Çok sersemlemiştim çünkü hem geçmişte hem de günümüzde bu kadar tutarlı olduğunu hiç düşünmemiştim. Logan'ın dikkatini çoktan çekmiştim, bu yüzden bu sahne asla gerçekleşmeyecek diye düşündüm ama çabalarım boşa çıktı. İçten, derin bir nefes aldım. Neyi hedeflediğini bilmiyorum Daisy. Tek yaptığın orada bir yük olmaktı, bu yüzden benim önümde böyle bir yalanı nasıl söyleyebildin? Geçmişte, bir aptal gibi davrandım ve kendime bir aptal gibi davranılmasına izin verdim. Gerçeğin bilinmesine izin vermeye cesaret edemedim ve sadece Daisy'nin söylediklerinin biraz garip olduğunu düşünerek sessiz kaldım. Daisy bu saçma yalanları söyledi çünkü sessizce yan tarafta duracağımı düşünüyordu. Ancak, sadece gülümsememi ve iyi bir arkadaş gibi buna katlanmamı bekliyorsan büyük bir hata yapıyorsun. En başından beri amacım, Daisy'nin Dük'ün hayatını kurtarmak için davet edilmediğinden emin olmak ve nihayetinde düşes olma planını mahvetmekti. Bu nedenle, burada, hemen şimdi her şeyi açıklığa kavuşturmalıyım. Kıkırdamaya başladım, ikisi arasındaki konuşmayı kesintiye uğrattım. "Oh, Daisy, seni ko—komik kız. Neredeyse kan yüzünden bayılıyordun, Logan'ı nasıl kurtarabilirsin?" "..... Ne?" Daisy'nin gülümsemesi o anda sertleşti. Gerçeği ortaya çıkaracağımı düşünmemiştin, değil mi? Ama onun loş ifadesi birkaç saniye içinde hızla gitti ve her zamanki neşeli benliğine geri döndü. Güldü ve masummuş gibi davranmaya başladı.
"Bunu ne zaman yaptım? Hatırlamıyorum." "Tanrım, Daisy. Hatırlamıyor musun? Ben Logan'ı bulup yardım istedikten sonra, "Oh hayır, kan!" diye bağırdın ve sonra kendi ayaklarının üzerinde takılıp düştün. " Daha önce Daisy'nin önünde şu anda olduğu gibi, düşüncelerimi bu kadar açıkça söylememiştim. Israrım kulağa biraz sinir bozucu geliyordu, fakat bu senin aldatmacandan daha kötü değildi. Daha ne kadar iyi bir arkadaş gibi davranmamı istiyorsun? Ben konuştukça Daisy'nin yüzü giderek daha fazla soğudu . Sadece konuşmadan durdu, bana meydan okuyamadı ve iddialarımı inkar edemedi. "Hatırlayamamana çok şaşırdım. Onu buldum ve Sör Bolt sırtında taşıdı. Belki de kötü bir hafızan vardır ha? Gerçekten var mı— iyi hissediyor musun?" "......" 'Yaşına rağmen bunadın mı?' sormak üzere olduğum şey buydu. İyi ki direndim. İkinci kez hoş olmayan düşüncelerimi dökmek üzereydim. Daisy'nin yüzü daha sonra bana bir rahatsızlık belirtisi ile bakarken mutlak şaşkınlığa dönüştü. Öte yandan, Logani Daisy'ye buz gibi bir bakış atıyordu, ateşli kırmızı gözlerine açık bir fark görülüyordu. Bundan sonra, tüm oda, zaman durmuş gibi hareketsiz ve kasvetli hale geldi. Açık pencereden güneş ışığı parlıyordu ve ötücü kuşlar dışarıda mutlu bir şekilde cıvıldıyorlardı - odanın içinde kaynayan gerilimin tam tersiydi. Kısa bir süre sonra, sessizliği bozan kişi ani kahkahalarıyla Daisy'ydi. "Oh, Sienna, şaka yapıyorsun. Öyle bir şey değil." Daisy, bundan sonra ne kadar mücadele edersen et, çabaların boşa gidecek. Logan seni asla iyi kitaplarına koymaz. Asla. Bana parlak bir gülümsemeyle ama biraz gergince baktığında, bakışlarına utanmadan karşılık verdim ve gülümsedim. Tepkisini gözlemlemek için Logan'a baktığımda neredeyse şaşırmıştım. Bizimle birlikte gülümsemesine rağmen, tehditkar görünüyodur. Gözleri soğuk ve duygusuzdu. Eskiden bu kadar kötü olduğunu sanmıyorum. Daisy yalan söylerken yakalandığı için mi? Aklından ne geçtiğini anlayamadım. Şaşırtıcı bir şekilde, Daisy sakinliğini geri kazanabilmiş ve hiç önemi yokmuş gibi kayıtsız bir şekilde aldatmacasından sıyrılabilmişti. Cildin neyden yapılmış senin? Daisy aldırışsızdı, Logan'ın yüzüne baktı ve ona tekrar söyledi. "Her neyse, biraz daha kal. Bu senin iyiliğin için." "Hayır, ben iyiyim. Başkalarına baskı yapmak ve daha fazla sorun çıkarmak istemiyorum." "Sorun çıkarmıyorsun. Seyahat ettiğini söyledin? Burada rahatsız mısın?" Hiç de değilim. Marki topraklarında kalmak için başka nedenim kalmadı ve handa kalacak yer ayarladım. " Logan'ın tepkileri aceleciydi ve Daisy'nin her teklifini geri çevirmede kararlıydı. Hayır, eskisinden daha kararlı görünüyordu. Onları dönüşümlü olarak, eğlenerek izledim. Daisy'nin her zamanki gülümsemesi gitmiş, kaşlarını çatarak ona bakıyordu.
Bu durumdan hoşlanmıyorsun, değil mi? Tabii ki, seni huzursuz ettiğimden beri, ve sıradan biri olduğunu düşündüğün Logan bile sana karşı sağlam bir tavır alıyordu. İşler yolunda gitmediğinde, kesinlikle sinirlenirdi. Bu nedenle, Daisy'nin sabrı azaldı ve kontrolünü kaybetti. "Logan. Neden iyiliğimi reddedip duruyorsun? Kaçtığı için atın yok, o yüzden sana bir tane vereceğim. Bir asilzadenin iyiliğini reddedemezsin, o yüzden kabul et. Odanın rahat olup olmadığını bana haber ver, seni daha iyi bir yere nakledeyim." 'Bir asilin iyiliğini reddedemezsin.' Bir kez daha şaşkına döndüm. Daisy'nin sözleri artık eğlenceli değildi. Aslında beni kızdırdılar. Cömert olmasına rağmen, otoritesini bir soylu olarak kötüye kullanıyor gibi görünüyordu. Ayrıca, atları ve odaları sunmak için ne hakkı vardı? Birileri Daisy'nin Nelson Hanesi'nin en yakın akrabası olduğunu düşünebilirdi. Hala burada olduğumu unuttun mu? Bana, gerçek akrabaya karşı açık bir saygısızlıktı bu. Eski günlerde, Daisy'nin sağlığını ve güvenliğini önemsediğini düşünürdüm, ama artık değil. Daisy'nin gerçek doğasını bildiğimden, söylediği her kelime çok can sıkıcıydı. Ama hoşnutsuzluğumu ifade edemedim, Dük önümdeyken değil. Onu takip ettim ve istemediğim halde Daisy'ye yardım ettim ve elimden geldiğince nazikçe söyledim. "Evet, büyükannemle konuşacağım ve bir at ayarlayacağım. Bu kalenin başı Büyükannem, bu yüzden önce ondan izin almalıyım." Logan başını çevirdi ve bana baktı. Yüzü rahatlamış gibi görünüyordu ve kabul edip etmemek konusunda tereddüt ediyormuş gibi ağzını açıyordu. Çok fazla reddettiği için mi tereddüt ediyor ? Ancak, bir süre sonra başını salladı. "O zaman, bize bir dakika izin verin." Hastayla çok uzun süre konuştuğumuzu düşündüm, ben de Daisy'yi odadan çıkardım. Odadan çıkar çıkmaz, Daisy aniden beni bileğimden çekti. Bileğimi tutan el açıkça titriyordu. Oh, şimdi, gerçekten ne yapacaksın. "Sienna, seninle bir dakika konuşmam gerek." "İyi." Soğuk bir şekilde, başımı dik tutarak cevap verdim. Ses tonunu böyle ayarlarsan korkacağımı mı sanıyorsun? Otuz yaşına kadar acı çektikten sonra geri döndüm ve önündeki ben, sadece daha önce hiç acı çekmemiş 18 yaşında asil bir kızdı. Senden korkmamın imkanı yok. Gururlu adımlarla öne geçtim.
Odama doğru yola çıktık. Kapıyı kapattıktan hemen sonra Daisy bir cevap için bana baskı yaptı. "Neyin var senin?"
Bir melek gibi gülümseyen ve nereye giderse gitsin hayat getiren kız şimdi yüzünü sertleştirip bana bakıyordu. Böyle bir yüzle, yumuşak konuşsa bile, pek hoş görünmüyordu. Geçmişten hiçbir şey bilmeyen ben olsaydım, gözüm korkardı. Ama şimdi, ondan hiçbir şekilde korkmuyordum. Bu yüzden Daisy'nin sinirlerine karşı çıktım ve onu daha önce utandırmaya cesaret ettim. Kollarım çaprazlayarak ona döndüm. "Ne demek 'sorun ne'?" "Beni o adamın önünde küçük düşürmedin mi? Çok utandım. Onu kurtardığımı söylediğimde hoşuna gitmedi mi?" Daisy, bir zamanlar çekingen ve naif kızın sözlerini reddettiğine ve karşı çıktığına inanamıyormuş gibi bana sert bir şekilde baktı. "Evet." dedim, bakışlarına meydan okuyarak. Yerimde dikleştim ve geri çekilmeyi reddettim. "Ne?" **************
Umarım artık Daisy haddini bilir ya. Ne olursa olsun sen bir kont kızısın. Diğeri de senden hiyerarşik düzende senden üstte olsan markinin kızı. Düke ders veriyor bir de ... Daisy'nin en kısa zamanda hakkettiğini bulması dileğiyle :)
İyi okumalar :)
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.