Bölüm 2 Tapınağın yıllık kutlamasıydı bu. Bu dönemde, özellikle de imparatorluğu destekleyen dört büyük aileden biriyseniz, tapınağı ziyaret etmeniz gerekiyordu. Tapınaktan dışarı çıkamayan Diana için, bu etkinlik birçok yabancıyla tanışmak adına iyi bir fırsattı. [color=var(--tw-prose-bold)]‘Grandük DeHeen. O da gelecek.’[/color] Diana’nın zihninde, sislerin ardında bir siluet belirdi. Grandük DeHeen. Tersia Grandüklüğü’nün lideri olan bu adam, imparatorluğu destekleyen büyük ailelerden birinin reisiydi. Savaş konusundaki yetenekleriyle tanınıyordu ve her zaman savaşta ön saflarda yer alırdı. Onun liderlik ettiği hiçbir savaş kaybedilmezdi ve geride tek bir canlı bırakmamasıyla ünlüydü. İnsanlar ona “savaş ve katliam canavarı” derdi. Hatta bir efsaneye göre, annesinin kollarında emzirilen bir bebeği zorla alıp öldürdüğü söylenirdi. Ayrıca, Grandük DeHeen’in tapınakla arası oldukça kötüydü. Geçmişte, kendisine kutsama sunan bir rahibeyi öylesine korkutmuştu ki kadın bayılmıştı. DeHeen, birçok yönden, Diana’nın kendisini öldürmesi için en uygun hedefti. Planında birçok açık vardı, ama Diana boğulan bir insan gibi saman çöpüne sarılmak istiyordu. “Deneyeceğim,” dedi. Diana, lanetli tekrar döngüsünü kırmayı arzuluyordu. Reenkarnasyonunun hızlanmasını bir fırsat olarak görememişti. Bu yüzden, katliama susamış bir canavarın ellerinde ölmeye karar verdi. [hr] Diana, omuzları düşmüş bir şekilde şapelden çıktı. Koridorda yavaşça yürürken, tapınağın manzarası gözlerine çarptı. Goara sokaklarında dolaşan Diana için burası hem memleketi hem de yuvasıydı. Çok değerli bir yerdi. Ama şimdi, tapınakta bulunmak Diana’yı öylesine rahatsız ediyordu ki bir an için midesi bulandı. Etrafından geçen herkese karşı tiksinti hissetti. “Urk...” Başının döndüğünü hissetti. [color=var(--tw-prose-bold)]‘Bir an önce odama gitmeliyim.’[/color] Yüzü beyazlamıştı. Ardı sıra sessiz adımlarla yürüyen birinin varlığını fark etmedi. O kişi, Diana’ya yaklaştı. “Diana!” Arkadan gelen kişi omzuna dokundu. Aniden gelen temastan ötürü Diana dona kaldı. Çığlık atmadı, ama vücudu korkudan kaskatı kesilmişti. Geçmişte yaşadığı kötü anılar Diana’nın zihninde canlandı. Tek bir dokunuş bile kalbini sıkıştırıyor, tekrarlayan acı dolu hayatını daha da zorlaştırıyordu. “Bu kadar korkmana gerek yok. Benim, Khalid.” Khalid, Diana’ya korkunç şekilde zarar verenlerden biriydi. Diana’nın gözleri, parlak güneşi andıran saçlarına takıldı. [color=var(--tw-prose-bold)]‘Khalid Dimaroye.’[/color] Diana’nın eskiden hoşlandığı gibi, Khalid aynıydı. Hafif eğimli gibi görünen gözleri yarım ay şeklindeydi ve herkese çekici geliyordu. Bu, Diana’nın her zaman sevdiği, ama Ravienne’nin etkisiyle tamamen değişmeden önceki 14 yaşındaki Khalid’di. Khalid’in gözleriyle buluşunca Diana’nın elleri titremeye başladı. Aynı anda, Khalid’in kılıcını ona sapladığı o korkunç anılar zihnine doldu. [color=var(--tw-prose-bold)]‘Hayır.’[/color] Diana, Khalid’den birkaç adım geri çekildi. Briella:Çevirdim ama çevirisi biraz garip geldi hataları yazarsanız düzeltmeye çalışırım.:)
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.