Tanıtım
Kitaba ilk girdiğimde amacım sadece hayatta kalmaktı. ’Daha uzun yaşamalıyım! Ve mutlu olmalıyım! Bu yüzden elimden geleni yaptım. Kendi çiçek yolumda yürüyeceğim. "Nereye gidersem gideyim, senin yanındaki koltuk benim. Hayatının sonuna kadar başımı okşayacağına söz vermiştin, öyle değil mi?" Orijinal romanda bıçaklanarak öldürülen en güçlü erkek karakter, saplantılı gözlerle bana baktı. Eğer hayır dersem, dünyayı yok edecek. "Evet, onu öldüreceğim. O zaman sen de mutlu olacaksın, değil mi?" Beşinci kardeş biraz çılgın görünüyordu. "Burası buradan buraya kadar benim toprağım. Ve senin de. En büyük hayallerinizle nefes alabildiğim için mutluyum." Kıtanın en zengin kadını haline gelen dördüncü en büyük kardeş haritayı açtı ve bunu söyledi. Benim onun gibi büyük hayallerim yok desem sanırım bir felaket olacak. "Senin tamamen hükmedeceğin Kış Gündönümünü dört gözle bekliyorum." Bana hizmet eden uşağın yüzünde kahkahalar yükseldi. "Eğer Verratoux’ya bağlanmazsan, yarın sabah kalbim duracak. Bunun senin için sorun olmayacağına emin misin?" Asıl varis olması gereken ilk kız kardeşim beni hayatıyla tehdit etti. İşte en büyük sorun da bu. Her nasılsa, babamın ağzından belli belirsiz bir gülümseme yükseldi ve bu gülümseme asıl babamdan daha güçlü bir hal aldı. "Bağımsızlık mı? Dene o zaman. Bu topraklarda tek bir karıncanın bile yaşamasına izin vermeyeceğim." "Kollarımdan ayrılıp kendi başına ayakta durabileceğini mi sandın..." Sonra takıntılı bir şekilde bana baktı. Hepsi garip davranıyor. Her şey ters gitti. Ben sadece elimden geleni yaptım.
입양딸 역할을 지나치게 잘해버렸다