Öyle olsa bile ellerim hafiften titremeye başladı.
Bunun sebebi dükün oyunda Penelope'a karşı tuttuğu tavrı hatırlayınca refkles olarak kan bağlı babamı hatırlamamdı.
Tamamen odanın içindeydim ama dük kafasını bile kaldırmamıştı.
Tereddütle masasına yaklaştım ve orada durdum.
Titreyen parmaklarımı saklayıp selam vermek için eğildim.
Oyunda bu kadar detay yoktu.
Ancak sesim çıkmadığı için burada olduğumu ona konuşarak gösterebilmem için bir yol yoktu.
Ayrıca ne yapmam gerektiğini aurasını yargılayarak hissetmiştim.
"Gelmişsin"
Dük belli belirsiz kafasını kaldırarak anlık bir bakış attı.
Derrick'te olduğu gibi siyah saçları ve mavi gözleri vardı.
Oyunda gösterilen yüksek seviyeli soylu illüstrasyonları gibi yüzünde hiçbir duygu yoktu.
Aynı zamanda görüşümde bir beyaz kutu ortaya çıktı.
1. Neden çağırdın? 2. Meşgulüm. Lütfen konuya gel. 3. (Hiçbir şey söylemeden dik dik bak)
Diğer delice cevapları geçerek birinciye tıkladım.
"Neden çağırdın?"
"Duyduğuma göre bu sabah bir yaygara varmış."
Cümlesi bittiği gibi kutudaki seçenekler hemen yeni seçeneklerle değişti.
1. Majestelerini hiç alakadar etmez. 2. Sen büyük ihtimalle bu yaygaranın olmasını istedin. 3. Benim suçum değildi. Hepsi o aptal hizmetçinin yaptıklarıydı!
Bu seçenekleri okurken zihnimin kontrolünü kaybettim.
'Ha.... bu delicesine seçenekler...'
Elbetteki bu daha önceden tecrübe ettiğim bir şeydi.
Diğer dünyada oyunu oynarken ikinciyi seçeneğim olarak seçmeyi seviyordum, benim planım şuydu 'Penelope'u Küstah Şık Baştan Çıkaran Kadın Yapacağım.'
Ancak gerçeklikte bunun başıma gelmesi, benim nutkumu tutturdu.
'Gerçi hala kötü kadın ünvanım var..'
Hangi dünyadaki baba 'kan bağı olmayan' kızına bu kadar iyi davranır. Puşt.
Tap-.
Uzunca bir süre konuşmayıp orada durunca dük elindeki kalemi koydu ve bana bakmak için kafasını kaldırdı.
Bana bakarken gözlerindeki sivri ve keskin aurasını tuttu.
'Umarım bu seçenek ölüm bayrağına zarar vermez...'
Ancak sonunda o cümlenin çıkışını engelleyemedim aksine daha da tuhaf bir şekilde çıktı.
"Penelope"
Dük ağzını açtı. Sesi hiçbir sıcaklık falan her neyse barındırmıyordu, buz kadar soğuktu.
Bu şekilde ne kadar denersem deneyeyim hikayenin akışında bir değişiklik yoktu.
"Bu eve geldiğinden beri altı yıl mı olmuştu?"
Anılarıma gittim, oyun hakkında doğru bilgi aramak için.
Normal ve zor moddaki ana karakterlerin ikisi de aynı yaştaydı 18.
Penelope dükün evine 12 yaşındayken alınmıştı. Bu demektir ki doğru, o haklıydı.
Oyunla ilgili unuttuğum bir şeyi hatırladım.
18.yaş günü herkes için reşitlik seramonisinin tutulduğu yerdi.
Bu demektir ki Penelope'un reşitlik seramonisine çok fazla zaman kalmadı, değil mi?
'Ne kadar zamanım kaldı?'
O zaman çalışan beynim bilgiyi aniden hatırlamıştı.
Şükür ki dük bana üç seçenekten birini seçmek zorunda bırakmadan konuşmasına devam etti.
"Biliyor musun bilmiyorum ama bu eve adım atmak o kadar kolay değil. Sadece evimize faydalı olabileceğini kanıtlayan insanlar birçok katı denetlemeyi geçtikten sonra Eckart Malikanesinin kapısından geçebilir."
".... ."
"Sana destek temin etmek için tereddüt etmedim veya bir şey saklamadım. Seni lüks hayatta mazur görülemeyecek şeyler yaparken bile her şeyini kabul ettim."
".... ."
"Ancak gördüğüme göre geçen 6 yılda ailemize ne iyilik getirdiğini çözemiyorum."
Doğru.
Eğer en azından onun kan bağlı kızına benzeseydim kıymık kadar ilgisine sahip olurdum.
Ancak Penelope'un göz rengi ve saç rengi pembenin ve mavinin tonundan çok farklı renklere döndü.
Söylediği her şeyin doğruluğu için kafamı sallamak istedim ama bedenim dük konuşmaya başladıktan sonra bir inç bile oynamadı çünkü sistem bedenimi kontrol ediyordu.
Benim sessizliğim ile kaybolan beyaz kutu yeniden belirdi.
1. Yani ne yapmamı bekliyorsun? Şimdi beni bu evden kovacak mısın?
2. Suçlu olan ben değilim!
3. (Diz çöker)
'Sonunda'
Tereddüt etmeden seçebileceğim aslında normal olan bir seçenek gördüğüm için mutluydum. Bu yere geldiğimden beri ilk defa bir heyecan hissettim.
Olmayacağını bilmeme rağmen kaybolurlar diye hemen üçe tıkladım.
Tıklama sesi-!
Bedenim otomatik olarak bacaklarımın arka tarafını tekmeleyen, omuzlarımı aşağı ittiren bir güçle hareket etti.
'Ah! Neden bu kadar güçlü ki?'
Bunu bekliyordum ama beklediğimden daha çok acıttı ve gözlerim azıcık sulandı.
"Sen, ne yapıyorsun?"
Dük benden çok eğilince çıkan sesten şok olmuş gibi göründü. Gözleri kocaman açıldı.
Oynarken asla bunu seçeneğim olarak seçmemiştim. Yani, hiç mantıklı gelmemişti.
'Neden ucuz bir su kabağı eğilsin ki?'
Yapımcının tembel olup olmadığını bilmiyorum ya da zaman kaybı olduğunu düşündüm, ama diğer seçenekleri normal modla örtüşmeyen şekilde yapmışlar.
1. Benim eğilmem seni tatmin eden tek mi şey?
2. (Hiçbir şey söylemeden dik dik bak)
3. Her şey için özür dilerim, baba!
Önceden yaptığım gibi acele edip üçüncüye tıkladım.
"Her şey için özür dilerim, baba!"
Ağzımdan çıkan ses gürültülüydü çünkü 3'ün doğru olan seçenek olduğundan kendime güvenmem ve emin olmamdı.
"....Ne?"
Dük hiçbir şey mantıklı değilmiş gibi sordu.
O anda artık bana tanıdık gelen beyaz kutu belirdi.
GİZLİ GÖREV [KAYIP "BABA" ÜNVANI]
Görev tamamlandı!
Ödül olarak fonksiyon [SEÇENKLER AÇ/KAPA] verildi.
SEÇENEKLERİ [KAPATMAK] İSTİYOR MUSUNUZ?
[EVET. / HAYIR.]
Beni geri tutan bir şey olmayaraktan tereddütsüzce [Evet.]'e tıkladım.
ARTIK SEÇENEKLER [KAPALI] Eğer Seçenekleri Tekrardan Görmek İstiyorsanız [SEÇENEKLERİ AÇ] Diye Bağırın.
Ve sonunda o rahatsız edici kare kutu gözümden tamamen kayboldu.
'Harika!'
Ellerimi yumruk yaparken içten kutladım.
Gizli fonksiyon [SEÇENEKLER AÇ/KAPA] bana, düke 'baba' deme izni verdi.
Eğer [KAPA]'yı seçersem 1, 2 ve 3 seçenek ekranları gidiyor ve ekranda görülen sadece sahne oluyor.
Bazen küçük yanıtlar ya da cevaplar telefonun klavyesinden de yazılabilirdi. Küçük cevaplarla veya yanıtlarla 'EVET/HAYIR'ı, karakterlerin isimlerini falan kastettim.
Normal modda oynadığında kazanılması kolay bir fonksiyondu.
Bence amacı seçilen replikler yüzünden tekrar edilen durumları engellemekti, ve ayrıca oyunun esnekliğini tasarlamaktı ve hızlı oyun için yüreklendirmekti.
Ancak fonksiyon verilse bile nadiren kullandım.
Kullanmanın hiçbir yararı yoktu. Bu normal modun ne kadar kolay ve hızlı olduğunu gösteriyor.
Bu yüzden zor modda bu kısma hiç ilgi vermedim.
Bunun sebebi sadece agresif replikleri seçmemdi.
'Zor modun normal modla aynı çalışacağını bilmiyordum'
[SEÇENEKLERİ AÇ/KAPA]'yı verdiğim yanlış seçimler yüzünden kazanamamıştım, ama kötü kadın için doğru replikleri seçen benim için gerekli bir fonksiyon değildi.
'O zamanlar bilmiyordum. Bu bağlılığın sonradan bana bir zehir olacağını, ve o sonradan şimdi oluyor... .'
Geçmişteki salaklığım yüzünden bir iç çektim, o verilen üç seçeneğe göre değil de kendi irademe göre kelimeleri anlattım.
"B. A. Ba"
Kendi irademle bir şeyler söylemek bana o kadar dokunuyor ki ağlayabilirim.
Göz yaşları gerçekten bunun yüzünden gözümden ayrılmadılar.
Ve hiçbir zaman Peneleope'un ağzından 'baba' kelimesini duymamışa benzeyen dük, söylediklerime inanmamış gibi görünüp gözlerini daha da fazla açtı.
Dükün ifadesinden hiç etkilenmemiş bir şekilde kelimelerime devam ettim.
"Evde kalma cezası aldığım günlerde yaygara çıkarttığım için özür dilerim. Kendimden düşük seviyelere onların üst rütbesi olarak tutumumu gösteremedim ve böyle bir skandalın ortaya çıkmasına sebep oldum"
"...."
"Evde kapalı kaldığım günler boyunca hareketlerimi içtenlikle düşüneceğim. Bir dahakine böyle bir yaygara olmayacak o yüzden beni bu seferliğine affet, baba."
Yere çökerek yalvardım.
Düşündüğünde sabahki yaygara benim suçum değildi.
Bir hizmetçi bana zorbalık etti. Benim suçummuş kıçım, o durum benim başka birinden yardım için yalvarmam gereken bir durumdu.
Penelope'un, ben zorla o olmadan önceki yaptığı davranışları bana seçeneksizce bunları yaptırdı.
Bu diz çökmeden yaşayamayacağım bir durumdu.
Dük beni beğenmese bile hayatım tehlikede olmazdı.
Ancak sırf seçenekleri kapattım diye durumu ciddiye almazsam büyük ihtimalle beni cezaya götüren rota bekliyor olacaktı.
Bu belli bir şeydi. Penelope yaygara yarattığı için çoktan eve kapatılmıştı ve bunun sürecinde başka bir tane daha yapmıştı.
Sözde genç efendi (başka bir deyişle Derrick) beni eve kapatan kişiydi, ve biliyorum ki şu an agresif ve inatçı davranmak sadece bana olan ilgisini düşürür.
"Şimdiye kadar nasıl olgunlaşmamış davrandığımı anlıyorum."
"... ."
"Eğer bana başka bir şans verirsen, reşitlik seramonisi gelene kadar aileye olan yararımı göstermek için elimden geleni yapacağım."
Konuşmayı bitirdikten sonra bile yerden bir inç bile hareket etmedim.
Biyolojik ebeveynlerimin karşısında bile hiç eğilip yalvarmadım.
Bu oyunun ne kadar boktan olduğunu gösteriyor.
'Bütün bedenim yerdeyken yalvarıyorum. Acele et de tamam de'
Yorgun olduğum halde uyandığım için zihinsel olarak düzgün kalmak için kendimi tokatlıyordum. Dinlenmeye ihtiyacım var.
"Sen..... ."
Dük bir yabancıya bakıyormuş gibi Penelope'a baktı. Kolayca kelimeleri bırakmadı.
Ağzı oynadı ama bir cümle söylemeden önce ağzından bir geveleme veya bir ses çıkmadı.
"..... Ne söylediğini anlıyorum. Şimdi yerden kalk"
"Evet"
Tereddütsüzce yerden kalktım.
Bacaklarım pozisyonumu daha fazla tutamayacak kadar yorulmuştu.
"Eckart ailesi tarafından söylenen sözler ağırdır, Penelope."
Dük hala bana bakarken alçak sesle konuştu. Bu kelimelerin de çok anlamı vardı.
"Teşekkür ederim. Beni bugün affetiğin için pişman olmana izin vermeyeceğim, baba."
"Şimdi gitmelisin."
Kelimeleri biter bitmez acele ederek vücudumu hareket ettirdim.
Bunun sebebi yavaş davrandım diye rotanın değişmesine olan endişemdi.
___ İlk defa gündüz bölüm atacağım uwu xd hep gecenin köründe atardım.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.