Sonunda gerçekliğe ulaşmayı basarmıştı ama zaten uzun zamandır ölü olduğu ortaya çıktı!
Bir çocuk iskeletine benziyordu. Tam olarak gelişmemiş ve ufak tefekti. Cılız görünümü olan ve tek bir parça et kalmamış bu iskelet, uzun zamandır ölü biri olduğunu kanıtlıyordu.
"Zaten öbür türlü olsa daha korkunç olurdu.."
Çürümeye yüz tutmuş bir bedenle uyansa zombi sanılır mıydı merak ediyordu. Dahası, birini ısırdığında o da zombi olur muydu ??
Bu cidden merak konusu.
"Ama önce daha önemli şeyler var" Burada gözünü açtığı andan itibaren bir şeyin farkındadır.
Teknoloji dünyası gerçek miydi yoksa sahte mi emin değil ama, kendi gerçekliği teknolojiye tezat bir büyü dünyasıdır!
"Hatırlıyorum-" bulanık ve az anıları olsa dahi her birinin toplandığını hatırlıyor. Özellikle kimsesiz ve yetim kişiler seçildi ve kayboluşlarını kimse fark etmedi bile. O da, bir şekilde ailesinden ayrı düştü, satıldı, kaldırıldı ve bir şekilde bu adamların ellerine düştü.
Aç bırakıldı, dayak yedi, bir grup yamyamın içinde yenilmemek adına mücadele etti. Ama yine de ölümün kaderinden kaçamadı.
Onları yakalayan organizasyon çılgın deneyleri olan ve her hareketinde bir canı hiç eden kişilerdi.
Deneyden emin değil.
"Başka bir dünyanın kapısını aralamak mıydı?"
"Yoksa kontrol etmek adına geliştirilen bir şey mi?" Gerçekliği çarpıtarak insanları kolayca emri altına alabilmek.
"Ne manyakça..."
Ne çılgınca...
"Ya da yeni bir gerçeklik yeri yaratmak mı?" Gözlerini kıstı. Her şekilde bir paçavra gibi bu şekilde kullanılıp atılmaya göz yumamazdı. O andaki çaresizliğini, bitikliğini ve pes edip yok olma istediğini...
"Hepsini onlara bizzat yaşatacağım" Böylelikle görecekler dünyanın kaç bucak olduğunu!
"Heheheh" gülmek istedi ama sadece bir grup kemik tıkırtısının sesini duymuştu.
"..."
Bu gerçekten garipti!
Bir daha uzun süre gülemeyecek kadar kalbinden darbe almış gibi hissediyor!
"Ama önce daha acil işlerim var" o loş göz yuvarlarında birer soluk küre parıldadı. Sis gibi, turuncu sarı arası berrak bir duman, sis bulutu vardı. Durmadan yanan birer alev tutamına benziyordu, kırmızıya tutuşabiliyordu zaman zaman.
Parmaklarını salladığında havada saydam, aynaya benzeyen bir cisim belirdi. Önündeki benliğine baktı ve tekrar iç çekmeden edemedi.
"[Evren]" telaşsız bir şekilde seslendi. Hemen kendi bedeni, sanki çizgi roman dünyasındaki iki boyutlu bir çizim gibi soyutlanmıştı.
"Gerçeklik bu şekildeyse ben de kendi gercekliğimi yaratırım!" Dünyadan bağımsız soyutlanan bedeninde birden kas dokuları türemeye başladı. Topraktan yeşeren filiz kadar canlı ve inatçıydı. Kısa sürede kas dokusu tamamlanarak bir yüz oluşturmuştu.
Havada oluşan aynaya baktı. Sıradan denemeyecek kadar siradan bir yüzü şekillendirmişti.
"Ne oluraa olsun bu evrenin kendi gerçekligi çok güçlü" bu nedenle bedeni olu bedeni gibi entropiye dayanamayacak ve canlı canlı çürümeye tekrar tekrar devam edecekti.
"Ama sorun değil, bu şimdilik illüzyon gibi" kemik şeklinde dolaşması onun için çok zor olurdu.
"Hmm, bir bakalım" başını şehrin olduğu tarafa doğru çevirirken fısıldadı. "[Görüş]"
Bir anda tüm imparatorluk ayaklarının altına serili gibi küçüldü, küçüldü ve mini şehir gibi ufalandı.
"Pekala, buraya adapte olmam gerekecek gibi görünüyor" başını çevirdi ve tekrar aynaya baktı. Garip bir şey olmadığına emin olduktan sonra iki elini cebine atarak ilerledi.
Üzerinde paçavra olacak kadar yıpranmış garip, siyah bir kapüşonlu ile, şehrin yolunu tuttu. Gözleri tuhaf bir biçimde parlıyor ve rüzgar estikçe tepki vererek korlanan bir aleve benziyordu.
-Devam Edecek-
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.