Yukarı Çık




60   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   62 


           
Ve o gün geldi, debutante günü.

"Acele edin prenses. Zamanımız yok."

"Uhh, Seth.......Yeni uyandım."

"Bugün çok önemli bir gün erkenden kalksanız bile yeterli zamanımız yok!"

Uykulu sesimi duymuş olsa bile, zorla beni kaldırdı.

Uhh, debutante akşam başlamayacak mı? O zaman neden sabah bu kadar gürültülü?

Ama sadece Seth değil. Uhh? Neden 'her zaman sakin ve azimli' olan hizmetçi ablalar şimdi delirdi?

Hala yarı uykulu iken hizmetçiler tarafından banyo yapılmaya çekiştirildim. Ve sonra acı dolu acılar başladı!

"Prenses, gözlerinizi kapatın."

"Bacaklarınızı biraz daha açın."

"Rahatça uzanın ve bütün gücünüzü bırakın."

Şu zamanlarda çok rahattım ancak şu an aşırı zor versiyonu yaşıyorum.

Çok fazla öz, yağ ve bütün malzemelerle banyom gayet normaldi, vücuduma bir şeyler koydular ve ovuşturdular.

Bu benim ilk seferim değildi ancak hala alışamamıştım.

Özellikle bugün daha çok hizmetçi abla vardı bu yüzden çok utanç verici. Wahh. Bunu hiç sevmiyorum.

Gözlerinizi kapatın çünkü bunu yüzünüze koymalıyız, rahatlayın, bacaklarınızı biraz daha açın, ve dahası..

Bence bu debutanteyi çok hafife aldım. Çünkü şimdiye kadar genelde otuz dakikada giyinirdim.

Tabii ki Claude'u görmeye gittiğimde de giyinirdim ancak bugün daha da kötüydü.

Bugün şunu fark ettim ki debutante hafife alınacak bir şey değil.

İnsanları sadece bugün için özel olarak elbise ve ayakkabı seçmeye götürüldüler.

Herkesin ayrı bir rolü vardı ve çok meşguldüler.

Lily'nin banyodan sonra gelip beni kurtaracağını sanmıştım ancak öyle düşünen sadece benmişim.

"Bundan biraz daha yemek istiyorum."

"Bugün fazla yiyemezsiniz."

"Ama açım."

"İki saat içerisinde birazcık atıştırmalık getireceğiz. O zamana kadar bekleyin lütfen."

Çok küçük yemek. Açlığımı birkaç parça kraker ile doyurmam gerekti. Daha zayıf durmak için bütün gün hiçbir şey yemeyen insanların olduğunu Hanna'dan duydum.

En azından birkaç parça bir şey yediğim için mutlu olmalıyım. Waah. Hayır, neden yemeğimi kurban ederek bunları yapmam gerekiyor! 
Şimdiden sonra fazla bir şey yiyemeyeceğim,değil mi? Neden kızlara erkeklerden başka şekilde davranılıyor! Çok adaletsizce!

"Prenses sonraki bir saat konuşmamaya çalışın lütfen. Sizin için üzgünüm."

Beni oturttular ve yine o garip şeyi yüzüme koydular. Bunun sargı gibi bir şey olduğunu duydum. Boynuma koydukları şeyden daha 
farklı mı? Wahh, çok rahatsız ediyor.

"Ve özellikle kaşlarınızı çatmamalısınız."

Ve Lily saçıma dokunmaya başladı. Ahh. Uykulu hissediyorum.

"Eğer yorulduysanız gözlerinizi kapatabilirsiniz."

Lily, nasıl hissettiğimi biliyormuş gibi söyledi.

Ack. Bu cümleyi bekliyordum. Teşekkürler. Eek. Bu yaşta gergin olmak çok utanç verici. Utandırıcı. Waaah.

Ancak utancımı çözmek için herhangi bir yol yoktu. En sonunda uykuya daldım.

***

Debutante her zaman son ayın birici günü olur bu yüzden havanın soğuk olması beklenir ama öyle değil. Çünkü Obelia'da bir yılda 
sadece yaz ve ilkbahar var.

"Aynaya bakmak ister misiniz?"

Bu gerçekten gerçekten güzel.

Ve hizmetçi ablalar sayesinde yeniden doğmuştum...

"Nasıl olmuş?"

Bu kesinlikle rüyalarımdaki peri ablanın minik versiyonu gibi! Wahh! Athanasia'nın doğal olarak güzel olduğunu biliyordum ancak bu hile değil mi?

"Çok güzel gözüküyorsunuz, prenses."

Bugünkü bütün hizmetçilerin gözleri yaşlar ile doluydu.

"Prenses debutantedeki en güzel kız olacak"

Teşekkür edercesine gülümsedim.

Debutantem için hazırlanan beyaz elbise ile, özellikle beyaz giyinmiştim.

Ama bir beyaz elbisede bu kadar çok dizaynın olabileceğini ilk kez fark etmiştim.

Şu ana kadar yaşayarak öğrendiğim şey ise çocuk çocuk gibi gözükmeli leydi ise bir leydi gibi. Ama tabii ki elbise değil bu çok çocuksu.

Yani şu an giydiğim elbise ben ve Lily tarafından seçildi. Bu elbise Athanasia'yı özellikle daha peri gibi gösterecek daha da masum ve parlak yapacaktır. Buna peri elbisesi diyeceğim!

Ve eğer etrafımda dönersem çok fazla katmanı olmasına rağmen yok hafifti, üstünde bir çiçek var gibi gözüküyordu.

Küçük bir hareket yaptığımda elbisenin her santimi çok güzel bir biçimde parladı. 

Felix'in bana verdiği topukluları giyiyordum. Başka seçeneğim yoktu çünkü aynı ayakkabılar ve aynı boyda dans ettim.

Ya eğer topuklularla diğer insanlardan daha uzun olursam. Ühüü.

"Tacınızı sıkıca sabitledik bu yüzden kolayca çıkmayacaktır."

Evet, bu taç gerçekten çok güzel. Bugün saçımı ne yaptıklarını bilmiyorum ancak çok daha parlak ve hacimliydi.

Belime kadar uzanan saçlarım ve tepesinde bir taç ile gerçek bir prensese benziyordum!

Sadece kırmızı garnet kolye, küpe ve bilezik takmıştım, ama çok güzel gözüküyordum.

"Prenses. Artık gitmeniz gerekiyor."

Dışarıdaki kişiden mesaj aldıktan sonra Lily söylemişti. Gerçekten şimdiden zamanı geldi mi?

"Bugün kesinlikle prenses için en harika debutante olacak."

Sanki dua ediyormuş gibi gülümserken mırıldandı. Endişelenmemesini söylercesine gülümsedim.

"Uh huh. Kesinlikle."

Şey çünkü ben gerçek Athanasia değilim. Lily ve diğer hizmetçiler beni keyiflendiriyorlardı, bu yüzden orada harika bir iş çıkarmalıyım.

"Prenses."

"Felix."

Kapıda Felix alışılmadık kıyafetleriyle duruyordu. OMG, bu şövalye takımı mı? Bu takım erkekler için en iyisi! Eek, kalbim için iyi değil. 

"Her zamanki gibi çok çarpıcı görünüyorsunuz."

Bunu duyduğumda kendime güvenim geldi hizmetçiler sayesinde bugün çok güzeldim ama bunu Felix'ten duymak beni utandırdı.

"Majesteleri bekliyor. Gidelim."

Genelde arkamdan yürüyerek bana eşlik eden Felix gerçekten uzun topuklularla dengesiz olduğumu anladığında yanımda yürüdü. 
Merdivenlerden Felix'in elini tutarak aşağı indim.

Ack, ama neden bu Zümrüt sarayında bu kadar çok merdiven var? Bunun sonu yok!

Öyle olsa bile karşımızda hizmetçiler bize baktıkları için etrafımdaki havayı berbat etmemek istememiştim. 

"Majesteleri. Prenses geldi."

Ve sonunda Claude ile buluştum.

Ne. Bu kıyafetlerle onu ilk kez görüşüm. Onu her gün kumaş parçası giyerken gördüğümü hatırlıyorum. 

Yoksa bunu özellikle benim debutantem olduğu için mi giydin? Gerçekten mi? Ama gerçekten çocuklu bir adam olduğuna emin misin? 
Neden bu kadar çok parlıyorsun?

Düşünceler yüzünden ona şaşkınca bakıyordum, Claude da aynı şekilde bana bakıyordu. Gözleri benimkiler ile buluştuğunda, hafifçe 
titredi sonra yine sakinleşti.

"Soğuk alacak gibi gözüküyorsun."

Sevimli bana ilk kelimeleri bunlar. Haha. Daha fazla şaşıramayacağım.

"Baba, sen de bugün çok havalı gözüküyorsun!"

Ne yapabilirim. Ona iltifat etmeliyim. İşte, iltifatlarımı ye. İki tane ye. Çok ye. 

Sonra Claude garip bir yüz yaptı.

Mmm. Sadece bugün hariç doğum günüme gelmediği için rahatsız olduğunu söyleyebilirim. Fazla göstermedi ancak söyleyebilirim.

Yani bugün doğum günümden sonra onu ilk kez görüşüm. Ama yapamayacağı için onu anlamam gerek. Ve eğer bunun için rahatsız 
olduysa yeterli.

"Bugün bu zamanı babamla geçireceğim için mutluyum."

Doğum günümün Diana'nın ölüm günü olduğunu unuttuğum için hiçbir şey olmamış gibi gülümsedim.

Felix'in gülümseyen bana bakışları değişti.Bir süre önce Felix'in de yaptığı gibi Claude elini bana uzattı.

"Sen..."

Elini tuttum. Sonra Claude bana fısıldadı.

"Bugün güzel gözüküyorsun."

Bu cümlelerle kafamı kaldırdım. Ama Claude değildi. Sanki biraz önce hiçbir şey söylememiş gibiydi.Gülümseyip konuşmaktan başka bir şey yapamadım.

"Teşekkür ederim, baba."

Hiç umrunda değilmiş gibi tepki verdi ama kıkırdamaya devam ettim. Baloya gidene kadar bile Claude'un elini tuttum.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


60   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   62