Thousand Autumns - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




14   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   16 


           
Bölüm 15: Shen Qiao bu kişinin muhtemelen mental sorunları olduğunu hissetti

Yan Wushi o kadar sinirlendi ki kendini gülerken buldu, “Sekt Efendisi Shen’in gerçekten deniz kadar geniş bir aklı var. Xuandu Dağı’ndaki herkesin senin gibi olmaması çok yazık. Aksi takdirde, sen, Qi Fengge’nın öğrencisi nasıl olur da Kunye’nin saldırısından uçurumdan aşağı düşerdin?”

Shen Qiao kafasını iki yana salladı, fakat cevap vermedi.

Anıları hala bulanık ve kesik kesikti. Bazı şeyleri hatırlayabiliyordu ama bazılarını hatırlayamıyordu. Belirli olayın arkasındaki gerçekten çok emin olamadığı için, hakkında söyleyecek çok bir şeyi yoktu.

Fakat Yan Wushi aniden ona doğru bir avuç içi fırlattı.

Bu avuç, hafif bir vuruş değildi. Shen Qiao'yu test etmeyi amaçlayan çocuk oyunu gibi değildi, aksine savaş gücünün yüzde otuzunu taşıyordu.

Şu anki durumları arasındaki farka dayanarak, yüzde otuzu şöyle dursun, Yan Wushi yalnızca yüzde onunu kullansaydı, Shen Qiao yine de ona karşı güçsüz olurdu.

Eğer biri burada olsaydı, Yan Wushi’nin öldürmek istediğinden şüphe etmez ve Shen Qiao'nun akıbetinden kaçmasının imkansız olduğunu kesinlikle kabul ederdi.

Shen Qiao’nun nefesi ağırlaştı. Bir ağız dolusu kan boğazına doldu ama sıkıca geri tutmayı başardı. Yan Wushi’nin iç qi’si kendisi gibiydi. Son derece eziciydi, neredeyse gerçek maddeye dönüşen büyük bir nehrin akımı gibi şiddetle ileri doğru dalgalanıyordu. 

Bir ölüm kalım anıydı — aşırı bir krizdi — fakat aslında Shen Qiao içinde sakindi. Garip bir ferahlık hissi içinde ortaya çıktı. 

Shen Qiao’nun gözlerinin önü hala zifiri karanlıktı, fakat o anda, yepyeni bir galaksi, bu sonsuz karanlığın dışında kendini gösterdi.

Evren çok geniş ve ıssızdı. Dünya çok büyüktü. Doğa, zamanın başlangıcından bu yana durmadan gelişiyordu. İçlerinde yaşayan insanlar ne kadar önemsizdi! Bir kişi göklerle bir olabilir, bir tanrı olarak yükselebilir ve hiçliğe dönebilirse, o zaman dağlar ve nehirler o olurdu, güneş ve ay o, gökyüzü ve bulutların kendisi olurdu ve orada, artık onu her şeyden ayıran bir engel olmazdı.

Tam olarak Shen Qiao’nun şu an hissettiği buydu.

Bunun, parçalanmış anılarının nihayet meyve vermiş olmasından mı yoksa Vermillion Yang'ın Stratejisi senaryosunun aklının derinliklerine kazınmış olmasından mı olduğunu anlayamadı. Zihninde meydana çıkan kelimeler ve cümlelerle birlikte, kalbi mükemmel bir sükunet durumuna girdi — tıpkı yapraklardan sızan ay ışığı gibi — en küçük bir parıltı bile açıkça yansıdı. 

Uzun zamandır durgun olan iç qi bile, ipek iplikler gibi olsa da devamlı olarak uzuvları ve kemikleri etrafında belirsiz bir şekilde dolaşmaya başladı.
 
Yan Wushi’nin ona doğru bastırılmış olan avucu, bir dağ kadar ağır ve rüzgar kadar hızlıydı. Sıradan bir insan bile çıplak gözleriyle göremeyebilirdi. Ancak, Shen Qiao görebilirdi. Sırtı duvara dayanmıştı. Kaçacak hiçbir yeri yoktu. Tek şansı direkt düşmanıyla yüzleşmekti. 

— Yan Wushi’nin savaş gücünün yüzde otuzu ile, hasta ve zayıf olan kendi bedeninin yüzleşmesi.

İlki, bir zamanlar Qi Fengge ve Cui Youwang gibi dünyanın en iyi dövüş sanatçıları ve büyük efendileriyle birlikte dezavantajlı bir konuma zorlanmadan savaşmıştı. Ne kadar korkunç derece güçlü olduğu görülebiliyordu. Shen Qiao şöyle dursun, Qi’nin İmparatorluk Ailesi’nin bir numaralı dövüş sanat uzmanı olan Murong Qin bile burada olsaydı, o da Yan Wushi’nin gücünün yüzde otuzu ile yüzleşirken dikkatli davranmak zorunda kalırdı.

Aslında yine de Shen Qiao böyle bir baskıya dayandı.

Duvara çarpmadı ve ne kan tükürdü ne de öldü.

Yüzü o kadar solgundu ki neredeyse şeffaf görünüyordu, fakat ayakları bir inç bile hareket etmedi. Kıyafetinin kolları qi tarafından yaratılan güç nedeniyle kabardı. Saçlarını bağladığı kıyafet parçası bile gevşedi. Uzun saçları omuzlarına döküldü, rüzgarda çılgınca dalgalanıyordu. 

Bir taraf güçlü, bir taraf zayıf olan iki qi gücü birbirleriyle yüzleşti, ancak, bir süre, zayıf taraf hiçbir yetersizlik belirtisi göstermedi. 

Yan Wushi hafifçe kaşlarını kaldırdı. Çok şaşırmamıştı; aslında, yüz ifadesi bunu beklediğini gösterdi.

Xuandu Dağı'nın Meditasyon Yolları barışçıl ve pasiftir. Bütün dünya meselelerinden uzak durur. Zayıfla karşılaştığında zayıftır, güçlü ile karşılaştığında güçlüdür. Tamamen entegre olup sorunsuz bir şekilde aktığında, Cennetin Kalbin [1] su kadar berrak olacaktır.

Bu cümleler bir anda Shen Qiao’nun zihninde parladı. 

Ancak kısa süre sonra, potansiyelinin ortaya çıkma nedeninin Xuandu Dağı ile bir ilgisi olmadığını fark etti, daha doğrusu...

Hafifçe uyguladığı iç qi, Yan Wushi’ninki ile harmanlandığına dair bir işaret gösterdi. İki iç qi ipi birbiriyle yüzleşiyordu ve hatta aynı zamanda birbirlerini de etkiliyorlardı. Apaçık aynı kökendendiler!

Ancak, güçlerindeki fark gerçekten çok büyüktü. Yan Wushi'nin aslında başka hiçbir harekete ihtiyacı yoktu. Sadece baskıyı biraz daha arttırdı, ve Shen Qiao şimdiden daha fazla dayanamaz haldeydi. Başka bir ağız dolusu kan püskürtürken yüzü korkunç bir hale döndü.

Fakat o anda, Yan Wushi elini geri çekti. 

“Tam düşündüğüm gibi.” dedi büyük bir ilgiyle, “O zaman nabzına baktığımda şüphelenmiştim. Daha önce Xuandu Dağı'ndaki Vermillion Yang’ın Stratejisi'nin kalan kitaplarına çalışmışsın. Qi Fengge tarafından sana verildi, değil mi?”

Shen Qiao’nun tek duyabildiği kulaklarındaki vızıltıydı ve Yan Wushi’nin sesi uzaktan geliyormuş gibiydi. Tüm bedeni duvar boyunca yere vurana kadar kaydı. “Demek o gece Bulutların Ötesi Manastırında, kitabı bilerek mi okumama izin verdin?”

Yan Wushi konuştu, “Doğru. Vermillion Yang'ın Stratejisi'nin beş kitabı var ve Gezen Canlar Kitabı Xuandu Dağı'nda tutuluyordu. Qi Fengge’nın mantle öğrencisi olduğuna göre, daha önce çalışmış olmalısın. Aksi takdirde, Yarım-Adım Zirvesi gibi bir yerden düştükten hemen sonra ölmemen senin için büyük bir şans olurdu. Bu ince hayatta kalma şansını korumanın hiçbir yolu yoktu. Gözlerin ve dövüş sanatların bile git gide iyileşebiliyor. Garip bulmuyor musun?”

“Çünkü, bedenin Vermillion Yang’ın Stratejisi’ndeki çalıştığın materyali hatırladı. Hafızanı geçici olarak kaybetsen bile, o iç qi ipliği uzun zaman önce çoktan bir parçan haline gelmiş; sağlığını senin için yavaşça iyileştiriyor. O gece Özgür İrade Kitabı’nı okumana izin verme nedenim, daha önce öğrendiğin bölümleri hatırlaman için seni içeriklerle tamamen uyarmaktı. Her iki kitaptaki içeriği birleştirip birleştiremeyeceğini görmek istedim.”

Shen Qiao cevap vermeye çalışırken nefes almak için zar zor gücü vardı: “Ben yalnızca işe yaramaz biriyim. Sekt Efendisi Yan'ın bana harcadığı çabayı nasıl hak ederim?”

Yan Wushi uğursuzca gülümsedi, “Vermillion Yang’ın Stratejisi’nin Özgür İrade Kitabı dünyada ortaya çıktı, tüm şahısların onun için savaşmasına neden oluyor. Ne yazık ki, Bulutların Ötesi Manastırında asıl metni yok ettim. O zaman yalnızca birkaç kişi onu duyabildi ve döndüklerinde kesinlikle içeriği yazacaklardır. Halkı yanlış yönlendirmek için, kesinlikle yanlış kısımları da karıştıracaklardır ve diğer insanların savaşması için birkaç ek versiyonları da yayacaklardır. O gece Bulutların Ötesi Manastırına gelemeyen pek çok sekt var. Haberleri duyduktan sonra, oturamazlar ve gerçek içerikli kopyayı elde etmek için mümkün olan her yöntemi deneyeceklerdir. Dünyadaki bozuklukları uyandırarak açıkça ve gizlice defalarca kavga edişlerini görebilmek ⎻ sence de çok ilginç değil mi?”

Shen Qiao gözlerini kapadı. “Bu sana nasıl fayda sağlayacak?”

“Tabii ki faydaları var, fakat seni ilgilendirmiyor, bu yüzden endişelenmene gerek yok. Tek bilmen gereken, olay yüzünden ayrıca muazzam bir kazanç elde ettiğin. Sonuçta, bu dünyada birinin kalan kitaplardan birine göz atması bile dev bir şans. Son derece az insan senin gibi iki kitabı inceleme şansına sahip. Çalışmaya devam edebilirsen, dövüş sanatlarının önceki seviyesine gelmesi imkansız değil. Bu arada, bana daha düzgün teşekkür etmen gerekmez mi?”

“Sekt Efendisi Yan..”

Yan Wushi çenesini tuttu ve başını kaldırmaya zorladı. “Daha önce bana Efendi demiyor muydun? Neden bu kadar hızlı değiştin?”

“İstiyorum…” diye mırıldandı Shen Qiao, sesi biraz anlaşılmazdı. 

Yan Wushi hafifçe yere doğru eğildi ve dinlemek için kafasını alçattı.

Diğer kişi aniden başka bir ağız dolusu kan tükürdü. Yan Wushi'nin bırakacak zamanı yoktu ve kan lekeleri eline sıçradı.

Öldürme isteği Yan Wushi’nin gözlerinde patladı.

Shen Qiao zayıf bir şekilde konuştu, “Sana kan öksürmek istediğimi söyledim. Kesinlikle kasıtlı değildi… ”

Bitiremeden, doğruca yana düştü ve bayıldı.



Uyku halindeyken, havada yüzüyormuş gibi hissetti, öyle ki düşünceleri bile takip edip uzağa bir yere sürüklendi. Sonunda geri yüzüp şu anki dış dünyaya düşmeden önce ne kadar zaman geçtiğinden emin değildi.

Gözlerini açar açmaz, Shen Qiao yanında birinin nefes aldığını duydu, “Hayat çok zor. O zaman neden hala hayattasın? Her zaman ölmeyi başaramamak, seni çok üzmüyor mu?”

Yan Wushi’nin sesiydi.

“...” Shen Qiao, muhtemelen bu kişinin mental sorunları olduğunu hissetti.

Yan Wushi’nin meseleleri ele alış şekli çoktan özgür iradeli ve bir dereceye kadar alışılmadıktı. Vermillion Yang’ın Stratejisi’nin Özgür İrade Kitabı kadar kıymetli bir senaryoyu önceden hiçbir uyarı yapmadan, zaman kaybetmeden imha edebilirdi.

Yine de senaryonun içeriğine bir göz atmayı arayan herkes için, Yan Wushi bu fırsatın kolayca elde edilmesine izin vermişti. 

Chen Gong’un ihaneti yüzünden Mu Tipo ve adamları tarafından sıkıştırılırken, Yan Wushi de muhtemelen oradaydı. Fakat, parmağını oynatmadan sadece izledi ve o adamları durdurmak için hiçbir şey yapmadı. Ancak Shen Qiao kendi gücüyle ayrıldıktan sonra Yan Wushi nihayet tekrar ortaya çıktı, Shen Qiao’nun hayatını almak istiyormuş gibi aniden saldırdı, fakat sonuçta Vermillion Yang’ın Stratejisi’nin bedeninde bıraktığı kalan qi’yi  çağırıyordu.

Ama Shen Qiao, Yan Wushi tarafından böyle hoşnutlukla davranılıp tüm çabasını onu eğitmek için harcayacak kadar kendisinin yeterince değerli olduğunu hayal etme konusunda asla duygusal olmayacaktı. Bu yüzden, bu kişinin huyunun çok düzensiz ve huysuz olmasının tek açıklaması, sağduyuyu kullanarak tahmin etmeyi zorlaştırıyordu.

Yan Wushi konuştu, “Mu Tipo’nun hizmetçisi onu aramaya geldi ve Chen Gong da onların arasında. Mu Tipo gibi bir dalkavuk memurun gözüne düşmenin nedeni o. Eğer onu öldürmek istersen, hala vakit var.”

Shen Qiao sessizce başını iki yana salladı, sonra dirseği ile destekleyerek yavaşça yatakta oturdu. Kanı tükürdükten sonra göğsünün çok daha iyi hissettiğini anladı, tıkanıklık ve acı bile gitmişti. Kanı muhtemelen şans eseri tükürdüğü ve yaralarının iyileşmesine yardım ettiğini fark etti.

“Sekt Efendisi Yan’a çok teşekkürler.” dedi.

Yan Wushi daha çok dürüsttü, “Ben de kanı bu kadar hızlı tükürmeni beklemiyordum. Sadece Vermillion Yang’ın Stratejisi’ndeki iç qi’yi kullanman için zorlamanı istedim.”

Shen Qiao, ne demeye çalıştığını biliyordu: İyileşmeseydin, yalnızca boşuna ölürdün.

“O zaman Sekt Efendisi Yan’ın bir sonraki planı nedir?”

“Xuandu Dağı’na seninle birlikle geleceğim.”

“............” Shen Qiao’nun ağzının kenarı seğirdi. “Sekt Efendisi Yan'ın her gün ilgilenmesi gereken çok işi var, neden değerli zamanını benim gibi birine harcıyorsun?”

Yan Wushi, yanağına ‘sevgiyle’ dokundu. Shen Qiao yine de kenara itemedi, bu yüzden Yan Wushi’nin çenesini tutup özel eşyasıymış gibi süzmesine izin vermek zorunda kaldı. “Gezen Canlar Kitabı Xuandu Dağı’nda saklı, fakat nerede bilmiyorum. Xuandu Dağı o kadar büyük ki, hiçbir insan benim dengim olmasa da, orada arama yapmak yine de zahmetli. Ancak elimde sen varken, her şey çözülecek.”

“İçeriği hatırladıktan sonra senin için yazmamı mı istiyorsun?”

Yan Wushi alayla gülümsedi, “Yalnızca vasat zihinleri olanların cümlesi cümlesine yazıp kelimesi kelimesine okuması gerek. Kuzey Zhou İmparatorluk Sarayı’nda olanı çoktan özümsedim. Özgür İrade Kitabı’na gelince onu da okudum. Beş kitaptan ikisini çoktan elde ettiğimden, kitabın yapısı hakkında şimdiden bir fikrim var. Güvenilir olmasa bile yazdığını okumak yerine, doğrudan benimle savaşmana izin vermek daha iyi olur. Bu durumda, Xuandu Dağı'nda gizlenen senaryonun içindeki gizemli harikayı deşifre etmekten endişelenmem gerekmiyor.”

Sonra Shen Qiao’ya, “Gerçek Xiantian alemi formlar veya taklit yoluyla bulunamaz. Yollar insanlar tarafından yapıldı. Tao Hongjing, Üç Okulun değerlerini entegre edip Vermillion Yangının Stratejisini yazabilirse, o zaman elbette ondan daha parlak dövüş sanatları yaratabilirim.”

Bu kelimeler ilk başta kulağa kendini beğenmiş, hatta dayanılmaz bir şekilde küstahça gelebilirdi, fakat dikkatlice düşününce aslında Shen Qiao da onunla hemfikirdi. Yan Wushi’nin İlahilik durumuna ulaşan dövüş sanatlarıyla bir sekt lideri olabilmesinin bir nedeni olmalıydı. Amaçları olmalıydı. Onun penceresinden bakılırsa, dünyanın en büyük, büyük-efendi-seviyesindeki dövüş sanatçıları arasında yer almayı gerçekten hak etmişti.

Sadece tek bir sorun vardı: onun gibi biriyle gün boyu birlikte kalmak bir zevkten ziyade bir işkenceydi.

Yan Wushi elini geri çekti ve kayıtsızca konuştu, “Uyandığına göre, yarın başlayalım.”

Shen Qiao biraz çaresiz hissetti. “Başka bir seçeneğim var mı ki?”

“Yaranın durumu hala idare edilebilirken kendin yürümeyi seçebilirsin; yoksa, şimdi başka bir dövüş daha yapabiliriz ve seni yaraladıktan ya da sakat bıraktıktan sonra yanımda götürürüm.”

Shen Qiao: “...” 




⎼⎼⎼⎼⎼⎼⎼⎼⎼⎼⎼⎼⎼⎼⎼⎼⎼⎼⎼⎼
Çevirmen:arythsea
Çevirmen Notları:
[1] ⎼ Cennetin Kalbi: Bir Taoist terim. Cennetin kalbi veya Dao / Yol'un kalbi. Kişi, kendini kültive (cultivate) ettiği zaman kendi Taoist kalbini bulabilir ve takip edebilir. Daoist Kalp terimi daha sonra tekrar ortaya çıkacak ve bu temelde burada aynı şeyi ifade ediyor. Bu romanda böyle bir “Kalp”, dövüş sanatçısının üzerine temelini kurduğu dövüş sanatlarıdır.
[Tekrar Hatırlatma] ⎼ Mantle: Pozisyon ve bilginin aktarılmasını tasvir etmek için sıklıkla kullanılan bir Budist terimi. Ustaları tarafından pozisyonlarının yerine geçmek için seçilen öğrenciye genellikle “mantle öğrenci” denir. Burada olduğu gibi, Shen Qiao, Qi Fengge'nin Xuandu Dağı yeni lideri olarak pozisyonunu devralabildiği anlamına geliyor.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


14   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   16 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.