Megan Garden Grill’de çalışırken şık giyinimli bir adamın ona baktığını gördü. Özel bir müşteriydi. Müdürü Bay Harrime ile adamın arası baya iyiydi. Son zamanlarda daha sık uğrar olmuştu. Megan adamın bir istediği olduğunu düşünerek yanına gitti. “Sipariş mi vermek istiyorsunuz?” Sakallı ve orta yaşlarda ki bu adam Megan’a bakıp gülümsedi. “Karar veremiyorum.” “Yemek mi içecek mi?” “Yemek.” “Lazanya. Şefimizin lazanyası gerçekten mükemmel.” Adam gülümsedi ve sakallarıyla oynadı. “Lazanya olsun o zaman.” Megan’da gülümseyerek karşılık verdi. İçecek olarak...” “Şarap... Yanında iyi olur değil mi?” Megan yüzünü buruşturdu. “Lazanyanın yanında kola daha iyi gitmez miydi efendim?” Adam kahkaha attı. “Tamam kola olsun.” “Peki efendim,” Megan gülümsedi ve adamın yanından ayrıldı. Adam siparişi gelene kadar bilgisayarında bir şeylerle uğraşıyordu ve sürekli onu biri arıyordu. Ne meşgul adam, diye düşündü Megan. Yemek hazır olduğunda masaya o götürdü. “Siparişleriniz.” “Teşekkür ederim.” Megan’ın çıkış saati yaklaşmıştı. Onu almaya Degan gelmişti ve bir masada oturup bekliyordu. Megan adamın boş tabaklarını alırken gülümsedi. “Yine bekleriz efendim.” “Senin adın ne?” “Megan. Megan Park.” “Megan. Ben Shane.” “Memnun oldum efendim.” Gülümsedi. Adamın sıcak bir gülümsemesi vardı. Biraz acı dolu gibiydi, gülümsemesi de gözleri de. Müdürü Roy Harrime gelmişti. “Hey Roy bu kızın değerini bil. Güler yüzlü ve müşerilerle güzel ilgileniyor.” “Evet, sen merak etme.” Shane Megan’a döndü ve fısıldadı. “İstediğin kadar tabak çanak kırabilirsin.” “Megan kıkırdadı. “Evet evet istediği kadar kırabilir parasını senden keseceğim nasıl olsa,” Shane kahkaha attı. “Görüşmek üzere.” Degan adam gidince Megan’ın yanına geldi. “Shane Fanning değil mi o? Şirket sahibi. Teknolojik şeylerle ilgilenen.” “Bilmem. Özel müşteri olduğunu biliyorum. Birkaç kere geldi tanışıp ilgilenmem bugüne kısmet oldu.” “Anladım. Giyin gel bekliyorum.” “Tamam.”
Yolda yürürken Megan Degan’nın koluna girdi. Yavaş yavaş yürüyorlardı. Rüzgar tatlı tatlı esiyordu o yüzden biraz keyfini çıkarmak istediler. “Çok huzurlu hissediyorum,” dedi Degan. “Bende.” “Megan, bir şey sormak istiyorum.” “Hı? Ne soracaksın?” “Jae Myung hakkında ne düşünüyorsun?” “Nereden çıktı şimdi?” “Elijah ile daha çok yakışacağınızı düşünüyorum.” “Kes şunu.” Degan kıkırdarken telefonu çaldı. “Şeytandan bahsetmişken,” dedi ve telefonu Megan’a gösterdi. “Jae Myung?” Telefonu açtı. “Efendim. Hepiniz mi? Bu nasıl oldu? Aaa öyle mi? Kulağa şaka gibi geliyor üzgünüm. Tamam. Tamam. Tamam anladık be!” Telefonu kapattı. “Ne oldu?” “Sahildelermiş. Hepsi.” “He? Hepsi?” “Jae Myung, Elijah, Chris, James, Tan, Peter, Rolan. Hepsi.” “Ne yapıyorlarmış? “Takılıyoruz dedi.” Megan şaşkındı ve sessiz kaldı. “Evet, bende şaşırdım. Bizi de çağırıyorlar.” “Aaa, bu beklenmedik.” “Gidelim mi?” “Sen ne düşünüyorsun?” “Hâlâ Chris ve Jae Myung’dan haz etmesem de Elijah ve James için gitmeye değer. Sanırım.” Megan gülümsedi. “Sanırım?” “Arkadaş olmaya çalışıyoruz değil mi?” “Evet. Hadi gidelim.”
Oraya vardıklarında Jae Myung Chris ile uğraşıyordu. Chris’i sinirlendirmeyi kendine huy edinmişti. Elijah uzanmış kulağında kulaklık hepsinden ayrı duruyordu. “Merhaba!” dedi Megan “Hoşgeldiniz!” Bir eli Chris’n omzunda olan Jae Myung diğer elini kaldırarak selam verdi. Chris mutsuz bir ifadeyle, “Merhaba.” Diğerleri de gelip selam verdi. “Nasılnız?” diye sordu Tan. “İyiyiz.” James birayı havaya kaldırarak “Degan! Megan! Bira ister misiniz?” “Güzel olur,” dedi Megan. Elijah’ı gördü ve ona da bir bira alıp yanına gidip kulağında ki kulaklığı çıkardı. “Merhaba.” Elijah gülümseyerek toplantı. “Merhaba.” “Ne dinliyorsun?” “Dinlemek ister misin?” Kulaklığın birini uzattı. Megan kulaklığı takıp birayı uzattı. “Teşekkür ederim.” “Miguel- Crazy in Love he. Onun yorumunu bende çok beğendim.” Megan’ın gözlerine kitlendi. “Bir süredir buna takılmış durumdayım.” Jae Myung ikisini gördüğünde muzip bir şekilde aralarına girdi. “Neden gruptan ayrı takılıyorsunuz?Ne dinliyorsunuz? Bende dinlemek istiyorum.” “Crazy in Love,” dedi Megan gülümseyerek. “Öyle mi? Kulaklığı çıkarda hepimiz dinleyim. Hadi gelin!” diyerek Elijah ve Megan’ı itekledi. “Bence şarkıları Megan seçsin,” dedi James. “Seçimlerini beğeniyorum,” diyerek omuz silkti. “Hayır.” Chris kuma oturdu. “Kendisi söylesin.” “Evet evet bu daha güzel,” dedi Jae Myung. “Gitarımı getirmiştim,” dedi James ve sırıttı. Degan birasından bir yudum aldı. “Karşı çıkamam. Bende seni dinlemek istiyorum.” Megan sırıttı. “Peki. Lord Huron- The Night We Met’i biliyor musun? James kafasıyla onayladı ve çalmaya başladı ve Megan şarkıya giriş yaptı. Rüzgarın yarattığı o tatlı esinti ve onun yumuşak rahatlatan sesi. Huzur dolmuştu herkes. “Önce sana tamamen sahiptim sonra çoğunluğuna, Sonra birazına sahiptim, şimdi hiç değilim. Beni tanıştığımız geceye götür. Ne yapacağımı bilmiyorum, Senin hayaletin tarafından lanetlendim Beni tanıştığımız geceye götür.” Bugün huzur dolu sıradan bir gündü, her biri için. Hepsi bu huzurun böyle devam etmesini diliyordu. Ama hayat beklenmeyen sürprizlerle kapılarına geliyordu.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.