Yukarı Çık




9   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   11 

           
" İsterseniz hemen şuan size kanıtlayabilirim." Gözlerindeki bakış, sesindeki tını daha ciddi ve derinden geliyordu. Yutkunmama neden oldu.
Her seferinde ne kadar afallatsada artık isaacin kur yapar tavirlarina alışmıştım. Bu sefer kanmayacağım.

 " Bana kanıtlamak zorunda degilsin isaac. İnanmam için soylemen yeterli." Dedim doğrularak. İlk tepkisiz kalsada derinden bir nefes verdi.
 
 "..Gerçekten bana karşı tavrınızı neden değiştirdiniz? Neden?..." Yüzünde acı bir ifadeyle bana bakiyordu.
 ' Ne oldu ki şimdi? Gay muamelesi yaptığım için mi üzüldü. Üzgün ifaden bile yakışıklı ama yapma böyle.'
 
"Seni yadırgamıyorum. Başlarda biraz afallasamda öyle bir niyetim yoktu.Tercihin ne olursa olsun yanında olacağım. Onun icin bu ifadeyi takinma"

" Yanimda olacaksınız demek...hahh... Umarım dediğiniz gibi olur leydim" dedi iç geçirerek. Kavradigi elimin uzerine yumuşak bir öpücük bıraktığında irkildim çünkü böyle birşey beklemiyordum.

"Leydim , çok masum ve güzelsiniz." Gözlerini benden ayirmadan çömeldigi yerden kalkti ve eliyle cenemi havaya kaldırdı. Ne yaptigini anlamaya calisirken isaac üzerime eğildikçe eğildi, nefesini hissedeceğim kadar.
'hı? Ne? Yoksa bu shoju mangalardaki sahnelerden biri mi? Hadi canım.! Bekle bir dakika ben kendimi buna hazirlamamistim!'
İstemsizce kasılarak gözlerimi sımsıkı yumdum.Bekliyordum ama dudağımda birşey hissedemedim.Sonra birden yanağimdan öpüldüm, hafif ve sıcaktı. Şaşkınlıkla gozlerimi actigimda isaac kapiyi coktan aralamisti.

"İyi geceler leydim" dedi ve yuzume bakmadan kapiyi ardindan kapatti. Elim yanagima kaydi, tam öpücük bıraktığı yere.

" Yakışıklı bir erkek beni yanagimdan öptü..."
 Afallamis halde hala kapiya bakıyordum.Tık tık tık..
 
"Leydim girebilir miyim?"Mary sesleniyordu.

"Girr.."

Mary iceri girdiği gibi eli yanağında leyla olan beni gördü.

"Leydim? Yanaginizda bir sikinti mi var? Aa yoksa..." Dedi heyecanla.
'ne? Öpüldügum o kadar mi belli oluyor? isaaci çıkarken mi gördü? Neden babasina yakalanma korkusu yasayan bir ergen gibi davraniyorum. 22 yasinda bir yetişkinim sonuçta. Ee... İsabella yetişkin olamayabilir tabi. Ahh neyse ne!'

"Yoksa?..."

"... dişiniz mi ağrıyor?"

"Ne?." algilamaya çalışır bir ifadeyle mary e baktım.

" Elinizle yanağınızı tutuyorsunuz diye soyledim leydim. Yanlış mi anladim?"dedi masumane bir tavirla.

"..Ahh evet yaa biraz ağrıyor gibi. Çürük mü var ne?"Bu durumlarda en etkili çözüm olarak aptala yattım herzamanki gibi. Hafiften aci ceker gibi yanagimi ovuşturuyordum. Hollywood oyuncuları beni görse gözleri kanardı eminim.

"Hemen bir doktor çağırmami istermisiniz leydim?" Dedi endişeyle mary.

" Gerek yok-.. yada ağrı gitgide artabilir. Belkide törene katilmasam daha iyi olur." Bozuntuya vermemeye çalıştım.

"Ama leydim bu törene kesinlikle katılmanız gerek. Yılda sadece bir kez oluyor ve kutsama almazsanız uğursuzluk getirir. Bunu sizde biliyorsunuz." 
'Ahh.. bu kadar ciddiye aldıklarını bilmiyordum. Hayır yani neden benim olduğum zaman denk düşmek zorundaydiki?!' mary endiseliydi belki sorun çıkaracağım dan korkuyordu, o ve ben bu durumdan kötü etkilenebilirdik. Ayrıca benim hatam olsa bile genelde hizmetlilerde cezadan paylarını alırlardı. Webtoonlardan okuduğum kadarıyla böyleydi.

" Haklısın. Gerçekten mary beni benden daha çok düşünüyor. Sorunsuz bir şekilde katılacağım merak etme. Bu arada yola ne zaman cikiyoruz?"

"İki gün sonra leydim" dedi içten gülümsemeylen.

***

Yatağımda uzanmış ihsamli tavanima bakiyordum. Mary geceligimi giydirdikten sonra üstümü örtüp gitmişti. İsaacla aramizda olanlar aklima geldi birden.
'isaac bugün garip davranıyordu.Neden beni öptü ki? Yoksa?... Yok canım daha neler. Sana işkence etmiş birisinden hoşlanmazsin ki. Normal hikayede isabellayi öldürüyordu.'
Bu düşünce istemsizce titrememe neden oldu.
'Hikayeden farklı ilerliyoruz diye isaacda degismis olabilir? '

"Ahh bilmiyorum!"Hisimla yatagimda dogruldum ve yanaklarimi pat patladım.

" Hoşuma gitmedi değil... tamam cok hosuma gitti ama suanki sorunum bu degil. Asil konuya odaklanmaliyim. Kutsanma işinden nasil cayacağım?"

Orpiel ismine birazda olsa asinaydim. Burdaki insanlarin inandıkları kutsal bir varlikti. Cok geçmiş zamanda kuralik ve kitlik yasanan bu ulkeye gokten ak sütü kadar beyaz parlak saça, her kalbe ulaşan nazik sese sahip ihtişamlı ve güzel biri inmiş. Kendisine itimat ederlerse ülkeyi kutsayacagini, bereket ve neşeyi getireceğini soylemiş ve dediğinin uzerinde durmuşta. Düzeni saglamak icin dunya uzerinde elcilerini birakmis. Ve her yil sukranlarini gostermek icin toren yapilir, halka bedava yemek dağıtılır ve rahipten kutsama alınır. 

" Hayir yani kutsama almazsam hiç düşmanları değilmişim gibi ayrı bir düşmanlık edineceğim. Hay boyle işin içine .."
Daha garip olan onemli bir seyi unutmus gibi hissediyordum. Umursamadim tekrar yatağa uzanip gözlerimi yumdum. 

***

Sonraki gün kraliyet emriyle felix, prenses julia nin korumaligina atanmıştı.Ve doğruca saraya yol aldı. Pencerden giden at arabasina bakiyordum. Bunun olacağını biliyordum ama yine üzüldüm. İyi anlaşmaya baslamıştık. Masama oturup tekrar kara kara dusunmeye başladım.

"Ahh cidden ne yapmaliyim? Orpiel e mi yalvarsam? Ayh tövbe tövbe!. Allahım yoldan çıkmadım, içimi biliyorsun." Hızlıca kendimi toparladim ama mantiksizda degildi. Webtoonlarda kutsal varlikla reankarne olan kişi genelde konuşur. En azindan sansimi denemeliyim.

Artık o büyük gün gelip çattı. Tören yapilacak mağbet 1 gün surecek yol mesafesi uzakligindaydi. mavi ve beyaz karisimi sade bir elbise ve salik saçlarimla bahçedeki beni bekleyen at arabasina ilerledim. Araba kapisinin onunde duran Arjen arkasindan isik sacarmişcasina parlıyordu. Koyu laciver üniforması ve özenle taranmiş saçlariyla nefes kesiciydi. Beni gorunce belli belirsiz bir gulumsemeyle elini uzattı arabaya binmem için. Ayni sekilde karşılık verip uzattığı el yardımıyla arabaya bindikten sonra ardinden kendiside bindi.

"Babam gelmeyecek mi?" Dedim arjene bakarak.

" Bizden sonra gelecek"

" Anladım". Cevaplarimiz kisa ve özdü. 
' yani bir gun boyunca ayni arabanin icinde sadece ikimiz mi olacagiz?' Araba çoktan yol almaya başlamıştı. Ne mary i neden isaac i yanimda götürebildim. Nasıl saçma bir kuralsa yaninda hizmetlilerini goturemiyormussun. Beklenildigi gibi ortamda rahatsız edici bir sessizlik vardı. Ve tabiki gorev bana düşüyordu.

"İm.. bugün hava cok güzel degil mi?.."

"...evet"

".. Ayrıca üniforma sana cok yakışmış." Yarim agiz bir gülümse gösterdim, gülüp gülmemek konusunda karar veremedigimden. Arjen ilk sasirsada utandigini belli etmek istemezcesine eliyle ağzını kapatip yüzünü pencereye döndü.

"Sende güzel görünüyorsun" bana bakmadan agzinin icinden geveledi. Yinede duyabildim ve beni mutlu etmeye yetti.

"Prenses julia yi görürmü- ahh!" Arjen ürkmüş halde bana bakarken unuttuğum şeyin ne olduğunu hatırladım. Nasıl unutabildim.
 
'Bugün diego ve julianin arabası yol üzerinde suikast saldirisina uğrayacaklardi. Ama sonuç ta kötü birşey olmamışti, doğrusu aralarinda ki romantizm artmisti diyebilirim. O zaman sıkıntı yok bee' rahat bir nefes vererek yayilarak oturdum. Julia icin kötü hissetsemde yapabileceğim birşey yok, bu hikayenin ana karakteriydi.

"İsabella iyimisin?"

"Ah iyiyim iyiyim . Yeni beyaz elbisemi almayı unuttum zannettimde. Sen bana aldırma" dedim aptal bir siritisla. 
Hatirladigim kadarıyla normal hikayede sabah erken saatlerinde yola çıkmış ve bilerek yapilan hendege arabalarinin tekeri sıkışmıştı. Veliaht prense yani diegoya karsi olanlar ona suikast düzenlemişlerdi. Tabi sonrada diego kim olduklarini bulup hepsini öldürmüştü. Hmm saldirganlarin hangi aileye ait olduklarını hatırlamıyorum. Aman neyse ne zaten karsilasmicaz büyük ihtimalle. Çünkü biz öğlene yakin bir saatte yola çıkmıştık. Araba yol boyunca ilerledide ilerledi, aradan baya bir zaman geçti. Derken araba birden yere çakıldı.

"Aah!?"

"Arabacı sorun ne? Neden durduk ? " Diye homurdanarak seslendi arjen.

"Teker sıkıştı efendim!"

'hay aksi buda bizi buldu. Hmm bir dakika.. eğer burda mahsur kalırsak mağbete gitmeme olasılığımız olabilir değil mi?. Hadi inş.!' 
Arjen kapıyı açıp dışarı ciktiginda bende pesinden indim.Etrafima baktığım da yolun iki tarifida ormanlikti. Tekinsiz bir yer gözükse de mutluydum, icime derin bir nefes aldım. Halen etrafa bakmaya devam ederken arkamizdan at arabasının yaklaştığını gördüm. Gözlerimi kısıp dürbün şekli yaptigim ellerime dayayip arabayı görmeye çaliştığımda ise,

"Oww.. hayır..şaka dimi? Şaka..Arjen ejderha motifi hangi aileye mesuptu?" Dedim yavaşca ellerimi indirerek.

"Kraliyet ailesi. Neden sordun?"

Benim baktığım yöne baktığında anlamış oldu. Julia pencerede sarkmış gülücüklerle bana el salliyordu.

"Leydi isabella!.."

Araba yanimiza vardiginda julia hizlica inip koşarak bana sarıldı. Ardindanda diego indi.

"Leydi isabella sizi cok özledim."

"Ah..ahah... Bende sizi ozledim prenses julia. Burda karşılaşmamız ne tesadüf. Ahah..." beceriksizce gülümsedim.

"Tesadüf değil aslında. Normalde sabah erkenden yola çıkacaktik ama sizin daha geç çıkacağınızı öğrendiğimden yolda size eşlik etmek istedim." Dedi tatlı tatlı gülümseyerek.
' bende bu olay neden bu kadar tanidik diyordum. Prens için hazırlanan tuzağa bizim araba düştü iyi mi! Ya suikastçiler!? Hikayenin gidişatı değişti artık çıkmazlar herhalde. hah hah..'
 Ve salisede omzumun üstünden bir ok fırladı.
 
 " Ahh!! Şom aklima tüküreyim!!" Diye bağırdım.
 Arjen ve diego birden kılıçlarını kuşanıp önümüze geçtiler.
 
 " Ne oluyor burada?!" Etraftan gözünü cekmeden diegoya sordu arjen. 
 
 " Suikast a uğradık!"
 
 'şuan kafasinin arkasına bir tane geçirmek istiyorum. Ciddi misin ya? Biz anlamadik zaten!!'
 
 "İkiye ayrılalım. Daha kolay kaçarız." 
 
 "Peki majesteleri" dedi arjen.Diego julianin elini tutmak icin elini uzattı ve eli kavramasiyla ormanın icine doğru koşmaya başladı.Koştukça koştu, dinlemek amaçlı durduğunda hızla arkasına döndü.
 
 "Prenses julia iyimi-....leydi isabella??" Dedi nefes nefese kalmış bana bakarak. Yüzünden aşırı şaşırdığını anliyabiliyordum.
 'ulan it..ne diye beni peşine sürüklüyorsun. Senin yüzünden burda ölürsem varya.. hayelet olup ömrünün sonuna kadar seni lanetliyeceğim!!'
 
 "Hep sıkıntı olmak zorunda mısın?!" Bana karsi öfkesini gayet net gösteriyordu. Yumruğumu sıkmış, çenemde veya alnimda şişen bir damarim olduguna eminim.
 ' Gerçekten ona vurmak istiyorum. Ama sakin olmalıyım. Kraliyet ailesinde birisine zarar vermenin cezasi ölüm.. unutma Meyra..ölüm..'
 
 "Majesteleri burda kendi arzumla bulunmuyorum. Beni buraya sürükleyen sizdiniz." Dedim sakince.
 
 "Lanet olsun. Neden senin gibi biriyle burda olmak zorundayim!"
 ' asil bunu ben söylemek istiyorum pic kurusu!' Hızımı alamayıp bacağına bir tekme geçirdim.
 
 "Ahh! N-ne yapıyorsun sen canina mi susadin!!"
 Çömmüş halde bacağını sivazliyordu.
 
 "Bacaginizda böcek gördüm de. Onu kurtarmak amacıyla vurdum majesteleri"
 
 "Direk bana diyebilirdi-.. sen az önce böceği benden kurtarmak amacıyla mi bana vurduğunu söyledin?"
 
 " Hah.. hayır majesteleri. Sizi kurtarmak icin vurduğumu soyledim. Benim gibi birisi size karşı nasil böyle bir şey söyleyebilir ki" dedim alaycı bir tavırla.
 
 "Eğer burda oturmaya devam ederseniz bize yetişecekler majesteleri"
 ' ve seninle ölme gibi bir niyetim yok!!' bir hışımla kalkip ilerlemeye basladi, bende peşinden. Diego cok hızlı ilerliyordu, hızlanmamı engelleyen eteğim ve canimi acıtan ağaç dallari vardı. Tabiki bu diegonun umrunda değildi.
 
 "Hah...hah... Majesteleri ben daha koşamayacagim. Hah..." Nefes nefese kalmış halde olduğum yerde durdum. Diego hızla arkası döndü ve elimi tuttuğu gibi beni sürüklemeye çalıştı. Ama nafileydi.
 
 " Gerçekten takatim kalmadı.hah..."
 
 " Zorla kendini yoksa senin yüzünden burda öleceğiz.!"Sabrimin sinrindaydim ve bu son damla taşmasına neden oldu.
 
 " Ne demek benim yüzümden! Asıl senin yüzünden burda öleceğiz!! Lanet olası suikastçılar senin peşinde degil mi?!" Öfkeyle bağırıyordum.
 
 "Hey sessiz ol."
 
 " Beni buraya sürüklendin ve ölümün kucağına atıyorsun seni bok torbası!!". ' ölüceksem bile en azindan içimde ne var ne yok hepsini dökeceğim' 
 
 " ..ne?! Bok torbası mı?!"
 
 " Ne o zoruna mi gitti! Bu kelime seni anlatmaya kifayetsiz kalir-"
 
 "Dikkat et!" Demesiyle beni kendisine çekti. Oysaki söyleyeceğim küfürler bitmemisti ama suikastcilar coktan bizi bulmuşlardı. Yine bir okun hedefi olmuştuk.
 ' bir dakika...bu ok.. nasıl yani?'
 Her şeyi anlayamasamda bir şeyi fark ettim. Okun hedefi Diego değildi, bendim. Diegoyla durduğumuz konum gayet açık bir yerdi ve okun geldiği yöne bakılırsa özellikle diegoyu vurmak isteseydi rahat bir sekilde vurabilirdi.
 'Sanırım bir düşmanım ortaya cikmaya karar verdi. Lanet olsun ! Buna hazır değilim!'
 Siyah giysili 5 adam etrafımızı sarıp hemen kılıçlarını kuşandilar.Tabi diego da. Kılıçlar güneş ışığı altinda parlıyor ve göz alıyordu. Nerdeyse bir an güzel göründükleri düşünücektim ama degildi.Gercekten korkutucu. Diegonun arkasina sinmiş halde dieoya baktım. Ne kadar güçlü görünse de ezici bir sayı farkı vardi, 'ah evet kesin burda öleceğiz.'
 
 " Leydi isabella. Kaç dediğimde kaç. Anladın mi?" Şaşırdım çünkü diegodan böyle bir cümle beklemiyordum.
 
 "Seni burda bırakıp nasıl kaça-"
 
 "Bana engel olmaktan başka birşey olmayacaksin. Sözümü dinle."dedi ciddiyetlen.
 
 " Ben..ben.. peki." Diyebildim sadece çünkü haklıydı. Güçlü degildim ve büyüyü nasıl kullanacagimida bilmiyordum.Diego suikastçıların hedefinde benim de olduğunu halen fark etmemiş olmalı. Şuan navi burda olsaydı kaçmak icin bir şansımız olabilirdi.
 'simdi fark ettimde neden kimse büyü kullanmiyor?'
 
 " Neden büyü kull-" tam kulagina eğilmiş fisildiyorken bağırdı.
 
 "Kaç!!"
 
 'ah lanet olsun' Hızlıca kaçmaya başladım. Var gücümle kollarımı cizen dallari umursamadan kosuyordum.
 
 "Navii!! Navi!! Yardım et! " Zaten çık dediğim anda çıksa dişimi kırıcaktim.
 
 'lutfen diego ölmemiş ol! Lütfen!' Ara sira arkamı dönüp kontrol etsemde kimseyi goremedim . Ve sonunda bir uçuruma geldim. Çok şiddetli olmasada güçlü rüzgar eteğimi ve saçlarımı savuruyordu. Aklım bir anda durmuş ne yapacağımı bilmez halde uçurumun manzarasina karsi ayakta dikiliyordum.
 
 "Buradasın demek sürtük." Sese döndüğümde siyah kiyafetli adamlardan biri karşımda duruyordu. Yuzunu sarmaladigi yamalarin arasinda sadece gözüken gozler karsisinda korkuyla baktim. Arkasında geri kalan 4 adam ve eli ve ayaği bağlı halde baya hirpalanmis diego göründü.
 
 " Ahah cidden şu işe bak bir kuşla iki taş vurduk resmen" dedi adamlardan biri.
 
 " Aptal bir taşla iki kus olacaktı o." Dedi bir diğeri.
 
 " İsabella.." Birden kulağıma navinin sesi geldi.
 
 "Navi nerdesin" diye fısıldadım. Ve sacimin çekildiğini hissettim. Önüme düşen saclarima baktiğimda navi yi gördüm, küçülmüş haldeydi. Neredeyse mutluluktan agliyacaktim.
 
 " Yardim et bize navi"
 
 " Elimden geldiği kadar yardim edeceğim ama sende yardim etmelisin."
 
 "Ama nasil?.."
 
 " Sen suan bir cadisin meyra. Bunu asla unutma." dedi ortadan kayboldu. Adamlar kendi aralarında tartisiyorlarken ilk pesimden gelen eli kaldırdı ve herkes bir anda sus pus oldu.
 
 "Şimdi... öncelikle seni öldürmeyeceğim onun icin korkma.Ama ölmeyeceğin kadar seninle oynamamla ilgili bir emir aldim.hah hah." Kahkahasi bende kusma isteğine neden oldu.
 
 "N- ne? Kim-den emir aldınız?"
 
 "Ahah neden söyleyeyim? 
 
 " M-majestelerine ne ya-yapıcaksiniz?" Korkudan artik duzgun konuşamıyordum bile.  
 
 " Öldüreceğiz tabikide ama sen öldürmüş olacaksın"
 
 "Ne? Ne söy-" 
 
 " Uçurumdan asagi attigimizda burda tek canli sen olucaksin. Yani ilk kimden suphelenecekler?"
  Saskinliktan agzim acik halde dinliyordum.Bu insanlar tam olarak neyi amaçlıyorlardi böyle.
  
 " Majesteleri burada büyü de kullanamaz. Onun hayat-"
 
 "Ahh!" 
 Arkada bir çığlık yükselmişti ve bu suikast cilardan birine aitti.Eli ve ayağındaki iplerden kurtulmuş olan diego birinden kaptığı bir kılıçla digerlerine saldiriyordu. Suikastçıler karsi koymak istesede ya birinin ayağı kayiyor yada silahini düşürüyordu. Navinin işi olduğu belliydi.
 ' işte benim perim be!!'
 
 " Beceriksiz piçler" dedi önümde ki adam. Sinirli olduğu gayet belliydi.Ne olduğunu anlamadan birden arkamda belirip boynuma bıçağı dayamıştı.
 
 "Plan degisti. Majesteleri bir hareket daha ederseniz bu kız kellesinden olur"
 
 Diego ateş püsküren gozlerle hem bana hemde arkamdaki adama bakıyordu. Sinirlen elindeki kılıçı yere fırlatir firlatmaz diger suikastçiler diegonun üstüne çullandilar.Sürükleyerek uçurumun yanına götürdüler.
 
 " Şimdi bunu iyice izle sürtük. Majestelerini nasıl öldürdüğünü izle." Demesiyle içlerinden biri diegoyu ucurumdan aşagı itti. Ve buna gerçekten inanamadım. Gozlerimin onunde dusuyor olmasına rağmen...
 
 "Hayııırrr!!! Duuuurrr!" Gozlerimden akan yaşlarla birlikte avazım çıktığı kadar bağırdım.
 
 Çatırt!..
 
Ve o anda icimde cam kirilma sesine benzer bir ses duydum.





~~~~~~~~

Size süprizzzz🎉🎉🎉

Yazarken öldüm öldüm dirildim arkadaşlar .Gayet de uzun yazdım bence. Sonraki bölüm cok cok çok geç gelebilir. Şimdiden söyleyeyim. Vee eveeeet tabiki yorumlarınızı bekliyorum. Diğerlerini bilmem ben yorum seviyorum😂😂🙏❤️by byy🤗
 
 


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


9   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   11 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.