'Bu yüzden birbirimizi aşağılayalım ve bundan sonra sessizce yaşayalım. Hmmm?'
Ama yüksek sesle söyleyemeceğim için rica tonuyla söyledim.
"Lütfen, ağabey."
Rennald bunu artık umursama diye yalvarırcasına sallanan kafama dik dik baktı.
Rennald konuşurken tereddüt etti, konuşmadan önce hangi kelimeleri kullanacağını bulmaya çalışıyordu.
"Sen gerçekten..."
Onun tekrardan sinirlendiğini görünce ondan çıkacak olan sonraki sözleri kısaca bekledim.
O beni tekrardan aşağılayacaktı ve aşağılamasının yine her zamanki gibi anlamsız olacaktı. Benim deli olup olmadığımı sorabilirdi ama çürümüş yiyecek yedikten sonra delirdiğime emindi.
"Gururun yok mu?"
Ancak kelimeler ağzından çıktı.
"O kadar şey yaşadıktan sonra bu konuyu burada bitirecek misin?"
Beklediklerimi karşıladı ve söyledikleri içimdeki şalteri kaldırmak için yeterliydi.
"Kafayı mı yedin sen? Bu durumda her zaman yaptığın gibi çığlık atarken bir şeyler yok et ve fırlat! Bu daha çok senin gibi olur!"
Rennald olayın kurbanı kendisiymiş gibi bağırdı.
Ama ne yazık ki onun için hiç üzgün hissetmedim, hiç de bile.
"Gong-nyuh'un kolyesini alıp odama getirdiğinde bunu beklemiyor muydun?"
Kontrol edilemez bir şekilde ağzımdan keskin bir ses çıktı.
"Bana bu şekilde davrandın çünkü benden bu tür tutum bekledin, hayır mı?"
".....Ne?"
Rennald'ın ağzı bir karış açık kaldı.
[İlgisi-3%]'yi düşünseydim bunları söylemezdim. Ancak şu anda o bile beni durduramadı.
'Penelope'u her şeyde bu noktaya kadar getiren kimdi?'
Onun yaptıklarına kıyasla kahyanın, baş hizmetçinin, Emily'nin yaptıkları eşek şakasıydı.
Benim keskin kelimelerimden sanki nefes almayı bir saniyeliğine durdurmuş gibi ezildi.
".....Penelope. Bu......"
"Artık bu noktaya geldiğim için senden her şey için içerlemeni istemiyorum. Sonuç olarak buraya kadar aptal ve küstah gibi davrandım."
".... ."
"Artık her şeyden bıktım."
Mavi irislerin içine bakarken konuştum.
"Neredeyse yetişkinim, reşitlik seramonim için hazırlanıyorum. Tüm hayatım boyunca sadece Eckart Malikanesinde kalamam."
Hemen sonra Rennald'ın yüzü soldu.
"Sen..... Ne demek istiyorsun? Bana senin gibi birinin gideceğini mi söylüyorsun?"
"Her şey babama ve en büyük ağabeyime bakıyor."
Omuz silktim. Söylediğim her şey söylemek istediğimden farklıydı.
Babam ve ilk genç efendi tarafından zorlandığım bir evliliğe kurban gitmeyecektim sonuçta ve bu, bu dünyanın kodlarından biriydi.
Ama oyuna göre ki bu talihliydi, böyle bir şey olmayacaktı.
Ne olursa olsun bir ana karakterle bir sona erişecektim, ve bu yeri bir daha arkama bakmadan terk edecektim.
'Ve sen de seçtiğim erkek karakterlerden biri olmayacaksın yani endişelenme.'
Ona bir kere daha bu konuyu düşünmemesini söyledim.
"Yani benim işime alakadar olmana gerek yok, Rennald."
Kendi işime kendim bakmalıydım. İşlerim hakkında düşünmeyi kes, aşağıla beni ya da onun gibi bir şey yap ve git.
"Duş almam gerekiyor. Şimdi gider misin?"
Kapıya kısa bir bakış atarken söyledim.
Rennald kaşlarını çattı.
Şaşırmıştım çünkü bu ifade daha önce oyunda bile görmediğim bir ifadeydi. Ve aynı zamanda aklıma gelen ani bir düşünceyle yüreğim ağzıma geldi.
'Bekle, şimdi ilgisi daha da mı aşağıya düşecek? Hayır-!'
Rennald'ın önünde Penelope gibi davranmadım. Onu kabul edeceği kelimeleri dikkatlice seçtim, ama neden!
O zaman oldu. Tatlı pembe saçının üzerindeki ilgi kutusu parladı....
[İlgisi 3%]
'Ne'
Beynim durdu.
'Neden arttı?'
%6 arttı.
Rennald'a ve kafasının üzerindeki kutuya ileri geri baktığım için küçük dilimi yutmuştum. Ondan sonra Rennald ağzını açtı ve gevezelik etti.
"..... Sana kısa bir anlığına kaygı gösterdiğim için buradaki aptal benim."
Ağır bir üzgünlük tutar gibi görünen mavi gözleri bana ters ters baktı.
Cümlemi bitirdiğimde kapıya doğru yürüdü.
'Büyük ihtimalle hayal görüyordum.'
Onu odadan ayrılırken izleyen benin hayal gördüğüne karar verdim.
Pat-!
Kapı hızlıca kapatıldı ve ondan hemen sonra sessizlik kapladı.
Bir şey tuhaf hissettirdi. Hiç bir umut olmadığını düşündüğüm karakterlerin ilgilerinin artmasını kendi gözlerimle görmek kötü değildi.
"Seçenekler kapatıldığı için repliklerim daha mı iyi?"
Sonuçta benden nefret eden kardeşlerin ilgi oranları negatife düşmemişti.
"Hep kapalı tutmalıyım."
Buna karar verdikten sonra, kararı verdiğim noktadan ayağa kalktım. Rennald'a duş almam gerek demem yalan değildi.
Hizmetçilerin geleceğinin sinyallerinin iplerini ellerimde bulundururken kafamdan bir düşünce geçti.
Artık Rennald'a negatif diyemezdim.
***
Sonsuza kadar süreceğini düşündüğüm zaman aşımı düşündüğümden daha hızlı bitti.
"Saraydan bir davet?"
"Evet, leydi. En büyük genç efendi bana, leydinin hazırlanması gerektiğini söyledi."
"En büyük genç.... hayır, en büyük ağabey mi dedi?"
Buradaki çalışanların yaptığı gibi ona en büyük genç efendi demekten kendimi durdurdum ve kendime onların önünde en büyük ağabey demem gerektiğini hatırlattım.
Ben bu ailenin kızıydım, en genç üyesiydim sonuç olarak.
'Her neyse, Derrick'in böyle yapmamı söylediğini düşününce....'
Bana direkt olarak söylemedi ama zaman aşımının bittiğini ima etti. (Çn: oda hapsi cezası)
"Bu davet, leydim."
Emily usulüyle bana daveti verdi.
Penelope'un adı yazılan kağıtta aşağıda kraliyet ailesinin sembolü olan altın ejderha vardı.
İkinci prensin doğum günü seramonisi. Yarındı.
"Acele edip bunun için hazırlanmalıyım..."
Bunu söylerken bile zaman aşımımın bitmesi üzerine memnun hissetmemiştim.
Zaman aşımı süresince iki ağabeyle yüz yüze gelmeden ve Emily tarafından iyi hizmet edilmek çok iyiydi.
Oyunun konusuna göre Rennald, Derrick ve ben birbirimizin işine burnumuzu sokmaya devam edecektik....
'Bekle'
Gelecekte olacak etkinlikler hakkında düşünüyordum ki aklıma aniden bir düşünce daldı.
Penelope'un saraya gittiğini gösteren bir sahne yoktu ama taht prensiyle tanışacağım gerçeğinden emindim çünkü bu veliaht prens rotasının ilk bölümüydü.
Penelope'un boynunun defalarca kez kesildiği illüstrasyonları hatırlarken refleks olarak çığlık attım.
"Hayır-!"
"Le, leydi?"
Emily bana şaşırmış gibi baktı.
'Gitmemeliyim. Sadece hasta olup gidemeyeceğimi mi söylemeliyim?'
O deli veledi önlemek için elimde olan tek seçeneğim buydu.
Yanlış bir şey yaptığını düşünüp aşağı bakan Emily'ye panikleyip sordum.
"Emily. Ayriyetten babam da yarınki seramoniye katılıyor mu?"
"Majesteleri yarın işiyle meşgul bu yüzden ilk genç efendi leydiye eşlik edecek."
Siktir...
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.