Yukarı Çık




1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   2.5 

           
Binanın haşmeti göz alıyordu. Sur misali duvarlarla çevrili kadim binaya girmek için iki aşamalı bir aramadan geçmeniz gerekiyor. Hedefim ilk aramada gelenlerin üstlerini arayan bir güvenlik görevlisi. Açıkçası bunu görmek içime su serpti. Asla tek kalmayacak olmasını en iyi bu şekilde avantaja çevirebilirdim. Kolay bir suikast olacak gibi. 

Binanın önünden ayrılıp yeni yetme ile buluşmak için Andy'nin beni çağırdığı bir mafya restorantına doğru yola koyuldum. Mafyaların kendince toplu bölgeleri vardır. Saklanmanın en iyi yolu göz önünde olmaktır. Kimse gözünün önünde olan bir şeyi aramaz. Bu yüzden mafyalar belirli mekanları belirsiz aralıklarla belirli bir süre için benimserler. Günümüz iş sektöründe personel transferi denilen bir olay olması sayesinde gözlerden ırak kalmak yeterince kolay oluyor. Mafyalar mekanlarında huzursuz hisseder ya da belirli diye tabir ettiğimiz vaktin dışına çıkarlarsa daha önce müesseseye yerleştirdiği personellerini dağıtarak değişik mekanları benimserler. Bu sayede şüphe izi bırakmadan güvenli bir şekilde saklanmış olurlar. 

Deniz kenarında bulunan bir deniz ürünleri restoranının önünde durdum. Yanıma Andy'nin grubundan birisi kapı görevlisi rolünde geldi ve beni üç avizenin süslediği ahşap masa ve sandalyelerin olduğu eski tip restorana aldı. İçeriye geçtiğimde Andy ve genç bir adamın olduğu masaya yöneldim. Andy ve genç karşılıklı oturmuştu, Andy'nin yanındaki sandalyeye oturdum. Andy purosundan sertçe bir duman çekti ve masaya doğru eğildi. Karşımızdaki genç beni süzmeye başlamıştı. Delici yeşil gözleri ve kumral kısa saçlarıyla beni bir süre süzdü. O sırada avize üstümüze düşse ne kadar yaralanırız onu hesaplamaya çalışıyordum. Andy'nin kesik öksürüğü beni tekrar masaya döndürdü.


"Kouta, bu gördüğün şahsiyet efsane Azrail. Diğer adıyla Park Wilson. Park bu gördüğün sana bahsettiğim yeni yetme. Adı Kobayahsi Kouta."

Hafif öne eğilerek " Memnun oldum sayın Park. Sizin adınız yetiştiğim yer için neredeyse kutsal nitelikte. Charles suikastiniz hala ders olarak anlatılıyor."

"Hmm ne kadar da mükemmel bir varlıkmışım. Keşke birileri de değerimi bilebilse..." Andy'ye ithafen kurduğum cümle yerine ulaşmış gibiydi ki Andy anlık olarak kıkırdadı.

"Dosyayı okuduğunuzu varsayıyorum. Üç gününüz var ne yapın ne edin onu öldürün."

"Üç gün mü?!" terlemeye başlayan yeni yetme anlık olarak sandalyeden fırlayacak gibi olmuştu. "Ama halka açık bir suikast olacak ve adam güvenlik görevlisi."

"Kouta, yanında Park olacak. Bunu hesaba katarsan üç günde bitirmeni istememden çok üç güne bitiremezseniz anormal olur." purosundan bir duman daha aldı.

"Benim için hava hoş. Zaten adam uyuşturucu işinde. Bulutlarda güzel bir gezintiyi kim istemez ki?" 

Kouta biraz daha inkar edecek bir tavır almışken yüzümdeki sırıtışı görünce kendini bir adım geriye çekti ve konuşmama kararı aldı. 

"Peki o zaman bir ikili olarak ayrılalım değil mi Kouta? Gitmemiz gereken bir yer var. Gündüz ve toplum içinde bir suikast yapacaksan en önemli şey senin olay yerinde ya da olay yerinde olan herhangi birisiyle kamera kaydında bir görünmemendir." der demez kalkıp kapıya yöneldim ve arkamdan hızla gelen Kouta'nın ayak seslerini dinledim. 

Kouta ile tenha bir sokakta ayak seslerimizin ahengi ile yürüyorduk ve bu muazzam konseri söze girerek bozdu. "Bunu nasıl başarmayı planlıyorsun?"

"Suikast eğitimi ilk dersinde ne anlatılır?"

"İnsanları öldürmenin ne kadar kolay olduğu."

"Çok doğru. Dümdüz yürürken yanımdan geçen herhangi birisinin boynunu kırabilirim. Ansızın bıçak saplayabilirim. Bıçak gibi aletlerin giremeyeceği bir yerde ise, mesela okul, kalemi şah damarına saplayabilirim."

"Evet biliyorum bende aynı eğitimi gördüm." bıkkın sesinin tonu beni küçümsediğini belli ediyordu. 

"Bu suikasti ise zevk alarak gerçekleştireceğiz Kouta."

"Bu kadar büyük bir risk faktörü varken nasıl bir zevkten bahsediyorsun..." 

*Senli benli konuşmaya başladı. Hareketlerinde ise ilk andaki heyecanından eser yok. Efsane olarak başardığım girişimleri biliyor. Ama buna rağmen beni değersiz görüyor.*

"Hayır Kouta. Cinsel zevkten bahsediyorum."

"Nekrofili misin?" duraksadı. 

"Sadece takip et." elimle peşimden gelmesi için bir hareket yaptım be yaklaşık 100 metre sonra sağ tarafa döndük. Döndüğümüz sokak başlı başına metal hurdalarla kaplıydı. Sokağın sonunda tanıdık bir yüz tanıdık bir dükkanda klasik işlerini gerçekleştiriyordu. O yüze yaklaştık.

"Sela-" daha sözümü bitirmemiştim ki elindeki pompalıyı suratıma doğrulttuğunu fark ettim.

"Ne yüzsüz adamsın be piç kurusu. Borcunu öde!" 

*Hass... Buna borcum vardı dimi*

İhtiyar surat kel kafası ve titreyen elleri ile bana doğrulttuğu pompalıyı yüzüme doğru yaklaştırdı. Üstünde tamircilerin giydiği klasik kıyafetler vardı. Üstü başı yağ içinde olan ihtiyar hırıltılı bir kıvamda 

"Son sözlerin ne?"

"Bana bak ihtiyar. Sen beni tanırsın ben seni tanırım. Beni kıçı kırık bir pompalı ile tehdit ettiğinde korkudan ayaklarına kadar kapanarak cüzdanımı sana teslim etmeyeceğim." sağ elimle namluyu aşağı ittirdim. "Hadi içeri geçelim lütfen işim gücüm var oyalanmak istemiyorum. Gel Kouta." 

İçeriye geçtiğimde İhtiyar arkamdan bir süre baktı sonra Kouta'ya döndü. En sonunda pes edip küçük ve hurda dolu dükkanın paslı demirden oluşan tezgahının öteki tarafına geçti. Ardından çekine çekine Kouta yanıma geldi.

"Ne istiyorsun?"

Klasik gülümsemelerimden bir tanesini yapıp tezgaha dayandım. İhtiyar nasıl bir manyaklık yapacağımı anladığı için o da heyecanlanmaya başlamıştı.

"Bir düzenek. Tetiği koltuk altında, namlusu belde olacak şekilde. Hedefi ise şah damar. İki adet atış istiyorum. Birisi keskin bir cismi atılan bir balta misali döndürerek ateşleyecek, diğeri ise bir iğneyi enjekte etmek için ateşleyecek. Mümkün müdür Lord of The Trash?"

"Pahalıya patlar." keyfi yerine gelen ihtiyar arkasına doğru yaslandı.

"Patlasın ne de olsa ödemiyorum." 

"Patronun da olmasa hayatını almıştım. Yarına hazır olur." 

"Hay hay My Lord." bir kolumu karnıma götürüp önünde eğildim ve selam verip dükkandan çıktım.

Geldiğimiz yerleri tekrar geçerken bana bir şeyler söylemesi umuduyla Kouta'ya baktım. Düşündüğüm gibi oldu ve derin düşüncelerinden bir süre sonra kafasını kaldırdı.

"Koltuk altı... Demek ki kurbanın katili oraya girmek isteyen zararsız bir vatandaş olacak. Ama ona nasıl o düzeneği giydirmeyi düşünüyorsun." 

Derin bir nefes aldım. "Cinsel zevk demiştim hatırlarsan."

"Hatırlıyorum ama anlamıyorum."

"O binaya girenler genelde ağır stres altında bulunan beyaz yakalılar oluyor. Aralarından bekar olanlar kesinlikle fahişelerden medet umar durumda olmalı. Hiçbir kadın alt rütbe bir devlet köpeği ile evlenmek istemez. Mafyanın fahişelerinden bir ricada bulunacağız. Genel evlerin birkaçının kamera kayıtlarını silmek bizim için çocuk oyuncağı. Anlaştığımız fahişe kurbanımıza, bundan sonra katil diyeceğim, katilimize öpüşme sırasında bir hap verecek. Bu hap ise katilin bilincini açık tutacak ama kontrolünü ve hafızasını bizim elimize verecek. Bu sayede düzenek katile takılmış olacaktır." 

"Peki hap? Onu nereden bulacağız?"

"İşin zor kısmı orada..."

Şaşkın bir ifade ile "Ne demek istiyorsun?" diye sordu.

"Genelde benim ve benimle çalışanların ölüm tehlikesi suikast sırasında değil de hazırlık aşamasında oluyor." 

"Nasıl yani?"

"Zehirci Hat'i tanıyor olmalısın. Herkes bilir. Ona gideceğiz. Ama sorun şurada... Biliyorsundur kendisinin tek kolu yok."

"Evet bir görev sırasında aldığı bir yara olarak anlatılıyor."

"Evet görev sırasında onun kolunu kesen benim..."

"Ne?"


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   2.5 


468x60


DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.