Arke krallığına geleli bir haftayı geçmişti.Bu saraya hiç alışamamıştım.Yaz gecesi ılık esen rüzgar,arke krallığına geldiğimizde beri buz gibi bir havaya bürünmüştü.Kasvetli ve korkutucu ihtişamı,yazın sıcak gece esintisini de beraberinde alıp götürmüştü.
Bu sarayda köle olarak yaşayacağımı düşünürken,krallığın haremine girmiştim.
Sarayda bir haftadan uzun bir süredir cariye olarak hayatıma devam ediyordum.Bu bölümdeki diğer cariyeler ve nedimeler benim buraya ait olmadığım kanaatinde idiler.Çirkinliğim kısa bir zamanda dilden dile dolaşarak haremdeki herkesin alay konusu olmuştu.Beni her gördüklerinde,bahçede gezerken veya bir şekilde karşılaştığım diğer cariyeler kendi aralarında fısıldaşıp benim hakkımda konuşuyorlardı.Hatta bunu bazen abartıp benim duyabileceğim şekilde, yüksek sesle bağırarak belirtiyorlardı.Beni küçük görüp fırsat buldukça alay ediyorlardı.Ama bu durum benim hiç umurumda değildi.İstedikleri kadar alay etsinler,her zaman başım dikti.Onlara karşılık vermiyor,görmemezlikten geliyordum.Tabii ki bu onları daha çok kızdırıyordu. Çevremde bana saygı duyan hiç kimse yoktu.Ancak bir kişi dışında,Marry…
Marry,bana özel olarak saray tarafından tahsis edilen nedimeydi.Onunla birlikte bana saray cariyelerini yerleştirdikleri köşkümde dilediğim gibi sohbet edebiliyordum.Marry,beni diğerleri gibi hor görmüyor,aksine beni çok alımlı ve güzel buluyor her seferinde bunu dile getiriyordu.
İlk başlarda bunu garip karşılamıştım.Şimdi ise güzel olduğumu duymak kendime olan güvenimi tetikliyordu.Marry, minyon,hoş bir kızdı.
Sevecen,güler yüzlülüğü ile gönlümü fethetmişti.Fakat bir şekilde marry’le kendimi mutlu etmeye çalışsam da yeterli gelmiyordu.Halâ bu sarayda kendimle ilgili endişelerim vardı.Bundan sonra saraydaki akibetim hakkındaki korkutucu düşünceler beni bir türlü bırakmıyordu.Bu durum beni ruhsal olarak tüketiyordu.
Tıpkı yine bugün olduğu gibi…Kendimi hiç iyi hissetmiyordum.
Köşkün soğuk duvarları kara basan gibi üzerime çöküyordu.Ve herşeyden önemlisi kral benden ne istiyordu.Beni cariye yaparak neyi hedefliyordu.Daha önce hiç karşılaşmadığımız için beni güzel sanıyor olabilirdi.
Ama şimdiye kadar çoktan Çirkinliğim onunda kulağına gitmiş olmalıydı.Bu zamana kadar öğrenip,beni infaz etmesi gerekirdi.Fakat bu konu hakkında kimseden ses çıkmıyordu.Resmen ölüm sessizliği sarmıştı sarayı.Bu belirsizlik beni delirtiyordu.
Birden Marry’ye söyleyip,nefes almak için bahçeye çıkmaya hazırlandım.
Herşeyden uzaklaşmak istiyordum.Tam Bahçeye çıkmak için köşkün kapısına ulaştığım vakit,bir hizmetli benden önce davranıp,müsaademi isteyerek içeri girmek istedi.
“Evet!” Dedim cevap olarak tok bir ses tonuyla.
İçeriye uzun bolu yaşlı bir adam girmişti.Kıyafetine bakılırsa kralın uşaklarından biriydi.Adamı görünce yüreğimi garip ürperti kaplamıştı.Kraldan haber getirdiği çok açıktı.
Adam karşımda selam durup,kafasını kaldırmadan konuşmaya başladı.
“Leydim,majesteleri sizi huzuruna bekliyor.Eğer hazırsanız gidelim.” Dedi adam sakince.
Sonunda kralla yüzleşmenin zamanı gelmişti.Marry’e kısa bir bakış atıp adama döndüm ve:
“Gidelim!” Dedim.
Hizmetliyle beraber köşkten ayrılıp,sarayın büyük bahçesini geçerek,kralın konutuna gelmiştik.İçeri girdiğimizde büyük,karanlık bir hol bizi karşılamıştı.
Holden hızlıca yürüyüp kocaman görkemli bir kapının önünde durduk.
Hizmetli,kapının önünde bekleyen askere bir kaç cümle söyleyerek krala haber vermesini istedi.
Asker,sorgulamadan krala haber vermek için içeri girdi.Ben ise o sırada derin bir nefes alıp,kralın karşısında serin kanlı durabilmek için tüm cesaretimi toplamakla meşguldüm.Neden sonra kralın yanından dönen asker,hizmetliye net bir cevap verdikten sonra hizmetli bana dönüp:
Evet,hazırım..diye düşünerek tekrar derin bir nefes alıp kaderimdeki koca kapıdan içeriye girdim.
Kral,antrenin sonunda tahtında oturmuş gelişimi izliyordu.Kral,söylentilerdeki gibi ellili yaşlarının sonunda ama yaşını hiç göstermiyordu.
Görkemli biriydi.Kibirli ve acımasız ses tonu insanı titretmeye yeterdi.İşte bu adam, Arke krallığının hükümdarı william Arke idi.Elinden uçan kuşun kurtulamadığı,acımasızlığıyla nam salmış kudretli William Arke.Hayatımı maffeden, nefret edilesi adam.Karşına geçip selamlarımı sunduğum sırada:
“Ayağa kalk ve yüzüme bak!” Dedi gür ve korkutucu bir ses tonuyla.Onun emriyle hemen başımı kaldırdım.
“Beni istemişsiniz majesteleri,sizin karşınıza çıkmak benim için bir onurdur.” Dedim.
“Ah,baban doğruyu söylüyormuş ama ben,onun seni vermek istemediğini sanıp ona inanmak istemedim...Sen gerçekten çirkinsin!” Dedi lafını esirgemeden.
“…”
“Duyduklarım doğruymuş.Hiç üzerinde durmamıştım ama bu kadarını beklemiyordum.”
Neden!…Benim çirkinliğim kral için neyi ifade ediyordu,hiç anlam verememiştim.
“Bunun bir yolu olmalı!” Diyerek bana bakıyordu.
“Eğer bir mahsuru yoksa,sormak isterim; majestelerinin benden isteği tam olarak nedir acaba?” Dedim merakıma yenik düşüp nazikçe sormuştum.
“Seni buraya niye getirdim biliyor musun?”
“Hayır majesteleri,bildiğim tek şey iki ülke arasında barışın uzun soluklu sürmesidir."
“Evet,bu doğru… lakin durum sandığının daha da ötesinde…Seni buraya casusum yapmak için getirdim.General leon ile evlenmeni istiyorum.Onda bana ait bir sır var ve fazla vakit kaybetmeden o sırrı ele geçirmem gerekiyor.Beni anlıyor musun?”
“Ama bu?” Dedim evlilik lafını duyunca başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü.
Neler oluyordu?…Hem de general leon’la.Kendisi Aske kralının, çok değer verdiği biri ve veliaht prensten sonra kralın ikinci adamıydı. Şöhreti tüm krallığa yayılan,savaş sanatlarında ustalaşmış bir diğer deyişle savaş canavarı olarak anılan general leon ile benim evlenmem isteniyordu.Ama bu delilik!!!...
Karakter olarak kralın ikizi gibiydi.Belki de kral onu,bunun için çok seviyordu.Ama neden ben?…yani krallıkta hiç mi adam kalmamıştı da beni bu göreve seçmişti.Üstelik saray içinde general leon’nun güzel kadınlardan hoşlandığını duymuştum.Kralın beni görünce niye öyle bir tepki verdiğini şimdi daha iyi anlıyordum.
“Ama majesteleri ben bunu yapamam.”
“Reddetmek gibi bir lüksün yok leydi rose,bunu sakın aklından çıkarma!.."
“Neden ben?…yani sarayda güvenilir ve güzel bir sürü güzel hanımlar olmalı.Ben bu görev için uygun değilim majesteleri,lütfen beni azad edin!”
“Karşımda bu şekilde konuşmaya nasıl cüret edersin!…Şimdi sen bana,sana güvenemeyeceğimi mi söylemek istiyorsun!”
“Hayır,beni yanlış anladınız…şey bu…bu sadece…”
Kral kekelediğimi anlayınca ne demek istediğimi anlayarak sinirine hakim olmaya çalıştı.
“leydi Rose…tabiki sarayda güvenebileceğim tonlarca adamım var fakat general çok sinsi, uyanık ve kurnaz biridir.Benim güvendiğim herkesten haberi var.Bu nedenle yüzde yüz şüphelenecektir.Buna izin veremem.Özellikle saray dışından, tanımadığı, asil biriyle evlenirse daha az göze batacaktır.”
“Ama ben bu saraya geleli bir haftayı geçti.Yani benimle ilgili çoktan bilgi sahibi olmuştur.General leon’nun güzel kadınlardan hoşlandığını duymuştum. Benim konumumu düşünürsek bu biraz sıkıntılı olacaktır.”
“Harem bölümünde konuşulan herşey, benim dışında ,bu bölümde kalır.Harem bölümünde Benden habersiz kimse iş çeviremez ve cezasız kalmaz bu konuda endişelenmene gerek yok.Güzellik konusuna gelecek olursak;ne yap et onu kendine aşık et!…Sana aşık olursa kesin bir açık verecektir.Başka çaren yok leydi rose…Bu saatten sonra tek başınasın…iki ülke arasındaki barış buna bağlı unutma…Düğün iki gün içinde gerçekleştirilecek hazırlıklara şimdiden başlasan iyi edersin.Bu işi hakkıyla yerine getirirsen seni de azad edeceğim ve krallığına kavuşacak fırsatı vereceğim.” Dedi kral emin bir ses tonuyla.
“Bu doğru mu?…beni serbest mi bırakacaksınız majesteleri.Aileme kavuşabilecek miyim?” Sesim umut dolu çıkmıştı.
“Evet,tek yapman gereken;generalin benden sakladığı o sırrı bana en kısa zamanda getirmen olacak.Aksi takdirde ne senin için ne de krallığın için hiç iyi şeyler olmaz.Beni anladığınızı umuyorum leydi Rose!..."
"Size o sırrı getireceğim.” Dedim.Ne olursa olsun o sırrı bulmalıyım.Özgürlüğüm buna bağlı.Sonunda bu karanlık saraydan kurtulacaktım.Tek yapmam gereken general leon’u kendime aşık etmekti.En zoru bu ancak başka çarem yoktu.
“Güzel,şimdi çekilebilirsin!” Dedi kral kendiyle gurur duyarak tebessüm etti.
Selam vererek kralın yanından ayrıldığım sırada çok önemli bir detayı kaçırdığımı fark ederek, korkuyla karışık bir endişeyle duraksadım.
General leon’dan ne gibi bir sırrı öğrenmeliydim!…Daha doğrusu bu sır ne ile ilgiliydi hiçbir fikrim yoktu.Şimdi tekrar kralada soramazdım.
Benim akılsız ve işe yaramaz biri olduğumu düşünmesini istemiyordum.Bu işi kendin halletmelisin Rose…Ne yapıp edip o sırra ulaşmalıydım.
Düğün iki gün içinde gerçekleşecekti.Çok ani olmuştu.Yüzleşmek çok zordu ama bunu kabullenmeliydim.
Kendi başımın çaresine kendim bakmak zorundayım.Başarmak zorundasın Rose…Üstesinden gelmelisin,önemli olan Krallığın huzuru ,diye düşünerek evlilik hazırlıkları için emin adımlarla köşküme doğru yürüdüm.
———————————
BÖLÜM SONU.❤️
Yorum yazmayı ve paylaşmayı unutmayınız.Yeni bölümde görüşürüz.❤️
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.