Yukarı Çık




5   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   7 

           
Uzun merdivenler, tavanda asılan kocaman şaşalı avize, rengarenk giyinmiş insanlar, birbirine karışan sesler ve çeşit çeşit yemekler...Nerdeyse başımı döndürüyorlardı. Salona ilk girdiğimde şaşkınlığımı gizleyememiştim. Gercektende peri masallarindaki gibi çok güzel bir yerdi. Beni en hayran bırakan ise dekorlarda büyü kullanılmasıydı. Çiçekler büyüyle büyütülmüş solanun duvari boyunca sarmalanmışlardı. Avize rengarek ışıklarla donatılmış ve bazı enstrümanlar uçarken müzik çalıyordu. Bize ayrılan masada çoktan oturmuş içeceklerimizi yudumluyorduk. Hala olayın şokunu ve sinirini üstümden atamadığımdan karşımda oturan arjene özelikle bakmıyordum. Olmayacak yerde beni zor duruma nasıl beceripte düşürebildiğini sormak istiyorum ama aldığım cevap karşısında can güvenliği tehlikede olabilir. Onun icin şimdi sormayacağım. Etrafima bakınırken gözüm yanı başımızda bekleyen isaac a kaydı. Yüzünde hala beni arabada o haldeyken gördüğü belirsiz bir ifade var. Arabadan kendimi attığım gibi durumu çalışanla birlikte isaaca anlattım ama inanıp inanmamak onlara kalmış. Beni asıl sinirlendiren hiç bir seyy olmamış gibi rahatça karşımda oturan Arjen. Yanlış anlaşılmayı düzeltmek için uğraşmadı bile. Tokatıda halen unutmuş değilim. Kesinlikle intikamımı alacağım. Masada sadece ben ve arjen vardı. Dük bana eşlik etmesi için arjeni göndermişti. 
"Kral ve veliat prens teşrif ettiler."
Bir haberci verdiği haberle beni düşüncelerimden kopardı. Herkez ayaklandı ve ortaya toplaşmaya başladılar. Bu benimde oraya gitmem anlamına geliyordu. İsteksizce yerimden kalktım ve aralarında yerimi aldım. Merdivenlerden aşağı iki kişi iniyordu. Sarışın ve mavi gözlülerdi. Yaşlı olan kral olmalıydı. Ve diğeride prens.Ama yanlarında biri daha vardı. Bunu bekliyordum yinede şaşırdım. Julia göz rengi mavi elbisesi ve altın gibi parlayan sarı saçlarıyla büyüleyici görünüyordu. Gözümü asıl alamadığım kişi veliat pres yani Diego. Webtoondan ne kadar görsem de gerçekten çok yakışıklı. Geriye taradığı saçlarından bir kaç tutamın yüzüne düşüşü , uçsuz bucaksız denizi andıran kısık gözleri ve evet çok sexyim der gibi arsız gülüşü. Bu kesinlikle Diego.Anlaşıldığı üzere kraliyet ailesine ait karakteristik özelliği sarışın ve mavi gözlü olmaları. Halktan böyle birinin olma olasılığı yok.Ondardır ki üçü resmen parlıyordu. Salona indiklerinde bir an Diego yla göz göze geldim.İrkildim nedeni Diego nun bana iğrenç bir şeymiş gibi bakmasıydı. Hah? Bu da neydi simdi? Gözünü benden aldığında ben hala şaşkın haldeydim. Kısa bir anlıkda gördüm yada aklim benle oyun oynuyor. Neyse şuanlık boşverelim.
"Bu kızda kim? "
"Giyinişine bakılırsa önemli biri olmalı."
Yanımdaki kızların meraklı bakışları Julia nın üzerindeydi. Daha doğrusu herkesin. Kral konuşma yapmak için bir adım öne çıktı.
"Tüm bayanların yeni yaşını ve ilk sosyeteye çıkışını kutluyorum. Bu bolada dilediğinizce eğlenin. Ayrıca size birini takdim etmek istiyorum. Benim sonradan haberdar olduğum kızım prenses julia." 
Yanına gelmesi için elini julia ya uzatti. Tüm gözlerin onda olması onu gerdiği belliydi. Çekinircesine kralın elini tuttu ve yanında yer aldı. Utanmaktan yüzünü kaldıramadı. Bir uğultu yükselsede beklenmeyecek bir şey degildi. Çabuk kabullenildi.
"İyi anlaşacağınızı düşünüyorum. O zaman eğlence başlasın."
Güler yüzüyle julia yı diego nun yanında bıraktıktan sonra tahtına oturdu. Ve müzik başladı. Herkes getirdikleri partneriyle salonun ortasında dans etmeye başladı. Kızlar genelde partnerlerini ya kuzenlerden yada erkek kardeslerinden birini seçiyordu. Çok nadir de olsa babalarınıda seçebiliyorlardı. Bu demek oluyor ki benim eşim arjen??? Yani dans edecegim kisi?? Hani el ele, yüz yüze, göz göze olacak sekilde... Çoktan masaya kurulmuş olan arjen e gözüm kaydığında yüzüm buruştu. Hayır!! Katiyen olmaz!! No!! Dans etmem daha iyi! Gidip yemek yiyim en azından. Hışımla çeşitli yemek ve içeceklerin olduğu masaya ilerledim. Büyük bir kasenin icinde kırmızı renginde sıvı bir içecek vardı. Hmm bu şarap olmalı. Tadını merak ediyorum çünkü gercekte hiç alkollü şeyler içmedim. Ailemde böyle şeylere karşıydı zaten.Ama...bir tanecikten bir şey olmaz yaa. Hem burası da benim dünyam değil. Kepçeyle kadehin yarısına kadar doldurdum ve yudumladım. Boğazımdan inmesiyle yüzümü ekşitmem bir oldu.
"Bu ne be??"
Başlarda cok ekşi olsada zamanla tatli bir tat bıraktı. İçtikçe içtim.
"İnsanların bunu neden bırakamadıklarını şimdi anlıyorum.."
Üstümdeki baskı hissi sanki uçup gitti. Sanırım sarhoş oldum ama hakimiyetim bendeydi. Bu cidden hoşuma gitti. Herşeyi yapabilecek gibi hissediyorum. Birden gülüşme sesleri yükseldiğinde dikkatimi o yöne verdim. Diego kızlarla çevrelenmiş şekilde onlarla sohbet ediyordu. Hikayede çapkın olduğunu biliyordum ama bu kadarı pes dedittirdi. Ne zaman bir kıza göz kırpsa eli göğsünde ayakta zor duruyor. Konuştuğu kişinin içine düşüyor ve fazla temasta bulunuyordu. 
"Bir insan aynı anda 10 kişiyle kesişir mi? Helal valla buda beceri. Hah..bakışmakla hamile kalınsaydı ülkenin yarısı Diego dan hamileydi. Cık cık. Umarım bana öyle bakmaz. Anne olmaya hazır değilim."
 O kadar sıkılmıştım ki kendi kendime mırıldanıp alay ediyordum. Baska bir tarafta kahkaha yükseldi. Arsızca gülen kişiyi merak ettiğimdem o yöne baktım. Siyah uzun saçları, kırmızı gözleri ve biraz farklı bir kıyafeti vardı. Beni duyamayacak kadar uzakta ve başka yöne bakıyordu. Neden güldüğünü merak ettim ama başka bir şey ilgimi çekti. Bir kızın Arjenin yanına gidip dans teklifi ettiğini gördüm.
"Tchh.. bak bak baaak?! Küçük piçimiz nasılsa popüler? Senin bugününü mahvetmessem banada meyra demesinler."
Elimdeki kadehle birlikte arjenin yanında bittim. Masadan yeni kalkıyordu. Önünden geçerken kadeh elimden kayınca içindeki şarap üstüne döküldü. Ne olduğunu anlayamayan arjen şaşkınlıkla üstüne baktı. Tabiki bilerek yaptım.
"Ahh ben yokmuyum. Sakarlığım tuttu. Şimdi sen böyle dansta edemezsin cık cık yazık oldu."
Sahte bir üzgün ifadesi takınsamda sesimdeki alaycılığı gizlemedim.Arjen sinirli bakışlarıyla içimi delsede umursamadadım. Kadehi ağzına sokmadığıma dua etmeliydi. Kafamı çevirdiğimde dans teklifi eden kız öfkeyle bana bakıyordu.
"Haha ne demişler olacakla ölmüşe çare bulunmaz.Bana öyle bakmanız sorunu çözmeyecek. hmm... o zaman size iyi eğlenceler."
Keyifle ilerliyodumki elimden tutulup geri çekildim.
" Üstümdeki leke dans etmemi engellemez. Ki daha senle dans etmedim isabella. Hah.. üzgünüm leydi sarah ilk önce partnerimle dans etmeliyim."
Bastırılmış öfkesini ifadesiz yüzünde saklamaya çalışsa da gayet hissedebiliyorum. Tuttuğu elimden beni salonun ortasına resmen sürükledi.
"H-hey! Saka mı yapıyorsun? Seninle dans etmem. Hem bana sordun mu?!"
Bu fevri hareketleri beni şaşkın halde bırakıyor gercekten.Bir eliyle belimi kavrayıp kendine çekti. Yüzlerimiz o kadar yakındı ki gözeneklerini bile görebildim. Diğer elimide tutup dansın ritmini hemen yakaladı. Ben sadece ona uyuyordum.isabellanin vücudu dans etmeyi bildiğinden sıkıntı çekmiyordum ama sakince onunla dans etmemi beklemiyor heralde.
"Ah! Sen-"
"Tüh ayağına mı bastım?Adımlarımı bilerek karıştırdım. Umarım çok acımıştır."
Dürüstlüğüm onu afallattığında kocaman bir gülümseme gösterdim.
" Çok ukalasın."
"Ha ha. Sende tam bir andavalsın."
Dediğimde yüzünde nedense hoşnut bir ifade vardı. Yahu sana hakaret ediyorum. Takındığı tavra bak. Heralde küfretsem göbek atıcak. Ayh.. hayali bile gözümü kör etti. O benim günümü mü yoksa ben mi onun gününü mahvettim orası mualla. Dans ederken partnerler birbir gözlerine bakmalıdır. Kurallarından biri. Ama sürekli gözüne nasıl bakabilirim ki?!Babamın bile gözüne bu kadar bakmadım.Daha yüzüne bakmadığımdan etrafa bıkkın bir bakış attım. O zaman fark ettim ki az ilerde julia ve prens diego dans ediyorlardı. Her zaman ki gibi julia çok masum görünüyor ve utangaçlığı yüzünden okunuyordu. Büyük ihtimalle beni hatırlamıyordu. Aradan cok zaman gecti. Birden göz göze geldiğimizde ilk şaşırsada bana bir gülücük gönderdi. Ah? Beni tanıdı mı? Belkide nezaketten ama gülümsemesi samimi ve içten. Bende ona gülümsediğimde diego julia nın baktığı tarafa yüzünü çevirince beni gördü. Yine o rahatsız ifadesini takındı.Ne? Önceki hayal degildi demek.! Sanki üstümde bok varmış gibi yüzünü eksitiyor! Sıkıntısı ne benle?! Müzik durduğunda herkes yerlerine geçiyordu. Küçük bir ara verildiğinden bende yerime gitmek için dönmüştüm ki arkamdan biri seslendi.
"Leydi isabella!"
Döndüğümde julia yi gördüm. Heyecanla yanıma geldi ve iki eliyle elimi kavradı.
"Sizi tekrar gördüğüme ne kadar sevindiğimi bilemezsiniz."
Heyecanlı ve yerinde duramıyordu. Beni gördüğüne bu kadar sevinmesi beni şaşırttı. Bende onu gördüğüme sevindim ama farkında değildi sanırım. Bana kendisini başka bir isim ve görünümde tanıtmıştı. Ona göre davranmalıyım yoksa başka türlüsü garip olurdu.
"... prenses julia sizi görmekten bende mutluyum ama galiba beni birisiyle karıştırdınız. Sizinle daha önceden karşılaşmadım."
"Hıh?...ahh beni tanıyamamanız çok normal. Çarşıda beni ve yardımcımı haydutlardan kurtarmıştınız. Bazı sebeblerden dolayı kendimi doğru tanıtamadım..."
Suçlulukla yüzü önüne düştüğünde kötü hissettim ama yapılması gereken buydu. Sahte şaşkın bir ifade takındım.
"Ah?! Yoksa kendini july diye tanıtan kişi siz miydiniz? Beni şaşırttınız. Ama nedeninizi anlıyabiliyorum. Kötü hissetmeniz için bir neden yok."
"Hah.. gerçekten mi?! Siz çok iyi birisiniz leydi isabella. Lütfen benimle arkadaş olun."
Sevinen bir yavru köpek gibi. İki eğik kulak ve durmadan sallanan kuyruğuyla hayal edince gercekten sevimliydi. Başını okşıyasım bile geldi.
"Peki. Bundan sonra birbirimize iyi bakalım prenses julia."
Yüzümüzde kocaman bir gülümseme vardı. Hikayenin gidişatı bu noktadan sonra kesin değişecekti. Çünkü artık ana karakterle bir bağım vardı. Balodan sonra ki zamanda ölümüm gerçekleşiyordu ama olaylar değiştiğinden gelecekte değişecektir. Navi hayatta kalmam gerektiğini söylemişti. Simdi düşününce beni öldüren isaac a iyi davranıp kölelikten çıkardım ve yardımcım bile yaptım. Yani sorun ortadan kalkmış olmalıydı? Bekle bir dakika olaylar değiştiği için baska birisi mi beni öldürecek? Baska düşmanlarım mi var?! Ahhhh!! Cok karışmaya başladı.Bu sefer düşman kim bilmiyorum. O beni biliyor ve şuan beni izliyorda olabilir. Bu düşünce ürpermeme neden oldu.
"Leydi isabella iyi misiniz?"
"..hı?..aa prenses Julia iyiyim. Sanırım bunaldım. Balkona çıkıp biraz hava alıcağım. Lütfen siz eğlenmenize bakın."
"..peki"
Hızlıca balkona geçtip kapıyı ardımda aralık bıraktım ve iki elimi korkuluklara koyup derin bir nefes aldım. Zifiri karanlıkta parlayan yıldızlara bakınca kendimi o yıldızlardan biri olduğumu düşündüm. Apaçık ortada güvensiz bir şekilde duruyor. Düşmanlarım içinde böyle görünüyor olmalıyım. Korkuyorum... Cidden korkuyorum...
"Beni takip mi ediyorsun? Tch"
İrkilerek ona döndüm. Balkonun ucundaki karanlıktan diego bana dogru ilerledi. Az daha bağırıyordum seni şerefsiz!! Korkudan bacaklarım çözülecekti! Ve yine bana o aşağılayıcı bakışıyla bakıyor. Bu ana karakterlerin içinde normal biri yok mu!? Bu bakışı hak etmek icin ona ne yaptım ?!
"Hayır majesteleri. Hava almak için çıkmıştım. Sizi burda olduğunuzu bile bilmiyordum."
" O aklınla beni kandırabileceğini mi zannediyorsun? Son kez uyarıyorum. Bana yılışma çirkin şey.."
Çenemi kavrayan eli karanlıkta bile parlayan soğuk mavi gözlerindeki eziciliği göstermeye zorluyordu.Ha? O az önce ne dedi? Çirki-in?! Y-yılışma? Burda ne oluyor ulan!?Bu kadarıda fazla! Elimin tersiyle yüzümü tutan elini hızla savurdum. Sinirden yüzümdeki kaslar değişiyor ve yuzumden buğu atıyordu.
"Bir şeyi yanlış anlamışsınız. Pres olmanız bana istediğiniz gibi dokunup hakaret edebileceğiniz anlamına gelmiyor. Şimdi... Benden özür dileyin."
"Hhahah...seninle birkez yattım diye baya havalara girmişsin.Benimle istediğin gibi konuşabildiğine bakarsak. Senden.. özür dilemek mi? Hemde ben."
Ne?? Y-yatmak? Dogru duydum degil mi? Ben 22 sene kendimi hiç elletmemişken burda çoktan bu piçin altına mı girdim. Hayır hayır bunu hemen kabullenemem. Bu şerefsize neden kapıldığını anlayabiliyorum ama senin yaşın kaç başın kaç be kızım. Hiç geride kalanları düşünmüyorsun(yani beni)! Ben duyduklarımın şokunu hala atamamışken diego önüme geldi ve beni korkuluğa yaslandığı iki kolunun arasına aldı.
"Ben sarhoşken sürtük gibi koynuma giren sen degyil miydin? Kendi isteğimle seni becermemi bekleyemezdin tabi. Benden hamile kalip kraliçe olmak mı istedin? Ama başarısız oldun.haha.. aşağılık biri için büyük sözler ediyorsun. Nerden geldiğin belirsiz biri olarak bu davranışlarınla özür dilemesi gereken sen degil misin?"
Sözlerinin mi yoksa bakışlarının mı daha acımasız olduğunu kestiremedim. Aslında fark etmiyordu ikiside acımasızdı. Ama neden ? Neden isabelladan bu kadar nefret ediyor ve küçümsüyor? Evlatlık oldugu için mi ? yada koynuna girdiğinden mi? Çok saçma! Sadece ezmek için neden arıyan zavallı insanlar bunları kullanır. Ona bu içindekileri aynen söylemek istiyorum. Ama lanet olsun burdaki hiyerarşi ye! Ağzımdan çıktıkları an meydanda yuvarlanan kelle benimki olur. Oysaki balkona hava almaya çıkmıştım ki daha da bunaldım ve üstüme eğildiğinden artık nefes bile alamayacak gibi hissettim.
"Önümden çekilin"
" Ama daha özrünü duymadım.."
"Ne?! Fazla oluyorsunuz!"
Dememle onu fevrice ittim. Hesaba katamadığım şey yerinden hareket etmiyeceğiydi. Kendimi geri itmis bulunduğumdan korkuluktan sırt üstü düşüyordum. Ha? 
"Hey dikkat et!"
 Ayaklarim yerden kesildiginde beynim durdu, dusunemedim bile. Sonradan ne olduğunu idrak edebildim. Diego ani bir hareketle beni belimden yakalayıp kendine cekti. Kendimi vücuduna yapışık buldum. En kötüsü dudaklarımızda öyleydi. Şaşkınlıktan hareket edemedim ve anladığım kadarıyla diego da böyle bir şey beklemiyordu.
 "Çok geciktiniz leydi isabel- la?"
 Julianin sesini duymamla daha temkinli şekilde onu geri ittim. Üçümüzde de aynı ifade olması garip bir ortam oluşturdu.
 "Ah..sizi böldüysem özür dilerim. Lütfen kaldığınız yerden devam edin."
 Mahcup bir tavırla üstümüze kapıyı kapatırken tam lafa atlıcaktımki diego benden önce davrandı.
 "Prenses julia. İkimizin arasında bölünecek bir şey yok. Ve olamazda. Böyle bir manzaraya şahit olduğunuz için özür dilerim. Size kendimi atfettirmek istiyorum. Onun icin salona geçelim."
 Yanımdan ayrılarak julianin yanına gitti. Üzerinden naziklik ve sexylik akıyordu. Bu gercekten az önce konuştuğum kişi mi? Ağzım açık izledim.
 "Nasıl böyle söyleyebilirsiniz majesteleri? Siz böyle desenizde leydi isabelle nin duygularını nasıl görmezden gelebilirsiniz? Üzgün olduğunu görmüyor musunuz?"
 Hı? Kim ben mi? Acaba baska isabella mı var? Ciddiyetle etrafima bakındım ve orda tek ben vardım. Julia gerçektenden herşeyi yanlış anladı. Diego için duygularımın olduğunu düşünmesi bile midemi kaldırmaya yetti. Bu can sıkıcı durumu açıklıyacaktım ki diego nun yüzündeki gülümsemenin solduğunu gördüm. Kafamda seytanlar mı desem yoksa tilki mi bilemedim ama tur attıkları kesin.
 Gözü yaşlı julia bana bakarak bana doğru ilerledi.
 "Prenses julia yanlış anladın-"
 "Ben leydi isabella nin yanında kalıp onu teselli etmek istiyorum majesteleri. Lütfen bizi yalnız bırakır mısınız?"
 Bana sarıldığında sıcaklığını hissettim. Üzgünüm julia amacım seni kandırmak değildi ama açıklama yapıp ta o piçi sevindirmek istemiyorum. Bende ona sarıldım. Diego yla göz göze geldiğimde sadece omuz silktim. Kaşlarını çattığında biraz ürksemde usulca yanımızdan ayrıldı. Ah!! Allah'ım umarım bakıştığımızda ' julia öyle istedi. Simdi siktir git' der gibi bir ifade vardır. Julia kendini geri cekti ve yüzümü ellerinin arasına aldı.
 "Leydi isabella ağlamayın."
 "?...ben ağlamıyo-"
 "Ağlamayın dedim.."
 "Hayır ben gerçekten ağ-"
 "Siz ağlarsanız bende ağlarım.."
 Dokunduğum gibi ağlayacak bir ifadesi olduğunu biliyor mu acaba? Benim ona ağlamayın demem daha yeridir. Çok saf olduğundan mi yoksa aptalı mı oynuyor bilemedim ama benim kurtarıcımdı. Az önceki yaşadığım korku ve arsız piçin benden aldığı ilk öpücüğüme karşı sinirim julia sayesinde hepsi bir anda kayboldu. Yüzüme yayılan sıcak bir gülümsemeyle ellerimi hala yüzümde olan ellerinin üstüne koydum.
 "Peki ağlamayacağım prenses julia"
 Kafasıyla onaylayınca ellerini yüzümden çektim ama bırakmadım.
 "İçeri geçelim mi? Hala daha eğlence bitmedi."
 "Hehe..olur leydi isabella"
 Beraber solana geçtikten sonra dans edenleri izledik, sohbet eşliğinde güzel yiyecekler yiyip karşılıklı sarap içtik. Etrafıma bakındığımda isaac ı göremedim. Nereye gitti bu adam? Kadehin dibini kafama dikledim ve oturduğum masadan ayağa kalktım.
 "Tekrar kendime icecek alacağım sizede alıyım mı prenses julia?"
 "Hayır. Teşekkürler. Aslında pek iyi içici değilim. Ve... Aramızdaki saygı eklerini kaldırabilir miyiz? Ç-çünkü ben..."
 "Peki julia.Ama sadece ikimiz olduğunda öyle konuşalım. Şimdilik üzerimize çok dikkat çekmiyelim."
" Tamam öyle yapalım isabella."
"Birazdan dönerim"
Gülücük saçan juliayi geride bırakıp yemek masasına ilerledim.
"Kendi içkimi dolduracaksam ne diye yardımcım yaptım seni? Ahh isaac nerelerdesin?"
Söylene söylene şarap kasesinin başına geldim ve kadehimi doldurdum. Arkamı dönüp ihtişamlı kalabalığa baktım.
"Leydim birisini mi arıyor? İsterseniz yardımcı olabilirim."
"Ah?.. gerek yok teşekkürler."
Yanımda birden biten samimi gülüşlü adam beni şaşırttı ama tanıdık geldi. Yüzüne düşen kahkulleri arasından bile fark edilen kan kırmızı gözleri, zifiri karanlıktan bile koyu uzun siyah salık saçları ve giydigi cüppemsi tarzı kıyafetiyle göz alıyordu. Kraliyet büyücüsü olan Klein den başka birisi değil. Ürkütücü görünse de cana yakın biriydi. En azından hikayede öyleydi. Ha ha ha... Diğer karakterleri tanıyınca tereddüt ettim.
"Adınızı öğrenebilir miyim?"
"Ah.. saygısızlığımı bağışlayın. İlk konuşmayı başlatmama rağmen kendimi tanıtmadım. Adım Klein. Klein Hendrick."
Gercekten oydu. Bu kadar yakışıklı olmak için neyle besleniyorlar? Yada büyü mü yapıyordu? Sormak istiyorum... İlk o benim yanıma geldiğine göre benle konuşmak mı istiyor? O zaman bir konu açmalıyım... Kraliyet büyücüsüyle ne konuşulur ki? Ee bu seneki büyüler nasıl gidiyor falan mı?Ahh neden bu kadar vahimim. Düşün meyra düşün.. Yüzüne dik dik bakmamak adına elimdeki kahdele oynuyordum. Ama bakışları üstümdeydi.
 "Söylemediğiniz için soruyorum leydim. Adınız... meyra mı?"
 Bir anda vücudumdan tüm kanın çekildiğini hissettim. Karıncalanan görüşüm sırasında uyuşan elimdeki kadeh elimden kayıverdi. O n-nasıl biliyor?!



Yine ben! Umarım begenirsiniz ve belki kısa olmuş olabilir. Bu sefer maruz görün. Tabiki bu yazar ne istiyor....yorumm😆 kıps... Mesajımı alanları göriyim🙈







Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


5   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   7 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.