"Ve ekselansları Athanasia De Alger Obelia geliyor!"
Ben kimim? Neredeyim? Bunlar da ne?
Şaşkın bir biçimde duruyordum.
Claude ve benim geldiğimiz bildirildiğinde gerginleşmeye başlamıştım.
İçeri girdiğimizde, şimdiye kadar çalan müzik, durdu.
Binlerce göz sanki bu anı bekliyorlarmış gibi baka bakıyordu.
Ne? Neee? Dürüstçe bunun delice olduğunu düşünmüştüm. Bana baktıklarında durdum.
"Sorun mu var?"
Gülümsemesine rağmen hala soğuk olan kişi bana sordu. Hiçbir şey hissetmiyor musun? Ben şimdiden zihinsel çöküş yaşıyorum!
Kyaaa! Şimdi düşündüm de, ilk kez bu kadar çok insanın karşısında duruşum! Ve bir iğne düşse duyulacak kadar sessizdi.
O-olamaz. Boğulacakmış gibi hissediyorum. Beynim bembeyaz olduğu için hiçbir şey duyamıyorum.
Tam o anda Claude insanlara baktı. Sonra ise hepsi başlarını sallamaya başlayıp bakışlarını başka yöne çektiler.
Vay. Bu gücün tadı! Şu an sana saygı duyuyorum! Senden memnun olduğum ilk sefer! Wahh. Sonunda bana dik dik bakmayı kestiler.
Ona olan saygım artıyordu ancak sonraki sözleriyle titredim.
"İstersen, debutante bitene kadar kafalarını yukarı kaldırmamalarını sağlayabilirim."
"H-hayır teşekkürler."
Bunu yapamazsın! Debutantesi olan tek kişi ben değilim! Beyaz elbiseleriyle bugünü bekleyen kızlar var ama eğer kafalarını kaldıramazlarsa uzun bir süre şok içinde kalırlar... O zaman debutanteyi iyilik için mahvetmek demektir.
Ühüü. Bu genç hanımlar tarafından sonra nefret edilebilirim.
"Babam yanımda olduğu sürece iyiyim."
Eek, ama hala rahatsızım. Dans ederken kusmam, değil mi? Eğer öyle olursa, utançtan ölürüm. Wahh.
"Çok büyük olmayan bir şey için gerginleşiyorsun."
Pardon? Çok büyük olmayan mı? İnsanlar bize bakarken bu büyük yere sadece yürümek bile ölecekmişim gibi hissettiriyor? Wow, ama orada dans edeceğimi düşünmek bile. Çok çılgınca.
"Saçımı çekmeni ve yüzüme tokat atmanı düşündüğümde, bu hiçbir şey olmalı."
Öhöm!
Claude'un açıklamasına neredeyse öksürecektim.
Bana bu şekilde saldırman hiç adil değil! Neden şimdi! Onlar yıllar oldu. Eeek, bu kişi her şeyi hatırlıyor!
"E-eh. Hatırlamıyorum. Baba, ne şaka ama. Hahaha."
Yapmacık bir şekilde güldüm. Ama Claude'a etki etmemişti.
"O küçük yaptığı şeylerde hep kendine güvenirdi."
"Eek, benimle dalga geçmeyi bırak. "
Grr! Karanlık geçmişimi hatırlatmayı kes! Vurmak istiyorum! SANA vurmak istiyorum! Ama eğer bunu yaparsam, tehlikede olacağım. Ühüüü.
O esnada dans salonuna gelmiştik. Claude beyefendilerin hanımlara danstan önce yaptığı hareketleri somurtan bana yaptı.
Benimkilerin yanısıra bu korkutucu adamın hareketleri çok temiz ve basitti. Ama bu şekilde daha çok sevdim.
"El."
Köpek miyim ben? Ühü. Köpeğine 'el' diyor! Ayak ver! Dön! Yere uzan!
"Hehe."
Ama ne var. Eğer vermemi istiyorsa vermeliyim. E-evet. En azından şimdi ölmeyeceğim.
Leydi gibi eğildim ve elimi uzattım.
Ühüü. Şimdi gerçekten köpeğe benziyorum. Öyle olsa bile bence onun anlattıkları ve karanlık geçmişim önceki gibi gergin olmamamı sağladı.
Evet, insanların önünde dans etmek hiçbir şey. Ben herkesin korktuğu Claude'a vuran kişiyim, bu yüzden cüret bile etmeyin! Ö-öhüm.
"Düşüncelerinde huzuru hisset."
Eli benimkilerle buluştuğunda dansında çalıştığım müzik çalmaya başladı. Ve sesini müzik yüzünden zar zor duydum.
"İnsanlar bu şekilde hareket etseler de, önemli olan senin eğlenip eğlenmemen. "
En çok ilgimi çeken şey bu kelimelerdi.
Diğerlerinin bana nasıl baktığını veya benim hakkımda ne fısıldadıklarını unuttum. Claude'a baktım. Sonra gülümsedim.
Bunu düşünmüştüm ancak bence karanlık geçmişimi beni sakinleştirmek için anlatmıştı. Şimdi daha iyi hissettiğim için konuşmalıyım.
"Baba, ne kadar güzel dans ettiğimi bilmiyorsun. Sakın şaşırma. Bayan Pompidou beni çok fazla övdü...."
Şak!!
Cümlem bitmeden, ayağımın altında zeminden başka bir şey hissettim. Claude konuşmaz olan bana kaşlarını kaldırarak baktı.
"Biraz önce ayağıma bastığını biliyorum."
"....."
B-bok.
Gerçekten neden bana bunu yapıyorsun! Biraz önce böbürlendim! Ne kadar harika becerilerim olduğu hakkında böbürlendim! Ama neden tam bu zamanda Claude'un ayağına basmamı sağlıyorsun! Grr! Eğer tanrı varsa biraz fazla olmuyor mu? Bana artık karanlık geçmiş vermeyi bırakmalısın. Wahh!
"Kollarının güçlü olduğunu biliyorum ancak bacakların da..."
"İ-iyi misi....."
"Acıyor."
"....."
Ve işte yine konuşamaz oldum.
Sadece olmamış gibi davranır mısın?
Ve ayağına basmadan önce söylediğim sözler yüzünden daha da utanmış gibi hissediyorum. Tak tak tak. Burada herhangi bir fare deliği var mı? Tam şu an girmek istiyorum. Wahhh!
Ama küçük bir kıkırdama duydum. Kafamı kaldırdığımda gözlerim kocaman açıldı.
"Evet. Aynı gibi gözükseniz bile farklı kişilersiniz."
Claude bana gülümsüyordu.
"O bariz şeyi unuttuğumu düşününce, yaşlanmışım."
"Baba?"
Ve onun gülümsemesi tarafından götürülmüştüm. Bu yüzden dansa olan dikkatimi kaybettim.
Yine Claude'un ayağına bastım. Ahhh! Amacım bu değildi! Ben, ayağım sadece kendi istediği şekilde hareket ediyor!
"Bayan Pompidou'nun seni övdüğünü söylememiş miydin?"
"Ben, aslında bunda iyiyim. Ama bugün, bugün birazcık gerginim......"
Ama sesim sanki yalan söylüyormuş gibi çıkmıştı. Ühü, bu çok adaletsizce! Gerçekten dans etmekte iyiyim!
Ama ondan sonra Claude'un ayağına ikinci kez bastım, karanlık geçmişimi daha da kötüleştirmek için Claude birkaç şey söyledi.
Ve neredeyse son, gülümsüyordum ancak zihinsel olarak bitmiştim. Ühü, ağlamak istiyorum! Bunu asla unutmayacağım!
Dun dun-
"Bitti."
Evet, büyük ihtimalle buna çok minnettarsın. Çünkü daha fazla ayaklarının benim tarafımdan basılmasına gerek yok. Ühü. Claude'un elini bıraktıktan sonra eğildim.
"İyiydin."
Cümleleriyle şaşırmıştım kafamı kaldırdım.
Sonra ise, etrafı insanların alkışlarının sesi doldurdu.
Yine bana uzanan Claude'un elini tuttum. Şimdi diğerlerinin dans etme zamanıydı.Somurturken fısıldayarak konuştum.
"Bir daha ki sefere daha iyi yapacağım."
Ve yine Claude'un hafiften gülümsemesini gördüm.
Etrafıma biraz bakınmaya başladım.
Jennette burada bir yerde olmalı. Ben, bu durumdan kaçınmak istemiyorum. Gerçekten!
Ama Jennette'i hiçbir yerde göremedim. Jennette ne zaman yine ortaya çıkacak? Kitabı artık hatırlamıyorum.
Etrafımdaki herkes bizi sanki bir uzaylı görmüş gibi izliyorlardı.
Huh? Ne? Neden sanki görmemeniz gereken bir şeyi görmüş gibi yüzler yapıyorsunuz? Garip mi gözüküyorum? Saçımda mı ayağımda mı? Yoksa ayakkabım ayağımdan mı çıktı?
"Baba, garip mi gözüküyorum?"
Etrafımda Claude'dan başka birisi yoktu bu yüzden ona fısıldadım. Sonra beni inceledi ve konuştu.
"Hala çok güzelsin yani endişelenme."
Öhö.
Bu kişi yanlış bir şey mi yemiş? Bana söyledikleri sözlere bakın! Ve dene bunu bu kadar çok yüksek sesle söylüyorsun!
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.