Sıfır - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




09   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   11 


           
"Sessiz olun çocuklar" uzun sakalları olan, bilge görünümlü yaşlı bir adam içeriye geniş cübbesiyle girdi. 

Geniş bir oditoryuma gelmiş, oturan pek çok soylu görünümlü insan vardır. Her biri mavi beyaz renklerinde çizgili tasarıma sahip kıyafet giyiyordu. Göğüslerine işlenen broş gümüş bir kalkandı ve tam ortasında su mavisi, küçük, dört köşeli yıldızlar mevcuttur. Her broş birbirinden farklı olacak şekilde seviye belirtmek için kullanılır. 

"Bugünkü dersimiz [Evren] hakkında olacak" 

Kalabalık bir an heyecanlandı ve fısıltıların sesleri birden yükseldi. 

"Sessiz olun dedim!" Adam sabırsızca elindeki kitabı masaya fırlattıktan sonra devam etti. 

"Hepinizin duyacağı kadar yaygın bir konu olsa bile, herhangi bir yanlış bilgi olabilir diye en temelden baslayacağız. 

[Evren] büyülerine girer ve soyut şeyleri somutlaştırmaya yarar denebilir.  İnsanın kendi gerçekliğini dışarıya taşır ve var olan gerçekliği tamamen çarpıtır" 

Çevre bir anda değişmeye başladı. Soğuk buz parçaları ve dumanlar yayıldı. 

"Gördüğünüz üzere bu bir alan büyüsü. Kendi gücümü yayabileceğim aralığa yaydım, bu alan içerisindeki her şey elementimin kontrolü altına girer. Bunlara büyüleri denir.: 

"[Evren] ise ayrı bir seviye. Şimdilik sadece teorilerde ve efsanelerde geçiyor. Bu büyü, var olan gercekligi tamamen silerek yeni bir gerçeklik yaratmana izin veriyor." 

" Dünyanın kurallarını sıfırdan yazıyorsun kısaca " 

Bir öğrenci ilgiyle elini kaldırdı ve söz hakkı alınca heyecanla sordu.
"Bu büyüyü nasıl yapabiliriz?" 

Adam başını sallayarak öğrenciye oturmasını işarat etti. Nasırlı parmak uçlarıyla sakallarını sıvadı.
"Ne yazık ki bu bildiğiniz düzenli ve ritüelli gerçekleşen büyülerin aksine bir işleyişe sahip. Bu da doğru düzgün ögrenme olanağı sunmuyor" 

Öğrencilerin yüzlerindeki hayal kırıklığı ve pes etmişliği görerek iç çekti.
"Yine de imkansız değil" 

"Lakin belli şartları sağlamak gerek"
Birden tüm amfinin dikkati üzerine çekildi. Memnun bir sekilde başını salladıktan sonra iç çekti. Yazık, büyük şeyler hiçbir zaman karşılıksız olmuyor. Bu, basitçe elde edilebilecek birşey değildir. Bir şey kazanmak için diğer şeylerden vazgeçmelisin. 

Başını salladı. Bu evreye gelecek kişi, gerçekten tehlikeli olurdu... 

Saha fazla sabırlanan öğrenci kitlesini bekletmeyerek konuşmaya devam etti.
"Bu, delirmenin eşiğinde olmak kadar ekstrim bir durum. 

Kimi günler uykun kaçacak. 

Gözlerin bozulacak, ruhun parçalanacak, kemiklerine işleyen sızı asla durmayacak, sürekli bir lanet kanınla tüm damarlarında akacak. 

Psikolojin bozulacak, mantığını yitireceksin, bazen çıldırdığını hissedip kafayı yiyeceksin. 

En sonunda ufak bir mantık izi bile kalmayacak raddeye geleceksin. 

Kendinden, çevrenden, benliğinden ve varlığından şüphe edecek hale gelecek, sorgulayacak ve normları yıkacaksın. 

İşte o anda, gerçeklik parçalanmaya başlıyor. Yalan ile gerçek arasındaki keskin çizgi bulanıklaşmaya ve kişinin insiyatifine kalmaya başlıyor" 

Bu raddeye ulaşan insanlar ise ancak ve ancak büyük hırsa, kine ve nefrete sahip olanlardır. Daha kötüsü, onlara söyleyemediği asil ve en önemli gerçek ki... 

Reddetmek ilk aşama elbette, gerçekliği sorgula ve reddet böylelikle kendi gerçekliğini yaratabilesin. 

Buna en büyük ve son aşama, kendi varlığını silmek, kendi benliğini reddetmek ya da kendinden vazgeçmek de denebilir. 

"Bir hiç olmak.." mırıldandı. 

İsler bu aşamaya kadar geldiyse ya düzen kurmayı ya da bu durumda yitip gitmeyi yaşayacaksın. 

Dünya acımasızdır. Asla senin hazır olmanı beklemez. 

Zamanın yoksa... onu yok edersin. Böylelikle sorun ortadan kalkar. Ve evet, [Evren] varlığını sadece den almıyor. İç içe geçmiş çoklu büyü teorisi denebilir. buna dahil ama her şeyden ziyade.. önce yok etmek, parçalamak gerekti. idi kısaca. 

"Hah, elbette bu bir teoriden öteye gidemiyor" 
Saçma bir hayalden de. 

Çünkü bunu yapabilen kişinin var olmadan önce yok olmayı deneyimlemesi gerekir. Böylece keskin farkı bilecek ve gerçeklerle sahteyi kolayca bükebilecek. Lakin ölü bir insan nasıl devam edebilirdi ? En başından imkansız bir hayal olmaya mahkumdu. 

Mümkün olsa bu konuyu atlamak istiyor ama müfredatta olunca mecburen değinmeden geçemiyor. 

"İnsanlara boş hayaller aşılamaktan öteye gidemiyor" elindeki kitabı kapattı ve bağırdı.
"Bugünkü teori dersimizin sonuna geldik!" Eşyalarımı topladı ve umursuz bir biçimde ilerledi. 

*** 

Aynı zamanda bir başka yerde. 

Terk edilmiş, çöplerin toplandığı kuru topraklar, etrafa sinen ekşi çöp kokusu, havada uçuşan sinekler ve ağır koku... 

Burası toplu mezar. 

Gömülmeye gerek bile duymayanların sık uğrak noktası. Kemik parcaları toprağa batmış ya da bir köşelere savrulmuştur. Ara ara taze cesetler dolar buraya. Leşçillerin evidir. Kuzgunlar uğursuzca çığlık atarken, ölmek uzere buraya terk edilenleri yemek için beklerler. O umutsuzluk ve güçsüzlük içinde insan hareket edemezken sadece biraz sonra onu yiyecek hayvanlarla bakışadurur. 

Çürük et kokusu, böcek ve kurtçuklar.. ölümden bir başka hayat besleniyor. 

İşte o garip anda bir şeyler hareketlendi huzursuzca. Bir parça et bile kalmamış saf ve pürüzsüz kemik kımıldadı. İlk başta bir illüzyon gibiydi ama sonradan mıknatısa tepki veren metal parçası gibi titreşti. 

Yavaş ama sürekli bir biçimde. 

Toprağı yarip geçen bir filizi andırıyordu. 

O sırada, aynı zamanda yakın şehirde insanlar günlük hayatlarına devam ediyordu. Birden! Gökyüzünde göz acıtacak bir parlama oluşmuş ve bir meteor gibi hızla yaklasıyordu. 

Bir an insanlar güneşin hızla dünyaya yaklaştığını düşünüp dehşete kapıldılar. Uzaktı belli ki ama hava akımının şiddetti buraya kadar ulaşıyordu. Sert rüzgarlarla birlikte isyankar bir lodos baş gösteriyordu. 

Koca koca insanlarin vücutlarını geriye savurarak atmıştı. Sıcaklık kademe kademe artarken bu vahşetin derecesi de pek ala durmuyordu. 

İnsanlar bir bir diz çökerek ellerini sıkıp dua etmeye başladılar. Kıyametin koptuğunu, tanrının her birini cezalandırdığını düşünerek. 

-Bammm!* 

Yer şiddetle sarsıldı,  kimi binalar yıkıldı ve dışarıda duran insanlar güçsüzce yere düştü. 

Işık sonunda yere inmişti. 

Ve birden söndü. 

Hiç var olmamış gibi. 

Işığın şiddeti yüksek olduğu için doğrudan bakamayan insanlar yerini tespit edememişti. 

Ama terkedilmiş kimsesizler mezarlığında... sessizce bir şeyler değişmekteydi... 

-Devam Edecek-

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


09   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   11 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.