Daisy idi. Onunla karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim, o meşgul olduğunu söylemişti, ne kadar ironik. Mavi gözleri dönüşümlü olarak bize eğlendirilmiş bir dokunuşla baktı.
"Peki sen ve Logan? Dünyada neler oluyor böyle?"
Chloe'nin davetinden beri ilk kez yollarımız kesişti. O olaydan beri aramızda da bir görüşme başlatmamıştı.
Belki de diğer kızlarla vakit geçiriyordu ,tıpkı şu anda olduğu gibi, Daisy iki kızla birlikteydi. Vikont Watson ailesinin Leydisi ve Vikont Thurman ailesinin Leydisi ile. Kont'un kızı Daisy, onları iki tarafına aldı ve merkezi kendi işgal etti.
Bu üçüyle burada buluşacağımı hiç düşünmemiştim. Daisy sırayla bana ve Logan'a ilgiyle baktı, ben de onlara kısa bir bakış attım. Sonra Logan'a sordu.
"Bu nasıl oldu? Cardiff'e ne zaman geldin?"
Oldukça şaşkın görünüyordu. Logan, Daisy'in her iki tarafındakilere baktı ve sakince cevap verdi.
"Yolculuğumdan döndüm. Araştırmam gereken bir şey var."
"Anlıyorum. Seni burada görmeyi beklemiyordum ama seni görmek güzel. Ama Sienna ile, nasıl oluyor da...?"
Muhtemelen Logan'la nasıl olduğumu merak ediyordur. Ama neden bu kadar parlak gülümsüyordu? Ekşi bir yüzle cevap verdim.
Leydi Watson ve Leydi Thurman Logan'a baktılar. Daha önce onlara bakan Logan, doğruca onlara baktı baktı.
Merhaba diyen ilk kişi Leydi Watson'dı.
"Oh, Merhaba."
Sesi titriyordu. Daha fazla tahmine gerek yoktu, ilk bakışta neden bu kadar gergin olduğunu anlayabiliyordum. Ben de hayatım boyunca hiç bu kadar yakışıklı bir adam görmemiştim, geçmişim de dahil.
Logan'ın ortaya çıkmasından heyecan duyan tek kişi Leydi Watson değildi. Leydi Thurman'ın yüzü de kızarmıştı.
"Yolculuğunuzda böyle bir insanla tanıştığınızı söylemiş miydiniz?"
"Bu doğru. Nelson'ın malikanesinde çok özel anılar edindik."
O zaman Daisy'nin bugün neden bu kadar ciddiyetle gülümsediğini anladım.
Leydi Watson ve Leydi Thurman onunlaydı, bu yüzden Logan'la olan dostluğunu onların önünde göstermek istemiş olmalı. Kesinlikle soylular arasında nadir görülen bir manzaraydı.
O kadar hevesliydi ki Logan'ın açık cevaplarına bile dikkat etmedi.
Daisy ve Vikont hanelerinin iki hanımı Logan'ın etrafında bir daire içinde dolaştılar. Beni dışarıda bıraktılar ve kızlar Logan'ı sorgulamaya başladılar.
"Affedersiniz ama siz hangi ailedensiniz?"
"Ben asil değilim. Sıradan biriyim."
"Aman Tanrım, sen halktan mısın?"
"Evet."
İşte yine başlıyoruz. Sıradan biri gibi davranıyordu. Cevaplarına oldukça sadık olduğunu söylemeliyim.
Yine de, Daisy'nin onun tarafından görmezden gelinmesini görmek oldukça komikti. Sırıttım ve Logan'ı yakalamak için elimi Daisy ile Thurman'ın arasına soktum.
"Affedersiniz."
Sonra Logan'ın kolunu dikkatlice çektim.
"Aman Tanrım!"
"Daisy, önce biz gideceğiz. Bir dahaki sefere görüşmek üzere."
Logan'la randevulaşan bendim, o zaman neden dışarıda bırakılmalıyım ki? Logan'ı aralarından çıkardığımda Daisy'in gözleri genişledi.
"Daha yeni tanıştık, neden bu kadar çabuk gidiyorsun? Logan, birlikte bir bardak çay içelim."
Daisy, Logan'a gülümserken söyledi. Ama Logan kesin bir dille reddetti.
"Üzgünüm, ama reddetmek zorundayım."
Bir fincan çay içmek zor değildi, ama bundan nefret ettim. Daisy'nin bugün daha da iddialı hale gelen mide bulandırıcı davranışlarına daha fazla tanık olacak gibi hissetmiyordum, sahte gülümsemesinin sadece şu anda görülmesi ruh halimi mahvetmek için yeterliydi.
Sonra Daisy elimi tuttu ve beni çekti. Bu güçle olan şey birden ... Daisy beni birkaç adım öteye sürükledi. Onlardan biraz uzaktayken usulca fısıldadı.
"Bize katılmak ve birlikte sohbet etmek ister misiniz?"
Bu onun göstermelik arkadaşlık fikirlerinden bir diğeriydi. Logan'la tanışmış olmasına ve onun bir halk olduğunu bilmesine rağmen hala ona karşı üstünlük göstermek mi istiyordu? Bu daha saçma olamazdı.
"Beni yanlış anlama, Logan'da yanlış bir şey yok. Ama dört asil kızla takılmak için nereye giderdi?"
Konuşurken gözlerini yuvarlarken ciddi davranıyordu ve söylediği her kelimeyi vurgulayan yüksek ses tonuyla.
Doğru, onu böyle görmezden gelmeye devam et. Gelecek hakkında düşündüğümde, etrafında bana kötü geliyor, ama başka bir yol yoktu. Gelecekte ne olacağı hakkında hiçbir fikri yoktu ve bir şekilde üstünlük duygusu hissettim. Ona sert bir bakışla tavsiyede bulundum.
"Onu çok fazla görmezden gelmemelisin. Logan onu nasıl gördüğünü anlayacak."
"Aman Tanrım, görünüşe göre ikiniz çok yakınlaşmışsınız. Neden onu böyle koruyorsun?"
Daisy gözlerini kısarak sordu.
"O adamı seviyor musun? Yalnız olmanız garip..."
Ne demek istedi? Onun tarafını tutmanın ona karşı hislere nasıl dönüşebileceğini bilmiyordum. Kaşlarını çatarak söyledim.
"Ondan gerçekten hoşlandığımı mı düşünüyorsun?"
"Hmm, doğru değil mi? Yine de, sen bir Marki ailesinin genç hanımısın..."
Halktan nasıl hoşlanırsın? Daisy bu nüansla bulanıklaştı. İnsanları her zaman kendisi gibi sıralama statülerine göre yargılayan bir kişinin gerçekten ne demek istediğini anlamak için çok derin bir düşünceye gerek yoktu. Sonra usulca gülümsedi.
"Yakışıklıydı. Asilzade olsaydı çok iyi olurdu ama çok üzgünüm."
Ya soylu olsaydı? George'u bırakıp onunla evlenecek miydi? Daisy'nin bunu yapması kesinlikle çok kârlı olurdu, ama Daisy bile Logan'la olan mesafesini birkaç kez ona yakın davranarak kısaltmaya çalışmıştı.
Daisy isteseydi bile reddederdi. Daisy'den bir adım geri çekilip söyledim.
"Bitti mi? Şimdi yoluma devam edeceğim. Bunu sonra konuşalım."
"Ne? Bir dakika bekle!"
Yanlarından geçip Logan'ı yanıma çağırdım. Sonra Logan bana doğru yürüdü ve benimle yan yana yürüdü.
Arkadan ses gelmediğini görünce Daisy ve diğerlerinin peşimizden gelmediğini anladım. Kısa olmasına rağmen, rahatsız edici bir buluşmaydı. Logan'a rahat bir gülümsemeyle baktım.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.
