Tanıtım
Serges astorias 6 yaşında bir çocukken arkeolog olan babası kazı çalışmalarında bulduğu bir tarihi kayıt onu çok şaşırtır ve bir suç işleyerek onu evine getirip internette bu kayıtla alakalı bir şeyler bulmaya çalışır fakat beklediği gibi hiçbir şey bulamaz eğer bu kayıttaki şeyler doğruysa yer yerinden oynayacaktır fakat asılsız bir şey olma ihtimali de vardır o gecenin akşamı suikasta kurban gideceginden habersiz yatar seslerden uyanıp olanlara bakmak için uyanan serges babasını yerde kanla yatar halde bulur nutku tutulup ağlamaya başlar fakat babasının son sözleri hiç beklemediği bir şey olan "yaşayabildiğin kadar uzun bir hayat yaşa ölüme yaklaşma serges" olur. Bu son sözleri duyan serges ağlamaya devam ederken onu bir duygu sarmaya başlamıştır merak.Bu yaşına kadar en güvendiği kişi olan babasından bu sözleri duymak onu şu soruya itmiştir "babamın bile bu kadar korktuğu ölüm de ne?" Babasının ölümünden etkilenmiş olamasına rağmen bir kaç yıl içinde şu karara varır.Bundan sonra hayatını ölümü bulmaya çalışmaya adayacaktır tabi ölümün aslında soyut bir şey olduğunu öğrenir kendini düşüncelere boğarak ölümün anlamıni çözülemeyeceğini düşünür serges çünkü bir soru sordukca sorular daha fazla artıyordur resmen tam bir gizemdir. işi fizikselliğe döker ve kendini ölümle burun buruna sokacak olaylara sokar kavga ya da onun gibi şeyler mesleginide tehlikleli bir şey seçer haliyle fakat ona rağmen çok ilerleme kaydedemeyen serges umutsuzluğa kapılacakken yılbaşında yaşadığı olay tüm hayatını değiştirir ve sergese ölümün ne olduğuyla alakalı çok farklı bir bakış açısı kazandırır çünkü ölüm denen şey onun için artık somut bir şeydir. Buna sebep olan şeyde yılbaşında buluştuğu arkadaşının bir anda bir ara sokağa yönelmesi ve bir cehennem zebanisi tarafından öldürülmesiyle olayları gören serges arkadaşının ruhunu çoktan alan azraili görmesi ve sıra sanki sende dermişçesine ona bakması olayın şoku içinde olan sergesin hem korkup hemde içten içe sevinmesi çünkü yaşadığı hayatı artık soyut olmaktan çıkmıştır.