Yukarı Çık




27   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   29 

           
“Lütfen kabileme yardım et!”

Tavşan kulaklı kız Shia Haulia’nın sesi kanyonda yankılandı. Görünüşe göre bu tavşan yalnız değildi ve yoldaşları da kötü bir durumun içindelerdi. O çok umutsuz gözüküyordu ve Yue’nin tekmesinin gücüne rağmen hiç vazgeçme belirtisi göstermiyordu.

 Onun gözü çok döndüğü için Hajime Yıldırım Örtüsünü….kullanmadan edemedi.

 “ABABABABABABABABABABAABABABA!?” 

O muhtemelen ölümcül olmayan akım ve gerilimi yedikten sonra bir süre yürüyemeyecekti. Shia’nın tavşan kulakları dışarı doğru doğruldu ve saçlarından dumanlar çıktı. Yıldırım Örtüsü durduğunda kasılarak yere düştü.

 “Aman tanrım ne kadar utanmaz bir tavşan! Gidelim Yue.”

“N…”

Yapılacak başka bir şey olmadığından Hajime motoruna büyü boşaltmaya başladı.

Ama…

“Ben. Ben gitmenize izin vermeyeceğim~”

Shia bir zombi gibi kalktı ve Hajime’nin bacağına sarıldı. Şaşıran Hajime hemen motora büyü aktarmayı bıraktı.

“S, Sen bir zombi gibisin. Her ne kadar öldürücü olmasa da….nasıl ayağa kalktın? Bu bir an için beni korkuttu.”

“…Ürpertici.”

“Uu~ Ne dedin! Benimde söyleyecek bir şeyim var! Tekmelemek ve bana elektrik vermek çok zalimce! Seni dava edeceğim! Özür olarak lütfen klanıma yardım edin.”

Shia öfkeli olsa da talebini beklenmedik bir şekilde sakinlikle söyledi. Hajime onu sürüklemeyi bile düşündüğü halde onun yakın bir zamanda kendini bırakmayacağını ve kana bulanmış tavşan kulaklı kızın ona yapıştığını hayal ettiğinde….bu onu ürküttü.

“Tanrım, ne oldu? Şimdilik dinleyeceğim bu yüzden bırak artık. Eh, yüzünü gelişigüzel paltoma silme!”

Onu dinleyeceğini söylediğinde Shia’nın yüzü bir gülümsemeyle parlamaya başladı ve kirli yüzünü gelişigüzel onun paltosuna sildi. Ne kadar güzel görgü kuralları!! Rahatsız olmuş Hajime ona vurdu ve o çömelirken “Hagyun!” diye çığlık attı.

“Ben, ben yeniden vuruldum! Babam bile daha önce bana vurmamıştı! Güzelliğime ve şu uyuma iyi bak…erkeklerden hoşlanıyor olamazsın…yani bu yüzden orada benim baştan çıkarıcılığımı reddettin! Al,afunn!?”

Çömelmiş durumdaki Shia’dan uygunsuz sözler duyduğundan Hajime onun kafasına topuğuyla vurdu. Onun alnında bazı damarlar görülebiliyordu.

“Kim eşcinsel can sıkıcı tavşan! Demin söylediğin şeylerin kaynağı ne! Şimdilik bunu bir kenara koyarsak. Bu baştan çıkarma şakasının nereden geldiğini bilmeme rağmen senin davetini reddetmemin sebebi yanımda daha yüksek seviyeli bir bishoujo olması! Yue’nin asil şekline bakmaya çalış ve ben senin baştan çıkarma cüretini nereden aldığını anlayamıyorum.”

 

Hajime bunları söylerken Yue’ye göz ucuyla baktı. Yue onun sözlerini duyduğunda bedeni sallanırken utandığından kızaran yanaklarını elleriyle kapadı. Saçları güneş ışığı yansırken yıldız gibi bir ışıkla parlıyordu. Bebek gibi cildinin şimdi hafif kırmızıya boyanmasıyla istisnasız herkesi cezbedebilirdi.

Görünüşü ilk karşılaştıkları zamandan farklıydı. Saf beyaz bir elbise, fırfırlarla dekore edilmiş siyah bir mini etek ve baştan aşağı yayılan mavi çizgili bir ceket giyiyordu. Ayrıca kısa ayakkabıları ve çorapları vardı. Bunların hepsi Oscar’ın elbiseleri ve şeytani canavarların malzemelerinden Yue’nin kendi tarafından yapılmıştı. Onların ayrıca kullanıcıyı koruyabilecek yüksek dayanıklılıkları da vardı.

Bu arada Hajime de benzer şekilde siyah ve kırmızıdan oluşmuş bir kıyafet ile siyah ve kırmızı çizgili bir ceket giyiyordu. Bunlarda Yue tarafından yapılmıştı. İlk başta Yue ona çift görünüm hissi veren bir beyaz kıyafet yapmıştı ancak beyaz saçlarıyla beraber onu tamamen beyaz yaptığından bu tabi ki oldukça utandırıcı olmuştu. Hajime bu durumdan hoşlanmamıştı ve daha sonra şuanda giyindiği gibi giyinmeye karar vermişti.

Shia Yue’nin güzelliğini gördüğünde sadece bir “Uu” ile geri çekildi. Ama Hajime tarafından düzeltilmesi gereken bir şey vardı çünkü Hajime’nin öznel incelemesi de orantıya dahil değildi. Kısaca açıklamak gerekirse objektif olarak Shia bishoujo standartlarında kaybetmezdi.

Mavi tonla hafif boyalı uzun ve düz gri saçları ve açık mavi gözleri vardı. Beyaz kaşları ve kirpikleri ayrıca beyaz teni onun şeklinin gizemli hissettirmesini sağlıyordu. Elleri ve ayakları da uzun ve inceydi. Tavşan kulakları ve kuyruğu da onun sevimliliğine ekleniyordu. Kürk sevenler onu gördüğünde mutlaka minnettarlık içinde bilinçsizce gözyaşı dökeceklerdi.

Her şeyden önce….Yue’nin eksik olduğu bir şey vardı. Söyle ki Shia büyük göğüslere sahipti ve ayaktakımı elbiseleri tarafından da vurgulanıyorlardı. Sessiz kalmayan gerçek bir silah gibiydiler. Her hareket ettiğinde şiddetle sallanıyorlardı.

Kısacası onun şekline ve stiline güveni sadece garip bir şey değildi. Garip olanın Hajime olduğu söylenebilirdi. Daha önce Hajime kesinlikle “Tavşan Kulaklarını” ve Ru*ndaibu’yu istemişti… 

Ama öyle bile olsa Shia’nın gururu hasar almıştı. Yasak kelimeler söylenmişti…

“A-Ama! Göğüs bakımından kazanan benim! Görmüyor musun bu kız tahta göğüslü!”

“Tahta-Göğüs!”

“Tahta-Göğüs!”

“Pettanko!” 

Bağırmaları vadide yankılandı. Utancından titreyen Yue aniden ifadesinin arkasına gizlenmiş patlamalarla birlikte motordan indi.

Hajime sadece gökyüzüne bakarken “A~a” diye mırıldandı ve dua etmek için el kol hareketleri yaptı. Tavşan kulak huzur içinde yat…

Bu sürede Yue’den Raisen Büyük Kanyonundan daha derin bir uçurum görülebilirdi.

Yue’nin fısıltılı sesi Shia’nın titreyen tavşan kulaklarından duyulabiliyordu.

—….Duanı bitirdin mi?

—….Sanki özür dileyerek bunu çözebilirmişsin gibi.

—…..

—….Sadece geber! Sadece geber!

“Fırtına İmparatoru”

—- A—-!!

Aniden bir tornado ortaya çıktı ve Shia’yı yuttuktan sonra onu gökyüzüne doğru fırlattı. Çığlıkları kanyonda yankılanıyordu. 10 saniye sonra BAAM sesiyle birlikte Hajime ve Yue’nin önüne düştü.

Onun gömüşmüş kasılmaları Inuoie karakteriyle tamamen benzerlik gösteriyordu. Tamamen şaka gibiydi. Yine de şekli olağanüstü başarısız bir çocuk gibiydi. Giydiği sadece ayaktakımı kıyafetlerine bu eklenince çöpten başka bir şekilde çağırılamazdı.

Yue’nin ifadesi alnındaki teri silerek Hajime’ye doğru yürürken “İyi iş çıkardın!” der gibi görünüyordu. Onunla motora oturup yavaşça ona baktı.

 

“…..Büyük mü seviyorsun?”

Bu gerçekte problemli bir soruydu. Eğer Hajime “Evet” derse hala kasılan üzücü tavşanla aynı kaderi paylaşacaktı. Bu kesinlikle kaçınılmalıydı.

“….Yue bu boyutla alakalı değil. Eşinin kim olduğu en önemlisidir.” 
“….”

Şimdilik evet yada hayır demek yerine belirsiz bir şekilde cevaplamıştı. Yue onaylarken gözlerini daralttı ve sessizce onun arkasında oturdu.

Hajime gizlice soğuk terleriyle birlikte sessizliği bozacak bir konu bulmaya çalışsa da aklına hiçbir şey gelmedi. Hajime’nin Rai*Card’ı gerçekten işe yaramazdı. 

Ancak elleriyle yerleri ile tutarken tüm bedeni titreyen ve kafasını özgür bırakmaya çalışan Shia’yı gördüğünde aninden bunu onların konuşma konusu yapmaya karar verdi.

“O hareket ediyor….Gerçekten bir zombi gibi! Onun dayanıklılık seviyesi gerçekten ortalamanın üzerinde! ‘’

“… Nn”

Uzun bir sessizlikten sonra onun cevap vermesi Hajime’yi rahatlattı. Ve aynı zamanda bir *Lap* sesiyle birlikte Shia çamurlu kafasını dışarı çıkarttı. 

“Uu~ Böyle görünmek istemesem de acımasız gözlerle bakıyor.”

Gözyaşı dolu gözleriyle birlikte Shia ayaktakımı kıyafetlerine hafifçe vurdu ve Hajime’ye doğru sürünürken bilinmeyen bir şeyler mırıldandı. Bu gerçekten bir korku filmi gibiydi.

“Haa~ senin dayanıklılığın ne kadar yüksek! Biliyorsun bu normal değil… Nesin sen?”

Hajime’nin şüpheciliğiyle birlikte Shia dik oturdu ve sonunda sorununu söyledi. Motorda oturan Yue ve Hajime’nin karşısında otururken ciddi bir ifadesi vardı. Bir sürü şey için artık çok geçti ama…

“Kendimi yeniden tanıtmama izin verin. Ben Haulia Tavşan Adam Kabilesinden Shia Haulia. Gerçek şu ki…”

Sonunda Shia hikayesini özetlemeye başladı.

Shia ve kabilesi Haltina ağaçların denizini sessizce yaşamak için kullanıyorlardı. Tavşan Adam kabilesi mükemmel bir gizlenme ve işitme becerisine sahipti ama onların özellikleri diğer yarı insanlarla karşılaştırıldıklarında düşük olduğundan diğer yarı insanlarla karşılaştırıldıklarında rütbeleri daha düşüktü. Onlar nazikti ve savaşmayı sevmiyorlardı ve tüm kabileyi bir aile olarak görüyorlardı. Ayrıca Elflerin güzelliklerinden farklı olarak genel olarak mükemmel bir şekilleri vardı. Sevimli olduklarından İmparatorluk tarafından köle yapılmak için yakalanıyorlardı ve popüler bir ürün haline gelmişlerdi.

Bir gün Haulia Kabilesinin bir Tavşan Adam kabilesinde bir kız anormalliklerle beraber dünyaya gelmişti. Her ne kadar Tavşan Adamlar temelde siyah mavi saçlara sahip olsa da bu kızın mavi tonlu gri bir saçı vardı. Buna ek olarak onun diğer yarı insanlarda olmayan büyüyü doğrudan kullanma yeteneği vardı. Bazı kendine özgü büyüleri kullanabiliyordu.

Tabi ki kabilesi büyük ölçüde şaşırmıştı. Böyle bir çocuğun Tavşan Adam kabilesinde hayır tüm yarı insanların içinde doğması imkansızdı. Şeytani canavarlara benzerlik gösteren gücü normalde ayrımcılığa maruz kalırdı. Ancak o birbirlerini bir aile olarak gören Tavşan Adam kabilesinde doğduğundan Haulia’lar o kızı büyütmeyi seçmişlerdi.

Ancak onun varlığı yarı insanların ülkesi “Faea Belgaen” tarafından bulunursa kesinlikle idam edilecekti. Bu şeytani canavarlardan çok fazla nefret edildiğindendi. Ülkenin kurallarına göre şeytani canavarlar bulunduğunda imha edilmeliydi ve kayıtlarda şeytani canavarın kaçmasına izin veren birinin sürgün edildiği de vardı. Buna ek olarak kabileler tarafından ayrımcılık yapılıyordu. Büyü kullanan bir kabile insanlar ve yarı insanlar tarafından zulme uğrayacaklardı. Büyüye sahip diğer ırklar çoktan ağaç denizine girmişti ama hemen öldürülmeleri olağan bir hale gelmişti.

Bu nedenle Haulia kabilesi o kızı sakladı ve 16 yıl boyunca gizlice büyüttü. Ancak onun varlığı bulundu. Bu nedenle Haulia kabilesi Faea Belgaen tarafından yakalanmadan önce ağaç denizine kaçtı.

Şu anda dağ ürünleri yüzünden kuzey dağları bölgesine gitmeyi tercih eden başkaları da vardı. Her ne kadar orası uygarlaşmamış olsa da imparatorluk yada köle tüccarları tarafından yakalanmaktan daha iyiydi.

Ancak onların girişimleri imparatorluk tarafından parçalandı. Her ne kadar ağaç denizine ulaşsalar da hemen imparatorluk askerleri tarafından bulundular. Askerlerin neden orada oldukları bilinmese de bir tabura karşı Haulia kabilesinin güneye doğru kaçmaktan başka şansı yoktu.

Ama eğitimli askerler ile nazik ve barışçıl Tavşan Adam kabilesi arasında savaş potansiyeli çok fazla olduğundan bunu fark ettiklerinde çoktan yarısı yakalanmıştı.

İmha edilmekten kaçınmak için çaresizce koştular ve son çare olarak Raisen Büyük Kanyonuna ulaştılar. Gerçekten de imparatorluk askerleri büyünün kullanılmadığı bu yere gelmedi. Her şey bitene kadar kabile burada bekleyecekti. Kabile şeytani canavarlar tarafından saldırıya uğramak yada ilk önce imparatorluk askerlerinin çekilmesi arasında bahse girdiler.

Ancak İmparatorluk askerleri geri çekilmeyi hiç denemedi. Kanyonun girişinde Tavşan Adam kabilesinin şeytani canavarlar tarafından saldırıya uğrayarak dışarı çıkmasını beklediler.

Ve beklenen oldu. Şeytani canavarlar onlara saldırdı. Olanlardan sonra artık imparatorluğa teslim olamazlardı. Şeytani canavarlardan kaçmak yada kanyona kaçmak arasında Haulia kabilesinin tek seçeneği kanyonun içine kaçmaktı. Bu yüzden onlar derinliğe atlayabilirlerdi…

“Buraya geldiklerinde 60 olan kişi sayısından sadece 40 tanesi kaldı. Böyle devam ederse yok edilecekler. Bir şekilde bize yardım et!”

Başından beri Shia yüzündeki pişmanlık ve acıyla beraber yalvarıyordu. Görünüşe göre Shia da Yue ve Hajime gibi bu dünyada istisnaydı. O Yue gibi soya çekme bakımından aynıydı.

Hikayesini dinledikten sonra Hajime ifadesinde hiç değişiklik olmadan cevabını açıkça söyledi.

“Reddediyorum.”

 

———-ÇEVİRMEN NOTU———-

Yuşa’ya sabır diliyorum ve diğer bölüme geçiyorum 😀 Birde yen bir şey deniyorum bakalım sevecek misiniz 😀  

 

Çevirmen tarafından Diğer bölümün ön gösterimi:

“Bilirsin….Eğer sana yardım edersem bunun bana herhangi bir yararı olacak mı?”

….

Eğer böyle şaşırtıcı bir özel büyün varsa nasıl seni buldular?

….

“….Hajime onu da yanına al.”



“…..Önemli değil biz en güçlüsüyüz.”



“Sessiz ol başarısız tavşan.”

 


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


27   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   29 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.