I’m Ready For Divorce! (Novel) - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




2   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   4 


           
Caville küçük tahta kılıcı tuttu, bakışlarını bana doğru kaydırdı. Kaygısını titreyen ellerinden anlayabiliyordum. Ona güven vermek için ara sıra ona el salladım ve rahatlatıcı bir şekilde gülümsedim.
 
Caville eğitimine devam ederken  ben hizmetçilerin kütüphaneden getirdiği büyü hapları hakkında kitaplar okuyarak vaktimi harcadım.
 
Şaşırtıcı bir şekilde büyülü hap yapmak zor değildi. Aslında içeriği sorunsuz bir şekilde kavrayabildim.
 
Belki de hepsi Elody’nin doğuştan gelen zekasından kaynaklanıyordu.
 
Gözlerimi kapattım ve büyülü hap oluşturma prosedürünü hatırlamaya çalıştım. Malzemeler ve prosedürler listesini inceledim.
 
Büyülü hap yapmanın anahtarı mananın miktarıdır. Mananın belirlenen oranını haplara enjekte etmek önemlidir. Daha da bahsetmek gerekirse mananın kalitesi de çok önemlidir.
 
Neyse ki Elody dünya ve rüzgar manasını manipüle etme yeteneği ile doğdu. Bu mükemmel bir birleşim. Ne yazık ki, o korkunç bir sonu olan bir kötülük olmaya mahkum…. Ne olursa olsun bu hala yararlı bir yetenek bu yüzden bunu bir kazanç olarak düşünebilirim.
 
Şimdi asıl sorun içerikler. Çok sayıda bitkiye ve meyveye ihtiyacım var.
 
Tohumlar sihirle oluşturulabilir ama onları nerede yetiştireceğim?
 
‘Keşke köşkün yanında bir sera olsaydı’
Gerçek şu ki köşkün yanında bir sera vardı ama en son kullanıldığından beri bayağı zaman geçmişti.
 
Serayı onarmak için büyük miktarda fon gerekir. Boyutu da genişletebilirsem harika olur.
 
“Kasadaki tasarrufların bir kısmını almam gerekiyor.”
 
Fonlar Caville'e aitti, ama…
 
Tonlarca ilaç satacağım ve daha sonra ona geri ödeyeceğim.
 
(Elody, Caville’in eğitim dersini izlemeye devam ediyor.)
 
Uzun süre kafamı bu meselelere yorduktan sonra, bakışımı Caville’nin küçük figürüne geri çevirdim.
 
Caville kılıç yetenekleriyle tanınan bir şövalyeydi, savaşta büyük bir etki yaratacak kadar zekiydi.
 
Romanda Caville'in kavgada yenilmez olduğu tarif edildi.
 
Hem gücü hem de yetenekleri şaşırtıcıydı. Yine de önümdeki Caville bir çocuktan başka bir şey değildi.
 
‘Bu kadar hızlı büyüyeceğine inanamıyorum’
 
Gerçekleşecekler gözüme çarptığında gözlerim yaşlandı.
 
‘Huh? Ama… bu eğitim fazla zor değil mi?’
 
Bugün onun ilk dersiydi.
 
Yani, elbette, kılıç ustasının duruşu ve bir kılıcı nasıl düzgün bir şekilde kullanacağı gibi temel bilgileri öğreniyor olmalı.
 
Ama… nasıl olur da nasıl korunacağını öğreniyor?
 
Her nasılsa Sör Vedos’un sınıfı normal kılıç eğitimi sınıflarından farklı görünüyordu.
 
‘’Kalkın, lordum.’’
 
Brien Vedos çok sert ve soğukkanlıydı. Caville defalarca kez yere düşmüş olsa da o ona asla elini uzatmamış aksine Caville kendi başına ayağa zorunda kalmıştı.
 
Caville yavaşça ayağa kalktığında gözleri yaşlarla doldu.
 
Caville’nin zavallı yüzünü görünce yumruğumu sıktım kendimi ona doğru koşmaya engellemeye çalıştım.
 
‘Oğlumun büyümesini izlemek güzel…ama…yine de! O ağlıyor!’
 
Elody sert eğitmene bakış attı ama eğitmen onun sessiz protestosunu görmezden geldi. Delici bakıştan bağımsız olarak dersine devam etti.
 
Caville birkaç kez daha düştü ve bir süre sonra vücudunun her tarafına kir bulaştı.
 
Daha yeni temiz kıyafetleri tanınmaz bir kirli halı haline gelmişti.
 
Derste, Caville Elody'nin bulunduğu yere baktı.
 
‘Onun endişeli gözlerini gördüğümde kalbim acımaya başladı ama sabırlı olup bu üzücü sahne yüzünden ileri adım atmamalıyım.’
 
‘’Kılıcın boynunu tutmalısın. Şimdi bir kez daha!’’
 
Brien, bir kez daha düşen Caville'e eski tahta kılıcı işaret etti.
 
Zaman geçtikçe Caville’nin ifadesi parçalanmaya başladı.
 
“Heuu ...”
 
“Ne için ağlıyorsun….”
 
Ağlayan Caville'e bakarak Brien hoşnutsuzlukla mırıldandı.
 
Oturduğum koltuktan atladım.
 
Artık bunu daha fazla kenardan izleyemezdim!
 
‘’Sör Vedos!’’
 
Brien sonunda soğuk bakışlarını Elody'ye kaydırdı.
 
İlk soğukkanlılığından farklı olarak, yüzündeki tüm olgunluk ortadan kayboldu ve kızgın bir ifadeye dönüştü.
 
"Ben daha önce de söyledim. Caville yetişkinlerden korkuyor! Kılıcını neden boynuna doğrultuyorsun? Travmatik bir çocuğun silah zoruyla tutulmasının ne kadar korkutucu olduğunu bilmiyor musunuz? ”
 
“… Ona vurmadım….”
 
“Onu tehdit etmek ona vurmakla aynı şey! Sana alışana kadar Caville'i özenle eğitmeni emrediyorum! Hala ilk ders! ”
 
"…Anlıyorum."
 
Brien Vedos, sıkıntılı talep nedeniyle başını kaşıdı.
 
Tuhaf hissediyordu çünkü olağan eğitim yöntemi katı ve zorlu uygulamalardan geçiyordu.
 
Aynı zamanda ilk kez böyle genç bir kız tarafından azarlanmıştı.
 
Ancak Elody’nin dediği gibi o istismara uğramış bir çocuktu ve travmalarla mücadele etmişti.
 
Brien’in gençken ağzı bozuk insanlarla hiç tanışma deneyimi olmamıştı. Ve doğrusu hiç onlardan korkmamıştı. Bu yüzden Caville’nin acısıyla empati kuramaması anlaşılabilir bir durumdu.
 
Yine de Elody’nin kelimelerinde yanlış olan bir şey yoktu.
 
Caville kendini ayarlayabilene kadar ılımlı bir şekilde öğretmek daha etkili olurdu.
 
Caville o kadar zor bir öğrenciydi ki Brien öğretim metotlarını tekrardan gözden geçirmek zorunda kalmıştı.
 
Yine de Brien ona bir şeyler öğretirken eğlenmişti.
 
Caville’nin gözleri hep korkuyla doluydu ve o her zaman ağlamaya meyilli bir şekilde bakıyordu.
 
Başkalarının gözünde korkak sayılırdı ama Brien onun korkak olmaktan uzak olduğunu biliyordu.
 
Brien onun korkularının altında içgüdüsel olarak rakibinin zayıflıklarını arayacağını görebiliyordu. Sanki korkunç bir canavara dönüşecek deneyimsiz bir genç yavruya bakıyordu.
 
Caville ona sevecen bir bakış attığında omurgasında bir ürperti hissetti. Bu tür duyguları ilk kez deneyimliyordu.
 
Brien yaklaşmakta olan eğitimin ilginç olmasını bekliyordu.
 
‘’Ah sevgili Lordum! Dizleri yara bere içinde!’’
 
Sadece bu aşırı koruyucu-ebeveyn benzeri düşes olmasaydı.
 
Elody, yere düşen Caville'e doğru koştu. Caville istemsizce kolunu Elody’nin boynuna sardı.
 
‘Ah, tekrar ağlamaya başlayacağım’
 
Elody, Caville’nin küçük figürüne sarılırken, gökyüzünde biriken kara bulutlar yavaşça figürlerinin etrafında yavaş yavaş yağmur damlaları yaratmaya başladı.
 
‘’Teşekkürler Sör Vedos. Yağmur yağıyor bu yüzden hadi başka bir gün diyelim’’
 
‘’…Evet, hanımefendi’’
 
‘’Sırtıma yaslan Caville’’
 
‘’Evet…’’
 
Elody Küçük Caville’nin bedenini kendi bedeninin benzer küçük hali bedenine yaslandırarak kaleye doğru yöneldi. Brian sadece şaşırarak onların figürlerine bakmayla yetindi.
***
Ben aceleyle lavaboya gittiğimde hizmetçi ılık su hazırlamıştı. Sonra Caville'nin giysilerini çıkardım.
 
Caville hala yetişkinlerden korkuyordu o yüzden onu kendim yıkadım.
 
Burada olduğu zamanlarda iyi beslenmiş olmasına rağmen, vücudu hala cılız ve zayıftı. Sadece dört ya da beş yaşındaymış gibi görünüyordu.
 
‘’Su çok sıcak mı?’’
 
Caville sessizce başını salladı.
 
Yumuşak bir süngerle sırtını nazikçe temizlerken sırtında derin kesikler gördüm.
 
Caville’i ilk yıkadığımda vücudunda sayısız kesikler bulduğumda şok olmuştum…
 
Yetimhanenin müdürü çocukları sıklıkla bir odaya kilitleyip onları istismar ederdi.
 
Korkunç adamı hatırlayarak Caville'in yaralarının intikamını almak için yemin ettim.
 
Dişlerimi gıcırdattım. Benim vücudumda da benzer izler vardı.
 
Elody’nin babası Kont McClaire saldırgan bir adamdı. Kötü bir ruh halinde olduğunda, karısını ve çocuklarını döverek Elody’in vücudunda yara izleri yaratırdı.
 
Uyluğundaki izler benimkiyle aynı görünüyordu.
 
‘’Caville dizlerin çok acıyor mu?’’
 
‘’Evet…’’
 
Caville daha önce olanları hatırlarken gözleri yaşlarla doldu ama gözyaşlarının düşmesine izin vermedi.
 
‘Şimdi düşündüğümde onu yakından gözlemlediğimde sıklıkla ağlamaz’
 
 Gözyaşlarını tutmaya çalışırken onu görmek ben de hayranlık uyandırdı.
 
Aniden korkunç bir düşünce aklımdan geçti.
 
“Caville, yetimhanenin müdürü ve onun arkadaşları ağladığında seni azarladılar mıydı?”
 
Caville yavaşça başını sallayarak şüphemi onayladı.
 
Onun için üzgün hissettim. Gözyaşlarını tutmayı becerebilen bir çocuk övgüye değer olabilir ama birinin ağlamasını kesmeye zorlamak sadece… insanlık dışı ve kötüdür.
 
Kişinin duygularını bastırmak onları ortadan kaldırmaz, gelecekte başka zorlu durumlar ortaya çıktığında duygularını yönetmesini zorlaştırır. Daha da kötü senaryoda bastırılmış duygular kaçma davranışı gösterebilir ve fiziksel ve zihinsel hastalıklara yol açabilir.
 
“Caville, gözyaşlarını tutmak zorunda değilsin.”
 
“Ha?”
 
“Ağlayabilirsin. Burada seni azarlayacak kimse yok. ”
 
"Gerçekten mi?"
 
‘’Tabi ki bazen seni azarlayabilirim… ama asla senin ağlamanı zorla durdurmaya çalışmayacağım.’’
 
‘’Evet! Seni dinleyeceğim eşim.’’
 
“O zaman sözünü tutmalısın.”
 
Caville’nin vücudunu ovalamaya devam ettim.
 
Dürüst olmak gerekirse, hizmetçiden yardım isteyebilirdim, ama onu kendim yıkamayı tercih ederim.
 
Onun zavallı vücudundaki yaraları kimsenin görmesini istemiyordum.
 
Banyodan sonra ipek giysilerimi giydim.
 
Banyodan ayrıldım ve Caville’i gördüm, sıcak şöminenin önünde pinekliyordu.
 
Başı her seferinde yana düştüğünde tekrardan başını kaldırıyordu.
 
Bir battaniye hazırladım ve onun etrafına sardım.
 
Yumuşak battaniyenin onu sardığını hisseden Cavill uyandı. Gözlerini tamamen açıp, göz kırparak, uykusuzluğundan kurtulmaya çalışırken bana baktı.
 
‘’Caville gel, otur buraya. Hizmetçilere sebze çorbası getirmelerini söyledim.’’
 
‘’Tamam’’
 
Caville elini battaniyeden dışarıya çıkardı. Tabağı yanına aldı ve hizmetçinin getirdiği çorbayı yemeye başladı. O dikkatle yemek yerken onun adını çağırdım
 
‘’Caville, eğitmen kılıcını sana doğru çektiğinde korkmuş muydun?’’
 
‘’Evet… korkutucuydu.’’
 
‘’Sana  hiç vurdu mu?’’
 
‘’Evet. Çok acıtıyor.’’
 
Caville sorumu başını sallayarak cevapladı. Caville’nin elini tuttum ve ona şöyle dedim.
‘’Eğitmen Caville’e vurmayacak’’
 
‘’Gerçekten mi?’’
 
‘’Evet sana vurmayacak’’
 
‘’Ama yine de korkutucu’’
 
“Endişelenme, asla sana zarar vermesine izin vermeyeceğim.”
 
Yumruğumu kararlılıkla sıktım, sonra Caville'e baktım.
 
‘’Caville biliyorsun. Sana zarar veren insanları.’’
 
‘’Evet…’’
 
“Sana zarar veren yetişkinler, hiçbir şeye değmezler.” Diyerek kesin bir şekilde konuştum.
 
‘’Öte yandan düşündüğünde sen onlardan daha değerlisin. O Yetişkinler? Onlar hiç kimse. Artık onlardan korkmana gerek yok.’’
 
‘’Ama, hala korkuyorum.’’
 
‘’Korkma. Onları sana yaptıkları için cezalandıracağımdan emin olabilirsin! Artık korkmana gerek yok.’’
 
‘’Ama… Ya eşimin de  başı probleme girerse?’’
 
Caville dudaklarını ısırdı, tacizcilerin ellerini  Elody’e sürme şansını bulmalarını hayal etmekten nefret ediyordu. Ona bakarken Elody, Caville'in sevimli tepkileri yüzünden kıkırdadı.
 
Sert gibi davranarak ona homurdandım.
 
“Ha, hadi. Ne kadar güçlü olduğumu bilmiyor musun Caville? ”
 
"Gerçekten mi?"
 
‘’Evet, ben hepsini sonra yumruklayacağım. Bunun gibi, bak’’ diyerek yanımdaki masum yastığı yumrukladım. Caville benim sözüme sırıttı.
 
Yine de ciddiydim.
 
‘Bir gün, bu insanları kendi ellerimle cezalandıracağım.’
 
Aklıma bir düşünce geldi ve çabucak masadan bir kağıt kalem getirdim.
 
‘’Caville yüzlerini hatırlıyor musun? Aklına ne gelirse söyle’’
 
Caville bir an için tereddüt etti ancak istismar edenin yüzlerini anlatmaya başladı. Konuşurken biraz korkmuş gibiydi ancak Elody’nin rahat ifadesini görmekten rahatladı.
 
"Gerçekten mi? Burnu ne kadar büyük? Kalın dudaklar?"
 
Açıklamasını dikkatle dinledim ve kağıt üzerine çizmeye başladım. Kötü çizim becerilerim olmasına rağmen, hala bu adamların kaba bir taslağını elde edebildim.
 
‘Bu adamlar, benim bebeğime zorbalık etmeye cüret edenler… hepsini öldüreceğim!’
 
Çorbayı bitirdikten sonra ikisi şöminenin önünde konuşurken uykuya daldı.
 
Yatağa gidebilirlerdi ama şöminenin sıcaklığı odalarındaki yataktan daha konforluydu.
 
Yağmur pencereden aşağıya doğru akıyordu. Yağmur damlalarının cama vurma sesi ninni gibi hissettirdiğinden her ikisi de derin bir uykuya dalmışlardı.
 
İkisi de uykuya daldıktan bir süre sonra bir hizmetçi kirli tabakları almaya gelmişti. İki çocuğun şöminenin önünde uykuya daldığını görünce gülümsedi.
 
‘’Ah, ne kadar tatlı…’’
 
Hizmetçi dikkatlice eğildi ve Caville'i yatağa taşıdı.
 
“Ha? Bu da nedir?"
 
Elody’i de taşımak üzereyken onun yanında birkaç kağıt parçası gördü. Birkaç kişinin özensiz bir çizimiydi.
 
’’Bunu onlar mı çizdi? Aman Tanrım… Ne kadar tatlı…’’
 
Hizmetçi sevgiyle gülümsedi ve çocukları yatağa taşıdı.
 
Oda pudranın toz halinde olan hafif kokusuyla doluydu.
 
Ve resimlerin olduğu kağıtları bir kitabın arasına yerleştirdi.
 
Odadan çıkan hizmetçi, diğer hizmetçilerine az önce gördüğü güzel manzarayı anlattı.
 
Elody’nin sevimli çizimleri de konunun dışında kalmamıştı.
 
‘’Ah, resim mi çizmişler? Ne tatlı!’’
 
“Kimi çizdiler? Uşağı mı çizmişler? Beni de çizmelerini istemem gerekecek. ”
 
Hizmetçilerin düşüncelerinin aksine bu çizimler Elody’nin ölmesini istediği kişilerin ölüm listesiydi.
 
Yeni bir bölümde görüşmek üzere…

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


2   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   4 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.