Şehir insanlarla doluydu. Pazarlık yapan insanların hoş sesleri havada yankılanıyordu.
Sokaktan aşağı full parayla dolu cebimle uğraşarak indim. Eğer şanslıysam söylentilerdeki, cüce yapımı kılıcı alabilirdim. Görünüşe göre, bugün silah dükkanında sergileneceği söyleniyor. Yapmam gereken işi hallettikten sonra, silah dükkanını ziyaret etmeyi düşünerek doğruca karanlık sokağa doğru ilerledim.
"Kenara çekil!"
Sokağa gitmek için döner dönmez, cübbeli bir çocuk dışarı fırladı. Oldukça hızlı koşuyordu. Kafam karıştı ve hemen geri adım attım, ama henüz geri adım atamayan çocuk bana çarptı, onu düşüp yaralanmasın diye hemen kollarımın arasına aldım.
"..."
Az önce bir yabancı tarafından kucaklanan çocuk bir an bana baktı. Romantik bir şey gibi yanlış anlaşılmasını istemiyordum. Biz garipçe beş saniye için böyle kaldık. Bir süre sonra, çocuk durumu algıladı, bir tepki verdi, beni uzağa itti ve gitti. Çocuğun gidişine bakarak, kıyafetlerimdeki tozu silktim ve sırtımı döndüm. Sonra, sokakta yürürken, az önce hissettiğim tuhaf hissi sildim. (Ç/N; yoksa,,, yoksa,, ANA ERKEK KARAKTER???)
*
Hemen hemen açık kapıdan ter kokusu sızdı, ve gıcırtı sesleri. Korkunç bir durumda olan büyük kaslı adam kapıdan görülebiliyordu. Adam kapıya gergince bakmaya devam etti ama beni gördüğü zaman, yüzünün rengi geri geldi.
"Yani istediğim şey bitti!"
Bu kötü görünümlü adamın adı Carl. Başarısız işini canlandırmasına yardım ettiğimden beri, beni sürekli takip ediyor. Yüzümün ilgi çeken yerleri cübbe ile örtülüydü ama Carl beni tanımayı başardı. Carl'ın dediğine sessizce başımı salladım. Dediği şey dün düzelttiğim büyülü video aracının içeriği ile alakalıydı. Birisinin kasıtlı olarak zarar verdiği video görüntüsünü kurtarmamı ve ona zarar veren kişi hakkında bilgi vermemi istemişti.
“Kurtarma işlemini bitirdim ve tüm verileri kopyaladım. Eğer işten sonra özgürsen, sana gösterebilirim. ”
İnsanlar gizlice taleplerini paylaşır çünkü başka bir alternatif yoktur. Bu popüler bir iş olmadığından, müşterilerin yalnızca sonuçları kabul ettiği ve para ödemedikleri bir sürü olay vardır. bu yüzden öncesinden tüm verileri kopyalarız. Tabiki, eğer anlaşma tamamen başarılıyla bittiyse, onları sileriz.
"Ah, bu işten çok rahatım. Müşterinin yüksek bir konumda ve uğraşması zor olduğu konusunda endişelenmem gerekmiyor. Haha."
“Binanın koruma sisteminde bir sorun olduğunu söylemedin mi? Bir bakmamı ister misin? ”
"Hayır, Charibalen'den bunu yapmasını istemeye cesaret edemem. Bu çocukların yapacağı iş."
Gözlerinde saygı ve bağlılık vardı. Bu biraz külfetliydi ama kafamı salladım ve kendileri halledebileceklerine güvendim.
"Bu arada, bu kez Charibalen'ı büyük zirvede görmek istiyorum. Kişisel olarak istediğim bir şey var."
Sözleri beni gitmek üzereyken durdurduğunda silah dükkanına gitmek için acele ediyordum.
"Bence bunu bir düşünmelisin."
Bunu bir saniye gözden geçirdim ve kafamı salladım.
"Seninle daha sonra iletişime geçerim."
Olumlu bir cevap verdiğimde, Carl'ın yüz ifadesini gevşettiğini hissettim. Derin düşüncelere daldım, eğer patronunun aslında 13 yaşında bir kız olduğunu öğrenseydi, ne tepki verirdi? Ekstradan para için cübbemin ceblerini karıştırdım. Oradan daha dikkatli olmam gerektiği düşüncesiyle çıktım, çünkü eğer yakalanırsam, zor bir durumda sıkışırdım.
*
Doğruca silah dükkanına koştum. Cücelerin karanlık yolundan geçmeye çalışsanız bile, bu kılıcı elde etmek zordur. Bundan sonra bir süre okulda olmak zorundayım, ama iyi bir kılıç istiyorum.
Dükkana doğru tüm enerjimle koştum.
"İstediğin ne kadarsa vereceğim, sadece söyle."
"Tanrım, beyefendi, sen beş ay önceki adam değil misin? düzenli olarak satış yaptığım ve söz verdiği fiyatlar o kadar da iyi olmayan kişi?"
"Size onların üç katını vereceğim."
Ben bir süreliğine uzaktayken, sıra dışı bir şey yaşanmış gibi duruyor. Birinin benim kılıcımı çalmaya çalıştığını duydum. Kalbimde filizlenen öfkeyi yutarak dükkana doğru koştum.
*
Silah dükkanları tipik olarak başkentin kalbinde, her zaman insanlarla dolu olan sokakta yer alıyordu. Ama sabahları, burası sessiz oluyordu, bu yüzden bilerek diğer günlerden daha erken kalktım. Önceki hayatımda, istediğim ürün satışa çıktığında herkesten daha erken oraya gitme gibi bir alışkanlığım vardı. Sanırım burada, bunu yapmak zorunda olmamdan beri bir süre geçti ve biraz paslandım. Önce kılıcı almalı ve şu istek işini o zaman halletmeliydim. Önce buraya gelmek mantıklı olurdu çünkü silah dükkanına yakın bir yerde müşterim vardı.
Benim almak istediğimi kılıcı almaya çalışan çocuk, uzun kirpiklere sahipti ve ayrıca benim gibi bir cübbe giyiyordu. En fazla 14 yaşında gibi gözüküyordu. Bu az önce koşan çocuktu. Bana çarptığında yaralanmaması için onu tutmuştum ve bu da onun bunu nasıl geri ödediğiydi. Ona sert bir bakışla yaklaşmaya başladım. O kılıcın gitmesine izin veremezdim.
"20 altına ne dersin? Bunu bundan daha yüksek fiyata satamazsın."
"Huh.... Bu oldukça zor..."
Silahçı amca, benim yaşlarımda gibi duran çocukla pazarlık yapıyormuş gibi gözüküyordu. Bir silah için 20 altın, tabikide cazip gelirdi. Kısa bıyığını okşadı ve sıkıntıya düştü. Az önce teklif ettiği yüksek fiyat nedeniyle, kılcı vermek için önceden bana söz vermiş olduğunu unutmuş olmalı. Bu benim aldığım izlenimdi. Onlara ulaşmak için hızla içinde bulunduğum kalabalığı ittim.
"Özür dilerim ama bu parça, benim bir hafta önceden almak istediğim parça ve ben vazgeçmeyeceğim."
Neredeyse lanetlenecektim, ama sesimi daha cana yakın bir sese çevirdim çünkü rakibim küçük bir çocuktu. Ben yakına geldiğimde, Silahçı amca dondu. Kılıcı çocuğa satmaya çalışırken kırmızı kartı gördüğü oldukça açıktı. Bana sakin bir gülümsemeyle baktı.
"Beyefendi, bu ilk önce kılıcı satın almayı teklif eden müşteri. Özür dilerim, ama bir dahaki sefer daha iyi bir kılıç getirirsem, size vereceğim."
Cübbenin başlığının altından çocuğun ağzının açıldığını gördüm. Sanki nadir cüce kılıcının, Missril Kılıcı'nın, gerçek değerini biliyormuş gibi ya da sadece kaybetmekten nefret ediyormuş gibi görünüyordu. Çocuk kılıcın gitmesine izin vermeyerek, parmağını bana doğru kaldırdı
"Onun önerdiği fiyatın 3 katını vereceğim."
"Ne?!"
Bu artık gülebileceğim bir mesele değildi.
Bu şerefsiz! Silahçı adama hoşnutsuzlukla baktım ama başka seçeneği yoktu. Para, sadakatten daha önemlidir.
"Kaybınız için üzgünüm, ancak kâr arayan bir tüccar olarak, daha fazla ödeyen kişiye satacağım."
Yüzüm otamatik olarak buruştu. Eğer kâr isteyen bir tüccar olsaydı, güveni seçerdi. Bu uzun vadede daha büyük kazanç sağlardı.
Ona bunu söylemek cazip geldi, ama öfkemi yutmayı başardım. Ben dişlerimi sıkarak onlara bakaren, çocuk hızlı hareket etti.
"Bu bilgece bir karardı."
Küçümseyerek çocuk, satıcının kollarına altın para dolu bir kese attı. İlk bakışta, 20 altın bile aşırı güç bir fiyat gibi geliyordu...
Cübbenin altından alay dolu kırmızı gözler bana bir bakış attı. Çocuk benim kaybetmiş ifademi görmekten memnun oldu ve kılıçla birlikte uzaklaştı.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.