Yukarı Çık




10   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   12 

           
'Zamanı geldi...'

Zihnimde bunları düşünürken yola çıktım. Bezleri kıyafetimin içine sakladım ve hızlı adımlarla kütüphaneye sızdım.

Yapmam gereken tek şey farkettirmeden arkalarından girmek ve onları bayıltmak. Normal bir insandan binlerce kat daha güçlü olabilirler ama biyolojik yapıları hemen hemen aynı kaldı.

Ama ben farklıyım, sebebini bilmediğim bir nedenden ötürü biyolojik yapım değişiyor. Hayır hayır, güçleniyor ve belli bir süre sonra insan olarak kalamam.

Kafamı bu düşüncelerle doldururken kütüphaneye geldim ve içeriye sessizce sızdım. Bir sesin geldiğini farkettiler ama sesin kaynağını bulamadıkları için pek üstünde durmadılar.

'Neyseki bulamadılar.'

Uzun bir süre geçti ve bezimi tazeledim ve arkalarına geçip bezle ağızlarını ve burunlarını kapattım. Sendelemeleri için bacaklarını büktüm ve çırpınışlarını izledim .

"Hımı hımı hım!!!!"

"Hmmm!!! Hmm!.. Hm...."

"~Sessizce uyuyun~"

Onları yere bıraktım ve ölmemeleri için bezi geri cebime koydum.

"... Sanırım kolum kırıldı..."

Bu siktiğimin korumaları gereksiz güçlü, çırpınırken bile kolumu kırmayı başardı. Normal bir şekilde savaşsaydık ne olacağını düşünmek bile istemiyorum.

'Zaman kaybetmeden ilerlemeliyim.'

Merdivenlerden hızlıca ilerledim ve küsrünü üstünde ihtişamlı duran kitabı görmezden gelerek teker teker bakmaya başladım.

'İlk kahramanın öyküsü mü?'

Böyle bir kitap neden burada? Hemen yanıma aldım ve devam ettim.

Yaklaşık 1 saat boyunca bakındım ama 3 tane kitap buldum: İlk Kahramanın Öyküsü, Zaman Çatlakları ve Bilmediğim dilde yazılmış tuhaf bir kitap.

Keşke önceki seferde olan gibi ruh defterimin kitap kopyalama özelliği olsaydı. Garip bir şekilde bu sefer hiçbir özelliği filan yok.

Kitapları çaldım ve hızlıca oradan ayrıldım. Sabah büyük çaplı bir arama olma ihtimali yüksek. Ama farketmeme ihtimalleri de var.

Bunu önlemek için de bu muhafızlar sarhoş olmuş da bayılmış süsü vermem lazım.

Etraflarına biraz Goblin Etili döktüm ve az kalan goblin etilini de yere devrilmiş bir şekilde koydum, bunların parmak izi okuyucuları var mı bilmiyorum ama aklıma gelen her şeyi yaptım.

Hızlıca ayrıldım ve kitapları odamda saklamak için bir yer aradım.

'Boyutsal depom olsa işler ne kolay olurdu.'

Bu eşya alınabilir ama çok pahalı, 1 m³ için 10 altın ve her 10 m³ için fazladan 100 altın ödüyoruz, yani benim ihtiyacım olan 7-8 m³ ama fiyatı en az 100 altın. Komüsyon ücreti diye lanetli bir şey de var.

Ama bu eşyaları elde etmenin 2 yolu daha var. Uzayı doğal olarak büken metaller ve yetenekler var ama özellikle güzel olan yetenek olanlar. Çünkü o yetenekler gelişen türden, duyduğum kadarıyla yüce bilgenin boyutsal deposu 8000 m³. 

Bu cidden çok büyük bir sayı ama konumuz bu değil. Düşünürken odamı taramam bitmişti ve gerçekten de uygun bir yer yoktu.

'O zaman ben de yaratırım.'

Tavana baktım ve sandalyenin üstüne çıkarak tavanın ahşaptan yapıldığını farkettim. Eğitimden aldığım kılıcı-

'Evet, kılıç aldım ne var? Dövüş sanatçısı olduğum için kılıç kullanamaz mıyım?'

Kendi kendime düşünürken kılıcım ile tavanı deldim ve güzel bir bölmecik yaptım. Yer çekimi yüzünden düşmesinden endişe etmeme gerek yok. Mana taşları çok kullanışlı.

Gece çok geç saatlerdi. O yüzden ben de hızlıca yattım, uyanır uyanmaz antrenman yapmak için çıktım. Saymayı unuttuğum için ne kadar süre geçtiğin bilmiyorum ama diğerleri çok güçlü.

Onlarla pek etkileşime girmesem bile onların güçlü olduğunu biliyorum. Bugün birbirimizle talim yapıcaz.

Önceki halim olsa çok fazla küfür ederdi ama şuan o kadar da korkmuyorum. Gerçi talim için hala zaman var.

O yüzden ben de odama döndüm ve çaldığım kitaplardan birini okumaya başladım. Zaman akıp gitti ve okudukça bu kitabın hiç de masum olmadığını anladım.

Romanın kahramanı Marvic isimli bir genç ve bunun yolculuğunu konu alıyor. Bunu bu dünyaya tanrıça Diana çağırmış, Şeytan isimli varlığı öldürmesi için buna ilahi güçler vermiş.

Yolculuğunda yanında birçok kişi gelmiş ve ölmüş ama yolculuğunun sonuna sadece 8 kişi kalmış. Bunlar hakkında pek fazla bir şey yazmıyor ama sadece 3 tanesini tanıyorum.

Ricin, Ejderha Kral. Şimdi bile yaşayan korkunç bir varlık. Şeytan kraldan bile daha güçlü olduğu tahmin ediliyor ama insanlara karşı nötr bir tutum sergilediği için arka plana atılan bir tehdit.

İlk Elf, gerçek ismini kimseye söylemeyen tuhaf bir varlık. Yüz binlerce yıl yaşadı ve öldüğü yerde de dünya ağacı yetişti.

Bu öyle bir ağaç ki yüksekliği 2 kilometre, etrafına mana ve yüksek bir enerji yayıyor. Dünya ağacının olduğu yerde elfler yaşıyor.

Ve sonuncusu ise Hırsızlar kralı. Mekan farketmeksizin her zaman çalan tuhaf biri. Farklı mekanlarda farklı kimliklerle tanınıyor. Denizlerde Korsanlar kralı, gölgelerde(yer altı organizasyonları) mükemmel işçi vb. şekilde tanınan bir manyak...

Çok yetenekli ve çok güçlü, bilgi ağı çok geniş bir manyak. Ama binlerce sene evvel öldü. İnsan olması en büyük kusuruydu.

Sonra da şeytan'ı bir şekilde yenmişler. Nasıl yendikleri yazmıyor.

Hepsi bu. Ne ilk kahraman ne olduğu yazıyor ne de yoldaşlarına. Sanki o kısımları bilerek silinmiş gibi. Kaşlarımı sertçe çattım.

"Bu sayfalar boş..."

Gerçekten de sayfaların bilerek silindiğini düşünmeye başladım. Şimdi kralın söyledikleri mantıklı gelmeye başladı. Dirilen Şeytan Kralı yenmeleri için kahramanları çağırıyorlar. Ama neden kahramanlar? Şimdi mantıklı düşününce tanrıçaların/tanrıların kutsamaları işin bahanesiymiş gibi.

Ricin'in gücü şeytan kraldan bile yüksek diyorlar ama gene 'kahramanları' çağırıyorlar. Yani kutsamayı Ricin'e verseler şeytan kralı hemen yener. Üstüne biz kutsamayı almadan en güçsüz varlıklardan birilerini bile şeytan kralı yenebilecek duruma getiriyorlarsa neden bunu bir prense veya prensese verip işi kökten çözmüyorlar ki?

Düşüncelerime fazla dalmışken saate baktım ve zamanı belmiş gibi duruyor. Hatta biraz geç kalmış bile olabilirim.

Kitabımı geri yerine koyduktan sonra düşünceler eşliğinde odamdan çıktım.

'Pek fazla zamanım kalmadı gibi duruyor. Muhtemelen 1-2 hafta içinde ayrılmam gerekecek. Üstüne kralla pek fazla etkileşime de geçmedim. Bana pek fazla para vereceğini de sanmıyorum.'

Talim yapılacak alana vardım ve esnemeye başladım. Bugün Flex ile kapışıcağım ve kazanan ben olacağım!

Ellerime bandajı bağlarken Flex bana doğru küçük bir bakış attı,. Muhtemelen beni inceliyordu ama konuşmak gibi bir niyeti de yoktu.

En başta neredeyse hepsi beni küçük gördü sadece Yū ve Qensin normal bir şekilde konuştular ama zamanla güçlendikçe kibirlenmeye başladılar ve artık benimle kimse konuşmaz oldular. Bu krallıkta hiç dostum var mı merak ediyorum.

Flex ile olan savaşımız başladı.

"Bu işi hızlıca bitirelim!"

"Fazla umutlanma."

Bana doğru attığı oklardan kaçındım ama çok fazla atmaya başladı ve okları hızlı. Mana ile güçlendirdiği okları çok güçlü.

"Ighh!!!"

Bacağıma bir tanesi saplandı, deli gibi acıyor. Ama hızımı kesemedim, yoksa işim biterdi. Üstüne hızlanarak ilerledim ve aramızdaki mesafeyi kapatmaya çalıştım. Ama kutsamasından ötürü haraket ederken de nişan alabiliyor

'Biraz sıkıntılı olacak.'

Flex manasının yarısını topluyor ve bitirici hamlesini yapmaya hazırlanıyor. Ama ben bunu anladığımda artık çok geçti. Ok yaydan çıkmıştı ve son sürat bana doğru geliyordu.

Ve o anda çok garip bir şey oldu, vücudum kendi kendine haraket etti. Ben daha ne olduğunu anlayamadan ileriye doğru atılıp Flex'e doğru uçuyordum.

'Ne?'

"NEEEE!!!!!"

Flex de en az benim kadar şaşırmıştı. 4 saniye içinde talim bitmişti. Ok yaydan çıktıktan tam 4 saniye sonra.

****

[Meslek: Kalfa Dövüş Sanatçısı]

[Irk: Üst İnsan+]

Mesleğim ve Irk'ım yükselmiş. Bu Irk cidden fena bir şey. Bir anda insan üstü refleks ve beceriler göstermem izin veriyor.

'Bu çılgınca!'

Kalfa dövüş sanatçısına dokunduğumda beni daha da şaşırttı.

[Meslek: Kalfa Dövüş Sanatçısı]

[Teknikler: demir yumruk, ateş yumruk, su yumruk, akan adımlar, süzülen adımlar, ruh tekmesi]

Tüm tekniklerim burada yazıyor. Biraz garip. Kafamda bir buz ile yatağımda uzanırken bunu düşünüyordum.

Flexden sonra Zhen ile dövüştüm ve güzelce haşamatımı çıkardı. Flex'i dövdüğüm için o da beni dövdü.

Ne saçma iş. Elime Zamanın Çatlaklarını aldım ve okumaya başladım...

"Bir nevi çoklu evrenler..."

Ama burada zaman çoklu evren oluşturuyor. Biraz garip bir şey. Uzay yerine zaman olduğunda insanın kafası karışıyor

"B-bu da ne?!"

Yazar:Yasir00
Editör:SherFSiz


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


10   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   12 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.