Born As The Daughter Of The Wicked Woman(Novel) - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




11   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   13 


           
Söylemek istediğim her şeyi söyledikten sonra biraz rahatladım ama çok geçmeden pişman oldum
 
‘Bir çocuk gibi mi söylemeliydim…?’
 
Bir çocuğun yetişkinler gibi erken gelişmiş bir şey söylemesinin iğrenç olduğunu düşünebilirsiniz ...
 
Uzun zamandır insanların düşüncesiyle yaşıyordum ve her hareketimde endişeliydim. Battaniyeyi küçük yumruğumla sıktım ve kelimelerin bana gelmesini bekledim. İğrenç olmaya alıştım, bu yüzden her şeyi kabul edebilirim.
 
Eğer burada kalırsam, gerçek halimi saklayamayacağım. Yine de gergin olmaktan kendimi alamadım, bu yüzden sırtım gerildi ve ellerimden soğuk ter döküldü. O sırada Chloe aniden kendisi hakkında konuşmaya başladı.
 
‘‘Seninle aynı kreşte büyüdüm.’’
 
Çabucak kafamı kaldırdım.
 
Kesinlikle bu romanın bir kısmı…
 
‘‘Bu yüzden yetişkinliğe ulaşmadan önce personelin işi yüzünden arka dünyaya satıldım ve çok acı çekmek zorunda kaldım. Berbattı." (Arka dünya dediği yer altı dünyası)
 
Chloe’nin yüzünde acı bir gülümseme vardı.
 
‘‘Sadece ben değil, arkadaşlarım da birlikte satıldı. Çocuklardan bazıları zaten öldü ve ölmekten daha kötü olan sefil hayatlar yaşayan başkaları da olabilir. "
 
Belki bu benim geleceğim olabilirdi.
 
‘‘Ve bunların hepsinin kreşteyken tanıştığım bir çocuk yüzünden olduğunu öğrendiğimde o oranın şimdi ki müdürüydü. İntikam almaya o zaman karar verdim’’
 
Chloe ile yutkundum ve göz teması kurdum. Gözleri öfkeyle doluydu.
 
‘‘Bu yüzden onu ve işin içinde olan herkesi yalnız bırakmak niyetinde değilim. Hayatımı bu hale getirdiler ve rahat uyumaya cesaret mi ediyorlar? "
 
Ağzının etrafında derin bir alay vardı.
 
"Bu asla olmayacak."
 
Chloe’nin kararlı cevabıyla tekrar yutkundum.
 
‘‘Getirdiğin belgeler onun çocukları sattığının kanıtıydı. Bunu biliyor muydun?’’
 
‘‘Hayır’’
 
Sesimle Chloe kıkırdadı.
 
"Evet. Bilseydin, bu kadar kolay testi geçemezdin. "
 
‘‘Yani, bu belgelerle kreş müdürünü baş aşağı edebilir misiniz?’’
 
Benim sorumla Chloe rahatsız bir ifadeyle başını iki yana salladı.
 
‘‘Yani, eğer ortaya çıkartırsanız onları izleyen destekçiler tarafından susturulacağınız çok açık’’
 
Chloe pipoyu sigara içiyormuş gibi aldı, sonra bir an durakladı, sonra pipoyu koluna tekrar koydu.
 
‘‘Yalnızca belgeler değil. Ben de, bu tüccar grubu da karmakarışık olacak. Açıklamak için uygun bir zaman olacak, o yüzden katlanıp bekleyeceğim’’
 
Bu sözden sonra, öfkeyi tutamayan diş gıcırdatma sesini duydum.
 
‘‘İntikam için yaşamıyorum. Ben sadece onlara hak ettikleri cezayı vermek istiyorum. "
 
‘‘……’’
 
"Onlara adil bir ceza vermek uzun zaman alıyorsa sorun değil. Bu yüzden, o zamana hazırlanmak için veri topluyorum ve güç topluyorum. "
 
Chloe güldü ve bana öğüt verdi.
 
‘‘Senin için Heronis dükü benim için kreş. Bence bir çeşit ben gibisin…’’
 
Chloe, sözlerine ve bu atmosfere uymayan parlak bir gülümsemeyle konuştu.
 
"Altımda olmak istiyorsan, malların değerini bilmen ve nasıl ticaret yapılacağını öğrenmen gerekecek."
 
Chloe bana geçmişinden bahsetti ve beni halefi olarak seçti. Başlangıçta, orijinal romanın ikinci bölümünün erkek kahramanına söylenecek bir kelimeydi ama bana söylenecek kelime olarak geri döndü.
 
Başka bir deyişle bu demektir ki!
 
‘‘Burada kalmama izin veriyor musunuz? Bir halef olmama da?’’
 
"Bir kadın tüccar grubuna liderlik ederse, beklediğinden daha fazla zorluk çıkar. Cehalet ve eleştiri asla bitmeyecek. "
 
Chloe beni korkutacakmış gibi sesini alçalttı.
 
"İşinde iyiysen, sert olduğun için seni lanetleyecekler ve kötüysen, kadın olduğun için lanetleneceksin. Şimdiye kadar yaptığımdan daha zor olabilir. Yine de yapar mısın? "
 
"Elbette."
 
Cevabıma gülümsedi.
 
"Tamam. Şu andan itibaren, Benedito tüccar grubunun halefisiniz ve gelecekte Daphne Benedito olacaksınız. Bebek"
 
"Bebek…"
 
Tanıdık olmayan bir unvana şaşırmış olsam da, Chloe'nin unvanı değiştirmeye herhangi bir niyeti yok gibiydi.
 
Neyse ki hoşuma gidiyormuş gibi dudağımın kenarları kalktı.
 
"İlk başta, sadece saygın görünüşün için sana sponsor olacaktım ama kesinlikle fikrimi biraz önce değiştirdim."
 
"…Gerçekten mi?"
 
‘‘Bu kadar çok evrak aldıktan sonra sana sponsor olamam. Bu sana yapılacak korkunç bir şey. "
 
Chloe kahkaha attı.
 
‘‘Ruhunu, kinini ve iradeni gerçekten beğendim. Bu hızda, kızım halef olmak için çok nitelikli. "
 
 
Ardından gelen sözler beklediğimden daha muhteşemdi.
 
“… Senin kızın olabilir miyim? Bunu yapabilir miyim?"
 
Chloe endişeli sözlere ciddi bir sesle cevap verdi.
 
‘‘Bu yeterli’’
 
İşe yaradı. Zor çalışmam meyvesini verdi.
 
Chloe'nin ağzı mükemmel bir izin sözünü bıraktığında, vücudumdan akan gerilim düştü ve vücudum çökmeye başladı.
 
‘Beni içeriye aldığına inanamıyorum. Bunu asla hayal etmedim… Ama bu daha iyi’
 
Rahatlamış omuzlarımı gerdim ve rahat bir nefes aldım, ama bitirir bitirmez Lennox, sanki yapmamı beklemiş gibi sordu.
 
"Nasıl hissediyorsun?"
 
"Sorun değil. Düşündüğüm kadar kötü yaralandığımı sanmıyorum ... "
 
Konumum garanti altına alındıktan sonra, geçen seferki gibi gergin olmam gerekmiyordu. Başımı salladım ve nazikçe cevap verdim ve onu dinleyen Chloe sözlere güldü.
 
"Ne kadar ciddi bir durumda olduğunu bilmiyorsun. Üç gündür hastasın. Tedaviyi aceleye getirdim ve hatta sana ilaç verdim ama ateş düşmedi bile. Bunların en ciddisi bacakların "
 
Chloe’nin bakışları kısa süre bacaklarıma ve sonra kafama döndü.
 
‘‘Evet bacaklar düzeltilebilir ama…’’
 
Ve bir anlık sessizlikle, kafama bir şey olmuş gibi görünüyor.
 
Şimdi düşününce Lennox ormandan çıktığımda başıma bakınca neden bu kadar şaşırdı?
 
Chloe’nin karmaşık bakışıyla kafama dokundum ama garip hiçbir şey bulamadım.
 
Sanırım tedavi iyi geçti, yani artık acımayacak kadar mı?
 
‘O halde sorun nedir?’
 
Başımı eğdiğimde Chloe içini çekti. Sonra parmağını şaklattı ve hafifçe salladı.
 
"… Daphne, aynaya bakar mısın?"
 
Belki önceden hazırlanmıştı, Lennox yüzümün büyüklüğünde bir el aynası çıkarıp önüme koydu.
 
"Ah."
 
Aynada tanıdık bir yüz görebiliyordum. Ucu hafifçe kaldırılmış yuvarlak bir göz ve ona yansıyan altın bir göz bebeği. Yanaktaki bant rahatsız ediciydi ama perişan görünmüyordu. Ama değişen bir şey vardı ...
 
Saçım beyaz.
 
"Genellikle ... büyük bir şok veya acı çektiğinizde saçın beyazlaştığını söyleyen bir söz vardır ..."
 
Benim sözlerime göre Ricarda tereddütlü bir sesle konuştu. Beyaz saçıma dokundum ve başımı salladım.
 
Ricarda, saçımla ilgili hiçbir şey yapamayacağını söyleyerek hüzünlüydü. Kasvetli olsa bile hiçbir şey değişmezdi. Tüm bu yolculuğun sonucu saçlarımın mor değil beyaza boyanmasıydı.
 
‘‘Kirpiklerim de orijinal rengiymiş gibi beyaza dönüştü. Annemin bana verdiği rengi kaybettim.’’
 
Mor annemin bana verdiği tek şeydi.
 
Biraz kasvetli hissettim ve birden çevrem sessizleşti.
 
‘Ne… Bana mı bakıyorlar?’
 
Chloe'nin yüzü buruşmuştu ve Lennox dışarıdan hiçbir işaret göstermemişti ama yumruğunu sıktığı için biraz kızgın görünüyordu ve Ricarda, saç rengimi düzeltemediği için üzgün olduğunu söyleyerek suçlu görünüyordu.
 
‘‘Sorun değil çünkü sonuçta ölmedim. Bacaklarım, saçlarım. Hayatımı ucuza aldım değil mi?’’
 
Kendi yöntemimle hesaplama yapmaya çalışmıştım ama görünen o ki atmosfer daha da batıyor gibiydi. Atmosferin benim yüzümden battığını hissettim, bu yüzden sözlerimi atmosferi aydınlatacak şekilde değiştirdim.
 
‘‘Sanırım annem bana yeni bir hayat vermek istedi. Moru alıp beyazı hediye olarak verdi.’’
 
Chloe’nin kafasını göstererek dedim.
 
‘‘Bu aynı beyaz renk. Mor kadar bana yakışıyor değil mi?’’
 
Chloe’nin saçı benimkiyle aynı renkti, bu yüzden bu söyleyebileceğim bir kelimeydi.
 
‘Huh…’
 
Konuyu açtım çünkü atmosferin daha iyi olacağını düşündüm ama giderek daha da kötüye gidiyor.
 
"…Evet bebek. Kimsenin kızım olduğundan şüphe edebileceğini sanmıyorum. "
 
Chloe saçımı nazikçe düzeltti.
 
Kendimi biraz… iyi hissettim, çünkü öyle olmasa da bana karşı biraz şefkat besliyor gibiydi.
 
‘‘Öyleyse şimdi ne yapmam gerekiyor? Ne yapmalıyım? Yapmama izin verirsen hemen her şeyi yapabilirim! "
 
Hala o benim saçıma dokunuyordu ve doğru zaman olmadığını düşündüğüm için onu gündeme getirdim ama yavaş yavaş yumuşayan atmosfer yeniden gerginleşti.
 
Değerimi bir an önce kanıtlamalı ve yerimi sağlama almalıyım.
 
Chloe sözlerime kaşlarını çattı ve içini çekti. Ve o sertçe ekledi:
 
"Akranlarından daha olgun bir zihne ve hızlı göze sahip olmak iyidir ancak bir çocuğun zaten yetişkin olarak olgunlaşmasının gerekli olduğunu düşünmüyorum."
 
Chloe’nin sesi endişe doluydu.
 
‘‘Şuan sadece rahatlaman ve vücudun iyileşene kadar hiçbir şey yapmaman gerek’’
 
‘‘Ama…’’
 
‘‘Ben hala sabır doluyum. Yani bu yavaş öğrensen bile sorun olmayacağı anlamına geliyor’’
 
Chloe acı bir şekilde gülümsedi ve elini yavaşça benden kaldırdı.
 
‘‘Zalim olduğumu düşünebilirsin ve sana bu kadar sert bir test yaptıktan sonra aniden seni kızım olarak düşünerek seninle dalga geçtiğimi de düşünebilirsin.
 
Kendini küçümseyen bir sesti.
 
‘‘Yani bir şeyler yapman gerektiği için aceleci olduğunu anlayabiliyorum’’
 
‘‘Benimle dalga geçtiğini sanmıyorum’’
 
Küçük bir çocuk için zor ve acımasız bir durumdu ama şimdi artık yaptığım için bir önemi yoktu.
 
Chloe beni halef yaptığı için suçluluk duysa da sorun değil çünkü sonuç tatmin ediciydi.
 
Sert gözlerimle Chloe’nin ağzında bir gülümseme belirdi. Gözlerindeki bakış ile özür diledi ve gülümsemeyle rahatladığını gösterdi. Her zaman insanların olumsuz duygularını okudum, bu yüzden Chloe'nin bana karşı hisleri oldukça utanç vericiydi.
 
‘‘Seni sadece resmiyette kızım olarak almak istemiyorum. Başlangıcımız diğer anne ve kızlardan benzersiz olsa da ben iyi bir ilişki kurabileceğimize eminim’’
 
Sözleri umut vericiydi. Sadece gözlerimi kırptım ve anladığımı gösterir gibi başımı salladım.
 
‘‘Şimdi dışarı çıkıyoruz, o yüzden endişelenme ve biraz dinlen. Yakında gece olacak, bu yüzden yorulacaksın. "
 
Chloe battaniyeyi kaldırdı ve beni sıcak bir şekilde örttü.
 
"İyileştikten sonra her şeyi kademeli olarak yapmak için asla geç değildir."
 
"…Tamam."
 
‘‘Bebek acıkacak, ona yiyecek bir şeyler verin. Şimdilik dinlenmesine izin verin’’
 
Chloe memnun bir gülümsemeyle Lennox'a dedi.
 
"Evet."
 
‘‘O zaman yarın görüşürüz küçük kardeşim.’’
 
Ricarda’nın mütevazı selamlamasıyla üç kişi birlikte odadan çıktı.
 
Sessiz odaya ve etrafımdaki her şeye baktım.
 
Temiz ve yumuşak pijamalar, depo yerine sıcacık oda ve soğuğu önleyen sıcak ve kalın battaniyeler, kreşin odasına göre daha iyiydi.
 
Nefes verdim ve elime baktım. Ve çok geçmeden yüzümü o ellerle sardım.
 
Chloe'nin bana verdiği fırsat, Lennox'un küçük nezaketi, mor kelebeğin rehberi ve Ricarda'nın tedavisi beni kurtardı.
 
Ölmem gereken gün çoktan geçti.
 
Bu ezici duyguya dayanamadım ve sonunda bir sesle gözyaşlarına boğuldum.
 
Hayattayım.
 
Canlı bir şekilde geri döndüm.
 
Ve gelecekte yaşayabileceğim.
 
Yükselen duyguyla gözyaşlarımı tutamadım.
***************
Arkadaşlar gerçekten çok özür dilerim vaktinde bölüm atamadım. Bu yüzden iki bölümü birlikte atmak istedim. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar…. (Böylece saçı nasıl beyaz oldu anlamış bulunmaktayız. Ben boyadı zannetmiştim.)

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


11   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   13 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.