Yukarı Çık




9   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   11 

           
Bölüm 10

Odadaki toz; kükreyen, yeri gümbürdeten bir gürültü ile birlikte havaya dağıldı. Raflarda dizili olan renkli boya kutuları, içindekileri duvarın ve tavanın her tarafına sıçratmıştı ve bu kulübeyi Harikalar Diyarı'ndan çıkmış gibi gösteriyordu.

Tozun bir kısmını soludum ve nasıl olduysa şiddetle öksürürken aynı anda bir oh çektim. Madarai'nin uyanıklığının, toz patlaması olabileceğini duyduktan sonra süpürgeyi yalnız bırakmasına izin vermeyeceğini tahmin ettim. Haklıymışım.

Kulübenin penceresini açtım, bir kürek aldım ve ezilmiş erkeğin durumunu kontrol etmek için düşmüş raflara doğru dikkatlice ilerledim. Onunla yüzleşirken cesur taklidi yapmam gerekti ama ayaklarım hala endişeyle titriyordu. Küreği tutan elim şimdiden çok terliydi. 

"Merhaba..?"

Gergin biçimde raflardaki boşluktan baktım ve garip bir sandviçin iç malzemesi gibi görünen, raf ile yer arasında ezilmiş olan Madarai'yi gördüm. Sanırım hala bilinci yerindeydi gerçi, çünkü halsizce bana bakabildi.

"B...Buna kandığıma inanamıyorum..." Konuşmak onun için acı verici gibiydi çünkü göğsü yüksek basınç altındaydı. "A...Ama… neden bir patlama olmadı? B…Böyle büyük bir etkiden dolayı statik elektrik ve kıvılcımlar oluşmalıydı..."

"Ah. Bu çimento tozu o yüzden patlamaz." Diye cevapladım küreği sallarken.

"...Çimento tozu?"

Küreği tek elime aldım ve boştaki elimle defterimi açtım.

"Şey, bir bakalım… Bir toz patlaması için gereken şartlar şunlar: alevlenebilir toz, oksijen ve bir ateş kaynağı… Ama çimento tozu okside değil o yüzden yanmıyor. Yani, alevlenebilir toz değil bu yüzden toz patlaması oluşturamıyor… Açıklaması buymuş."

"Ve sen… bunların hepsini biliyordun..."

"Sanırım bu kulübeden sorumlu olan yaşlı adam konuşmayı çok seviyor… Bazen rastgele insanları yakalayıp boş konuşmalarını zorla dinletiyor… Bu arada, bunların hepsini rastgele liseli bir kıza anlatması sence de biraz şüpheli değil mi? Ama sanırım bu hayatımı kurtardı, o yüzden bunlar bitince gidip ona teşekkür etmeliyim..."

Defterimde biraz daha gezindim ve devam ettim.

"Her neyse, görünüşe göre bu yaşlı adam kendin yap projelerine çok ilgiliymiş ve çok karmaşık olmayan şeyleri kendi başına yapmayı seviyormuş. Galiba bu yüzden büyük miktarda çimento tozu almış ve bu kulübede depolamış."

"V...Ve sen bunu bir tuzak olarak kullandın..."

"Evet. O süpürgeyi çekmeni istedim."

Gözlerimi yine deftere çevirdim ve hızlı hızlı başımı salladım.

"Ah! Bu arada, Evde Tek Başına diye bir filmi duydun mu hiç? O filmdeki tuzaklardan birini temel aldım. Süpürge ve rafları iple birbirine bağladım, böylece süpürgeyi çekinde raflar da onunla birlikte geldi… Oh, bu doğru - tozun ikinci amacı, ipi gizlemekti. Beyaz bir ip kullandım, görüyorsun..."

"... Artık durabilirsin." Madarai bitkin bir sesle sözümü kesti. "Y...Yani… bu tuzak senin senin kozun muydu..?"

"Hayır… Farklı bir kozum var. Sonuçta Evde Tek Başına filminde, hırsızları tamamen durduran kişi Culkin-kun değildi. Onu yetişkinler gelip kurtardı. Hem ilk hem ikinci filmde böyle oldu. Yani, görüyorsun, kozum, birinin gelip beni kurtarması olurdu ve..."

"...Evet, anladım. Lütfen dur." Madarai yüzünde sıkılmış bir ifade oluşturdu. "A...Ama, kazandığını düşünmek için fazla erken değil mi sence?"

"...Ha?" Garip ifadesi dikkatimi çekti ve elimde olmadan soruya soru ile cevap verdim. "Şey… ne demek istiyorsun?"

"D...Diyorum ki sana daha göstermedim… kendi kozumu..." Bu sözleri de söyleyip, Madarai sonunda sessizliğe gömüldü. Onu dürttüğümde bile cevap vermedi, görünüşe göre bilincini kaybetti.

Bir şeyler yarım kalmış gibi hissettim ama defterim bana eğer çok toz solursam toz hastalığına yakalanacağımı söylediği için, ilk önce kulübeden çıkmaya karar verdim. Yani, sanırım okulun güvenlik departmanı sonradan bunlarla ilgilenir. Bu garip adamı tutuklamayı onlara bırakacağım - öyle yaptıklarında her şey bitecek. Bir kıza saldırmak gibi ciddi bir suç işledi, o yüzden bence onu okuldan atacaklar. Bu da demek oluyor ki onu artık hiç gö-

"…Bugyuuu!"

Üstüne basılan küçük bir hayvan gibi bağıran, bendim.

Boğazımda keskin bir acı hissettim.

Sert bir şey boğazımı sıkıyordu, nefes almamı imkansız hale getiriyordu.

- Ne?
- Ne oluyor?

Kafam böyle karışık haldeyken bile, gözlerimin önünde siyah bir telefon direği olduğunu görebildim.

- Bekle, neden telefon direği?

Kafam daha da karışmış halde yukarı baktım ve uzun, ince telefon direğinin üstünde beyaz bir yüz gördüm. Bir erkek yüzü gibiydi. Dahası, bu tanıdık bir yüzdü. Benim kadar unutkan birinin bile tanıyabileceği şeyler var. Demek istediğim, o yüz -

Raf yığının altında bilinçsiz şekilde yatıyor olması gereken kişinin yüzüydü, Madarai'nin yüzü.

"... Şaşırmış görünüyorsun."

Yaralı değildi. Kıyafetleri bile tamamen temizdi.

"Sanırım ne düşündüğünü biliyorum. 'Neden az önce kulübenin içinde etkisiz hale getirdiğim adam, şu an burada durup beni boğmaya çalışıyor?' ...Doğru mu?" Acımasız bir gülümseme Madarai'nin yüzünü yarıp geçti. "Kısacası, benim kozum bu. Yani onun bir parçası."

Sonunda kadar kısılmış gözleri bana sabitlenmişti. Parlak ve ışıltılıydı.

"Peki o zaman. Sanırım kollarını ve bacaklarını kırmakla başlayacağım. Çok kısa bir süreliğine acıyacak, o yüzden lütfen sabırla dayan. Hmm, belki de bilincini kaybedene kadar beklemeliyim… Eğer çığlık atmaya başlarsan sıkıntı olur."

Sesi zalimce olmaktan çok, sakin bir tondaydı. Yaşamak için yalvarmak hiçbir işe yaramazdı, bu kesindi.

Madarai beni boğan eline daha çok güç verdi ve bilincimin yavaşça kayıp gittiğini hissettim. Boşluğu hissettim; sanki benliğim solup kayboluyor, her bir his vücudumdan yok olup gidiyor gibi.

Artık hiçbir şey söyleyemiyordum.

Artık nefes alamıyordum.

Artık hiçbir tahminde bulunamıyordum.

Defterim elimden düştü. Gözlerim sislendi, görüşüm bulanıklaştı. Gözlerimin önünde, hem çevredekiler hem de Madarai'nin kendisi bükülüp bozuldu.

Bu doğru. Büküldü.

Madarai'nin vücudu büküldü, sonra havada bir yay çizer gibi ters döndü. Sonra gürültülü, kalın bir sesle; ilk çarpan yeri kafası olmak üzere, yere yığıldı. 

Gördüğüm buydu.

Bir mum gibi titreyerek yanıp sönen, uçup giden bilincimden dolayı rüya mıydı gerçek miydi anlamadım ama yine de gördüm.

"Guuuuuuu…"

Ezilmiş bir kurbağa gibi hırıldayan Madarai, hızlıca duruşunu düzeltti. Sonra geri kalktığı an gözleri sağ koluna yöneldi, sabitlenmiş halde ona baktı.

Dirseğinin aşağısından itibaren, kolu…
…Anormal biçimde bükülmüştü, kıvrılmış meyan kökü şekeri gibi. 

İlk önce, yüzünde şaşkın bir ifadeyle koluna baktı. Sonra aniden nasıl bağıracağını hatırlamış gibi sesini yükselterek korkunç bir çığlık attı.

“HIGYAAAAAAAAAAAAAAAAAAH!!”

Sesi; kafa karışıklığı, dehşet ve acının karışımıydı. Öyle bir güçle çıktı ki neredeyse vücudundaki tüm havayı sıkıp çıkarmış gibiydi.

Bu ürkütücü çığlığı duydum ama tek yapabildiğim, öylece şaşkına dönmüş halde durmaktı. Hayır, hala ayakta mı duruyordum yoksa düşmüş müydüm bilmiyordum. Olanları hiç anlamadım. Ve sonra, yine anlayamadığım bir ses duydum. 

“Upupu. Azıcık abartmış olabilirim.”

Buna bir ses diyebilir miydim, ondan bile emin değilim. “Gürültü” kelimesi uygun bir tanım olabilir. 

“...Yani, başka bir seçeneğim yoktu zaten. Eğer burada ölseydin bana sıkıntı olurdu. Sonuçta bu hikayenin ana karakteri sensin, en azından şimdilik.”

İşte o zaman fark ettim.

Şimdiye kadar nasıl gözden kaçırdım merak ediyorum.

Önümde duran simsiyah bir silüet vardı. Bu siyah silüetin üstünde, önceden bir yerlerde gördüğümü hatırladığım bir yüz vardı.

...Ama hatırlayamadım. Kimin yüzü olduğunu hatırlayamadım.

“Upupu. Kim olduğumu hatırlamıyorsun, değil mi, seni p*ç? Sanırım bu normal. Ama endişe etme, eminim çok geçmeden hatırlamaya başlarsın.” Bunu gülerek söyledikten sonra, gölgeden çıkan ses alçaldı. “Ama önce, burada hala ilgilenilmesi gereken bir şey var.”

Sonra olanlar…
....Daha ben farkına varamadan başladı ve anında bitti.

Önce, Madarai’nin kafasının üstünde bir el vardı. Hala yerdeydi, bağırıyordu. O el, kafasını nazikçe sıvazlamaya başladı. Madarai yüzünde şaşkın bir ifadeyle yukarı baktı, o anda aniden… bir çıtırdama sesi çıktı, ve aynı ifadede takılı kalmış kafası dönmeye başladı. Sonunda, düzeltilemeyecek bir açıya gelince durdu.

Madarai daha ne olduğunu bilemeden yere yığıldı. Ayaklarıma kırmızı köpük tükürdü, vücudu kasılmalardan dolayı sarsılıyordu.

- Ah. Bu sadece bir rüya.

Aklımın hemen ulaştığı sonuç buydu ve vücudumun garip biçimde rahatladığını hissettim. Evet, başka bir şey olamazdı. Bu sahne gerçeklikten çok uzak, rüya dışında hiçbir şey olamaz. 

“Upupupu.”

Kulaklarımın derinliklerinde yankılanan bu gülme sesi bile… sadece bir rüya.

Ben farkına varamadan, siyah gölge bir kez daha tam önümde duruyordu. Ama bu da kesinlikle bir rüya.

Gölgenin üstünde duran ve önceden gördüğüme emin olduğum yüz, yine konuşmaya başladı. “Daha iyi hatırlayana kadar, bana şöyle hitap etmelisin… Süper Lise Seviyesi Keder. Evet, bence bu uyumlu. Upupupu.”

Bu yüzdeki gözler aşırı derecede karanlıktı. Doğrusu, gözlerden çok delikler gibi görünüyordu. Onlara ifadesizce baktım ve bilincim bu boşlukların içine çekiliyormuş gibi hissettim. Deliklerin içi dipsiz, siyah çamurla dolu bir bataklıktı. Tüm vücudum hemen içine batmıştı, sanki kendimden başka bir şey tarafından yavaşça tüketiliyordum.

Sonra uzakta bir yerden bir ses duydum.

“Sonra görüşürüz, seni p*ç! Tekrar buluştuğumuzda seni düzgünce öldüreceğim!”

Uzaktan gelen, kısık bir sesti ama aynı zamanda doğrudan kulağıma fısıldıyormuş gibiydi.

- Bu gerçekten garip bir rüya.

Bu son düşünce ile, sonunda dipsiz bataklığa tamamen battım ve bilincim bütünüyle kayboldu.


tüm bölümler toplam 1000 görüntülenmeyi aştı! okuyan herkese çok teşekkür ederim.


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


9   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   11 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.