekten hoşlanıyor Jae Myung. Bu kadar üstünde durmasının sebebi bu olsa gerek." "Neredeyse tüm okul merak ediyordu." "Onlar dedikodu için. Ama Jae Myung’un bu olayı üstelemesi çok farklı. Çok belli senden hoşlandığı. Bu arada gümüş kilit ve anahtar benzetmeni çok sevdim," dedi Degan ve Megan'ın kolunu dürterek gülümsedi. Megan'da onunla birlikte gülmeye başladı. “Olivia’da senden hoşlanıyor.” “Biliyorum. Ama benim ona karşı öyle bir duygum yok. Nora’nın arkadaşı olsa da farklı olduğunu düşünüyorum sadece. Biraz saf bir kız.” “Öyle.” Degan uyumuştu. Megan uykuya dalamadığı için Degan'ın üstünü iyice örtüp, üstüne montunu alıp çadırdan çıktı. Ormanın içine doğru patikadan ilerledi. Oturduğu kayalıklarda Jae Myung'u gördü. Ses çıkarmadan ilerlerdi ve başka kayalık bulunca ona doğru ilerledi. Kayaların aşağısından gelen bir ses duydu. Birinin ayağa kalktığını gördü. Bu Elijah'dı. "Nedense hep benim bulduğum yerlere geliyorsun." "İlk kayalıkta Jae Myung oturuyordu." "Gel, otur,"dedi Elijah. Megan yavaşça Elijah'nın yanına oturdu. "Uyuyamadın mı?" "Hayır, sen?" "Bende." Elijah Megan'ın saçlarıyla oynamaya başladı. "İyi misin?" "Evet. Ne o eğlenceli herhalde," dedi Megan gülerek. "Evet, eğlenceli," dedi Elijah kıkırdayarak. Rüzgar estikçe ikiside titriyordu ama bunu umursamadılar. "Göz rengin bu ormana uyum sağlıyor," dedi Megan işaret parmağıyle Elijah'nın gözlerini işaret ederek. "Öyle mi? Şanslıyım." Kısa bir süre muhabbet edip çadırlarına döndüler.
Sabah erkenden uyandılar. Kahvaltılarını yaptılar. Kahvaltıdan sonra bulaşıkları Megan ve Ted yıkıyordu. "Sen geleli yaklaşık bir ay oldu baya bir badire atlattın. Sana yardım edemediğim için üzgünüm, ve bunu çok geç söylediğim içinde özür dilerim "dedi Ted başını öne eğerek. "Hayır, sorun değil." "Bana kızgın değil misin?" Megan net bir şekilde "Hayır," dedi. Ted şaşırmıştı ve mahcup olmuştu Megan'a karşı. Onlar hem konuşup hem iş yaparken Degan'da yardıma geldi. "Teşekkür ederim," dedi Megan. Degan Megan'a göz kırptı. Öğretmenlerle birlikte öğrenciler ormanda turlayacaklardı.. Megan kampta kalacaktı daha bulaşıklar bitmemişti. Degan'da o yüzden gitmek istemedi. Elijah'da gitmemişti. Eldivenleri eline geçirip çeşmeye Megan'ın yanına geldi ve Ted'i yolladı. "Bu işte iyisin, teşekkür ederim." dedi Megan. Elijah gülerek kafa salladı. Gecenin soğukluğu kalmamıştı. Ormanın huzur veren kokusu ve sessizliği hakimdi her yerde. "Neden onlarla beraber gitmedin? Sen görevli değilsin." "Canım istemedi. Sonra senle beraber turlarız ne dersin?" Megan'ın yüzünde küçük bir gülümseme belirdi. "Olur." Elijah elindeki köpüğü Megan'ın burnuna sürdü. "Hey!" Elijah dalga geçercesine "Ne?" dedi. "Hey! Oyalanmayın da şunları çabuk bitirelim,"dedi Degan. "Tamam,"dedi Megan ama yine Elijah ile ikisi birbirleriyle uğraşıp duruyordu. Degan alttan alttan gülüyordu. İkisi şakalaşırken Chris, Tan ve Rolan geldi. Chris onlara bakarken bir anlığına tebessüm etti. "Daha önce Elijah'yı bu şekilde gülümserken görmedim," dedi Tan. "Bende," dedi Rolan. "Birlikte iyi görünüyorlar," dedi Tan. Rolan onayladı.
Akşam herkes dönmüştü. Degan ile Megan şakalaşıp didişiyorlardı. Degan Megan'ın saçlarını dağıttı. Megan'da Degan'ın ellerini tutup çekti sonra omuzuna vurmaya başladı. Degan kahkaha krizine girmişti. Toprağa yatıverdi. "Gülme," diyip vuruyordu Megan. Ama kendisi de gülüyordu. Degan'ın üstüne çıkıp saçlarını dağıtmaya başladı. "Hey! Saçlarım olmaz." "Kapat çeneni." Degan gülmekten konuşamıyordu. "Ya... Yapm... Yapma! Yakalarsam fena olur he." Degan yattığı yerden kalktı Megan kaçmaya başladı. "Kaçabileceğini mi sanıyorsun sen?" "Yapma!" "Hadi ya!" Bayan Pooters ikisinin bu hallerine gülüyordu. Megan çadırların arasında dolana dolana kaçıyordu Degan onu kovalıyordu. Jae Myung'ın çadırının önünde yakaladı Megan'ı ve yanağından öptü. "He heeee, yakaladım seni ördek." "Uyuz," dedi Megan eliyle Degan'ın dudaklarını büzerek. Jae Myung onları izlerken Degan’ın yerinde olmayı hayal etti. "Gidin başka yerde oynayın. Çadırımın önünü işgal etmeyin," dedi Jae Myung sinirli ama muzip bir tonda. Megan göz devirdi.
Bir hafta geçmiş kamp sona ermiş evlerine dönüyorlardı. Sabah saat yedi buçuk civarı otobüs okula bırakmıştı oradan herkes evlerine dağılacaktı. Degan saçı başı dağılmış halde indi otobüsten. Yorgundu, uykusu vardı. Konuşmaya hali yoktu. "Sen çok yorgunsun, direk eve git beni bırakmana gerek yok," dedi Megan. Degan durup düşünmeye başladı. "Düşünme yürü evine,"dedi Megan itekleyerek. "Emin misin?" "Evet, yolu bulabilirim merak etme," "Tamam, " dedi Degan. Yolda ayrılıp giderken Degan dayanamadı koşa koşa Megan'a yetişti. "İçim rahat etmez." Megan güldü ve Degan'ın koluna girdi. Degan Megan'ı bırakıp direk eve dönüp yatağa girdi. Megan büyükbabasının uyuduğunu düşünerek sessizce odasına çıktı ve eşyalarını bir kenara bırakıp yatağa yattı. Yaşadığı bir haftayı gözlerinin önüne getirirken uyuyakalmıştı. Uyandığında büyübabasınında uyanmış olduğunu gördü gidip ona sarıldı. Sohbet edip özlem giderdiler. Büyükbabası ona güzelce yemekler hazırladı. Yemeklerini yediler ve birlikte dolaşmaya çıktılar. Dondurma yediler, sinemaya gittiler. Sonra eve döndüler. Megan sabah okula giderken giyeceklerini hazırladı. Banyoya girip çıktıktan sonra Degan ile çekindikleri fotoğraflara baktı. Degan fotoğraflardan birini hesabında paylaşmış altına "Gümüş kilit ve anahtar gibi..." yazmıştı. Megan istemsizce gülümsedi. Fotoğrafın altına kalp bıraktı. Sabah Degan mesaj attı. " Geldim." "Beş dakikaya geliyorum." Hızlıca her şeyi halledip çantasını alıp beyaz uzun kaşe montonu giydi. Ve aşağı indi. Degan saçının serseri halini biraz daha düzene sokmuştu ve derli toplu görünüyordu. "Yakışmış." "Biliyorum," dedi ve gülümsedi. Megan hafifçe onun karnına vurdu. Onun varlığı hiçbir şeye değiştirilemezdi. En güzel anıları, en güzel yaşı onunlaydı. Hiç kimse bir Degan değildi.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.