Restorandan çıktıktan sonra şehirde dolaştılar, birkaç mağazaya girdiler ve gözlerine çarpan bir şey varsa satın aldılar.
"Ah, doğru ya. Şu sıcak hava yaratan sihirli eşyalar nerede satılıyor?"
"Evet, ben de bir tane istiyorum."
Akıllarında satın almak istedikleri bir şeyle kasabada dolaşmaya devam ettiler ve diğer insanların dikkati hala onlara odaklanmıştı.
Bir süre yürüdükten sonra Theo aniden durdu.
"Ne oldu Theo?"
"Helvi, bak..."
Helvi, Theo'nun bakışlarını takip etti ve hareketsiz duran genç bir kız gördü.
Telaşlı görünüyordu ve insanların yüzlerine bakma şeklinden birini aradığı anlaşılıyordu.
Ayrıca gözyaşlarının eşiğinde gibi görünüyordu.
"Hmm, kayboldu mu?"
"Öyle görünüyor. Helvi..."
"Başka bir şey söyleme Theo, anlıyorum."
"...! Teşekkür ederim!"
Theo gülümseyerek kıza doğru hızla yürümeye başladı, Helvi de onu takip ediyordu.
"Hey, iyi misin?"
"...! Ah, hum...!"
Kız küçüktü ve beş ya da altı yaşlarında görünüyordu.
Theo konuşurken ona doğrudan bakmak için çömeldi.
"Ailen nerede?"
"Hımm, bilirsin, bir dükkânda sevimli bir şey gördüm...! Ve sonra gittiler..."
Klasik bir kayıp çocuk vakası.
Büyük olasılıkla bir mağazada gördüğü bir şeye o kadar odaklanmıştı ki, ailesinin gittiğini fark etmedi.
O konuşurken kız ağlamaya başladı.
"Aileni aramana yardım edeceğiz."
"...! Gerçekten mi...?"
"Evet, merak etmeyin."
Theo cebinden bir mendil çıkardı ve kızın yüzündeki gözyaşlarını nazikçe sildi.
"Peki o zaman, bizimle gel. Adın ne senin?"
"Luna..."
"Pekala Luna. Benim adım Theo, tanıştığımıza memnun oldum."
"Evet... Bay Theo..."
Theo ayağa kalktı ve Luna'nın elini tuttu, böylece tekrar kaybolmayacaktı.
Luna'ya nazikçe gülümsedi, o da gülümseyerek karşılık verdi, görünüşe göre biraz daha rahatlamıştı.
"Hanımefendinin adı neydi...?"
"Ah, hanımefendinin adı Helvi."
Küçük kızın kendisine hanımefendi dediğini duyan Helvi'nin nefesi bir an için kesildi, muhtemelen Theo'nun da aynı şeyi yaptığını hatırladığı için.
"...Benim adım Helvi. Benim için bir zevk."
Dedi Helvi, Theo'nun kendisine tekrar böyle hitap etmesini istediğini düşünürken.
Küçük kıza baskı yapmamak için Helvi de Theo gibi çömeldi.
"Wah... Prenses gibisin...!"
Dedi Luna, Helvi'nin görünüşünden etkilenerek.
"Hn...? Prenses mi?"
"Evet! Sana benzeyen bir prensesin olduğu resimli bir kitap okumuştum!"
"Fufu, bu doğru. Helvi gerçekten de bir prensese benziyor."
"Evet! Bir prenses gibi!"
Helvi bunu duyduğunda özel bir şey hissetmedi ama Theo sanki kendisi hakkında söylenmiş gibi mutlu oldu.
"Hımm, ben bir prenses isem, sen de bir prenssin, Theo."
"Eh, ben mi? Bu bana hiç uymuyor."
"Bu doğru değil! Siz bir prenssiniz Bay Theo!" "Gerçekten mi?"
"Evet!"
"Fufu, teşekkür ederim Luna."
Theo, mutlu bir şekilde kıkırdayan Luna'nın başını okşadı.
Theo'nun bir ağabey gibi davrandığını görmek Helvi için yeni bir manzaraydı ve bunun kötü hissettirmediğini düşündü.
"Hadi gidip aileni arayalım."
"Evet! Leydi Helvi!"
"Hn? Ne?"
"Hn!"
Luna sağ eliyle Theo'nun elini tutuyor, sol elini de yüzünde kocaman bir gülümsemeyle Helvi'ye doğru uzatıyordu.[Ç/N= Bu çocuğu görünce görünce kesin çocuk ypmak isteyecekler.]
Helvi'nin onun ne düşündüğünü anlamak için zihnini okumasına gerek yoktu. "...Hn."
"Hehehe... Elin sıcacık..."
"...Anlıyorum."
Helvi bir an için Theo'dan başka bir şeyin sevimli olduğunu düşündü.
"Bir aile gibi görünüyoruz, Helvi."
"Hm, evet."
Luna ortadaydı, Helvi ve Theo da iki yanında onun ellerini tutuyordu.
Dışarıdan bakan biri onların izin günlerinde kasabada birlikte dolaşan bir aile olduğunu düşünebilirdi.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.